bugün

hiç bir konuya müdahale etmeden kenardan olayları izlemek, gidişhata bir etkide bulunmadan kendisini de güvene almak istemek davranışıdır.
korkak insanların avuntusu dur. korkaklık yapılır daha sonra da bu bir meziyetmiş gibi gösterilir.
muallak ve tartışılası konularda taraf tutmayan insanlardır. bazı durumlarda bu tavrı takınmak gereklidir. (bkz: sen karışma dendiğinde)
ama genel olarak bu tavrı benimsemiş olan insanlar sinsi karakterli ve saman altından su yürüten tiplerdir.
bana dokunmayan yilan bin yil yasasin diyebilen insan davranisi.
(bkz: banane aq)
sonu gelmeyen politika ve futbol tartışmalarından uzak durup sessizliği korumaktır.
suya sabuna dokunmamak ile eş anlamlı deyim. son 200-300 yıldır istikrarlı bir şekilde takındığımız tavır. bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasındır. fakat bu karışmayanlar da dokunmayanlar da yılanın hışmından hiçbir zaman kurtulamamıştır.
(bkz: bitaraf olan bertaraf olur)
sergen yalçın'ın yorumlarında çokça rastladığımız deyim.
yahudi kültüründen dilimize aksetmiş bir kuraldan ileri gelen deyiş.

şöyle ki, yahudilik dininde, tevratta açıkca belirtildiğinden, etli gıdaların ve sütün birbirinden ayrı tutulmaları gerekir. aralarında koşer olarak nitelendirilebilecek ihtilaf olmasın diye, süt ve et ayrı ayrı yerlerde muhafaza edilir. hatta, pekçok yahudinin evinde 2 tane buzdolabı vardır. birisinde etler, diğerinde süt saklanır. aynı kültürde, etli sonrası, tatlı gıda da tüketilmez.

bu hataya düşmek, günaha girmek demek olduğundan, ikisini karıştırmamak, günlük yaşantı da maharet isteyen iş olmuş. "etliye sütlüye karışma". "etli ile sütü ayır sakat gelme.", "orta yol" gibi, açımlamalara sahip olarak, türkçemizde kendisine yer etmiştir.
Ileride kanser yapar cunku hep ice atilir.
temiz işlerle uğraşmanın sonucudur.
''bana dokunmayan bin yaşasın.'' atasözüyle paralel olan eylem.
bazen iyidir bazen kötü. o anki koşullar önemli.
kanaatimce;
etli, erkeklerde fazla olan etli organ;
sütlü, kadınlarda süt veren organ olabilir.
yanlışsa düzeltin.
suya sabuna dokunmamak ile aynı anlama gelir. belki de gelmez.
şu an sözlükte takındığım tavır.
Görev yaptığım kurumda mecburen yapmak zorunda olduğum davranış. Çünkü en ufak ses çıkardığında önce en zor birime sürülür hala da ses çıkarmaya devam edersen kurumdan gönderilirsin.

Aslında tüm Türkiye'yi aynı görüyorum özellikle 2011 yılından sonra en ufak çıkardığın seste boynun koparılır.
bundan sonraki hayat felsefem sonra suçlu ben oluyorum.
Artık yapacağım şey. Birbirini yiyen yesin, tartışmaya filan giremem hiç bundan sonra. Venüs teraziliğimin öne çıkmasının vakti geldi de geçiyor.
Bunu yaparak sözlükte popüler olamazsınız arkadaşlar.

Benim gibi tüm yazarların nikaltısına gidip kavga başlatmanız gerek. Bakın 30 tane nikaltım oldu iki günde.
görsel
sorumluluktan kaçan ezik insandır. Evet karışmıyorum hiçbir şeye.
sütlüye bilmem de etliye karışırım her türlü.
Bazen zorunda kalıyorsunuz oluyorsunuz ama huzur ve keyfinin kaçmaması için uzaklaşmak lazım bu tür şeylerden. Üzerine giderseniz üzerinize gelir cümlesinden yola çıkarak stres almaya gerek yoktur.