bugün

12 eylül de Bölücü örgüt liderliği ile suçlanan ve 17 yaşındayken yaşı 2 gün içinde büyütülüp idam edilen isim.
2006 yilinda halen 12 eylül 1980'i olumlu karsilayan vicdan sahipsizi militarist ruhlar icin elbette hicbirsey ifade etmeyecek bir kisi.
off insanlar hala yasi buyutuldugunden bahsediyor. sorun erdal eren in ne 17 yasinda olmasi ne de 18 yasinda olmasi. sorun hic kimse yaptigi suctan dolayi cezasi idam olmamasi gerekir. ayrica o yas bir bireyin daha yeni filizlenmesi demek. belki de bugun erdal eren yasiyor olsaydi basbakan olurdu, belki de buyuk bir sanatci. sorun su, bu olay turk tarihin de kara leke olarak kalicak hicbir zamanda temizlenemiycek.
(bkz: darbe)
(bkz: iki çocuk)
(#252772)
mor ve ötesi 'nin darbe adlı parçasında da erdal eren'den bahsedilmektedir.

edit : imla
büyüyüp de on yedine geldiğinde baban sana idamlar alacak sözlerini içeren uğruna şarkı bestelenmiş genç.
Gidişi zamansız...Üstüne atılan suçlar...idamı hak etmemişti...Ama işte aç sene geçi önemli olan ders almak onun idamından...
idam edilmesine kanımız dondu. fakat hayatına son verdiği 20 yaşındaki jandarma erinden hiç söz eden yok. o erin anneside kırklı yaşlarını süren bir oğlunu öpüp koklayamıyor.
kenen evrenzedelerden, genç yaşta yitip gitmiş unutulmaması gereken kişilerden biri.
zekariya önge'yi öldürüp öldürmediği şaibelidir. zekeriya önge adlı er asker, devrimcilerle askerler arasında çıkan çatışmada ölmüştür, doğru. ancak bunu erdal eren'in yaptığına dair somut kanıtlar yoktur. hatta okuduğuma göre zekeriya önge bir tüfek mermisiyle vurulmuştur, oysa o sırada orada bulunan devrimcilerin hiçbirinde tüfek yoktur. dönemin cunta mahkemesi, hem suçu onun üzerine atmış, hem de onu asabilmek için 17 olan yaşını büyütmüştür.
'bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir bu terkedişler
bir an duruşu gibi ömrün bitişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler.

aman aman yandım amman
acı yüzler kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda'

http://www.radikal.com.tr...adikal2/2005/09/11/04.gif
hepimizin bilgi sahibi olması güzel. Ama, acaba denizler erdallar boşunamı asıldı? demektende kendimi alamıyorum. Tepkisizliğimizin bu genç yaşta ölen abilerimizin kemiklerini sızlattığı kaçınılmaz bir gerçektir...
bir hiç yüzünden idam edilen insan. onu asan şimdi resim yapıyor, polis tarafından korunuyor. ve hala hesap vermedi.
bir resmi için:

http://www.radikal.com.tr...adikal2/2005/09/11/04.gif
son bakış:

http://www.sodev.org.tr/kisiler2/erdal_eren.jpg
kendisinin, ideolojik düşünceleri, yaşadığı olaylar ile karıştırılmamalıdır.

nice adamlar vardır, hukuğun h'sini göremeyen. erdal'ın savunduğu düşünceler ile sevişmeye gerek yoktur. olayın, erdal'ın düşünceleri ile uzaktan yakından alakası yoktur.

o yıllarda, içeri giripte, işkence görmeyen var mı?
Bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
Bir yaz güneşi gibi eritir bu terkedişler
Bir an duruşu gibi ömrün bitişi gibi
Veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler.

Aman aman yandım amman
Acı yüzler kurşun gibi izler
Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda * *

son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda..
17 yaşında olmasına rağmen çoğu yaşıtına göre bilinçli ve vatanperver olan,sadece türkiye cumhuriyeti halkının refahını,gençlerin bilinçlendirilmesini,ülkenin tam bağımsız olmasını isteyen erdal yaşı büyültülerek asılmıştır;öldürülmüştür.
tarih 13 aralık 1980... 12 EYLÜL FASiST CUNTASI onu 17 yasında idam sehpasına gönderdi... karar ve idamı aynı zamanda hukuk katliamı olarak tarihe gecti... Darbeciler ona idam gömlegi giydirerek yükselen genclik hareketlerinden intikam alıyorlardı... bütün dünya Erdal EREN'in 17 yasında idam kararına karsı ayaklanırken cunta sefi Kenan Evren'de su lafıyla tarihe gececekti: 'ASMAYALIM DA BESLEYELiM Mi? '. Cuntalar , cuntacı fasistler , onların uzantıları ,kurumları, kalemleri, köpekleri bir tarafta Erdal EREN bir tarafta ... BiZE DÜSENSE UNUTTURMAMAK... *
sevgili annem, babam ve kardeşlerim;

sizlere bugüne kadar pek sağlıklı mektup yazamadım. ayrıca konuşma olanağımız ve görüşmemizde olmadı. zaten dışarıdayken de birbirimizi anlayacak şekilde konuşamadık. (bu konuda sizlere karşı büyük oranda hatalı davrandım. ancak bunu size karşı saygı duymadığım, bu nedenle böyle davrandığım şeklinde yorumlamamanızı dilerim) bu nedenle sizlere anlatacağım, konuşacağım çok şey var.

ancak olanak yok. düşüncelerimi bu mektupla anlatmaya çalışacağım. şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. ama çok açıklıkla söylüyorum ki benim moralim çok iyi ve ölümden de korkum yok. çok büyük bir ihtimalle bu işin ölümle sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. buna rağmen korkuya, yılgınlığa, karamsarlığa kapılmıyorum ve devrimci olduğum, mücadeleye katıldığım için onur duyuyorum. böyle düşünmem, böyle davranmam, halka ve devrime olan inancımdan gelmektedir. ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. elbette ki hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzularım. ancak karşıma ölüm çıkmışsa, bundan korkmamam, cesaretle karşılamam gerekir. biliyorsunuz ki bu ceza işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. asıl amaçlanan böyle bir olayla gözdağı vermek ve mücadeleyi engellemek hedefine dayalıdır. bu nedenle sizinde bildiğiniz gibi, kendi hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.
cezaevinde yapılan (neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı zulüm altında inletildik. o kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. işte bu durumda ölü korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değildir. ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. sizlere bunları anlatmamın nedeni yaşamaktan bıktığım yada meselenin önemini, ciddiyetini kavramadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. bütün bu yapılanlar, başımdan geçenler, kinimi binlerce kez daha arttırdı ve mücadele azmimi körükledi. halka ve devrime olan inancımı yok edemedi. mücadeleyi sonuna kadar, en iyi bir şekilde yürütmek ve yükseltmekten başka amacım yoktur.

mesele benim açımdan kısaca böyle. ancak sizin açınızdan daha farklı, daha zor olduğunu biliyorum.
anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. ve evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. ama ne kadar zor da olsa bu tür duygusal yönleri bir kenara bırakmanızı istiyorum. şunu bilmenizi ve kabul etmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. mücadele devam edecek ve onlar mücadele alanlarında yaşayacaklar.

sizlerden istediğim bunu böyle bilmeniz, daha iyi kavramaya çaba göstermenizdir. zavallı ve çaresiz biriymiş gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. bu konuda ne kadar güçlü, ne kadar cesur olursanız, beni o kadar mutlu edersiniz.

hepinize özgür ve mutlu yaşam dilerim.
devrimci selamlar
oğlunuz erdal eren *
12 eylül cuntasının karanlığında yaşı 17'den 18'e mahkeme kararıyla büyütülerek idam edilen liseli bir gençtir erdal eren. o kahraman değildir, olması da gerekmez. suçlu mu, suçsuz mu bu da o kadar önemli değil. (gerçi buz gibi ortadır bilirkişi raporunda erdal'ın suçsuzluğu) devletin dişlerini ne kadar sivriltebileceğini gösteriyor bize. idamın ne kadar olağanlaşabildiğini... ve diyor ki insanlar çocuklarına: sakın ha! aman oğlum/kızım bak biliyorum bu düzen kötüdür; ama sakın ha! sen dersine çalış, oku. ileride düşün bunları. bir erdal eren vardı, yaşını mahkeme kararıyla büyütüp idam ettiler, allah korusun...

tahtaya vurmayın ablalar abiler. taşlara kafalarınızı vurun. sustu herkes, tüm gençler sustu. hiçbir şey yok dillerde, sevinç yok dillerde veya umutla söylenen sözler... önümüzdeki maça bakacağız diyor insanlar. diğerlerini geçmek için daha çok çalışacağım, üç dil öğreneceğim, çift master yapacağım diyor. binlerce sınava hiç gocunmadan girip, standart sapmanın bana vereceği tüm avantajları da kullanarak tüm gençliğimi tahta sıraların üstünde geçireceğim diyor.

sakın ha demeyin artık, nolur demeyin. hala karanlık odalarda kola şişeleriyle gençleri iğfal ediyorlar. sevimli bir ressam dede oluvermedi mi kenan evren? yetmez mi bu belleksizlik, sinmişlik?

yaşamaya geciktik veya çok mu erkenciyiz? ~http://www.gezgin.com/defter/erdal%20eren~
"Şu dünyada bir nesneye,
yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
gök ekini biçmiş gibi"

yunus emre
FASIST CUNTACI NETEKIM PASA NIN YASINI BUYUTEREK ASTIRDIGI VE YILLAR SONRA "ELLERIM TITREMEDI" DIYE ACIKLAMA YAPTIGI 17 LIK KOCA YUREK..