bugün

elektrikler zank diye kesilince, muhtemelen her biri bir başka odada tiryakisi olduğu dizi ya da programı izleyen, birbirleriyle sadece tuvalete ya da su içmeye kalktıklarında koridor ya da antrede karşılaşan aile bireylerinin, elektriklerin kesilmesi ile bir mumun büyülü ışığında ne güzel toplaşıp gerçek bir aile gibi sohbet ederek kaynaşması, çok geçmeden elektrikler gelince de ne çok şey kaçırdıklarını esefle fark edip keşke elektrikler daha sık kesilse diye düşünmeleri, ama yine de nedense ışıkları derhal yakıp her birinin yeniden kendi deliğine, kabuğuna çekilmesi...
elektrik kesintilerinin nadir faydalarındandır.
evde bir tek mum olmasından dolayı karanlıkta üç buçuk atan bünyenin aile üyelerine yaptığı durum.
mum ışığında, anne-baba dizi dibinde muhabbet...
bazen havalar soğuyunca da oluyor bu yakınlaşma.
-bak bakalim, her yerin elektrigi gitmis mi?
-hic bir yerin isigi yanmiyor. vay be.
-iyi iyi, her tarafinki gittiyse birazdan gelir yavrum.
-yavrummu, yıllardır bana yavrum demiyordun necati.

ve olaylar gelişir.
karanlığın korkusu, bazen kötülüğün korkusunu dahi gölgede bırakır.
Önce evden biri seçilir ve hemen sorulur:

-Git bak bakalım bir tek bizde mi kesilmiş.

Elektrik heryerde kesilmişse aile bireylerinin içi rahatlar. Yalnız değildirler ya da sadece onlar da kesilmemiştir. Herkesin sesi, birbirine olan yaklaşımı değişir. Kimi biran önce gelsin diye serzenişte bulunur kimi o anın hiç bitmemesini ister. Sonra beynimiz elektrikle çalışan dünyamızı sorgular . Televizyonsuz, ampulsuz, bilgisayarsız bir dünya ne kadar da zor. Ne kadar da etkisi altına almış dünyamızı bu icatlar. Televizyon izlemekten, internette takılmaktan, ne kadar da aksatıyoruz yan odada yaşayan ama herşeyimizi paylaşamadığımız o insanları. işin özü burda galiba. Akşamları birer saat elektriğimiz kesilse ne güzel olurdu.
teknolojinin evden çekilmesiyle; babanın televizyondan, çocuğun pc başından kalkarak, biraz sohbet etmesi, eski günleri anımsaması, konuşmaları, vs gibi yakınlaşma durumuna girmesidir.
bazen keşke hiç gelmese dediğim anlar oldu.
(bkz: üçbuçuk)
elektrik kesintisisin sürü psikolojisini ortata çıkarması sonucu kısa süreliğinede olsa aile bağlarının daha fazla güçlenmesinden kaynaklanan durum.
yakılan mum ve yağan karla insanın bir anda sevinçten kudurmasına yol açan hadise.

cidden o ortam başka yerde olmaz.
gidip ana panodan sigortayı indirerek elektrikler kesildi imajı yaratmak istemeye yol açar.
kelimenin son harfi ile başka bir kelime bulma oyunu ile bu saadetin devam etmesini sağladığım durum.
elektrikler kesilince eğer mum ışığı aydınlatamazsa herkes susar. hayallere dalar. illa ki sohbet muhabbet olacak diye bir kural yoktur. ama eğer evde misafir varsa mevsim kışsa soba yanıyorsa muhabbeti koyulaştırıcı etkisi bilinmektedir kesintinin.
Aile bireylerinin hayatlarının film şeridi gibi gözlerinden geçmesi durumudur.Bu duruma bağlı hemen evin en küğünün bebekliği anlatılmaya başlanır.

-sen doğduğunda gözlerin cam yeşiliydi.
-sonra ne oldu anne?
-ne bileyim döndü ela kaldı.

-ablan anaokulundayken merdivenden cıkarken üzerine çiş yapmış,onu gören diğer ablanda ksıkançlıktan çiş yapmış..
-hadi ya ikiz olunc böyle mi oluyo anne be vay sidikliler.

gibi eski sıkıcı gerekli gereksiz her hikayenin anlatıldığı durumdur.
fıkra , anı anlatma gibi aktiviteler bu süreçte bolca gerçekleşir.
Ergen bilgisayar başından kalkar, anne dizi başından , dede, babanne, yenge, amca kim varsa saçma sapan oyunlar oynanır evde. Hatırlarda uzun süre kalır yaşananlar.
acaba teknoloji harbiden de kötü birşey mi bizi uzaklaştırıyo mu ki birbirimizden diye düşünmeme neden olan şeydir. çünkü genelde elektrikler geldiğinde ben odama çekilirim bilgisayarın başına , abim keza öyle.. annemle babam da televizyonun kariısına geçerler her zamanki gibi. hiç gelmese daha mı iyi acaba elektrikler ?
doğrudur sözlük. aile bireyleri bir yakınlaşır, bir sohbet açılır ki sorma. eski hikayeler, anılar, havalarda uçuşur. televizyon, bilgisayar gibi bilumum aletlerin aileyi ne kadar birbiriyle iletişimden uzaklaştırdığının göstergesidir.
insana elektriğin olmadığı kandil ışığında gecenin geçirildiği zamanlarda ki insanları düşündürür. düz mantık olarak düşünürsek o zamanki ailelerin durumu hep öyledir. sürekli iletişim halinde olan bir aile. e bu da iyi birşeydir herhalde.
elektrikler kesildimi bütün aile üyeleri birbirlerini bulmaya çalışırlar. özellikle arka odada bilgisayar başındaki çocuk büyük panik yaşar. herkes bir araya geldimi sessizlik ve ailenin sıcaklığı insana huzur verir, insan bi an düşünür ''keşke elektrik olmasaydı'' diye. bu olay elektrik kesilmelerinin ve belediyenin nadir iyiliklerindendir.
yusuf yusuf durumundadır.
ne yazık ki bizim evde olmayan yakınlaşmadır. elektrikler kesildiğinde evin büyüğü tarafından verilen "vitrin üzerinde gaz lambasını alma" görevi yürekleri ağza getirirdi. vitrin salondaydı ve benim oraya tek başıma gitmem gerekmekte idi. bu yüzdendir ki elektrikler kesilince çoluğunuzu çocuğunuz karanlık odalara göndermeyin. ellerim havada kapıya dayana dayana ve abuk subuk sesler çıkara çıkara yürüdüğümü bilirim. hızlı adımlar da cabası. arkamdan cinler kovalardı adeta. mutfağın yanından ışık hızıyla geçerdim ferrari'nin fiiiuuvv edasıyla. yazıklar olsun tedaş!