bugün

zerre kadar sevmediğim bir tip olan çetin altan'ın arada bir yaptığı karşılaştırmadır. evet, kendisini zerre kadar sevmem fakat bu konudaki görüşlerini kısmen haklı bulduğum için aktarayım:

çetin altan "türkler çok kahramandır" iddiasına karşılık, türk ve avrupa kültürlerini, kişiler arası anlaşmazlıkları çözme yöntemleri açısından karşılaştırır ve der ki (mealen) "avrupa tarihine baktığımızda, mahkemeyle filan çözülmesi tercih edilmeyen anlaşmazlıkların düello yoluyla çözüldüğünü görüyoruz. iki kişi şahitler huzurunda, belirli kurallara bağlı olarak, kılıç veya tabanca ile düello yaparlar. oysa bizim tarihimize baktığımızda anlaşmazlığa düşen kişilerin sorunu birbirlerini pusuya düşürerek çözmeye çalıştığını görüyoruz. ya arkadan vururlar, ya pusu kurarlar, ya silahsız insana silahla saldırırlar ya da bir kişiye büyük bir kalabalıkla dalarlar... tabi sonuçta sorunları şiddet yoluyla çözmeye çalışmak, şiddet uygulama metodu ne olursa olsun yanlıştır ama kültürü böyle olan insanların diğerlerinden kahraman olduğu nasıl iddia edilebilir?"

tabi bunları yazarken kürtleri neden atladığı merak konusudur... malum, kürtler eleştirdiği açıdan bizlere taş çıkartırlar...

dediklerine ancak kısmen katılmamın bir nedeni de kahramanlığın ırka değil şahsa özgü bir haslet olduğunu bilmemdir. her ırk içinde kahramanlar da çıkar, korkaklar da, kalleşler de... peki bizim tarihimizde düello kültürü neden hiç peyda olmadı? izahatı uzun sürecek bir sorudur. ana nedeni avrupalı anlamda bir feodal sisteme hiç sahip olmamamızdır. avrupa feodal sisteminde ailelerin itibarlarını koruması büyük önem taşır. kalleşlik yapan itibarını kaybeder, itibarını kaybeden her şeyini kaybeder... diğer feodal aileler oyunun kuralını bozanı hoş karşılamazlar kendi selametleri açısından...

fakat bu mazaretleri ileri sürmeme rağmen, avrupa'da ve abd'de bulunmuş ve de gerçeğe sadakati şiar edinmiş bir kişi olarak, oralarda artık feodal kültür kalmadığı halde, izlerinin sürdüğüne şahit oldum. şöyle ki sıradan insanlar bile silahsız adama silahla saldırmak, bir kişiye toplu halde dalmak gibi tutumlardan bize göre çok daha uzaklar...

bunları aksaray itlerini döven irlandalı turist olayı vesilesiyle yazmak istedim. bir ulusun kültürünün başına "milli" ifadesinin konulması o kültürün bütün yönleriyle iyi ve hoş olduğunu göstermez. her kültürün iyi yönleri olduğu gibi, kötü yönleri de vardır. maalesef milli kültürümüzün kötü yönlerinden biri bu tür kalleşliklere tenezzül etmekten çekinmememizdir. düzeltmeye çalışmamız lazım...
Askeri taktik ile bireysel sorunları çözüm için kullanılan durum karıştırmasıdır . Yanlıştır (bkz: güreş)
Düello kültürü bizde yoktur, nitekim bizde yasa vardır. işler yasa ile halledilir.
Yasanın olmadığı yerde düello vardır.
kimisinin düello kültürünün daha onurlu olduğunu ifade etmesine vesile olan karşılaştırmadır.

evet, düello daha onurludur. piçliğine, hilesine gelince.. kolay değildir. zira düelloda kurallar vardır ve şahitler huzurunda yapılır.

doğrusu kişisel sorunları şiddet yoluyla çözmeye çalışmamaktır ama illa çalışılacaksa düello en uygun metottur. tabi hasmınızın kadın, çocuk veya engelli olmaması şartıyla...

bu çağda kalkıp düelloyu tekrar canlandıracak, kurallar koyacak, şahitler ayarlayacak halimiz yok ama hiç değilse silahsız adama silah çekmek, arkadan saldırmak, toplu halde dalmak gibi orospuluklardan vazgeçsek iyi olacak..

kimisi "pusu"ya askeri taktik demiş.. tabi ki doğrudur ve askeri taktik olarak kullanılmasına bir şey denemez. fakat karşılaştırmada kullanılan anlamının farklı olduğunu yeteri kadar net anlattığıma inanıyorum.
türk topluluğunun savaş stratejisinden ileri gelir bu , türkler her zaman kaçak oynamıştır tarihte , yeryüzünün en iyi okları türk oklarıdır , o dönemde eğitimli bir türk okçusu 700 metre mesafeye ok atabiliyormuş , rakiplerin mesafeleri ise 200 300 metreyi geçmez , misal turan taktiği denen taktikte de önce atlı bir okçu birliği rakibi kışkırtır , rakibin düzenini bozar ve üstüne çeker , rakip oklu süvarileri ile takibe başladığında türk süvarileri kaçmaya başlar ve geriye doğru ok atarlar , rakip okçuların attığı oklar hız faktöründen dolayı türk atlılarına yetişemezken türk okçularının okları aynı nedenden dolayı çok daha rahat hedefi bulur , bu şekilde arkadan gelen grup bir nebze eritildikten sonra ordunun kalanının beklediği yere erimiş olan kitle gelir ve onlar da orada imha edilir

türkler bu olana kadar defalarca uğraşırmış savaş meydanında , rakip saldırana kadar düzenlerini bozmadan sürekli kışkırtırlarmış

bu göçebe bir topluluk için , sürekli can derdinde olan bir topluluk için ideal bir savaş stratejisidir zira türkler direkt kılıç savaşına çıkabilecek kadar kalabalık ordulara sahip olmadılar hiçbir zaman , o yüzden sultan alparslan 200 bin kişilik orduyla savaşırken sayısından korkmamıştır , o yüzden yıllarca türkler çin'e kök söktürmüştür.

bu utanılacak bir şey olabilir günümüz şartlarında , zira günümüzde silah faktörü var , pusu atmak çok daha kolay ve bunu savaş meydanında değil şehir merkezinde yapıyorlar işin asıl utandırıcı boyutu bu , ama savaş meydanında pusu atmak , hele de kılıç ve ok ile yapılan savaşlarda pusu bir kalleşlikten ziyade taktiktir , tıpkı truva nasıl bir taktikse bu da böyle bir taktiktir.

ama dediğim gibi millet olarak bir delikanlılık problemimiz var , adam tek başına 15 kişinin üstüne gidiyor , birini alıyor eline vuruyor ağzının üstüne , diğer 14 ünde yanaşacak göt yok zaten istese o yerdeki adama 2 tane daha patlatır adamı komalık eder , ama vurmuyor yerdekine gidiyor ötekilere saldırıyor , ve adamın elinde sopa yok sandalye yok delikanlı gibi yumruğuna güveniyor , bileğine güveniyor , ama bizimkiler ne bulursa sallıyor adama , gerçekten bunların yaptığı kansızlık yani , keşke 2 3 boksör arkadaşı ile beraber gelselermiş tatile , şunları evire çevire saatlerce dövselermiş daha zevkle izleseydik bizde , ama kısmet işte bir tanesi bile yetti gözlerimizin pasını silmeye.
içinde geçen "pusu" ifadesi, asıl anlamı olan askeri taktik olarak değerlendirilmezse daha sağlıklı yapılabilecek karşılaştırmadır.

yani meseleyi askeri olarak değerlendirmeyelim... o açıdan bakarsak durum değişir. karşılaştırma "düello kültürü vs. kalleşlik kültürü" olarak görülürse daha doğru olur. ben çetin altan'ın örjinal ifadesini bozmak istemediğim için "pusu" dedim... zaten onun yazısında da meselenin askeri boyutuna değinilmiyordu.
Feodal yapıdan habersiz olup töre ile yönetilen , törenin kağandan bile üstün olduğunu bilmeyen yazar ( sözlük yazarı değil belki biraz da sözlük yazarı) beyanı.
Edit : feodaliteyi adil sanmak ve pusu kültürüyle yarıştırmak komiktir kalp kırmak istemedemde yazarın saldırması gerçekten ilginç . (bkz: Bilmeden fikir sahibi olmak)
ne demek istediğini açıkça ifade etmekten aciz olanların manasız entryler girmesine vesile olan karşılaştırmadır.
(bkz: batılılar düello yapar doğulular pusu kurar)