bugün

tam anlamıyla bu resim anlatıyor.

http://27.media.tumblr.co...5e1k0z7y1qbgcnno1_400.jpg
-you must have a beautiful girl.
dublajlı:
güzel bir kıza sahip......(uzun bir bakış)...olmalısın.

en güldüğüm sahnelerdir kendileri. annem zoruyla izlemekteyim dublajı. tavsiye etmem. orijinali varken ne gerek var efendim dublaja.
dalga dublaj takımının kitabını yazdığı eğlence türü.
karakterin tipine ve canlandırdığı karaktere uygun bir ses tonu ve konuşma hızı seçilmediğinde filmin amına kor. o yüzden alt yazı tercih sebebidir.
uygun dile yapılan seslendirmedir.

dublajlı filmlerin bir çok kötü yanı olmasına rağmen ( dış seslerin azalması-metnin kötü cevrilmesi-seslendirmenin gerekli duygusal içeriği yakalayamaması vs. ) en kötü yanı dublajı yapan sesin ses hafızanızda olmasıdır. bir filmde çingene olan ses bir diğer filmde prenses olabilmektedir. ya da yahşi cazibede şirket müdürü olan şahsiyetin rocky olması gibi insanı dumura uğratır.
filmin bütün orjinalliğini bozan farklı dildeki seslendirmedir, gereksizdir. Filmler orjinal dilde izlenmelidir.
türkiye'de bu hizmeti veren en başarılı iki stüdyo için;
(bkz: imaj) (filmlerin ve animasyonların dublajının yapıldığı stüdyo)
(bkz: vipsaş) (dizilerin dublajının yapıldığı stüdyo).
alev sezerin öldüğü gün anlamı ölen kelime.
Sanatçılarından bazılarını tanımak için;
https://www.youtube.com/watch?v=GDS3R993nY4
https://www.youtube.com/watch?v=zEjcjx2yy4Y
https://www.youtube.com/watch?v=cB-4ITA-Zeo
https://www.youtube.com/watch?v=3nNZevCC1bk
Bir de bu varmış:
https://www.youtube.com/watch?v=grjEMVMI_Z8
Sungun Babacan, Yekta kopan, Aydoğan Temel, Kerem Kobanbay, Berna Başer v.s. gibi üstadların ağzından olunca filmleri tekrar tekrar izleme hissi uyandıran, yabancı filmleri türkçe ağızdan dinletme sanatıdır.
doğaçlama tiyatroda oynanan eğlenceli bir turdur.

dostum bu kız tam bir irlandalı gibi davranıyor.

hadi ama neden kendine bir içki almıyorsun ahbap

lanet olsun lanet olsun hepimiz ölücez sam .

repliklerini unutmayın.

daha basit bir eğlenme yöntemi olarak flash tv'yi açıp sesini kapatıp kuzenlerinizle veya arkadaşlarınızla seslendirme yaparak eğlenebilirsiniz.
eğitimini almak ve anlık bir hevesle değil, sonsuza kadar sürdürmek istediğim iş. ancak diksiyon eğitimim de yok, eğitim alabileceğim bir yer de bilmiyorum, tavsiye istediğim herkes de "o işte para yok" "arkanda tanıdık yoksa işin yaş" "doğuştan yeteneğinin olması lazım" diyerek hevesimi kırdılar açıkçası. üstelik yeteneğim var mı yok mu, onu bile bilmiyorum. okyanusun ortasındayım sanki, yanımdan geçen balıklara yolu tarif etmelerini istiyorum bir nevi.
Çekilmiş bir filmi sonradan sesli duruma getirmek.
bu aralar facebook ortamlarında alışkanlık haline gelen seslendirme işi. vine saçmalığında olduğu gibi bunun da bokunu çıkarttılar.
Bir şey popüler olunca Sözlük ortamlarında hep bir ağızdan "hiç komik değil" , " boku çıktı" yazılması adettendir...
ilgilendiğimdir.

https://www.facebook.com/...88720/?type=3&theater

https://www.facebook.com/...42170/?type=3&theater
bir avuç dublajcının sürüm yaptığı sektöre dönüşmüştür maalesef. istediği kadar nitelikli, yetenekli olsun çevreden değilse sektöre kimse sokulmaz. filmlerde hep aynı sesleri duymamız, dayatılmamız bundan.
fransa almanya gibi ülkelerde kazanılan paranın otuzda birini kazanamadıklarını söyleseler de sürüm yapma mantıksızlığına devam ederler. aslında bu çıkmazın esiri olmuşlardır.
artık hiçbir prova hazırlık olmadan 3-4 saatte film dublajı bitirilmektedir. sosyal medyada dublajdan nefret ettiğini söyleyen büyük sayıdaki kitle çok haklıdır. evet her ne kadar niteliksiz dublajcılar kadar nitelikli dublajcılarımız olsa da hep aynı aynı aynı sesler filmlerin tadını bozmuştur.
Bir filmi film yapan en önemli şeydir. Bir sinema ne kadar iyi olursa olsun dublajı iyi yapılmadı ise her açıdan kaybetmiş filmler arasında yer almaya mahkumdur.

Konuyu biraz daha açalım. Dublaj oyuncunun yüz ifadelerine uygun olmalıdır. Oyuncuya göre ses verilmelidir. iri yarı bir adama ince bir ses verilmesi halinde, izleyici filmden kopmaya başlar. Bu nedenle izah ettiğimiz gibi dublaj bir filmde en önemli konudur.
yeşilçam sinemasının, dönemindeki başarısı biraz da dublaja dayanıyordu. Sessiz çekilen filmler, stüdyoda usta oyunculuklarla yeniden oluşturuluyordu. Ne yazık ki Sesli çekimin yaygınlaşması ile bu ustalar yeni kuşaklar yetiştiremeden dönemlerini tamamladılar. Bundan sonra, dublajlar daha seri ve daha piyasacı bir anlayışla yapılmaya başladı. Bu da seyirciyi tatmin etmedi. Bu yüzden seyirci yeşilçam filmleri "dublaj" olmasına rağmen yadırgamıyor fakat yeni filmlerde ise dublaja burun kıvırıyor. Halbuki dublaj düzgün bir şekilde yapılırsa çok yararlı bir teknik:

-Bir kere yüzünü beğenip, sesini beğenmediğiniz oyuncudan yeni bir oyuncu yaratabiliyorsunuz.

-Sesli çekimde olduğu gibi araya başkaca sesler (tren düdüğü, yol gürültüsü, öksürük..vs) karışmadan rahatça çekim yapıyorsunuz.

-Oyuncular suflör kullanabiliyor. Ezberle çok uğraşmadan oyunculuklarına odaklanabiliyor.

- Yönetmen çekim anında sesli direktif verebiliyor.

- Amatör-profesyonel oyuncuların bir arada yer aldığı bir filmde. Amatör oyuncular ile profesyonel oyuncular arasında oluşan uyumsuzluğu en aza indiriyor.

- Çekim sırasında yapılan kimi hataların üzerini ustalıkla örtmeye yardımcı oluyor.

Bir de dublaj özenli yapıldı mı? Her şey dört dörtlük. Fakat yukarıda da bahsettiğim gibi, Türkiye dublajı özenle yapan ustalarını kaybetti. Seri ve piyasacı anlayış, seyircileri dublajdan tamamen soğuttu.* Halbuki soğuyacak bir şey yok. Dublaj bir teknik. iyi bir şekilde icra edileni var, kötü şekilde icra edileni var.

*(Eskiden dublaj daha tiyatraldı, abartılıydı ancak gerçekçiydi; şimdi ise daha sinemasal oldu. inandırıcılığı gitti.)
Sanırım (teoride) şu aşağıdaki cihazlarla çok çok amatör bir dublaj stüdyosu oluşturulabilir:

-Usb girişi ve kulaklık çıkışı olan bir televizyon.
(günümüz televizyonlarının hemen hepsinde var sanırım)

-usb bellek/disk

-Kulaklık çoklayıcı
(paranız varsa Kulaklık amfisi de alabilirsiniz)

-Kulaklıklar

-Ses kayıt eden bir cihaz (Cep telefonu/tablet, Laptop...vs)+mikrofon

-Ses yalıtımı için battaniye falan...

-------------------------

*dublajlanacak film, usb bellek/ disk vasıtasıyla televizyon ekranında oynatılır.

*Televizyonun kulaklık çıkışından "kulaklık çoklayıcı" / "kulaklık amfisi" ile oyunculara dağıtılır.

*Oyuncuların seslendirme yapacağı alan çeşitli malzemelerle ( mesela battaniye...vb ) mümkün olduğunca çevrelenerek dışarıdan sesler gelmesi önlenmeye çalışılır.

*Oyuncular ekrandan görecekleri dudak hareketleri ve kulaklıklarından aldıkları orijinal sesler ile oyunlarını gerçekleştirir.

* Oyuncuların sesleri önlerindeki ses kaydedicisinden (cep telefonu, tablet...vs) ya da ses kaydedicisine bağlı mikrofondan kayda alınır.

*Daha sonra alınan kayıtlar bilgisayarda görüntü ile birleştirilir.

*Bu şekildeki bir stüdyoda gitar/saz gibi çalgılarla görüntünün üzerine basitçe müzik de yapılabilir.

Not. Tabi bu benim yazdıklarım tamamen teori. Ben hiç uygulamadım. Amatörlerin böyle bir stüdyoya ihtiyacı olursa, bu şekilde işlerini halledebilirler. O yüzden yazdım. Uygulayan olursa, youtube'a falan videolarını koysun. O videolara bakanlara da yardımcı olur.
Ucundan kıyısından başladığım iştir.
Netflix'te 1 bölümde görünüp 2sinde görünmeyen yan karakterlerin dublajı ya da rabarbaları yaparak başlarsın.
Sabır işidir.
Oyunculuk gerektirir.
Güzel iştir. Herkesin üstesinden gelebileceği türden değildir.
Yapması oldukça zor olan ve ses tonunun iyi ayarlanması gereken ses işidir.
Türkiye'de değeri bilinemeyen bir sanattır.
güncel Önemli Başlıklar