bugün

bu şehir dar geliyor artık bana dost. dar geliyor.nefes alamıyor, şehre sığamıyorum. şehirmi küçük... yüreğimmi büyük... yoksa yüreğime sığmayan sevgimmi büyük... anlayamadım.. ama anlayabildiğim bir şey varki, ne vakit dar geldi bu şehir bir insana, ne vakit gecenin karanlığında aya düşen iki kuru dal silueti gibi iki kuru yüreğin silueti vurdu ayrılığa, ne zamanki ne cennet ne cehennem, yaşamaya başlarsın araf ta, işte o an, gitmeli insan o zaman buralardan.gitmeli. hemde uzaklara çok uzaklara... yüreği götürmesede ayaklarının götürdüğü yere... kalbin kabullenmesede aklın kabullendiği yere, ama gitmeli.. aldanmışlıklarını, yıkılmışlıklarını, hayal kırıklıklarınıda yanına alarak, zulasına sıkıştırıp gelecekten caldığı oda belki karışımı küçük bir ihtimale dayalı umut bileti ki onuda göstermeden hiç kimseye, elveda demeden gitmeli....
........................
sanırım bu benim içinde geçerli... ne cehennem ne cennet araf ta yaşadığım şu günlerde, arafta yaşamaktansa radikal kararlar alıp, gene kendim olarak, onurumdan ve grururumdan ödün vermeden, alçalmadan daha fazla onun gibi, gitmeli. şimdi gitme vaktim diyorum bende kendime.. gitme vakti. her nekadar gitsenizde onuda peşinizde, içinizde götürsünüz ya olsun. ya olsun eline alişan, diline yapışan, tenine bulaşan odur. içinizi yakan ateşin odunu onun yüreği ki yüreğide kendi yüreğinde, kacmaya calışsanda kacamayacaksın olsun.genede gitme vakti.. ama öyle bir yere gitmeliyimki.... yüreğimde olduğu halde yanımda götüremediğim onun, onun yokluğunun acı vermediği.. varsa bir iki sevenim, onların gözlerine bir iki damla yaş olarak düşeceğim ama zamanla alışılacağım ve anlaşılacağım bir yere... bütün duyu organlarının duyularını yitirdiği, hissin kaybolduğu, hükmün yerini hükümsüzlüğün aldığı, sıra kadem basıp, sırtın topraktan güç aldığım yere gitmeliyim...
gitmeliyim ama nere.............
hımmmmmm
sanırım buldum dost....'' gözlerindeki mahşeri safaga, yeraltında açtığı o soğuk yatağa, onuda yanına alarak ', çıkarak herkesin hayatından öyle ruhsuz biryere gitmeliyim.... sessizce
ben gitmeliyim dost, gitmeliyim.onurumu alarak yanıma, ama yapılanlarıda koymadan o vicdansızın yanına... hüzünlü şaire yakışacak şekilde.. ama bu sefer gercekten ilkkez gülerek hayata.. o soğuk mutluluğa gitmeliyim...
gitmeliyim dost gitmeliyim... ama öyle biryere gitmeliyimki..... hiç bir yere sığdıramadığım sevgimden, sevgimi sığdırdığım yüreğimdende büyük bir yere gitmeliyim.. ama fazla olmadığım biryere....
...................şimdi gitme
HOŞÇAKAL.

(bkz: mikail güngüt)