bugün

kimse alınıp gücenmesin ama acı gerçektir. bakın step step gideceğim...

1. öss sınavına hazırlanırken götünüzden ter akar.

2. kazanırsınırsınız güç bela okurken götünüzden kan akar.

3. bitirirsiniz ama siz de bitersiniz. tusa hazırlanırsınız götünüzü sıkarak.

4. burada iki yol vardır...

-4.a. tusu kazanırsınız asistan olursunuz nöbet hastaların derdi ayrı uzmanların tafrası ayrıdır tabi bir de hocanız vardır götünden kıl aldırmayan.

-4.b. tusu kazanamaz siktriboktan bir yere atanırsınız. şehir çocuğu olarak bu yer de götünüz büzüşür. mal gibi kalır sikiyim seçtiğim mesleği dersiniz.

5. uzman olursunuz ama hala okuma işlemi bitmez göt isyan eder.

vel hasılı bir insanın doktor olması tamamen enayiliktir. hastanın tafraları nöbetlerden bahsetmedim bile.
olaya fazlaca insani yaklaşmış bir doktor söylemi.
maddiyat için meslek seçen insan söylemi. bir meslek insanı önce kafasında yer etmeli ki başarılı olabilsin.
iyi bir mekana sahip eczacının ortalama gelirini görüp hak verilen enayilik.
eğer salt para için hekim olunmuşsa evet enayiliktir.
çok salakça bir önermedir. o zaman senin hayatın enayilerin elinde kolpa.
enayilik değil de zor iştir doktor olmak. kazanması zor okuması zor çalışması zor. insanlarla uğraşıyor bir kere nasıl kolay olsun ki? gerçekten gönülden isteyen kişilerin yapabileceği bir iştir herkesin harcı değildir yani.
şoka sokan önerme, her ay 10000 tl kazanmanın neyi enayilik?
(bkz: Kedi ciğer murdar paradoksu)

(bkz: nazar etme ne olur çalış senin de olur)
hasta olduğunda bu cümle kendisine ait değilmişcesine vücudundaki ağrılarını, şikayetlerini saymaya başlar o kişi. gülüp geçilesi.
son anda çaktığım durumdur.*
oh ne güzel mühendis olacağım bilgisayar ben de desem onu yapacak, insanlarla uğraşmayacağım.
yazık size ey memleketimin doktorları!*
kendime ve gelecekteki meslektaşlarıma * enayi tabirini yakıştıramadığım için gül geç desem de durup düşününce bir yerde adam haklı beyler dersiniz.

sen onca sene oku; önce bi 6 yıl fakültede, üstüne minimum 4 yıl asistanlık ve asistan olmak için önce bi tus a hazırlık ki ilk girişte kazanamazsan 1 sene de orda kaybet, üstüne zorunlu hizmete git ve yıllar sonra doktor olduğunda da hakkını yesinler, seni sindirmeye çalısınlar, önüne çeşitli şartlar koysunlar ve daha neler neler.
ama içindeki insan sevgisinden vazgeçmediğin için sen yine de gecenin bi yarısı da olsa seni hastaneden çağırdıklarında istifa ediyorum yeter demeden kalkar gidersin, gün içinde elinden geleni yaparsın, birinin ağzından çıkan çok teşekkürler doktor hanım doktor bey lafıyla sevinirsin.
hakkını alamamana rağmen bu mesleği seviyorsan, içinde insan sevgisi varsa sana enayi de deseler yine de tıbbı seçersin, okursun.
(bkz: bir insanı iyileştirmek) enayilik buysa enayi olacağım aq!
hayatını kurtarırsa öyle demezsin ama...
peki bu enayiler olmasa biz kimle doğup, kimle öleceğiz acaba denilen önerme.
bir de acaba kaç kişinin aklından en az bir kez olsun doktor olmak geçmedi ki.
bir hasta hayata döndürüldüğünde, bir bebeğin hayata merhaba demesine yardımcı olunduğunda duyulan haz ve o hastanın gözündeki minnet bütün bu eziyete değmez mi.
sanırım birilerini gücendirmişim. doktorları kızdırdıysam özür dilerim. lakin benim lafım doktorlara değil sistemeydi. ayrıca en canım en ciğerlerim doktorken, hayatımın insanı doktorken... ve siktiriboktan şeylerle uğraşırken çıkmıştı bu yazı. sanırım yazıyı okuyan doktorlar biraz daha düşününce ve hayatlarında en az bir kere girdiği isyan anlarında hay seçtiğimi mesleği sikiyim cümlesini kurduğunu hatırlayınca bana hak vereceklerdir. kutsallığına kutsal ama işte hayatı zindan olmuyor mu doktorların.

tanım: kutsal enayilik olarak bakınca doğru önermedir.
durmaya bile zar zor katlandığınız bir yerde, acil serviste üç beş hasta yakını kürtten dayak yiyorsanız böyle hissedersiniz.

google'a sorun söylesin.
ne güzel yazmış yılmaz özdil, üstüne tekrar yazmaya gerek yok.

(bkz: Kız verirken...Kocaya varırken...Doktor civanım. Muayene ücretine gelince... Hepsi şerefsiz)
--spoiler--
12 sene üniversite okuyor. Boru değil. 18 yaşında girdi, geldi 30una, hâlâ kafa patlatıyor. iki kapılı handa, yolun yarısı eder... Lütfedip, müsaade edelim de, biraz para kazansın bu ülkede.
Karaktersiz hekim yok mu? Var elbette... Ne kadar karaktersiz gazeteci, ne kadar karaktersiz avukat, ne kadar karaktersiz esnaf varsa, o kadar karaktersiz hekim var... Ama, Rabbim herkese "Cleveland" demiyor... Parası olmayana bakan vicdanlı hekim de var bu ülkede. Tahmininizden çok.
Üstelik, silah zoruyla ameliyata alınan hastayı hiç duymadım ben... Yeşil kartlı bile olsan, seçme şansın var. Paragöze gitme, öbürüne git. Diyeceksiniz ki, "Kuyruk oluyor, yeterli hastane yok..." Müteahhit midir hekim?
Peki nedir? Aslanı kediye, eğitimliyi cahile kırdırma projesidir bu...
Hakkını alamayanlar kendisinden hesap sormasın diye, "Bak şunlar senden fazla alıyor" diye hedef göstermektir. Sen az kazandığına itiraz etme, onunkini de indirelim demektir. Refahı paylaştıracağına, yoksulluğu paylaşmayı doğruymuş gibi göstermektir.
--spoiler--
adam ne güzel özetlemiş ya. tekrar teşekkür ediyorum buradan yılmaz özdile duygularımı ifade ettiği için. üstüne üstlük hizmet etmek amacıyla gittiğin memleketin ta en ücra köşesinde bıçaklanıp, dayak yemekte cabası!!!
doğru olabilecek söz. en azından hayatının neredeyse sonuna kadar ders çalışmak biraz zordur, sıkıcıdır.
belki para herşey değildir ama pratisyen hekimin belediye çöpçüsünden daha az kazanabilme ihtimali olan ülkede doğruluk payı olabilecek önermedir. doktorlar uzman olunca iyi paralar kazanabilirler ama o zamana kadar epey bi ezilirler kanımca. ancak bu durum yalnızca doktorlar içinde geçerli değil. örneğin bir astsubay terörün en yoğun olduğu yerde en fazla 2.600 tl kazanabilir. hangimiz o para için ölmeyi göze alabilir? herşey para için yapılmıyor demekki.
doktora gitmek daha da enayiliktir. dalgın doktorlar ve iş bilmez doktorlar yüzünden çok kişinin canı yanmıştır. eğitimsiz midirler nedir amk. bazısı iyi ama çoğu çok salak.
jinekologlar hariç.
kendisi yada bir yakını hastaneye düşmemiş ahmak söylemidir.
bunu söyleyenlere inanmak enayiliktir asıl.
(bkz: insanlar kalleş)