bugün

9 yaşındaydım. rüyamda dişime babam ip bağlamış ve çürük dişlerimi çekmeye çalışıyor ben de bas bas bağırıyordum. acı ve korku ile uyandım ki daha büyük bir acı hissettim dişimde. dişim çok ağrıyordu. hemen anneme bağırdım:

callofcu: aaannnnnneee (o kadar ağrıyor ki homurtu şeklinde bir ses çıkıyor ağzımdan)
anne: ne oldu kalktın mı?
calllofcu: kaaallkkkk..
anne: dur geliyorum ne oldu yine?
calllofcu: dişimmm ağrıııır..
anne: tamam bakayım oooo çok kötü olmuş. dişini her gün fırçala demedim mi sana ben?
callofcu: fırrrrçalaa...
anne: tamam hadi giyin doktora gidiyoruz.

doktora gidilir. hasta kayıttan randevu alınır. saat 10 da doktorun karşısında çıkılacaktır. oldum olası hastaneleri sevmemişimdir hele dişçileri. şimdi mecburen seveceğiz artık. hastanelerin kokusu, içeride ağlayan çocuklar, inleyen hastalar, yaralı insanlar, sıra bekleyen garibanlar. neyse efenim bunları düşündükçe midem bulanıyordu ki adımın okunduğu ana kadar.

" callofcu lüften muayene odasına geçiniz, tekrar ediyorum callofcu lütfen muayene odasına geçiniz."

bir an heyecanlanmıştım. dişçiden korkmuyordum ama şu elindeki mini sondaj aleti var ya ne derler bilmiyorum ama sırf sesiyle bile insanı çıldırtır. vısssss sesi dişi yontmaya başladğı an vozzzzzz a dönüşür ve dişinizi bir güzel oyar.

muayene odasına girilir. dişçi izbandut gibi bir heriftir. gerçi öyle olması gerekir. neden derseniz ufak tefek bir adam olsa dişi 5 saatte çekemez. doktor korku dolu bakmaktadır, gözleri uykusuzluğun sebebi olarak kan çanağına dönmüştür.

muayene koltuğuna uzandım. dişçi bana gülümsüyordu. tuhaf olan dişçinin dişi benim dişimden 5 kat daha sarıydı. noluyo lan burda der gibi baktım doktorun suratına. hala sırıtıyordu.

dişçi: neyin var bakalım yakışıklı?
callofcu: ağzzzıııımm...
dişçi: ağzını açamıyorsun demek. (bkz: leb demeden çorumu anlayan dişçi)
callofcu: evvvettt.
dişçi: tamam o halde sana bir ağrı kesici vereyim. a de bakalım.

a der denmez iğne ucu dişin etine saplanır ve ağrı kesici enjekte edilir. iğne girdiği an dişimdeki acıyı hala unutamam. nasıl bir acıdır o. kısa bir süre iğnenin etkisini göstermesi için bekledim. dişçi öyle dedi yani. sonra tekrar dişçinin yanına geldim. hala sarı dişleriyle sırıtıyordu.

dişçi: geldin demek şimdi nasılsın bakalım.
callofcu: iyiyim o kadar ağrımıyor.
dişçi: adın ne bakalım?
callofcu: callofcu.
dişçi: güzel isim. hangi takımlısın?
callofcu: galatasaray.
dişçi: bak bu hiç olmadı. ben fenerliyim. şimdi benden korkmaya başlayabilirsin.
callofcu: ıhhhhh.

dişçi yavaş yavaş sokuluyordu yanıma. elindeki mübarek alet olan mini sondaj makinesini çalıştırmaya başladı. bende bir korku bir korku anlatamam. amk nerden bileyim dişçinin koyu fenerli olduğunu. korku içinde terden sırılsıklam olmuştum. dişçi vaziyeti anladı.

dişçi: tamam fenerli dediysek dişlerini sökmeyeceğiz herhalde.
callofcu: (rahatlamış halde) öyle desene dişçi abi.
dişçi: bitmek üzere zaten.

bitti derken diş teknikeri olan stajyer bir abla yanaşır. ablanın güzelliği bütün diş ağrımı unutturur. narin elleriyle ağzımdaki pamuğu çıkarır ve yavaşça uzaklaşır. o günün en güzel tarafıdır.

_______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
tanım: dişçiye giden çocuğun galatasaraylı olması ve dişçinin de koyu fenerli çıkması sebebi ile çocuğun dişçide korkudan altına yapacak duruma gelmesidir.*
________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________
yanlış dişin çekilmesi.
tarafımca yaşanmıştır..
(bkz: implant)
ağız uyuşturulup 2 diş çekildikten sonra uyuşturucunun etkisinin azalmasıyla, atılan bütün dikişleri canlı canlı hissetmek.
dişin kökünü 3 saat uğraşıp çıkartamayan dişçiyi bırakıp başka bir dişçiye gitmek zorunda kalmak.
yeterince uyuşturulmayan bir diş ve o dişi çekmeye gücü yetmeyen ufak tefek dişçi kadın.dişimi değilde beynimi kafatasından söküyorlar gibi hissetmeme neden olan ve unutulmayan olay.
8 veya 9 yaşımdayken dişçiye gitmiştim. çok fazla yaptığım bi eylem değildi, hatta son 8-9 yıl hiç gitmemiştim. baktık gitmek farz oldu bi kolda anne ile gidilir güzel dişçi ortamına. sıra beklenirken, 80 sayfalık bir kitabı bitirmişliğim vardır.* girdim sonunda dişçinin mekanı. baktı dişime, çekmek lazım dedim. ben de gençliğim de afacan bi tipim hergün kavga eder, dayak yerdim yaşardım yani bunları. çek anasını satıyım nolcak dedim. baktım doktor çekti kenardan bi iğne. en korktuğum şey, dişçimin elindeydi. koluma falan yapacak sandım. baktım ağzıma sokmaya çalıştı. dedim hobaa, olmaz ki böyle olay. annem beni orda oyuncak vaadiyle kandırdı. sokturduk ağzımıza iğneyi. ulan öyle bi acı yok, bak halen aklımda. uyuşmadan tamam uyuştu yahu dedim ki çıkarsın şu lanet olası iğneyi diye. aslında asıl acı az sonra yaşanacakmış haberdar değilim. uyuşmamış diş etimden çektiği o diş, gözlerimden hayatımını bi film şeridi gibi geçirdi. sonra oyuncağımı aldım ama hala acıyo. *
babamın dişçiden korktuğunu öğrenmek.
kanal tedavisini uyuşturmadan yaptırmak.
en yakın arkadaşımın başına gelen olay. uludağ üniversitesinin medikosundaki diş doktorlarından biriydi bunu yapan. allahtan arka tarafa ilaç yazdırmaya gitmiştim de çığlık seslerini duymadım. yoksa içeri dalıp ne yapardım bilemiyorum.
doktorun kazmasına denk gelmek. -nasıl mı? şöyle ki benim dişe bi girdi sanırsınız inşaata giriyor gibi.. bi ayağını dayamadığı kaldı çeneye, yemin ediyorum arkama bile bakmadan yardırırdım ama işte o diş ağrısı çekilmiyor malesef...
dolgu yapılırken elektriklerin kesilmesi. bundan 4 sene önce başıma geldi, çok zor bir durum.
dişçinin kapısından içeri hasta sıfatıyla girmek.
güncel Önemli Başlıklar