bugün

yıllardır gözlenen durum. sokaklarda milyonlarca var ama dizilerde yok. dizilerin hayattan kopuk olması bu olsa gerek?

edit: stv gibi kanallar hariç tabi.
(bkz: türk sinemasının kanayan yarası) *
yakında o da olur...
siz hiç merak etmeyin...

zaten oyları vatan için değil bu tür şeylerle kendinizi tatmin etmek yani tamamen kişisel menfaatler, yani o türbanlı(hepsi olamaz zaten de) füze kalkanı yapılmasını sikine takmaz ama tv de türbanlı görünce 'VAy tayyip baba, bize sahip çıkıyor' der ve iş biter.
ne tür zihniyetlere sahip oldukları belli olan zümrelere ait olan tv kanallarında yapılan diziler-filimlerdir.
onların zihniyeti bellidir.

onlar osmanlının valide sultanlarını fıransız orospularına(aksini idda edenler mesaj atsın)benzetmediler mi? (bkz: möhteşem yüzyıl)
onlar türk insanını rus ayyaşlar gibi hergün içiyor göstermediler mi?
hangi dizilerinde memleketin hangi sorununa değindiler, işleri varsa yoksa aşk meşk. nede olsa alıcısı en kolay işlerde böyle işler.
ertuğrul özkek ten geliyor ; dizilerde aldatan, öpüşen, ihanete uğrayan, türbanlı kadın görmeye hezır mısınız ?
Hayatın icinde var olan birşeyi görmezden gelmeye çalışmanın en önemli örneklerindendir.. Kozmopolit toplumların standardize hayatlarını bir nebze olsun gosterebilseydik her açıdan, çok daha realist bir yaklaşım olurdu diziler için..
olmalıdır. gerçek hayattaki türbanlılar dizilerde de yer almalıdır. mesela ben dün bir tane gördüm başında türban elinde bira. gerçekten olmalı ki nasıl yoz ve boş olduğunuzu görmelisiniz.
internette fazlaca var olmasından kaynaklanır.
iş hayatında olmayan, sosyal hayattan dışlanan, kocasının dizinin dibinde olmaları için çaba sarfedilen kadınları dizilerde görmek isteme abesliğidir.

arkadaş iş hayatında başarılı olmuş kaç tane türbanlı kadın var?
chp izin vermese üniversitelere bile giremiyorlardı.

neyin hesabını yapıyorsun.

ayşe arman'ın bu konuda çalışması vardı. muhafazakar camiadan kişilerle röportaj yapılıyor. kadınlar diyor ki, iş bulamıyoruz. anca kasiyerlik falan.

kendi cenahları bile onlara iş vermiyor. verse de ucuza kapatma derdinde adam biliyor ''bana muhtaçsın, başka çaren yok'' diye gidip nerede abidik işler var, ucuza bu kızlara yamama derdinde.

ama gel de bunu onlara anlat.

dizilerde türbanlı yok demeden önce neden muhafazakar erkekler türbanlı kadını dışlıyor bunu soracaksın.
türbanlı kadınların o kadar derdinin arasında hiç önemi olmayan hadisedir. kamu kurumlarına giremeyen türbanlı kadının çok mu umrunda dizide gözükmemek?
tuna kiremitçi'nin üzerinde durduğu konulardan biri.
Tamamiyle gereksiz görülmesi gereken bir konudur, Zira Diziler başlı başına gereksizliktir.
yarak gibi bir konu. diziden manyak olmuş manyakların merak dürtüsü.
Ülkemizde yayınlanan dizilerde karakterlerin sürdükleri hayatların gayet refah içerisinde *, oturdukları evlerin geniş ve bahçeli olması * ve aynı karakterlerin her nasılsa dizi boyunca çalışırken hiç görülmemelerinin * yanında devede kulak kalacak kadar gerçek hayattan kopmuşluktur.
türk dizilerinin, gerçekten uzak olduğunu gösteren durumdur
stv izlemeyen kişinin söylemi.
Büşra filminde varolmuş durumdur, toplumun kanayan yarası sayılmayabilir olasığı yüksektir.
televizyonu samanyolu' nu çekmeyen yazar söylemi. orada erkekler bile türbanlı hacı.
Samanyolu Tv'den bihaber olan insandır.
olması gereken durumdur. dizilerde ya hizmetçinin başına takarlar tülbenti ya da fettan yaşlı teyzelerin başına. türbanlıları direk olaya dahil ederlerse ne şekle sokacakları belli değil.
majör kanalların "türbanlı kadın istemiyoruz" prensibinden ötürü ortaya çıkmış hede. hayatı, doğal yaşamı reddetmektir.
türbanla ilgili ön yargının kaynağı neyse dizilerde olmamasının kaynağı o dur. iticilik olabilir.
edit: iticilikten kasıt türbanın itici olması değildir. türban eğer güzel olanı belli ölçülerde saklamaksa, herkese hitap etmeyebilir. ayrıca dizilerde türbansız bir insana yaptırabildiklerinizi türban takan bir kişiyi canlandıran birine yaptırsanız neler olabilir bunu da düşünmek lazım.
"huzur sokağı"ndan sonra rafa kalkmış
çıkarımdır.
dizilerde türbanlı kadın görmek isteyenler
böyle bir diziyi mi kastediyorlardı
bilinmez, ancak "tüm başörtülüler iyi",
"tüm başı açıklar kötü" şeklinde kategorize
edilebilecek ve "başı açık münafık bir
kadını doğru yola getirmesi planlanan
dini bütün erkek modeli" ile donatılmış
bu dizi, ne tür dizilere gebe göz atmakta
fayda var.
huzur sokağı, dizilerinde başörtülü kadın
yazmamaya özen gösteren senaristlere yol
açmıştır. yazmamaya özen gösteriyorlardı,
çünkü hayatın içinde, tıpkı hayattaki gibi
başörtülü kadın yazmaya kalksalar, yazdıkları
öteki dizilerde nasıl ki tüm kadınları iyi ve
kötü yanları ile gösteriyorlarsa, başörtülüleri
de öyle göstermeli, yani onları da iyi ve kötü
yanlarıyla göstermelilerdi. işte risk burdaydı.
fatmagül'ün başörtülü olduğunu düşünün. ya da
yaprak dökümü'nde ali rıza beyin kızlarının
başörtülü olduğunu bir an için hayal ediverin.
ya binbir gece'de şehrazat başörtülü olsa,
hayat devam ediyor'da çocuk gelin başörtülü
olup sevdiğine bekaretini verse, hele bihter
başörtülü olsa neler olurdu?... dizilerde,
kızının sevdiğiyle alenen flört etmesine
müsaade eden bir başörtülü anne yazmak mümkün
mü mesela? ya da kocasını aldatan başörtülü
kadın, daha ileri gidelim, fuhuş yapan bir
başörtülü kadın yazılabilir mi?
"Başörtülüler gerçek hayatta yukarıda örnek
verilen dizilerdeki gibi yapmaz" diyenler
illa ki olacaktır; onlara gerçek hayattan iki
örnek verelim hemen. başı kesilerek öldürülen
münevver'in annesi başörtülü, kızının alenen
flört etmesine müsaade ettiğini konuşmalarından
anlıyoruz. fuhuş yaparken 5 yaşındaki oğlu
muhammet'e yakalandıktan sonra onu öldüresiye
dövüp canlı canlı tarlaya gömerek börtü böceğe
ve köpeklere yem eden anne dilber de başörtülüydü;
üstelik beş vakit namazındaki kocası olayı
öğrendiğinde karısının fuhuş parasını rüşvet
alıp susmuştu. 2 yaşındaki yeğenini sobaya atıp
yakan patnoslu aliye de başörtülüydü. töre ve
kadın cinayeti işleyen erkeklerin de ezici
çoğunluğunun beş vakit namazında erkekler olduğunu
her yerde okuyor görüyoruz.
maksadım başörtülüleri ve dinibütünleri karalamak
değil, bilakis başörtü özgürlüğünü sonuna kadar
savunan biriyim ve başörtülü bir anne ile beş
vakit namazında bir babanın çocuğuyum, gelinimiz
de başörtülü.
demem o ki, dizilerde türbanlı kadın görmek
isteyenler sahiden de türbanlı kadın mı görmek
istiyorlar, yoksa sadece türbanlı iyi kadın mı
görmek istiyorlar tıpkı huzur sokağı'nda olduğu
gibi.
önümüzdeki sezon tek tük de olsa başörtülü kötü
kadınlar ve beş vakit namazında kötü adamlar
görebiliriz dizilerde. ne kadar hazırız,
mesele bu.
herkesin bildiği bir başyapıt olan lütfi akad'ın
gelin adlı filminin bir sahnesinde, beş vakit
namazındaki hacı ilyas bakkalda el altından açık
şarap satar mahalleliye; kanal 7 bu filmi
gösterirken bu sahneyi makaslar her defasında.
çünkü izleyicinin hoşgörü göstermeyeceğini
düşünür. haklı mıdır? bence haklıdır.
kamplaştırılmış halkımızın olası infialini
görmemek kör olmak demektir. o derece kamplaşmışız
ki, hoşgörünün zerresi kalmamış. öyle ki, bu
yazıyı okuyanların bana edeceği küfürleri,
hakaretleri, ilenmeleri şimdiden duyuyorum.
dizilerdeki evlere ayakkabıyla girilmesi gibi bir şeydir.