bugün

islam'ın özünü hiç anlamamış, kuran'daki ayetlere hiç kafa yormamış müslümanın sözleridir.

din seçiminde zorlama yoktur, çünkü zorlama olursa artık bir ödülün olmasından söz edilemez. Allah isteseydi herkesi müslüman bir inançla yaratabilirdi. ancak burada özgür iradeyi yarattı ki, ceza ve ödülün anlamı olsun.

ancak, din seçimi yapıldıktan sonra artık o dinin kurallarına uymak zorunluluğu vardır. bu durum şuna benzer, eğer camiye girmek istiyorsan, ayakkabılarını çıkartacaksın. eğer ayakkabılarından vazgeçemiyorsan o halde camiye girmeyeceksin. her yerin, her kurumun bir kuralı vardır ve uymayınca yaptırım uygulanır. kuranda anlatılan lut kavminin helakı çok açık bir şekilde "adam sendeciliği, neme lazımcılığı" reddeder. lut kavminde işlenen suçu herkes yapmıyordu ancak, kimse bu pisliğe müdahale edip durdurmaya çalışmıyordu. daha beteri, kimse bu günahın işlenmesinden rahatsız olmuyordu. işte bu nedenle Hz. lut ve inanan bir kaç kişi dışında hepsi helak oldu.

bu nedenle, "alah ile benim aramda, ister namaz kılarım, ister zina yaparım, ister fitne yayarım" gibi düşünceler saçma sapandır ve her müslümanın böyle bir durumda müdahale etme hakkı vardır. illa fiili olacak diye bir kural yok, bu durumun değişmesi için dua etmesi bile onun bu kötü durumdan rahatsız olduğunun açık bir kanıtıdır.
dinde zorlama yoktur. kimseye zorla namaz kıldıramazsın, kimseye zorla oruç tutturamazsın. müslüman kişinin üstüne düşen sadece bir yanlış varsa onu düzeltmeye çalışmaktır *. çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
doğru söyleyen müslümandır ancak bunu söyleyen müslümanın dini yaymanın da bir görev olduğunu bilmesi gerekir. 52 farzda da yer aldığı üzre; gücü yetenlerin imkanı nispetinde dinin emirlerini yaymaya çalışması lazımdır. dini yaymaya çalışmak allah la kul arasına girme manasına gelmemektedir. bunun anlamı şudur; bir kul allah a ibadet yaparken kendisiyle allah arasında bir aracı yoktur. kul, doğrudan allah a yalvarır, o na tapar. allah a ibadet etmek için bir din adamını aracı yapmaya gerek yoktur.

kısacası bana kimse karışamaz, ne yaparsam yaparım, sizleri ilgilendirmez, size ne ? anlayışı 52 farzdaki emre karşı gelmektir.
herkesin kendinden sorumlu olduğunu bilen müslümandır. ne yani adam zina yaptıysa zorla yapma mı diyeceğim. zinanın ne olduğunu biliyor. ona da o aklı ben mi vereyim. allah zaten vermiş akıl fikir. zina yaptıysa bana ne? oruç tutmuyorsa, namaz kılmıyorsa bana ne? ben namaz kılmıyorsam, oruç tutmuyorsam ona ne?

dipnot: başka bir insana kasten zararı olmadığı sürece o insana ben karışmam. müdafaa ile karıştırmamak gerek tabi. müdafaa ayrı birşeydir. haksızlığa karşı, zulümlere karşı boş durmak olmaz. buna kayıtsız kalanın, zulmü, haksızlığı yapan insandan farkı yoktur.
bilmiyordur ve ya yalan söylüyordur.
(bkz: hoşgörülü bir din olan islamiyet)
dinde zorlama vardır ve olmalıdır. unutmayalım ki, zina edenin cezası ayetlerle sabittir, ayrıca kuranda kıssas haktır, dişe diş, köleye köle, hüre hür... allah cc. koyduğu kuralları, islamı sevimli göstermek uğruna yumuşatmaya kimsenin hakkı yoktur. hiç bir mümin, "bana ne canım" diyemez. peygamber efendimiz döneminde de bir çok ceza uygulanmıştır.

adam zina yapıyor bana ne dediğimiz anda, biz de bu kötülüğe yardım ve yataklık ediyoruz demektir.

bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin, ona da gücünü yetmiyorsa kalbinizle dua edin hadisini hatırlayalım. haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.

unutmayalım ki, bu dünya da yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız. söylediğimiz ve söylememiz gerekirken söylemediğimiz her şeyden, ahirette hesaba çekileceğiz. bu konuyu hep birlikte tekrar araştırıp, birbirimizi bilgilendirelim. selam ve duayla...
peygamberinin din yaymak adına savaş yaptığı düşünülürse, yalan söyleyen müslümandır.
dinde müslüman olmayanlara müslüman olmaları için zorlama yoktur. adamı döverek müslüman yapamazsın. geçmişteki din için savaşlar ise o memleketlerde olan sapkınlıklardan ötürü çıkmıştır. yoksa "onlar sizle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın" kuralı vardır.