bugün

mantık çerçevesinde bakılınca farklı görüş açılarının birleşmesiyle değişik şeyler çıkabilir. keza bilimin ojjektif , ilimin ise subjektif oluşu , bu birleşmeyi çok zorlasa da imkansız değildir.

keza her görüşün hem bilgilisi hem cahili vardır , hem yobazı hem hoşgörülüsü vardır. genellemelerin hepsi anlıştır.

(bkz: tanrı nın varlığına ve dine dair sorular)
Bu catışmanın dilin kullanimindan kaynakli oldugunu düsünüyorum.

Wittgenstein felsefi sorusturmalarda dilin anlami uzerinde degil, onun kullanim alanlari uzerinde durmustur.

Wittgenstein dilin kullanim alanina gore kendi mantiginin olduğuna dikkat cekmistir. Sonraki donem din felsefecileri, wittgenstein ın dilin kullanim alanina dikkat cekmesinden hareketle din dilinin de kendine has bir mantiginin olduğunu ileri sürerler ve metafizik onermeleri anlamsiz bulan pozitivistleri elestirirler.

Öyle ki tractatustan esinlenen pozitivistlerin metafizik onermeleri anlamsiz olarak tanimladiklari ölçüt, pozitivizmi de cürütmektedir.deney ve gözleme tabi olmayan onermeler anlam disidir onermesi de anlamsiz olmaktadir çünkü bilimsel yolla sinanamaz..

Dinin icerisinde yer alan ve kelimelerle ifade edilmek istenen seyler " baglam da goz onune alindiginda " bilimin dilinden farklilik arz edecektir.bilimsel dilde olmayan söz sanatlari, metaforlar din dilinde yer alabilir.ayni sekilde edebiyatta da bu farklilik ortaya çikar.

Bu farkliligi goz önúne aldigimizda din ve bilim arasindaki catismanin; dilin kullanim alanina gore farklilik arz etmesinin, göz ardi edilmesi durumuyla ortaya cikan bir yanilgi oldugu kanaatindeyim.

Fikirlerim değisebilir.yazarlarin görüsleri nedir ?