bugün
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak9
- ailemin beni zorla evlendirmesi9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı22
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması12
- sözlüğe yeni gelen masum erkek9
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi21
- zall beceremiyorsan bırak git21
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması13
- bugün hangi kadın yazara ne diksem12
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- anın görüntüsü22
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak27
- ali koç9
- jose mourinho21
- günahların takımı galatasaray13
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu21
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- icardi19058
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- erkeklerin sadakatsiz olması9
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
Denemenin tanımı biraz da asliye mahkemelerinin tanımına benziyor, Bilindiği gibi, Hukuk Usulü yasalarında, bu mahkemeler "öbürlerinin görevleri dışında kalan işlerle uğraşır" diye tanımlanmakladır. Oysa en geniş alan yine asliye mahkemelerine kalır. Bir yazı "edebi" olacak, yani yine de şiir, roman, öykü eleştiri olmayacak, ayrıca bilimsel kesinlik taşımayacak: işte deneme! Tanımda "ne değilse, o" yöntemi uygulanıyor yani.
Yine de, dikkat edersek, deneme tanımında ağırlık noktası onu bilimsel yazılardan ayıran özelliklerdedir. Bunu da doğal karşılamak gerek. Çünkü edebi türler arasında bilime en yakın olanı o. Adamakıllı "serbest" bir çıkıştır, hatta "kalkışma"dır deneme (essai sözcüğünde böyle bir anlam da var). Mutlaka bir yere varması gerekmez.
Böyle diyorum ya Bacon. Denemeler’inde bayağı bayağı öğretici bir kimlikle çıkmıyor mu karşımıza? Hatta, o kadar "serbest" de değil Bacon, denemelerinde. Maskeli komedilerin, baloların kaldırılmasını bile ister. Kadını aşağılar. Bütün büyük yapıtları bekar erkeklerin yarattığını söyleyecek kadar ileri götürür işi. Ona göre kadın gençliğinde metres, daha sonra arkadaş olmalıdır, yaşlılığında da hastabakıcı. Katı dinci ve buyurucudur Bacon. Gerçi bahçeler üstüne yazdığı denemesinde konuşma tonunu biraz değiştirir, ama nerden alırsanız alın, bizim deneme tanımımıza uymadığını görürüz onun.
Alalım William James’i. Onun "Radikal Ampirizm Üstüne Denemeler"ini. William James bu yapıtında kurucusu ve tek temsilcisi olduğu öğretiyi (kentli bilimini) anlatır durur.
Sanırım, deneme tanımını biz ilk gerçek denemeci saydığımız Montaigne’in yapıtının özelliklerine göre yapıyoruz. Onun denemeleri, deneme tanımını da getiren ve kendine bağlayan bir yapıt olmuş. insanın zayıflığından çıkan Montaigne, bir kötümserlik evresinden sonra doğaya bağlanmış, ondan epikürcü bir tavır edinmiş, sonuçta da hümanizm noktasına gelmiştir.
Bacon’un yazdıkları deneme ise, Keykavüs’ün (çevirmeni Mercimek Ahmet olmak koşuluyla) Kabusname’si daha da deneme.
Bugün denemenin bilimsel yazıdan, incelemeden ayrı noktaları, ortaya çıkmış durumda. Ama öbür edebi türler karşısındaki durumu gitgide daha bir seçilmezlik içine giriyor gibi. Batıda romanın bir kaynağı da deneme olmuştur. Ama günümüzde roman bu kaynağa öylesine yaklaşıyor ki bir ayrım yapılamıyor kimi zaman. Özellikle eleştiri ve deneme arasında sınırlar birbirine karışabiliyor. T.S. Eliot’unn "Eleştirel Denemeler"ini ele alalım. Bunlar deneme biçiminde eleştiriler mi, yoksa eleştirel denemeler midir, belli değil. Thomas Mann ’ın "Eleştirel Denemeler"i için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Kısacası, bana sorarsanız, deneme, her türün içine giriyor, onların içinden yürüyebiliyor. Yine de düşünsel bir kökü olması türleri besleyip duruyor.
Ataç, Montaigne’e değil de, Alain’e yakın bir yazar. Onun gibi kuşkudan çıkış yapar. Ne var ki Alain güncellik içinde sınadığı kuşkusundan sonunda bir hümanizme, batta sosyalizme varmıştır. Alain kuşkuyu hiç yitirmez. Ataç ise kuşkuda kalır. Bunu bir erdem olarak görür.
Denemeci, bilimsel kesinliklerle kendini bağlı görmeyecek, ama, kesinkes, bir bilimsel donanımı da olacak onun. Barthes’i ele alalım. Barthes "Degre Zero"yu yazarken düşüncenin dünyada ne noktada olduğundan habersiz değildi.
Bizde bu gerçeğe pek kulak asılmıyor.
Cemal Süreya
Varlık Dergisi, S.898 (1982). s. 14.
Yine de, dikkat edersek, deneme tanımında ağırlık noktası onu bilimsel yazılardan ayıran özelliklerdedir. Bunu da doğal karşılamak gerek. Çünkü edebi türler arasında bilime en yakın olanı o. Adamakıllı "serbest" bir çıkıştır, hatta "kalkışma"dır deneme (essai sözcüğünde böyle bir anlam da var). Mutlaka bir yere varması gerekmez.
Böyle diyorum ya Bacon. Denemeler’inde bayağı bayağı öğretici bir kimlikle çıkmıyor mu karşımıza? Hatta, o kadar "serbest" de değil Bacon, denemelerinde. Maskeli komedilerin, baloların kaldırılmasını bile ister. Kadını aşağılar. Bütün büyük yapıtları bekar erkeklerin yarattığını söyleyecek kadar ileri götürür işi. Ona göre kadın gençliğinde metres, daha sonra arkadaş olmalıdır, yaşlılığında da hastabakıcı. Katı dinci ve buyurucudur Bacon. Gerçi bahçeler üstüne yazdığı denemesinde konuşma tonunu biraz değiştirir, ama nerden alırsanız alın, bizim deneme tanımımıza uymadığını görürüz onun.
Alalım William James’i. Onun "Radikal Ampirizm Üstüne Denemeler"ini. William James bu yapıtında kurucusu ve tek temsilcisi olduğu öğretiyi (kentli bilimini) anlatır durur.
Sanırım, deneme tanımını biz ilk gerçek denemeci saydığımız Montaigne’in yapıtının özelliklerine göre yapıyoruz. Onun denemeleri, deneme tanımını da getiren ve kendine bağlayan bir yapıt olmuş. insanın zayıflığından çıkan Montaigne, bir kötümserlik evresinden sonra doğaya bağlanmış, ondan epikürcü bir tavır edinmiş, sonuçta da hümanizm noktasına gelmiştir.
Bacon’un yazdıkları deneme ise, Keykavüs’ün (çevirmeni Mercimek Ahmet olmak koşuluyla) Kabusname’si daha da deneme.
Bugün denemenin bilimsel yazıdan, incelemeden ayrı noktaları, ortaya çıkmış durumda. Ama öbür edebi türler karşısındaki durumu gitgide daha bir seçilmezlik içine giriyor gibi. Batıda romanın bir kaynağı da deneme olmuştur. Ama günümüzde roman bu kaynağa öylesine yaklaşıyor ki bir ayrım yapılamıyor kimi zaman. Özellikle eleştiri ve deneme arasında sınırlar birbirine karışabiliyor. T.S. Eliot’unn "Eleştirel Denemeler"ini ele alalım. Bunlar deneme biçiminde eleştiriler mi, yoksa eleştirel denemeler midir, belli değil. Thomas Mann ’ın "Eleştirel Denemeler"i için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Kısacası, bana sorarsanız, deneme, her türün içine giriyor, onların içinden yürüyebiliyor. Yine de düşünsel bir kökü olması türleri besleyip duruyor.
Ataç, Montaigne’e değil de, Alain’e yakın bir yazar. Onun gibi kuşkudan çıkış yapar. Ne var ki Alain güncellik içinde sınadığı kuşkusundan sonunda bir hümanizme, batta sosyalizme varmıştır. Alain kuşkuyu hiç yitirmez. Ataç ise kuşkuda kalır. Bunu bir erdem olarak görür.
Denemeci, bilimsel kesinliklerle kendini bağlı görmeyecek, ama, kesinkes, bir bilimsel donanımı da olacak onun. Barthes’i ele alalım. Barthes "Degre Zero"yu yazarken düşüncenin dünyada ne noktada olduğundan habersiz değildi.
Bizde bu gerçeğe pek kulak asılmıyor.
Cemal Süreya
Varlık Dergisi, S.898 (1982). s. 14.
dershane günlerim gözümde canlandı.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar