bugün

deneme 12

oynak bir şeyler koy da
neşemizi bulalım
yahut bir metal dedektörü
yardım et, neşemi kaybettim
katı tadım, bir not bile bırakmadan.
tuz ekiyorum ne bulursam
belki biraz tatlanır.

buralarhep böyle bu aralar.
mahşeri kalabalık, si bemol karar.
hengame, cümbüş, tantana.
hep aynı bu aralar buralar.

hani şair diyor ya
herkes var, sen yoksun diye.
herkes yok, sen de yoksun işte.

artık tadı da kalmadı bu acının.
kelimeler seferberlik ilan etmez oldular.
ben onlara ölmeyi emrediyorum,
onlar vuruluyor ben şehit oluyorum.

kalemimin artık tekbire yok takati.
kendimi kınaladım, uğruna kurban edildim.
masada kazandığım zaferi,
gözlerinde kaybettim.

9.10.18
deneme 21

bana bir masal anlat. sonu herkese mutlu olsun. hiçbir cadı kraliçe ölmesin. hiçbir kurdun karnı deşilmesin. hiçbir domuzcuğun evi yıkılmasın. bana bir masal anlat. ben inanayım, sen mutlu ol. içinde şeker ve balıklar olmasa da olur, yeterki sen anlat. uyumak zor oluyor bu aralar yine. gerçek tokat gibi iniyor yüzüme, sıçrayarak uyanıyorum. düşe dalıyorum, gerçek oluyorsun, 3 el tavla oynuyoruz, mars üstüne mars oluyorum. her attığım hep yek, her pulum kırılıyor tek tek. bana bir masal anlat, rüyalarımdan güzel olsun. ezan okundumu gerçeğe dönüyorum. artık aşina olduğum bir ses "namaz uykudan hayırlıdır. kalk ulan eşeoğlu eşek." diye bağırıyor. aklım karışıyor. sen bir el atsan, hani bu kavmi adam etmesen de, bir masal anlatsan. daha çekilir kılarsın burayı. ben gerçek ederim onu düşümde. sen yeter ki bir şeyler anlat, ben maceradan maceraya koşarım, yanımda senin hayalin. karanlığı yırtarım, aydınlığa çıkarız. ejderi yenerim, medeniyetler kurar, cehaleti alt ederim. yeter ki bir kıvılcım ateşle meşaleme. kafama bir odun at, ben tutuşurum. bana bir damla yağ, ben taşarım nasılsa. kanadından bir tüy yol ver, bulutlara karışayım. bitsin bu lanet, kahrolsun sefalet ve melamet. sen bir masal anlat, biraz merhamet, gerisi kerevet...
deneme 24

hastanenin bayık ve hastalık kokan virane bir odasında ölümün pençesinden bana mısın demeden uyanmış ta, o esnada serumumu kontrol eden eşiyle boşanmanın eşiğinde ki gece vardiyasında gizli gizli görevli harici girilmez odasında sigaraya başlamış hemşireyle gözgöze gelip, derdini unuturcasına şaşırarak koştura koştura nöbetçi doktoru çağırmaya gittiğinde, çevreme anlamsız anlamsız bakarken geçirdiğim feci kazada tenekeye dönmüş arabanın görüntüsü gözümde canlanıp ambulansta duyduğum tek sağ çıkanın ben olduğumu söyleyen ilk yardım ekibinin sesleri ile sirenin acı çığlığılayla başımın ağrısınıdan bayıldığımı ve allahtan ümit kesimez cümlesinin ardımda kalanlarda bıraktığı kesif gerçekliğin tesiriyle damarlarımdan geçen azraili mağlup etmiş olmanın verdiği haklı yorgunluktan muzdarip kanı ve yokolmayı dahi becerememenin dayanlmaz ağırlığıyla ezilen ruhumun boy hizasını geçmeyen derinliğinden gelen inlemeleri arasında kolumdaki iğneyi ve şakaklarımdaki elektrotları çekip atmış, iç çamaşırlarıma kadar geçmişime ait ne varsa arındırıldığım hasta önlüğümden giren soğuğa aldırış etmeden, acil çıkış merdivenlerinden çatıya çıkmış ve aşağıya sanki ana rahmine düştüğüm ilk andaki samimiyet, sıcaklık ve güven duygusuyla kendimi aşağı bırakmak üzere gibi hissediyorum bu aralar. sen iyisindir inşallah.
deneme 30

kusuruma bakma nolur, ben de duygusal bir girizgahım olsun isterdim ama kedi kuyruğuyla deftere mumumu devirdi. gönül isterdi ki bu da bir teşbih olsun ama nerede bende o edebi hayat. kalın çorap giymesem ayağım üşür benim. ucuz kurşun kalem almışım ikide bir ucu kırılıyor mesela. gel de sen yaz şimdi bu şekilde daha iyisini. akşam yemekte tavuk pilav vardı...

açık olalım istiyorum. benim hayatım üzerindeki ilahi gücünü ve etkini inkar edeme artık. her şey gün gibi ortada. mum devrilince ışık farkedilir derecede azaldı. yazım çirkinse de affola, göremiyorum yazdıklarımı. allah kalbimizi kör etmesin de göz görmese de olur ama değil mi?.

bugün ilk konserime çıktım. kalabalık sayılırdı. seni göremedim. bakınmadım değil, göremedim ama. kuliste masama bir not yahut nohut tanesi bırakılmamıştı. esasında masama ne bırakılırsa bırakılsın ben senden geldiğini düşünürdüm, ama masam yoktu. ne var ki kulis bile yoktu. erkek soyunma odasına da kıllı, terli, atletli adamlar dolmuştu. gücenmedim sana yani, hani şartlar elvermiyor sana da biliyorum. üzgünüm biraz.

tesadüf mahiyetinde dayatılan zorba mesajlar hayatı yorucu kılıyor.

18.1.19
(şiir) deneme 33

sofradan aç kalkmaktan bıktım
hep tuvaletim geliyor
gelince kaldırmış oluyorlar sofrayı

bilirsin ben seni sonbahar-kış gibi
sevmiştim
yazı göremedik
güneşi,cemreyi,karneyi.
otobüs camları buğulu kalmadı belki
ama cami de silinmedi

sen gelirsin aklıma, yeniden sevemem derim
ne dersen de
ben at gözlüklü bir yobazım
bencil düşünür, boş konuşurum
susarım dinlemem, konuşurum anlatmam
beni tanı diye değil
kendimi tanıyayım diye yazarım
tutamazsam daha fazla
altıma yaparım

gocunmam,gücenmem, alınmam
alın dersin yine alınmam
ayna tutarsın tanımam

seni gördüm ben
aklımı bulamıyorum halen
aşkın urganı boynumda
çıkarıp ta atamıyorum
nerede bu hayvan hakları
kızılay, selanik, bestekar
kuğular hep seni sorar.

dünya aids günün kutlu olsun.

24.1.19