bugün

zaten boktan bir rejimdir. ülkemizdeki çeşidi ise artık dünyadaki örneklerinin en boktanı.
zeka ve kaliteyi değil de kalabalığı tercih eden yönetim biçimi.
çoğunluğun azınlığı resmi olarak sikebilmesi için gereken bir bok. en azından ben bu ülkede bunu gördüm. demokrasi boktan bir şey benim için.
inanmadığım rejim. evet.
kötülüklerin anası. çoğunluğun gerizekalı olduğu bir toplumda demokrasi uygulamak o toplumdaki sayıca az olan aklı başındaki insanlara büyük ihanettir.
...hepimiz karşımızdakine yardım etmek isteriz. bütün insanlar böyledir. karşımızdakinin mutluluğunu görmek isteriz, üzüntüsünü değil. birbirimizden nefret etmek ve birbirimizi hor görmek istemeyiz. bu dünyada herkese yetecek yer var. ve toprak hepimizin ihtiyacını karşılayacak kadar bereketlidir.

hayatın bize çizdiği yol özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı, hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve kanın içine sürükledi. hızımızı arttırdık ama bunun tutsağı olduk. bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. edindiğimiz bilgiler bizi alaycı yaptı; zekamızı ise katı ve acımasız. çok düşünüyoruz ama az hissediyoruz. makineleşmeden çok insanlığa gereksinimimiz var. zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinimimiz var. bu değerler olmasa hayat korkunç olur, her şeyimizi yitiririz.

uçaklar ve radyo bizleri birbirimize yaklaştırdı. bunlar, doğaları gereği, insanın içindeki iyiliği ortaya çıkarmaya, evrensel kardeşliği oluşturmaya ve hepimizin birleşmesini sağlamaya çalışmaktadır. şu anda bile sesim dünyadaki milyonlarca insana, milyonlarca acı çeken kadın, erkek ve çocuğa, suçsuz insanları hapse atan, işkence eden bir sistemin kurbanlarına ulaşıyor. beni işitenlere şunu söylemek istiyorum: "kendinizi ümitsizliğe kaptırmayın." üstümüze çöken bela, vahşi bir hırsın, insanlığın gelişmesinden korkanların duyduğu acının bir sonucudur. insanlardaki bu nefret duygusu geçecektir, diktatörler ölecek ve halktan zorla aldıkları iktidar yine halkın eline geçecektir. insanlar ölmeyi bildikleri sürece özgürlük asla yok olmayacaktır.

askerler! sizleri aldatan, sizleri köle gibi kullanan, ne yapmanız gerektiğini, nasıl düşünmeniz gerektiğini ve nasıl ölmemiz gerektiğini söyleyen bu zalimlere asla boyun eğmeyin. sizleri bir hayvan terbiye eder gibi şartlandırıp topun ağzına sürenlere boyun eğmeyin. kafaları ve kalpleri bir makine gibi olan bu adamlara boyun eğmeyin. sizler birer makine değilsiniz. sizler insansınız! kalbiniz insanlık sevgisiyle dolup taşmaktadır! nefret etmeyin! yalnızca sevilmeyenler nefret eder… sevilmeyenler ve anormal olanlar!

askerler! kölelik uğruna savaşmayın! özgürlük için savaşın! st luke'un incil'inin on yedinci bölümünde cennetin tek bir adamda ya da bir grup insanda değil tüm insanların içinde olduğu yazılıdır. siz insanlar güçlüsünüz. makineleri yapacak güce sahipsiniz. mutluluğu yaratacak güç sizdedir! bu hayatı özgür ve güzel kılacak güce sizler sahipsiniz. bu hayatı olağanüstü bir maceraya çevirecek olan yine sizlersiniz. öyleyse, demokrasi adına bu gücü kullanalım ve birleşelim. yeni bir dünya için savaşalım. herkese çalışma şansı verecek, gençlere gelecek, yaşlılara güvenlik sağlayacak bir dünya için savaşalım.

zalimler de böyle sözler vererek iktidara geldiler. ama yalan söylediler! sözlerini tutmuyorlar. hiçbir zaman da tutmayacaklar! diktatörler kendilerini kurtarır ama halkı köle gibi kullanır. artık dünyanın özgürlüğü için savaşalım, hırstan, nefretten ve hoşgörüsüzlükten kendimizi arındıralım. sağduyulu bir dünya için savaşalım, bilimin ve gelişmenin bizleri mutluluğa götüreceği bir dünya için savaşalım. askerler, demokrasi adına birleşelim!

-charlie chaplin the great dictator-
çoğunluğun monarşisidir. dünyanın kuralı bu. güç her zaman doğru olandan değil, kalabalık olandan yanadır. cahil insanlar daha kolay topluluk oluşturduğu için de doğru taraf genelde kalabalık olan taraf olamaz. cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgur bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacagını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!
ulu önder in demokrasi hakkında medeni bilgiler kitabında değindiği bazı kısımlar:

"iii. demokrasi (halkçılık). Demokrasi esasına müstenit hükümetlerde, hakimiyet, halka, halkın ekseriyetine aittir. Demokrasi prensibi, hakimiyetin millette olduğunu, başka yerde olamayacağını, iltizam eder (destekler). Bu suretle, demokrasi prensibi, siyasi kuvvetin, hakimiyetin, menşeine (kaynağına) ve meşruiyetine (meşruluğuna) temas etmektedir" (sayfa 46)

"başlık: demokrasi prensibinin bariz vasıfları (sayfa 50)

Demokrasi prensibi, hakimiyeti istimal eden (kullanan) vasıta ne olursa olsun, esas olarak, milletin hakimiyete sahip olmasını ve sahip kalmasını icap ettirir.

Bu noktayı, birkaç kelimeyle izah edelim:

a- Demokrasi, esas itibarıyla 'siyasi' mahiyettedir. (dipnot: atatürk en arkadaki sayfalarda kendi bitişik el yazısında siyasi kelimesinin altını çizmiş ben de belirgin olsun diye tırnak içine aldım (syf. 341) )

Demokrasi, bir içtimai (toplumsal) muavenet (yardım) veya bir iktisadi (ekonomik) teşkilat sistemi değildir. Demokrasi, maddi refah meselesi de değildir. Böyle bir nazariye (kuram), vatandaşların siyasi hürriyet ihtiyacını uyutmayı istihdaf eder (amaç edinir).

Bizim bildiğimiz demokrasi siyasidir, onun hedefi, milletin, idare edenler üzerindeki murakabesi (denetimi) sayesinde, siyasi hürriyeti temin etmektir.

b- Demokrasinin birinci hassasiyle (özelliğiyle) müşterek (ortak), esas itibarıyla ikinci bir hassası (özelliği) daha vardır. O da şudur: 'demokrasi fikridir'; Bir kafa meselesidir. Herhalde bir mide meselesi değildir. Hükümet prensibi de bir adalet muhabbetini ve ahlak fikrini icap ettirir. (dipnot 2: tırnak içine aldığım demokrasi fikridir kelimesi orjinal el yazısında altı çizili kelimedir, syf. 342)

Demokrasi, memleket aşkıdır, aynı zamanda babalık ve analıktır.

c- Demokrasi, esasında ferdidir; bu vasıf vatandaşın hâkimiyete, insan sıfatiyle iştirak etmesiyledir (katılmasıyladır).

d- En nihayet demokrasi müsavatperverdir (eşitlikçidir). Bu vasıf, demokrasinin, ferdi olması vasfının, zaruri (zorunlu) bir neticesidir. Şüphesiz bütün fertler, aynı siyasi hakları haiz olmalıdırlar (aynı siyasi haklara sahip olmalıdırlar).

Demokrasinin, bu ferdi ve müsavatperver vasıflarından, 'umumi ve müsavi' rey prensibi çıkar (genel ve eşit oy ilkesi çıkar). (dipnot 3: tırnak içindeki kısım orjinal el yazısında altı çizilmiştir, syf. 343) "

"başlık: vatandaşa karşı devletin vazifeleri (sayfa 69)

Malumdur ki, Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi esasına müstenit (dayanan) bir devlettir. Demokrasi ise, esas itibariyle, 'siyasi' mahiyettedir; 'fikridir; ferdidir; müsavatperverdir'. (sayfa 71)

Demokrasinin bu esas noktalarına göre, vatandaşın siyasi hürriyet ve mesaisini (çalışmasını) temin etmek; vatandaşın ilmi, içtimai (toplumsal), sanat, ahlâk gibi fikri sahalarda inkişafını (gelişmesini) temin ile alakadar olmak ve vatandaşın, milli hakimiyete usulü dairesinde iştirak hakkını ve bütün vatandaşların aynı siyasi hakları haiz olmalarını temin eylemekten ibaret olan noktalar, devletin, vatandaşa karşı başlıca vazifelerinin hududunu (sınırını) gösteren işaretlerdir. (sayfa 71-72) "
Ekonomin güçlü değilse bunu bahane edip ülkene istila ederler.

Açık ve net evet.
demokrasi mi?
Muhalefetin ağzında pelesenk olan kelime. Fakat muhalefet partisi başındaki adam kaç seçim kaybetmesine rağmen koltuğu bırakmamak için kaç adamı harcadı sayısını ben unuttum. Bunlara göre demokrasi bu işte.
Çoğunluğun azınlık karşısındaki diktatörlüğünden başka bir şey değildir.

Düşünün. Bir toplumda azinliksiniz. çoğunluktan farklı bir hayat tarzınız, düşünceleriniz var. Ve bu hayat tarzınız, düşünceleriniz o toplumun çoğunluğuna en aykırı en üç gelen düşünce ve eylemler. Ne oluyor peki ? Çoğunluk; basa getirdiği iktidar aracılığıyla sizi baskilamaya, sindirmeye başlıyor.

E ama batıdaki demokrasilerde böyle değil! Herkes hür yaşıyor kimse baskı uygulamıyor ?? Evet bu doğru. Ama bunun sebebi demokrasi değil arkadaşlar. Demokrasinin baskiciligina karşı filtre görevi gören şey liberal değerlerdir.

Batıda bugün ortadoğu ve asyadaki gibi otoriter yönetimler ortaya çıkmıyorsa bu batının süper demokrasininden kaynaklanmıyor. Sımsıkı sarıldığı liberal değerlerden kaynaklanıyor. Hem ekonomik hem sosyal hayatta bireysel hak ve özgürlükler kiliseye,devlete ve topluma karşı hukukla muhafaza edilmiş durumda.

Demokrasi sihirli değnek değildir. Bu kadar çok dile pelesenk olmasının sebebi, insanların kendi reylerinin bir şeyleri değiştirme yetisine haiz olduğuna inanmalarından dolayıdır.
yoktur. O da adalet gibi yalnızca bir kalıptır. bilirisiniz kalıpların altında gizlenerek sanki orjinali yapıyormuş gibi yapmakta ustayızdır.ewed
medeniyetlerin gelişmişlik düzeyleri ile alakalı olarak her topluma maksimum fayda sağlayacağını düşünmüyorum.
nasıl ki tıp diploması olmayan bir ameliyata giremez, önemli bir müdahalede bulunamaz; yetkinliği olmayan insanların da oy vermesini gereksiz ve zararlı görüyorum.

evet. mills'in seçkinci demokrasi fikrine canı gönülden katılıyor ve akademik ortamda bunu desteklediğim için ve henüz master seviyesinde bir öğrenci olduğumdan bol bol gizli fırçalar yiyorum.
ancak bir gün, belki de bundan yüzyıllar sonra herkes, demokrasinin doğru şey olmadığını anlayacak.
üstün zekalı insanların yönetimindeki konseylere yönetimi devredecek ve rahatlarına bakacaklar.

oy vermek güzel bir hak değil, büyük bir sorumluluktur.
demokrasi herzaman çözüm değildir.
Türkiye'de olmayan durum.
Emperyal güçlerin dünyanın geri kalanına yutturduğu sömürü düzeni ambalajı.

Devletleri güçlü ve müreffeh kılan kimin kimi nasıl ve ne süreyle seçtiği değil, ucuz iş gücü, ham maddeye olan erişebilirliği ve güçlü sanayisidir.
Din ile devlet işlerinin ayrıldığı ülkelerde kuvvetler ayrılığını esas alan terim. Herkesin eşit olması ilkesine dayanır.
“ Eğer demokrasiye karşı bir argüman istiyorsanız ortalama bir seçmenle beş dakika sohbette bulunun. “
- Winston Churchill
demokrasi güçlünün güçsüze tanıdığı haktır diye duymuştum. evet. teşekkürler.
“demokrasinin iki çeşidi vardır: halkı eğitmeden olmaz birincisi. bu zor ama gerçek demokrasidir. ikincisinde eğitilmeden, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. biz demokrasinin kolayını seçtik.”

ismail hakkı tonguç, 1954
aristoteles'e göre; despotizmin en ileri şekli olan yönetim biçimidir.
Türkiye’nin uzaklaştıkça daha çok fakirleştiği, fakirleştikçe daha gayrimedenileştiği yönetim biçimi.

Avrupa birliği’ne kızar dururuz da ab hedefi rafa kaldırıldığından beri demokrasinin d’si kalmadı.

Devletle illiyeti olan, üst mevkilerden tanıdığı olan sokaktaki insandan ayrıldı. Kast sisteminin başka türlüsüne döndük.

Adamların aslında bayağı hayrı varmış bize, illa birliğe almaları bile şart değilmiş. Biz uzaklaşıp burnumuzun dikine gidince iyi olur zannettik ama sonunda ne avrupa kaldı, ne para.

Çünkü ekonominin sahiden iyi olduğu 10 sene herkesi şımarttı. O kadar modern dünya gerçeğinden uzaklaştık ki 200 yıl öncesini toz pembe hayal haline getirmeyi başardık.

Daha gerideki bir zamanın şartlarıyla bugünde yaşamayı başka bir ülkede önersen hiçbir karşılığı olmaz. Belki bir kısım gariban doğu avrupa ülkeleri, demir perdede falan hristiyanlıkla biraz yedirebilirsin ama o bile çok umursanmaz.

Demokrasi amaç değil araçtır lafı, şimdi yüzümüze soğuk bir rüzgar gibi çarpıyor.

Demokrasi amaçtır, amaç! Diyerek altını çizen birileri gelirse bir şeyler düzelir. Yoksa elimizdekileri de kaybedeceğiz.
halkın eğitim, zeka ve farkındalık seviyesi düşükse bazı sorunlar doğrurabilir.

(bkz: zimbabwe)

mükemmel değildir ama şu an en ideal düşünce sistemidir.
Neden kotu oldugunu anlatayim. Savunanlarin buyuk cogunlugu demokrasiyi neden savunuyor bilmedigi icin bana gore demokrasi kotudur. Yani sorun demokraside degil kutsallasmasinda.