bugün

istanbul'da geçen romanının adı cehennem. kendisini artık okumıycam.
"En çok istanbul'u seviyorum" demiş.

https://www.haberturk.com...anbul-u-seviyorum-2845383
Tarihi yapıların, sanat eserlerinin tasvirlerini uzattıkça uzatmasından gına geldiğini okumalarında hissetmiş birisi olarak bu tarihi eser ve yapı tasvir fetişizminin yazarın kendisinden mi kaynaklandığını, yoksa maceranın geçtiği ülkeler tarafından kitaplarına bu şekilde reklam koyması yönünde ekstra bir kazanç sağlayıp sağlamadığını merak ettiğim yazar.

Zaten kayıp sembol kitabında bolca blackberry ve mercedes reklamı vardı yanlış hatırlamıyorsam.

*ha cehennem kitabında istanbul ve yerebatan sarnıcının da reklamını iyi yaptı orası ayrı...
Her romanında kafanızın içine bir set kurup örneklerine sadece Hollywood sinemasında rastlayabileceğiniz bir aksiyon-gizem filmi canlandıran yazar.

Son iki kitabı hariç tüm kitaplarını okudum ve iyi olmayan bir kitabı bile yok.
Dun (bkz: origin) isimli kitabini okumaya basladigim yazar. 110 sayfa falan okudum, hala daha ana olayi bekliyorum. Chapterlar arasinda cut scene'ler aliyor ya, ha ona sinir oluyorum, romani uzatiyo resmen.

Ayrica mekan betimlemelerine hasta oldugum yazardir.
Okurken romandaki mekanları, mimari yapıları ve tarihlerini araştırıp unutmamak adına bir kenara not ederek gidiyorum, okurken öğrendiğimde aldığım haz iki katına çıkıyor. Kitaplar çok akıcı, okuması zevkli ve genel kültürünüze bir şeyler katıyor.
az evvel "başlangıç" kitabını da "okunmuşlar" arşivime eklediğim büyük yazar.

üstad yine çiziktirmiş. bu defa modern sanat sembollerinden yola çıkarak, modern çağı güzel bir biçimde anlatmış. okumayan çok şey kaybeder!
yazıldığı gibi okunmaz -den bravn- diye okunur amk. dijital kale yi yazan adamdır.
Origin...
betimlemeleri(dejavu oldum bu entryi girerken) kendinizi olayların direk içerisinde hissedeceğiniz kadar iyidir, bu yüzden kitapları dinamik ve bi çırpıda bitecek cinstendir.

kesinlikle okuyucuya bir şey katacak kitaplar yazar ve bu tarz artık onunla özdeşleşmiştir, bazen mit bazen israil gizli örgütü, bazen karşıt parçacıklar ve cern hakkında bilgi edinebilirsiniz. ne diyebilrim ki hastayız...
ilk okumaya başladığımda sevdiğim yazar.

Yaklaşık 4 kitabını okuduktan sonra kabak tadı vermeye başladı. Artık herhangi bir kitabına başlayınca 10 sayfa okuyup bırakıyorum.
okuyacak hep daha önemli şeyler olduğu için kayıp sembol romanını yeni okuyorum.

Yarısına da yaklaştım... Gene çok sürükleyici yazmış tabii hergele, elden bırakılamıyor, af buyurun sıçarken bile okuyorum, "bitmesin" diye de yavaş yavaş okuyorum.

Hayır, "Türkleri kızdırdığı" söylenen yerine henüz gelmedim, kızacağımı da pek sanmıyorum. Bir romana kızmak, zevzeklere özgüdür.

aslında romanın isminin gerçek çevirisi: "Yitik Simge"... Ama adının bu çevirisi "entel" koktuğu da bir gerçek... Jane Austen'in "Gurur ve Önyargı" romanını bizim kadın okur anlasın diye "Aşk ve Gurur" yapanlar, bunu da herhalde bu yüzden "Kayıp Sembol" diye çıkartmışlar. çoktan okumuşsunuzdur zaten ben biraz geriden geliyorum.

Ya da bu konuyla hiç ilgilenmediniz, kafanızı "maaş bu ay zamanında mı yatacak" ya da "acaba şu kız bana verir mi" soruları ile kurcalayıp hayatınızı boşa harcadınız. Meşrebinize kalmış orası.

neyse çok geç yapılmış bir inceleme olacak ama en azından yapmış olalım.

Dan Brown bu kez de, beklendiği şekilde, "masonların sırları" konusuna el atmış... ( O kadar bekleniyordu ki bu, zamanında David A. Shugarts diye bir uyanık, "Dan Brown'un yeni romanında anlatacağı şeyler" diye ayrı bir kitap yazıvermişti! Attığını da tutturmuş oldu tabii.)

Roman, görünürde masonluk sırlarını anlatıyor ya, aslında hiçbir şey anlatmıyor ve açıklamıyor. (Bunu da masonların "kalbini kırmadan" başarmış.)

Tıpkı "Da Vinci Şifresi"nde yaptığı gibi, bu konuda da ortalıkta dolaşan, havada uçuşan, genelgeçer söylentilere yaslanmış.
Romanda elbette bir kötü adam var, dünyayı ele geçirmeye, daha doğrusu masonların insanlığa çağ atlatacak büyük sırrının açıklanmasını ve buna bağlı bilimsel deneyleri engellemeye çalışıyor, "hafiyemiz" Robert Langdon da onunla mücadele ediyor...

Romanın hızlı okunmasının sırrı da, tıpkı önceki eser gibi "bir senaryo olarak" düşünülmüş olmasında yatıyor: Brown, "nasıl olsa bunu da film yapacaklar, dolarcıklar cebime gelecek" demiş, hem okura hem filmcilere kolaylık sağlamış.

Elbette bana hemen, Nicholas Cage'in oynadığı filmi hatırlattı. Orada tapınak şövalyelerinin gizli hazinesi, burada da tapınak şövalyelerinin mirasçıları olan masonların gizli zamazingoları... (Zamazingoyu da açıklayalım: Beyin gücüyle cisimleri hareket ettirme marifetiymiş.)

Üstelik her daim çok da güncel... Brown, hangi dünyanın, hangi dönemin okuruna seslendiğini hiç unutmamış. Romanın içinde her türlü elektronik teknoloji harikaları yer alıyor...

Yazarımız, aslında, ortalama Amerikalı'nın gizli ya da açık kompleksini, "niçin bizim de Avrupa gibi köklü bir tarihimiz yok" endişesini hem sömürmüş, hem de ona ilaç bulmuş.

Tıpkı Nicholas Cage'in o filmi gibi, burada da Washington şehrinin göbeğinde, Capitol binasının altında birtakım dehlizler, gizli geçitler, kovuklar, kurukafalar, kemikler, işaretler, simgeler...

Hiç olmayacak şeyler. Hafif bön, çocuk ruhlu, ortalama Amerikalı bu tür tatlı palavralarla mutlu olur.

bizde de kaç Amerikancı çocuğu bu adamı ve bu romanı ciddiye aldı, bir "piyasa işine", bir "tüketim malına" bir "edebiyat eseri" muamelesi yapıp göklere çıkardı, uzun uzun "irdeledi" bilmiyorum...

Tutulacak yol bellidir efendim: Bu romanı okuyunuz, "hoşça" birkaç gün geçiriniz, keyif alınız ama asla ciddiye almayınız.
Kesin şizofrendir. Zira bu kadar kurgu normal değil. Ahmet ümit bir söyleşisinde her yazar az da olsa şizofrendir demişti. Kütüğüme alcak değilim sonuçta ne olursa olsun kitap yazsında.
Yeni kitabı çıkmıştır. Türkçe çevirisini merakla bekliyorum.
Ben kendisini yurtdışının Ahmet Ümit'i olarak görüyorum. ikisi de tarihi ve polisiyeyi iç içe kullanmayı çok iyi biliyor. Romanlarını zevkle okuyoruz.
bütün kitaplarını okuduğum alim.

sürükleyicilik bu yazardan sorulur.
(bkz: dijital kale)

sürükleyici, heyecanlı kitapları olan yazar.
kitaplarında turkiyeyi ve Türkleri itin gotune sokup çıkarırken nedendir bilinmez Yunanistana ve yunanlara methiyeler düzer.

hayır elbette ki kendi gorusudur saygı duyarım ama cidden biraz fazla gaddar davranmış.
mason götü yalayıcısı yazar.
Tartışmasız yeni dönemin en sevdiğim yazarıdır.
"Bazen bir efsanenin asırlarca sürmesinin bir sebebi vardır" -dan brown, kayıp sembol
Neredeyse butun kitaplarini keyifle okudugum yazar. zengin kiz fakir erkek edebiyatindan sikilanlara bu yazarin kitaplarini okumalarini tavsiye ederim. surukleyici, hic sikilmadan ve yazarin sonunu nasil bagladigini ogrenmek icin bir iki gun icinde okuyup, bitireceginiz kitaplardir.
Üst düzey bir masondur. kitapları da masonların izin verdiği ölçüde, kendi inanışlarının reklamını yapmak için yazılmıştır.

"Cehennem" ve "kayıp sembol" isimli kitapları tamamen vakit kaybıdır. Ayrıca kitapların anlatımları da önceki kitapları gibi akıcı değildir.
ilk gençlik dönemindekilere hitap edebilecek o kategori içinde akıcı yazdığı ve yeni başlayanları kitap okumaya ısındırdığı için iyi yazardır. ancak sadece ilk seviyedekiler için.
kitapsız kalsam okumayacağım yazar.
Da vinci nin şifresi , melekler şeytanlar, cehennem serisinin yazarıdır. Okunası bir yazardır.