bugün

ah belinda ile türk deneysel sinemasına katkıları yadsınamaz sevgili yönetmenimiz tunç okan'ın, herkez tarafından televizyonda mutlaka izlenmiş, lakin unutulmuş filmidir.

bir cumartesi gününü anlatan filmde, birden çok hikaye iç içe geçmiş olarak sunulur, bunlardan en aklıda kalanı, karısını kesip salam yapan daha sonra idam kararı verildiğinde, son arzusu bir dilim karısının salamından yemek olan kasaptır.

en eğlenceli yeri, afacan çoçuğun anaokulu hocasıyla yaptığı "bu ne bu ?" diyaloğudur;

Ç - (eline bir obje alır) Bu ne bu ?
H - oyuncak yavrum
Ç - (elindeki objeyi kırar yeni bir obje alır) Bu ne bu ?
H - oyuncak yavrum
Ç - (elindeki objeyi kırar yeni bir obje alır) Bu ne bu ?
H - oyuncak yavrum

bu şekilde çocuk odadaki neredeyse herşeyi kırar..

Ç - (eline bir tren alır) Bu ne bu ?
H - tren yavrum
Ç - cici tren cici tren (der ve özenle aldığı yere geri koyar)
bu ne bu repliği kadar özür dilerim repliğini de kafalara kazımış tunç okan filmidir. ah belinda gibi döneminin ilerisinde * bir çalışma olduğunu filmi izlerken hayli düşündüm. hani yıllar sonraya gidersek reha erdem her bir haltı 2'ye ayırıp durduğu (ve iyi de yaptığı)freud ve psikanaliz varyasyonlarıyla korkuyorum anne 'yi yapmıştı. yeni yönetmenlerin bu tarz psikolojik işler kotarmasında cumartesi cumartesi'nin payı büyüktür efendim.
mesela bir sahne var çocuk her şeyi kırıp döküyor arkadaşlarını oyuncaklarla pataklıyor lakin bu çocuk annesinin sorusuna doğru cevap vermesiyle sakinleşiyor. ve malum çiftimiz çocuğu sokakta görünce ne kadar uslu bir çocuk falan diyor. halbuki biraz önce dünya üzerindeki tüm yaramazlıkları yapan çocuk o'ydu. biraz davulun sesi uzaktan hoş gelire hatta çocuğun doğru yanıtı almasıyla psikolojiye binaen hoş saptamalar peşisıra geliyor.
cumartesi cumartesi; ehliyet almak için yardıran elemanla (ve ona kızmıyorum deyip kızarak yardıran eğitmenle),dişçinin diş çekme sahnesi ve çocuğun sorusuna cevap veremeyen dişçisiyle, çapkın türk'le, bulduğu cisimde * bir türlü aynı renkleri bir araya getiremeyen yaşlı amcayla ve bunu şipşak yapan çocukla, neden salam yaptın karını sorusuna özür dilerim bir daha yapmam diyen kasabıyla, müthiş kovalamacasıyla, bir türlü bulunamayan şarabıyla psikolojik göndermeleriyle olmuş filmdir. aynı zamanda türk sinemasına birkaç beden büyük bir filmdir. enteresandır hayli. atıf yılmaz'ın barış pirhasan senaryolu ah belinda'sından bile daha uçuk kaçık bir filmdir tunç okan'ın 2. filmi.
insanlar kendi yarattıkları teknik kadar kusursuz mu diyerek bitiyor film süpermarkette. zamanın ötesindeki bu çalışma için tunç okan'ın yüreğine sağlık demekteyim kendimce.
10 üzerinden 8!
edit: şukelayı vermiştik zamanında, fakat yanlış düzeltilmemiş. ah belinda atıf yılmaz 'ındır. hatta barış pirhasan senaryosudur.