bugün

bugünlerde çokça görüyoruz. chp lideri ve chpliler "demokrasiye aykırı, hukuk çiğneniyor" deyip duruyorlar.

tüm bu tartışmalardan anlaşılan cahil biri için bunların doğru olabileceğine inanarak hukuk ve demokrasinin kötü şeyler olduğu ve insanların ezilmesine neden olduğu olur. çünkü chp demokrasi ve hukuk söylemleriyle insanları ezmenin hak olduğu iddiasında, elitist bir yönetimin devamının demokrasi ve hukuka uygun olduğunu söylemekte.

cahil veya okumuş tüm insanlara söylemek gerekir. demokrasi ve hukuk gibi kelimelerden amaçlanan insanların mutluluğudur ve razı olacağı şeyleri seçmesidir. yani hukuk ve demokrasi insanların birbirine düşman olmasına sebep oluyorsa onlar da, yöntemleri de değişmelidir. amacımız bir ülkede hukuk temin ederek ve hukuk oluşturacak kanunları seçecek temsilcilerimizi demokrasi ile seçmek değil. razı olacağımız sistemi seçmek. bir kanundan toplumun büyük çoğunluğu huzursuz ise o kanun kalkar, çünkü kanunlar gücünü halkın isteğinden alır. deöokrasiler de o kanunları hukukun içine sokmaya yarar. halkın razı olacağı hukuku getirmek için demokrasi kullanılır. eğer hukuk, insanların istediği hukuk değilse, demokrasi insanların istediği hukuku getirmeye yetmiyorsa ne hukuk ne demokrasi işe yaramaz kavramlar haline gelir. bütün dünyada işe yarayan kavramlar bu ülkede işe yaramıyorsa bizim hukuk ve demokrasi anlayışımızda yanlışlar olmalı. chp bunu anlayamamış. abartı falan gelebilir. ama bu ülkeye şeriat gelirse bunun sebebi chp anlaşıyıdır. çünkü ülkemdeki hukuk ve demokrasi insanları mutsuz etmek için kullanılıyor. iran neden şeriat sistemini kabul etti? çünkü yöneticiler batılılık savunusu yaparken kendi halkını geri gördüler, kendilerini elit kabul ettiler. batılılık buysa deyip millet ayağa kalktı. kendi kültürüne, halkına saygı duymayan onun duyarlılıklarını görmeyen rejimler elbet yıkılır. kimse kusura bakmasın atatürkçülüğü kemalizmi tartışmayacağım ama eğer bu kavramları halkı mutsuz etmeye bahane olarak kullanmaya kalktığınız için insanlar kemalizme ve atatürkçülüğe giderek düşman oldular. aynı şeyi demokrasi ve hukuk için yapmaya kalkarsanız zaman içinde onlar da değerini kaybeder. lütfen bunları da kirletmeyin.

fazla derine indim galiba. basitleştirerek söyleyeyim; hukuk uyulması mecburi dogmalar değildir. "toplumun isteklerine göre "razı olacağı, uymayı kabul edeceği kanunları" demokratik yollardan getirdiği temsilcilerle seçmesidir. "diyelim ki biz demokrasi ile seçimlerimizi yapıyoruz ama seçtiklerimiz arasındakiler bizim istediklerimizi söylem olarak söylemiyorsa, yapmıyorsa demokrasi ne işe yarar?
seçtiklerimiz bizim huzurumuzu, mutluluğumuzu sağlayacak kanunlar çıkarmıyorsa ortaya çıkan hukuk neye yarar?

hukuk kelimesini tekrar tanımlıyorum ki bazıları anlasın. hukuk demokratik yollarla seçilen kişilerin yaptığı ve halkın uymaya razı olacağı kanunlardır. şimdi chp diyor ki; hukuk çiğneniyor, demokratik değil. hepsi saçmalık. zamanında bazı mahkemeler kararlar almışsa, bazı meclisler veya darbeciler halkın razı olmayacağı kanunlar ve uygulamalar getirmişse buna hukuk denmez. bir şeyin suç olması için halkın vicdanının o şeyi suç kabul etmesi gerekir.

chp ona buna çıkıp hukuk ve demokrasi dersleri vermeye kalkıyor. hukuk ve demokrasi ile chp aynı yerde hiçbir zaman olmadı. eğer halkının %60-70'i türban takan bir ülkede mahkemeler kamusal alan kavramı yaratıp halkın %60-70'inin suçlu pozisyonuna getiriyorsa değişmesi gereken o mahkemenin dayandığı kanunlardır ve o kararı alan mahkemelerdir. halk değişmek zorunda değil hukuk değişecek. çünkü insanların özellikle çoğunluğunun uymayı istemediği kanunlar varsa onlar hukuksuz olur. onları savunmak da hukuksuzluğu savunmak olur.

özet geçeyim. chp; türkiye'de hukuk ve demokrasi düşmanı bir parti olarak davranıyor. bu kelimeleri yozlaştırıp insanların kafalarını bulandırayım derken bunlara düşman eder hale geliyor. çünkü demokrasi de hukuk da çoğunluk halkın işine yarar kelimelerdir. insanlar bu kelimelerde aradığını bulamazsa daha radikal yollar seçer. işte irticayı ortaya çıkaran sebep budur.

%25-30 oy alanlar, alacaklar demokrasi ve hukuk kelimelerine sarılmaz. azınlıklar insan haklarına sarılır. çünkü diğerleri onun işine gelmez. ama chp çoğunlukmuş gibi davranabiliyor, silah zoruyla devlete el koymuş bir gelenekten geldiği için kendi hukuk ve demokrasisini yaratmış, bu kelimeleri dilediği gibi sömürmeyi seçmiş.

birgün insan haklarını savunan ben olmayacağım onlar olacak. çünkü bu millette azınlık olan ben değilim, onlar. aslında hepsi boş şeyler. bu memleket gittikçe hukukun ve demokrasinin işlediği bir yer haline geliyor. o denklemlerde chp için gelecek yok. ben söylediğim için bana kızanlar olsa da herkes bu gerçeği görüyor. başbakan tayyip hep diyor. su akıp mecrasını buluyor. yani olması gereken bir şekilde kendine yol bularak oluyor.

canan arıtman tv'de şöyle bir kelime söylüyor; mecliste kadın yokmuş, memleketin yarısı kadın iken meclisin %9'u kadınmış. türbandan önce bu sorun çözülmeliymiş. cevabı ben vereyim.

bir matematik hesabı yapalım. bu ülkenin kadınlarının %60-70'ini üniversitelere türbanlı diye sokmaz, aynı şekilde türbanlı diye meclise sokmuyorsanız zaten kadınların %60-70'ini direk elemiş oluyorsunuz. geri kalan kadınların sayısı %30-40. mecliste bu açık kadınların temsilcileri yarısı kadar olur ve %15-20'ye düşer. eğer geri kalan açık kadınlar mecliste %15-20 değil de % 9 ise bunun suçlusu chp olur. çünkü oy aldığından daha az kadını meclise sokmuş. akp, mhp gibi partilerse zaten türbanlı kadınlarını meclise sokamadığından erkeklerini meclise sokuyor. yani mecliste kadınların az olmasının sebebi de bu türban olayının sonucudur.
hukuğa anayasaya aykırı yasaların peşini bırakmamakla kendini göstermiştir zaten.

çoğunlukçu demokrasiden değil çoğulculuktan yanadır. gelişmiş toplumlarda da çoğulculuk esastır. insan hakları açısında böyle olmalıdır. sayıca fazla olmak haklı olmak demek değildir. bu toplumsal mütabakatı bitirir.
bir siyasi parti ve iki evrensel disiplinin yanyana yazılmış halidir. zira, bu üç kelime bu şekilde bir anlam ifade etmemektedir.

bununla birlikte, gerizekalı değiliz elbet, verilmek istenen mesajı aldık. açıklayalım mezhebimizce;

öncelikle; biz hala bu hukuk, demokrasi, adalet mekanizması, eşitlik vb. gibi evrensel değerlerin herhangi bir parti özelinde değerlendirilemeyeceğini, hangi parti olursa olsun salt tek bir partinin bu kavramları getirme yahut geliştirme iradesi gösteremeyeceğini anlayamadık. bu kavramlar ancak toplumsal irade ile gelişir, şekillenir. ancak, bir taban hareketi olarak geliştiği zaman anlam kazanır, yerleşir. aksi taktirde bizim ülkemizde olduğu gibi her gelen bu kavramları kendisine yontar. olan da budur esasen. zira, her başa geçen nedense "demokrasi getireceğim, hukukun üstünlüğünü sağlayacağım" diye gelip ikisini de bir güzel bellemektedir. tecrübe ile sabittir.

elbette ki, hukuk, demokrasi, adalet vb. hiçbir evrensel norm dogmatik değildir ve süreç içerisinde değişim gösterebilir. nasıl ki toplum yaşayan bir organizmaa ise ve sürekli değişim gösteriyorsa bu kavramlar da bu değişim sürecine ayak uydururlar, uydurmak durumundadırlar. bu anlamda bir ülkede demokratik teammüllerin değişim göstermesinde herhangi bir terslik yoktur. zira, devlet insan içindir, insan devlet için değil. bunda herkes hemfikirdir sanırım. en azından çoğunluk böyle düşünmelidir.

öte yandan, madalyonun öbür yüzü epey bir karanlıktır. zira, türkiye'de esas sorun ne laiklik algısı, ne hukuk mekanizması değil demokrasidir. çünkü demokrasinin olmadığı yerde ne hukuk işlerlik kazanır ne de laiklik ilkesi. bizim ülkemizde de aynı böyle olmuştur ve olmaktadır zaten. iktidar sahipleri, her kim olursa olsun, her zaman için demokrasiyi kendine yontmayı temel görevleri saymışlardır. bundaki temel etken tabi ki demokrasinin bizde tabandan gelen bir halk talebi sonucu değil devlet eliyle getirilen bir uygulama olmasıdır.

velhasıl-ı kelam, kanımca güçler ayrılığının canına okuyup, hsyk'yı liste dağıtarak, anayasa mahkemesini hülle yoluyla ele geçiren bir siyasi iktidar yahut parti; statükonun yılmaz bekçiliğini üstlenmiş bir siyasi iradeden çok daha tehlikedir. bize düşen de ancak ehven-i şerdir.

son tahlilde, demokrasi salt gidip bir kabinde kağıdın üzerine mührü basmak değildir. demokrasi ahlakının yerleşmediği bizim gibi ülkelerde de bağımsız hukuk ancak güzel bir hayal olarak kalmaktadır.
krem şantili acı biber dolması gibi bir şeydir. bir araya gelmez. gelirse ortaya çıkan tat sebebiyle yenmez. yemeye çalışan olursa o sindirim sistemi iflah olmaz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar