bugün

sufi prensestir. ellerinden öpüyorum.
Anlatımı ile ses tonu ile farklı bir kişilik. Hani böyle dinlerken uyuşturuya insanı böyle bir mevlanada ben olayım dersin böyle değişik bir hava esitiriyor insanda. Anlattığı konulara oldukça hakim, mevlevilik, sufilik içine işlemiş sanki.
Mesnevi hakkında sohbetlerine denk geldiğim kişi.
az once tv 24'te, namazda basi ortmenin sebebinin allah'a "ben senin huzurunda bir hicim" demek oldugunu soyleyen kisi.
namaz kilmadigimiz zamanlarda o'nun huzurnda degil miyiz haci?
(soyledigi laflara soracak cok soru var ama ben bunu sectim.)
an itibariyle beyaz tv de konuşan elit dergahçı.
kendisinden ne ilim ne bilim almak istemediğime kesinlikle emin olduğum bi değişik insan.
zekeriye beyaz'ın dişi versiyonu....dinlemeyiniz efenim, bilgilenelim derken elinizdeki imanınızdan da olursunuz...

"dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak"
şeriat ehlinden ziyade kendisi tasavvuf ehlidir. Muhabbeti akıcı ve dolu doludur. Dini zorlaştırarak, korkutarak anlatmak yerine iyi yönlerine dem vurarak sevdirmeye ve kolaylaştırmaya çalışıyor aynı "dini zorlaştırmayın, kolaylaştırın" daki gibi. Aynı zamanda türbanlı olmaması da açık olsan bile bir çok ibadetini yerine getirebileceğin (tabii ki namaz sırasında kapanacaksın) hakkında ikna edicidir. Ben kapalı değilim namaz da kılmam o zaman ya da bu kadın açık imanı eksik gibi söylemleri silip atan mevlevi ve ehl-i sünnet bir kadındır.

Dergahlara gidenler, mübareklerin bir kaç sohbetini dinleyenler bilir ki onlar konuştukça ruhuna işlerler. Bu kadın da o mübareklerden nasiplendiklerini paylaşıyor bol bol, dinlenesi, örnek alınası.
evreni büyük bir balon olarak düşünecek olursak, balonun içi de aynı hava dışarıdaki de aynı hava. burada havadan kasıt her şeye tecelli etmiş allah'tır. sen eğer baktığın her şeyde O'nu görmeyi becerirsen, şirke düşmezsin. bu kadın da onu beceriyor, fetullahın göz yaşlarından daha samimi.
son derece antipatik ve samimiyetsiz bir kadın, al bunu da oku çok şükür benden nefret edenler de varmış dersin.

görsel
"dinle" isimli kitabını okuyarak kendisiyle ilk teması kurdum. o zaman çok gönülden, çok zarif gelmişti. "kim ola?" diye araştırırken sohbetlerini izleme, sülukunu öğrenme, semazen.net'teki (ki anlattıkları mevleviye'den ummanlarca uzaktır) yazılarını okuma, cemaatini araştırma fırsatı buldum. şimdi zerrece hazzetmiyorum.
herhangi bir din, hangisi olursa olsun, bu kadar esnetilip eğilip bükülmemeli. herhangi bir felsefe de tabii. bu insanın ilkeli olmasına aykırıdır. bu insanın rehberli olmadığını gösterir. emri kabul edip, yapmamak veya yapmak ve bunun huzurunu yahut pişmanlığını duymak ayrıdır; emri eğip büküp istediği ölçüde kıvırarak nefsine hoş geleni yapmak ayrıdır. cemalnur sargut nefsine kenetlenmiş bir insan artık gözümde. tesettür ile ilgili konuşurken "canım beş şartta yok ki! her şey insanın gönlünde gönlünde." tavrı en başta falsodur. o esaslar imanı düzenler. namaz da kur'an'da anlatılmaz, adam öldürmek de beş şartta yasak değildir. o zaman namaz boş bir emir, cinayet de serbest midir. her şey insanın gönlünde tavrı kadar yüzeysel, işime öyle geldi havasında, altı boş bir tavır var mıdır bilmiyorum. evet her şey gönle bakar, dileğimiz ehli gönül kimseler olmaktır ama açık olan da bir şey vardır, gönle ne koyarsanız kokusu illa ki duyulacaktır. açık bir hükmü yanlış yorumlarsan gönül karanlığa gark olur. nefse uymadan, ben bilirim doğru budur! kibrine düşmeden, açık emirleri eğip bükmeden, yapabildiğimiz kadarını yapıp yapamadığımıza pişman olmaktır bir davayı, dini, felsefeyi; yani yoluna düşülecek ne varsa benimsemek. kendisinin tesettürüyle yahut kimsenin tesettürüyle elbette ki işim yok, elbette kul ile allah'ın arasına kimse giremez ama kendisinin dediği gibi de tesettür meselesi her devirde değişmez. tesettür sadece bir konu, ama kendisinin bu ben böyle yorumladım, bu böyledir tavrı, dinler arası hoşgörü ve saygı yolunu tutmayıp dinler arası diyalog üzerine hareketi, nur cemaati ve akp ile münasebetleri, cemaatinin elit ve tüccar tayfası, nefes yayınlarının harıl harıl para getirmesi, tamamen elit kesime parayla verdiği hizmetler, çile çekmeyenin tam pişmediği gerçeğinden hareketle geldiği konum (evladını kaybetmesi elbette ki acıdır fakat bu acıyı sadece o yaşamamıştır, bir etrafa göz gezdirmek lazım), yaşadığı, dolaştığı kaymak tabaka semtleri ve girmediği, giremediği fakir semtleri dolayısıyla sevmiyorum, hazzetmiyorum. sürekli ağlamaklı konuşması, inceleştirilmek için ihtisas yapılmış ses tonu, yumuşak tavrı da bana çok samimiyetsiz ve gayriciddi gelmekte.
son olarak şunu mutlaka söylemek isterim: islam cemalnur hanımın dediği gibi her belaya yumuşak davranıp alttan almak, her sosyal baskıya ve zulme, kıtallere sessiz kalmak değildir. islam isyandır. nefse, zulme, adaletsizliğe, karaktersizliğe, hoşgörüsüzlüğe, sevgisizliğe, öfke ve gazaba, kötü huylara, basitliğe, cehalete, dogmalara, zenginliğe, fakirliğe, ahlaksızlığa, karanlığa, nefrete, yüzeyselliğe, muktedire isyandır. kendisi bundan son derece uzak bir insandır. hiçbir sosyal çalkantıya veya kıtale karşı tek bir açıklama yahut duasını görmedim. gezi parkını, filistini, doğu türkistanı, burmayı, es geçmiştir. ha pardon, gezi parkıyla ilgili bir yorumu vardır: "tepkilerimizi sevgiyle verelim, gençlik heyecanına kapılmayalım, seksenler gibi olmayalım, ülkemize memlekete zarar vermeyelim (!), ümitsiz olmayalım, celallenmeyelim, ayrılmayalım bölünmeyelim, tepkilerimizi daha edepli (!!!) gösterelim, çabucak yayılan negatif enerjiye ve bölünmeye (!) kapılmayalım." vallahi akp basın açıklamasından farksız. ülke, halk, insan, cemalnur sargut'un pembe pencereli lüks evinden görüldüğü gibi değil. ne de mevlevilik islamsız (mevleviliği öyle bir pazarlıyorlar ki şimdi, sanki sadece bir felsefe, islamdan bağımsız, ne olursan ol islamın içindesin...), ne de islam su balonu değil. mecusi de, yahudi de, müslüman da allahın yarattığı kullardır. hoşgörü, dostluk, kardeşlik ve yardımlaşma hakim olmalı, fakat islamın özünü tahrife yoğunlaşan hareketler olmalalıdır. beyaz tv gibi zengin, yalaka, zalim bir akp kanalında, ebru şallı ile, arkadan ney fonu verilerek, miraç kandilinde, özünden uzak bir islam yorumunu konuşan kafası bir hayli acayip insandır kendisi.
kubbealtına "sevgilerle".
yobaz kesimin sevmediği son derece bilgili bir islam tasavvufçusudur. yobazların sevmemelerinin nedeni dini oldugu gibi gerçeklere ve akla uygun yorumlamasıdır, insanların amaçlarına araç olacak şekilde değil. kitaplarıda sohbetleri kadar iyidir.
Samimi konuşmalari olan bir hanim abladir. Derin bilgi birikimi ise insani mest eder.
ramazan ayı olması hasebiyle kendisini sık sık ekranlarda gördüğümüz tasavvuf yolcusu.
konuşmasında kendine has özellikler kimisine çekici kimisine itici gelebilir.lakin benim sesindeki tonlamalarından ziyade rahatsız olduğum bazı fikri tonlamaları.özelliklede insanı ve ona yaklaşımını anlatırken ki hadsizlik hali.

Allah insana ruhundan üflemiştir evet, ve insanı yarattıktan sonra meleklerine secde edin demiştir evet, yeryüzünde insanı kendi halifesi de kılmışmıdır kesinlikle. anlaşılması gereken fakat ısrarla anlaşılamayan şudur ; bende O'ndan bir parça vardır ama ben O değilim.secdeye çağırılan insan değil onun içine lutfedilen Allah'ın ruhudur ki yaratılış sürecimiz ruhun üfürülmesi ile tamamlanmamış takva ile birlikte nefsi bozukluğuda insana ilham edilmiştir.
ve insan yalnızca sukut üzerine tahsis edilmiş bir varlık değildir, bütün dinler bireysel ve toplumsal devrimler meydana getirilmek üzere gönderilmiştir.insan yalnızca sevgi üzerine kurulu bir varlıkta değildir.merhamet sevgiden daha nitelikli daha baskın bir vagondur.Allah sevmediğine karşıda merhametlidir çünkü.buna rağmen treni bunun üzerinede hareket ettiremezsiniz ki , en büyük erdem adil olmaktır.zira O merhametini hak etmeyenlere karşı da adildir.bence anlaşılması gereken şu; insan ancak ve ancak bu idealin yolcusu olabilir , bu ideali gerçekleştiremez.çünkü insandaki nefsi bozukluklar tam anlamıyla tekamül edebilmesine engeldir.bu dünyada insan ancak yolunu seçer , oraya varıp varmadığına değil o yolu nasıl ve ne ile yürüdüğüne göre yargılanır ki bu nedenle dinde ameller niyetlere göredir.
O insana kendinden bir parça katmakla birlikte ilahlığını paylaşıma açmamıştır.nitekim ayaklarınız yere basmadıkça aşkla göklerde dolaşan başınız sizi kibirle şirke daldırabilir.üstelik kendimizi hidayet üzerinde görürken , iğreti arzumuzu ilah edinebileceğimiz konusunda bizi uyaran yine kutsal kitaptır.insanı o yaman aldatıcı en çok O'nunla aldatır.
unutulmamalıdır ki firavunda da , ebu cehilde de , ebu lehebde de O'ndan bir parça vardır ve bu insalar cehennem yolcusu olarak hayatlarını nihayetlendirmişlerdir.şimdi neticeye bakarak Allah kendinden olanı kendine rağmen kendiyle cezalandırıyor mu diyeceğiz.ne abes.
mesele derin ve birkaç cümle ile anlatılamayacak kadarda doğurgan.ama bir şeyin daha altını çizmekte fayda var, geçen gece başka bir programda hanfendi ayetlerin delilliğini, şekillendirmek istedikleri muhammet figürüne mualif bulanların uydurdukları lisan ile, lutfedip dediler ki "adem bile Allah değişini Muhammede borçludur"
yahu kuranda ısrarla "ben insanı bana kulluk etsinler diye yarattım" ayeti bağırırken hadisi kutsi diyerek dinin içine fırlatılan zarların bence en tehlikelisi olan "kainatı senin yüzü suyu hürmetine yarattım, sen olmasaydın kainatı yaratmazdım" yalanını kullanarak Allahın elçisi aracılığı ile Allah'a ve onun kitabına iftira atan güruha hangi aşkın coşkusu ile ortak olunuyor anlayabilmek zor.oysa ne diyor Kuran "bizim söylediklerimizi değiştirse veyahut gizlese muhammedi mutlaka yakalar ve onun şah damarını koparırdık.bize karşı kendisine bir yardımcıda bulunamazdı"
hz.isaya tanrının oğlu diyerek Allah'ın peygamberiyle nasıl O'nun dini yozlaştırdı ve şirk aracı yapıldı ise hz.muhammette kuran eliyle yapılamadığı için hadisi kutsi denen safsatalar ile Allah'ın kulu ve elçisi olmaktan çıkartılıp islam'ın yozlaştırılma aracı yapılmaya çalışılıyor.bilerek ya da bilmeyerek tasavvuf ehli denilen bu zatlarında ilave marifetleri ile.

pesssss doğrusu.
son derece hanımefendi bir kişilik.
mesnevi felsefesine kapilmis bilgisi olmasina ragmen guzel konusmasina ragmen yolu yol degildir.
şu an gülbende konuşan kadın. anlattıklarıyla hemfikir olmakla birlikte ses tonundan rahatsızım.
genellikle anlattıkları insanın ufkunu açar, ama başını neden açtığını merak etmekteyim doğrusu.
başını hiç kapamamıştır ki açsın tasavvufçusu.

(bkz: cemalnur sargut/#16114001)

kendisi elit kesimin mütefekkiridir. zamanında öyleydi yani... sonra gülenle anlaşınca gülen oldu.
konuşurken mıy mıy sıkıntıdan patlamama neden olan kadın.
Kızının vefatını dahi şükürle karşılayabilecek düzeyde ilahi duygulara sahip, o anlatsın biz dinleyelim dediğim tasavvufçu..
konuşurken göğe yükselmesinden endişe ettiğim hanımefendi.
Çok da cemalnur olmayan kadın.

"yeşil yanar, evet yeşil klorofildir, klorofil oksijen yapar, oksijen de yanar. Ama aynı zamanda yeşil mürşid demektir, mürşid de peygamberin sıfatıdır, demek ki peygamber de allah aşkıyla yanmayı sağlar."

(bkz: ne diyon lan sen değişik)
aşmış kadındır. bedeni dünyada ama ruhu kesinlikle bu dünyada değildir. özel bir insandır.
sohbetine doyum olmayacak kişidir. samimi konuşması içtenliği gerçekten etkileyici. bir arkadaşında dediği gibi heran göğe yükselecek gibi duruyor.
güncel Önemli Başlıklar