bugün sabah uyandım. sol omzum kaşınıyordu, hafifçe kaşıdım. o esnada başım da kaşındı, onu da ihmal etmedim. çok pis çişim gelmişti, zaten uyanma sebebim de oydu. çişim gelince uyanırım. ne acayip ama di mi? tuvalete gittim. işedim, işedim, işedim...

ayakta işerdim. ayakta işemeyi severdim. hele klozete ayakta işemek yok mu? bayılırdım. tam 2 dakika 27 saniye işedim. nasıl bi depoya sahip olduğumu tahayyül et. canlandır gözünde. heh işte öyle.

sonunda bitti. yıkayıp elimi çıktım tuvaletten. çıkarken son defa klozete baktım. "seviyorum lan seni" diyecek oldum. seviyorum. aylardır bunu planlıyordum ama hiç muvaffak olamadım. her teşebbüsümde boğazım düğümlendi. altın sarısı idrarım süzülürken boklu ankara kanalizasyonlarına, ben bir elim kapı tokmağında, kalıyordum öylece. canım yanıyordu, gidemiyordum. alafranga hela bu sonuçta, imkansız aşk bi nevi.

çok canım yanıyor fransız usulü helam. her seferinde beni sana iten metabolizmama ve ankaranın kan akışını hızlandıran soğuğuna lanet ediyorum. sana gelmeye korkuyorum. biliyorum, bu yazdıklarımı okuyamıyorsun. o yüzden rahatım ya.

seviyorum seni lan. seviyorum.
ironik söylemlerdir.

sevgili (dear) çiş,

an itibariyle bir kez daha ayrılıyorsun benden. aslında bunu yapmak istemezdim ben. isterdim ki hiç ayrılma benden hep içimde yaşa ama olmuyor. öyle bir bastırıyorsun ki bazen mnskym cümlesi eşliğinde tuvalete koşuyorum. beni bu kadar sıkıştırmasan inan ki seni yanımdan ayırmazdım. ama anladığım kadarıyla sen beni istemiyorsun. ilişkimizde senden yana bir sorunumuz var. ben erkeklik organımı dağlara taşlara vurmuyorum ama sen durmadan beni sıkıştırıyorsun. madem ki beni istemiyorsun o zaman elimden bir şey gelmez. oysaki her şey daha farklı olabilirdi. senden hep lacivert renginde dökülmeni istedim ama sen bunu yapamadın. sanırım bunun baskısından dolayı benden ayrılmak istiyorsun. seni de anlıyorum daha doğrusu anlamaya çalışıyorum.

kendimi içkiye verdim bu sebepten ama içtikçe daha bir yakıyorsun canımı daha fazla sayıda hissediyorum içimde seni. lütfen ! git artık...
hani, hani sonunu bile bile, bir gün seni bırakıp gideceğini bile bile seversin ya... söz geçiremezsin yüreğine, kızamasın da gidişine çünkü sevmişsindir bir kere... kifayetsiz kalır haykırmalar, yalvarmalar. kızamazsın da gitti, bitti diye... dedim ya, bir gün böyle yapayalnız kalacağını bile bile atılmışsındır bu serüvene. ve o an, işte o an söylenecek tek bir şey kalır geriye ...

hoşça kal...

yahut

güle güle...
(bkz: işte bu beaaa)
ooooohhhhhhhhh..
(bkz: aşk çiş gibidir gelince tutamazsın)
Hoşçakal sarı saçlı sevgilim... Yolun açık olsun.
bu işeme olayını kim icat ettiyse, icat ettiği yerlerinden öpülesi biriymiş bence.
(bkz: hell yeah)
ohh yeah man ohh yeah...tıpkı fuat adlı rapçinin rapstar yarışmasında söylediği gibi...
gene gel.
ersan : olm nerdesin 5 dk dır?
cagataykaan : yav kanka etin suyunu sıktım...
ersan : hı?!..
(bkz: ohhhh yeah man)
(bkz: buraya kadarmış)
(bkz: ohh what a relief)
ama eğer yanınızda bir zenci işiyorsa ingilizce bi anda biter.
(bkz: olm korkma geçti)
biten her çişin ardından,
hep biz olduk el sallayan.
osursak duyarlar mı sesimizi,
hangi heladan galib çıktık ki?

işiyoruz sessiz ve kederli,
umumi hela geceleri..
inletiyoruz her osurukta
kanalizasyon idaresini..

boşuna çekilmedi bunca çile,
tuttum çişimi üç dört gece,
osurduk duymadı ama hiç kimse,
işiyoruz her yerde..

zaten sidik hep asit hep üre,
ama sonu hep rahatlık..
bize her wcden geriye kalan
beyaz dondaki sarılık..

sallasana sallasana dona düşer hep son damla
sallasana sallasana osurmadan sallasana..
günde 6 kereden ayda 180 yılda 2190 kere yapılıp kanıksandığı için söylenecek hiçbirşey. *
(bkz: çişsiz adam)
(bkz: önce 31 mi çekseydim ya neyse sonra çekerim)
way a.q kabızmıyım neyim yaavv.
senin için sal gitsin dönerse senindir demişlerdi, biliyordum, biliyordum sıçrayıp geri geleceğini...