bugün

bir sanatçıya pek çok kişide olmayan üstün yeteneklerinden ötürü sevgi beslemek durumudur.

ama anlatmak istediğim bu değil, tanım olsun diye yazdım onu. geçen gece ışık üniversitesi 13. bahar şenlikleri kapsamında kenan doğulu sahne aldı. bende de biraz megolamanlık falan var sanırım tam olarak bilmiyorum, oturdum bu adam neden böyle diye düşündüm konser boyunca. saç desen, köşe başındaki berber de kestirilmiş gibi abi, 3 numara mıdır nedir? bi gömlek bi yelek giymiş çıkmış sahneye. tip desen, harbiden nötr baktım, öyle hayran olunacak gibi değil. yakışıklı adam ama ne bileyim, bi justin karizması yok bence. şarkılarını dinledim, müziklerde çok ilgi çekici bir şey olmadığı gibi, sözler de günlük hayatta ortalama bir insandan duyabileceğimiz sözler. misal;

sen benim başıma gelen en güzel şey (sevgiliyi başa gelebilecek şeylerle tanımlamak da bi acaiptir hani)

baktım adam ona hayran olan insanların, kenaaağğn bağırışlarından gaza gelmiş, karşıda da kamera var. sürekli acaip acaip mimikler yapıyor. lan dedim bu nası bi egodur. şuan kendisine tapıyor resmen ve bu da bir nevi ayin. şarkı bitişinde acaip bi duruşlar.

şimdi bir sanatçıya hayran olunur, ama iki çeşit sanatçı olduğunu düşünüyorum, sanat için sanatçı olmuş, bi hayli yetenekli, şarkısı bestesi duyulduğunda oww shit denilebilecek kişiler; ki bunlar böyle mimiktir, karizmadır peşinde olmazlar, kendiliğinden gelir onların karizması. misal;

eminem
mfö
ilhan şeşen
sezen aksu
nazan öncel
daha bir sürü var bunlardan ama bu kadarını yazmam yeterli anladınız.

şimdi diğer grup sanatçı; insanları eğlendirmek için piyasa müziği yapan sanatçılardır.

misal;

fatih ürek
murat boz
kenan doğulu
ismail yk
ibrahim tatlıses

bu tip sanatçıların sesleri iyi olabilir ama sesi iyi olmak ancak bu kadar olur yani bence.

abi düşünelim; mozart, adam 5 yaşında allegro'yu yazıyor, 35 yıllık ömrüne 625 beste sığdırıyor ve hepsinden yetenek yoğunlaşmış böyle akıyor. londra senfoni orkestrası türkiye'de konser verse, kaç kişi mozağğğğrt diye kendini yırtar kenarda?

sadece türkiye değil, dünya'da kaç kişi yırtar?

eminem; kimsenin ne düşüneceğini umursamadan (nereden biliyorsun lan derseniz, mtv müzik ödüllerinde without me'yi söylemesi derim, eşcinselleri eleştirdiği bir şarkısından sonra elton john ile sahneye çıkmasını derim) müzik yapıyor, güzel de yapıyor ve sevenleri vazgeçemiyor, albümü çıktığı gün 6.5 milyon sattı adamın. bu adam sahnede acaip böyle yüksek ego belirtisi hareketler de sergilemiyor, şarkısına yönelik hareket ediyor.

bana battı abi kenan doğulu'nun sahnede caka satması. arkadaşım; adam parasını alıyor, bi de sahnede acaip hareketler yaparak ego şişiriyor. ben hayran olamıyorum bu tiplere. tamam saygıyı hak ediyorsun, güzel şarkıların var, tüm insanların ezberlediği şarkıların var, ama bu şarkılar mı seni sen yapan, bizim ezberlememiz mi bu şarkıları?

olamıyorum sana hayran kenan, kusura bakma. eminem getirin bana, mozart getirin... canım sıkılırsa açarım güzeller içinden , tey tey halay başı çek çeek. *
hayran olmak aslında aşktan ve sevgiden çok farklı bir durumdur. tamamen insan fıtratında bulunan "tapınma" ihtiyacının gereksiz ve alakasız yerlere tecelli etmesi olarakta tanımlayabiliriz.

+ sevgilim sen gökhan özen hayranıydın değil mi?
- evet hayatım, bunları önceden konuşmıştuk ya senle.
+ bana hayran mısın peki?
- cengiz başlama yine istersen.
+ peki beni mi daha çok seviyon yoksa gökan özeni mi?
- seni tabiki hayatım sorulur mu hiç.