bugün

her gün yüzlercesinin kariyer.net'in iş arama, görüşme gibi panolarında kaybolup gittiği,
ithalata ve tüketime dayalı,
sıcak parayla beslenen,
yanlış ekonomi politikalarının sonucu olan,
ve bu ekonomi politikalarına kurban olan ülkemin bahtsız bedevi beyaz yaka gencinin ve daha nicesinin,
burnu kafdağında olan özel sektörün burnuna daha yüksek bir yer bulamayıp iyice uçtuğu **
ve bir de bunu kendine dert edinmeyen * ekonomiden bir haber, millet için öte dünya bekçisi, kendi için bu dünyanın cepçisi, kendine müslüman iktidarın duymadığı,
ama eninde sonunda sosyal patlamayla birlikte kulakları sağır edecek olan acı feryattır.
sigara yaktıran feryattır.

okuyorken iş kaygısı taşıyoruz. daha mezun olmadım ama iş kaygısı var bende ve benim neslimde. insanın derslerine, hayatına gelişimine vermesi lazım kendini bu dönemde. elimizden geldiğince veriyoruz zaten ama bir yanda hep iş kaygısı duruyor. torpili olan çatur çutur giriyor işe. anlamıyorum bir yere hele önemli bir yere torpille işe insan nasıl girer? ulan o adam senin işine yarayacak mı? aradığın donanım var mı? vardır belki eyvallah da usta ben biliyorum tanıdıklardan işe girenleri; çoğu torpili olmasa işe alınmayacak kişiler.

ben hayatta en çok çocuk sahibi olmak isterim ve beraberinde tabi mutlu bir aile. çoğu kişi ister. bu feryatları okudukça, dinledikçe, izledikçe düşünüyorum, kendimi bu hayaller ile onların yerine koyuyorum ve bir sigara daha yakıyorum. başka türlü olmuyor.

popülist bir söylem olacak lakin en böyle düzenin amua goim dedirten durumdur; adam partiden torpille imarı arsasının olduğu yere kaydırıyor alıyor 10-15 daire bakıyor keyfine. etrafım okumamış, çalışmamış daire kirasıyla krallar gibi yaşayan insanlarla dolu. bizler zaten böyle onursuzca, şerefsizce kazanılmış bir servet istemiyoruz. insanca bir standartta yaşamamız için gerekli maaş ki çoğu zaman bunun bile aşağısında işsizlerin istekleri.
adamı bunalıma sokar. torbacılığı bile aklından geçirebilir.
* birkaç senedir işsiz olduğundan en az bir psikolojik rahatsızlığa yakalanmışsındır.göz seyirmeleri, takıntılar vs vs.

* Gün içinde anneannenin en az 1 kere rencide edici "filanların oğlu da şurda çalışıyomuş" lafına maruz kalırsın. *

* Liseden arkadaşlarının seni facebooktan bulmamasını dilersin.

* Eskişehir yolu-kızılay hattı otobüslerine binmemeye çalışırsın kravatlı insanları görmemek için.

* Forumlara üye olurken meslek kısmına "diğer"i seçersin.*

* Evde otururken national geographic, discovery channel izlemekten veterinerlik veya inşaat mühendisliği okumuş kadar olursun ya da sabah sabah seda sayan izlemekten östrojen bile salgılarsın. *

* Kariyer sitelerine yapılmış 30 başvurunun yanında sıfır mektubunuz var kısmına alışırsın.

* Her sabah uyandığında balkondan, işe gitmek için servise binen çalışanlara gıpta ile bakarsın.

* Nasıl olsa işin olmadığından markete sen gidersin,faturaları sen yatırırsın. hastaneye, otogara götürülecek bir akraba varsa sen götürürsün. *

* Anneden babadan para isterken kartondan he man maskesi takarsın.

* işsizlik konusunda ahkam kesen devlet büyüklerimizin oğullarının ve kızlarının neden amerika'da okuduğunu, bu konuya ne kadar duyarlı olabileceklerini düşünürsün.

* Ülkemin pırlanta gibi gençlerinin siyasi çekişmelerin perdesinde işssizlikten acı çektiğini, zor durumda ki ailesine ekmek götüremediğini düşünür bazı şeylerin değişmesini dilersin.
(bkz: ben bu yazıyı başbakana yazdım)
(bkz: ben bu yazıyı adam olana yazdım)
(bkz: kral kim olursa olsun halkın kaderinin değişmemesi)
tam dört yıl önce iş ve işçi bulma kurumuna başvurulduğumda, "biz lise mezunu arıyoruz siz üniversite mezunusunuz" diyerek form bile doldurmama müsade edilmedi. şu an yaptığım iş aynı sektörde. hatta "lise mezunu" aradıkları işi yaparak başladım bu işe.
üniversite mezunu olmayan iş sahibi olur. okuyun iş bulun demek de yersiz.
ekonomi yönetinin duyması gereken sayıları çok olan feryadtır.
vampir oldum vampir.
iş bulamamanın neticesinde insan evde keyif yapmaya daha çok alışıyor. bir de parasızlık gibi bir dert olmasa, kim çalışmak ister ki bu soğukta sıcacık yatağından erkenden kalkıp işe gitmeyi. gerçek şu ki çevre baskısından dolayı kimliksizleşmekten korktuğum için iş arıyorum. maalesef iş bulamıyorum. saçma sapan iş görüşmeleri ve boşa giden yol parası yanıma kar kalıyor. iş görüşmeleri için farklı bir sistem geliştirilmeli bence, telefonda ne kadar maaş vereceklerini söylesinler, işi güzelce anlatsınlar ona göre gidelim görüşmeye böylece hem vakit kaybı hem de para kaybı olmaz.
burayı okuyunca insaın içi kıylıyor. belki dediklerimden dolayı bana küfredenler olacak ama eğer kronik bir işsiz olsaydım ve devlete girme şansım olmasaydı yapacağım şey ağaçlandırma teşviği ile uğraşmak olurdu. devlet size bilmem kaç yıllığına bir arazi veriyor. ayrıca dönüm başına sanırım 200 tl civarı fidan parası veriyor. siz dikip bakımını yapıyrosunuz. meyve ağacının türünden türüne göre değişsede 3.-5. yıllardan sonra ürün alıyrosunuz. meyve sektörü pazarı geniş olan bir sektör orda sıkıntı yok çok ihracatçı var. o ağaçlar büyüyünceye kadar ne yapacağız denilirse o zamana kadarda yıllık ve yarı yıllık ekinler eikilip ürün alınıyor.

ne bilyim üniversite mezunu birilerine bunları anlatmak can sıkıcı. ama hiç birşey olmazsa bu konu araştırılabilir. 2-3 hektar alandan yılda 40-60 bin lira gelir elde etmek mümkün.biraz forum formatına çevirdim ama aklıma gelen bir bu var keşke daha fazla yardımcı olabilsem.

http://www.iabb.gov.tr/ge...630&tipi=2&sube=0

buradan daha detaylı bilgi alınabilir.
bazen boğaz köprüsünde son bulur.
(bkz: sözlük bana iş bul lan allahsız)
Zor bir durumdur. Her ne kadar okul,kariyer bir tarafa dayın teyzen olması gerekir. Çünkü herkes sevdiğine iş verir gerisine boş verir. Halbuki ne cevherler yatar bu insanların içinde. Allah yardımcı olsun denilmesi gerekir. Çünkü gerçekten lazımdır.
yeter artık iş vermezseniz işi olanları vurup yerine geçeceğim.
kemal kılıçdaroğluna oy vermesi gereken insanın feryadı.

(bkz: Her eve 600 tl maaş)
- iyi günler nunu'yla mı görüşüyorum?
+ evet?
- merhaba, ben xyz marketler zincirinden arıyorum.
+ (sipariş vermemiştim ki, niye arıyorlar acaba, hem numaramı nerden buldular?)
- ... cv'nize abc kariyer sayfasından ulaştık. iş arayışınız devam ediyor mu acaba?
+ eee evet? (düşündüğüm şeyden bahsetmiyordur umarım!)
- tamam o halde yarın sizi merkezimize bekliyoruz.
+ iyi de, görev nedir? ne için bekliyorsunuz?
- reyon sorumlusu!
+ sen benim cv'me ulaştığını söylemiştin değil mi?
- evet ulaştık, abc sayfasından ulaştık.
+ okuma, yazman yok o zaman senin. ya da şaka yapıyorsun. kimsin lan sen?
- ama xyz marketler zinciri kurumsaldır, cv'leri değerlendirirken ...
- ya bi kapa la, bi kapa!

işsiz olmaktan mutluydum. ta ki sen arayana kadar xyz. 4 yıl okuduğum okula da, üzerine aldığım sertifikalara da, gitmek üzere olduğum yabancı dil kursuna da lanet olsun o zaman. bu kadar emeğe rağmen sen kalkıp beni arayıp da reyon sorumlusu teklifi yaptığın anda hayatımdan soğudum ben. babamın harcadığı paralara, annemin çektiği evlat özlemine yazık!
yazıklar olsun sana xyz; ve diğerleri sana da!

bu da benim feryadımdır.
bu ülkedeki milyonların feryadıdır.
neden?
1 kişinin lokmasını 10 kişi yerse feryad edecek nefes de kalmaz yakında.
üreyin behey ehl-i develer. genç nüfus yarattık feryad etsinler diye mi?
neden okudum ben işsiz olmak için mi.
bunca insan buluyor da ben niye bulamıyorum.
eski günler ne güzeldi be.
yıllar geçtikçe, yok ya ben iş bulamam bana kim iş versin
ölsem rahatlarım... isyaaaeeean da isyeaaan.
bizi bu hale getirenler utansın.
dinlemeye değerdir.

-babam ara ara yani kafası bozulunca laf çarpıtıyor,

-akraba konu komşu yedi sülalem işini gücünü bırakmış benim işsizliğimle uğraşıyor, sürekli sorular.

-bayramda evde oturmam genelde. o aralar iş yoksa yandın, soru üstüne soru. bayramı da bayram edemiyorum yani. doğru ya, işsiz adamın bayram nesine.

-iş görüşmelerine genelde yürüyerek gidiyorum, randevu saatlerini genelde ileri atarım, söylerlese tabi. adam sabah 8'de burda ol derse, ben 6'da yola çıkarım. çıkardım...

-galiba en acısı da bu adamdan bir halt olmaz yakıştırması. siz adam değilsiniz onlar için, olamazsınız.
-ruşen amcaların oğlu sedat vardır, bu pezevengin babasından kalma evi, altında arabası da vardır, dayılarının yanında çalışır ama onunla kıyas olunursunuz. çünkü neden? sizden adam olmaz! çok defa duydum bunu.

-görüşmeye gidersin, seni üniversite mezunu olduğun için almazlar. bakın inanın bana, kaç kapı yüzüme kapandı böylece.

-fazla arkadaşım yok, özellikle olmaması için uğraştım, bir orhan abim var; her şeyim denebilir. bir onun ısmarladığı çay koymuyor bana, bir onun sigarasından içtiğimde yüzüm kızarmıyor. babamda çaldığım sigaraları içerken ağladığımı bilirim.
ulan sigara içme madem işsizsin diyene de kafam girsin!

-sonra; en can alıcısı da bu lan. kız arkadaşımdan bu yüzden ayrıldım oğlum. el alem, annesi laf ediyordu bu itten adam olmaz diye.
doğru, adam olmaz benden, ayrıldım; zoru zoruna ayrıldım sevdiğim kız arkadaşımdan. allah var, her zaman destek oldu bana ama onun benim yüzümden yıpranmasına içim el vermedi, evlendi şimdi kızı da var, kocasının babasından kalma evi de var, arabası da var, o çoba kılıklı annesi çok mutlu şimdi, o mutlu mu bilmiyorum, mutludur herhalde, olsun be çok mutlu olsun. ona da 50 lira borcum vardı iyi mi?
5 yıl oldu biteli, ben hala unutamadım, halen daha resmi bana aldığı çakmak durur. atacağım bir gün ama elim gitmiyor.

-iş aramak ciddi bir spordur ayrıca, ayaklarımın halini görseniz, usain bolt kadar güçlü, çünkü en az onun kadar koşuyorum yürüyorum.

-ha bir de bu dönemlerde akıl tüccarları türer, akraba eş dost falan. sürekli akıl verirler size. kendilerinde yokken üstelik.

-geceleri pek uyku tutmuyor, belgesel ve film izlemekten aytuğ yüksel kadar eleştirmen olma seviyesine geldim.

-ayrıca sürekli bir işsizlik durumum yok, iş çıkınca inşaatlarda elektrik hattı açmaya gidiyorum. şu kravatlı pezevenkler var ya hani sizin ''beyaz yakalı'' dedikleriniz, şu kro olarak bellediğiniz adamların tırnağı olamazlar bunu da ekleyeyim.

-dikkat ettiğim diğer konu da hepimiz aynı şeyleri yaşıyormuşuz şimdi biraz daha üzüldüm.

-burası daha da önemli intiharın eşiğine gelmedim mi? geldim tabi, işte o yüzden evde dışarı da işte asla yalnız bırakılmıyorum, şizofren muamelesi görüyorum.

peki ne olacak? nereye kadar gidecek bu?
umudum var benim, düzelecek, hem de her şey düzelecek.
birilerinin ağzını kapatmak için değil, kendim için başaracağım ben. inanıyorum.
ama şu var ki bu sürecin bana kazandırdığı tek şey, insanların iç yüzünü çok iyi tanımış olmam.
o kadar ki; cenazesine bile gitmeyeceğim adamlar var, çok kırdılar kalbimi, tabi altta kalmadım ben de kırdım. tavsiyem altta kalmayın siz de koyun lafı.
çok adamı eksilttim hayatımdan, babam da dahil ama yine de var olsun gölgesi yeter.
şimdi ise, bir allah'ım bir de annem var, bir de kalemim. zaten tek sermayem de o bu hayatta.
inanıyorum, her şey düzelecek ama zamanı var.
bir ankara yolculuğum olacak, hayatımı değiştiren şey belki de o olacak, hadi be ankara güldür yüzümü...

kısacası; allah kimseye vermesin dostlar, bok da temizleseniz kimsenin ağzını açtırmayın yeter.
bu da böyle benim darduman hayatımdır.
allah büyük...
devletin şeyine takmadığı feryattır.*