bugün

bu arkada$ itü'den geldi buraya. orada yediği ayarlar yetmedi, buraya damladı. yok, o bir $ey değil de; gerçekten dikkat çekmek için orasını burasını sebep gösteriyor, ben ona dayanamıyorum.

karde$im, ateist'sen bir $eyleri ispat etmeye çalı$ma, dikkat çekmek için bu yollara ba$vurma. senin bildiğin sana da yeter, bize de. rahat ol sen.

müslümansan neden bu tür kılıklara giriyorsun?

ergen misin yoksa? ah ah.
itü sözlük ten tanıdık bir yazar arkadaş, itü sözlükte yazdığı şeylerin aynısını yazıyor, hiç bir değişiklik yok.
kutsallık konusunda pek fazla hareket alanı olmamasından kaynaklı farklılık peşinde olmayan ergen yazar.

ps: o kutsal ortalıkta ne arıyor lan? ya çekin gündelik hayatımızdan ya da okşanmasına müsaade edin.
sürekli dinlerle ilgili, daha çok islam diniyle ilgili başlıklar açarak başlıklarını dolu tutmaya çalışan gayrimüslim olduğunu düşündüğümüz altıncı nesil yazar.
islam'ı kıçıyla anlayıp onu bir mansıp sevdasına bulayanlara verilmesi gereken isim.
şimdi ateistlere laf soksam müslümanlar hoşgörüsüz olacak. sabah beri bu sözlük kullanıcısı kardeşimin islam dinine atmadığı bok kalmadı. kendisi özgürlük, demokrasi ve dinlerin eleştirilebilirliğinden bahsedecektir. Basit bir atasözünü kendisine hatırlatır, bundan sonra benden yiyeceği ayarları katıksız götürmesini temenni ederim.

(bkz: güneş balçıkla sıvanmaz)
kendisi islam dinine bok atan bir atesit değil, trolldür.

edit: entry'nin kötülenme hızı da bu cümleyi doğrulamıştır. dakika dakika takip mi ediyorsun arkadaşım kim ne yazmış.
bluevelve çakması yazar. korkuyorum kendisi bluevelve'in fake hesabı olabilir diye. en azından bluevelve belirli bir karizmaya sahipti insanların gözünde, bu arkadaş kimseye yaranamayacak bu performansla.

hayır troll olmanın da bi adabı var, bilmiyorsan bilene sor öğren demiş ekabir.*
insanlara peygamberler hakkında bilgiler veren bir yazar. inan olsun eleştiri ve mesajlardan çok mesudum. bunları okuyup öğrensin bu erenler ki ilerde çok ihtiyaçları olacak zira asıl önemli olan ahirettir, değil mi?

your welcome.
(bkz: gole gidiyor)
müslüman selebriti.
ergen olduğu monitöre 3 m uzaktan belli olan şey.
günlerce çaylak olarak beklemiş bir yazar.

günlerdir bir kişide kalkıp, "abi destekciniz, abi nerelerdesin" demedi ulan. küstüm inan olsun.
giresunlu olduğunu düşündüğüm yazar. * *

(#5269513)
(bkz: cek bir bucuk iskender yagli olsun) yazısıyla yarıp geçiren sözlük insanıdır.
ilgi çekmeye çalışan yazardır ve troll lük aşamalarını hızla kat etmektedir.

fikirlerde değişiklikten gelen edit: komik entryleri de vardır.
gülerken koltuktan düşme tecrübesini uzun bir aradan sonra yaşatmış yazar kişisi.

(#5270127)

--spoiler--
bir daha gülümsersen mektebini sikerim lan senin.
--spoiler--
salak salak sağa sola bakıyorum, gerizekalı gibi hareketler yapıyorum. dışardan bakana direk, "şizofren lan bu" dedirtecek hareketler sergiliyorum. farkındayım durumun. elimde sigara var, yanıyor. bir bardak çay var önümde. sol elim montun cebinde. gözleme yapan adamları izliyorum. 8 saniyede nasıl gözleme yapılır dersi veriyorlar adeta sağa sola. "kaç dakka oldu mola verileli?" diye soruyorum kendime. çocukluktan beri tek başıma yolculuk yaptığım için en büyük korkumdur moladayken otobüsü kaçırmak. yıllardır da otobüsten indiğim anda saate bakıp bu hesaplamaları yapmak aklıma gelmemiştir.

son molaydı bu. memleketime vardım. içimde bir acayiplik var. yola çıkmadan önce içimdeki, "gidince ortalığın amuna koyjam." gazından eser yok. otogarda servisi bekliyorum. sikindirik tahta bir bavul var elimde. memlekete uzun süre sonra gelmenin heyecanını bile bastırıyor bavulun bana verdiği utanç. kısa boylu, bıyıklı, göbekli bir adam yaklaşıyor yanıma,
-nereye gidiceniz?
-xxxyyy gidicem.
-tamam en arkaya geçin, en son sen inecen. diyor bana.

buruluyorum, 3 moladır üstümde olan şizofrenik tavırlar aklıma geliyor, uygulamaya geçiyor. yanıma yaşlı bir adam oturuyor. "hi" diyor oturduğu anda. "hi" diyorum ve içimden "ulan memleketteki godomanlar bile taşak yapıyor benle" diye geçiriyorum. adam kısa bir süre sonra, "where do you live? diyor. "istanbul" diyip kafamı öne eğiyorum. adam cevap vermiyor. dayanamayıp bende soruyorum, "and you?". suratıma bakıyor 3 saniye, "ne bakıyon lan yarrağım" demek üzereyken cevap veriyor. "i live in scotland" diyor. kafamı evet anlamına gelecek şekilde sallayıp ağır ağır diğer tarafa çevirip dışarıyı izlemeye başlıyorum. hayatımda bu kadar rahatsız hissetmemiştim kendimi. evime doğru giderken kafamda kuruyorum, "bir farklılığa ihtiyacım var." diye. servis evimin önüne geliyor. tahta bavulumu önüme atıyor adam ve "siktirgit" der gibi bakıp arabasına biniyor.

yükleniyorum bavulu, sabahın 9'u ve haftasonu. çocukluğumdan beri aynı balkonda bekleyen fahriye teyze yine orda. "oo beyaz hoşgeldin çocuğum. nasıl geçti yolculuk? işler nasıl? sizinkiler nasıl? bak apartman boyandı gördün mü? ben de hastalandım geçenlerde sağolsun necip abinler beni devlete yetiştirdiler. bla bla.."
"evet.. geçmiş olsun." diyerek beklediği cevabı ona veriyorum. fakat ben öle bir insan değilim, insanlara bekledikleri cevapları veren, gönül yapan bir adam değilim ki ben. neden böle olmaya başlamıştım?

eve çıktığımda babam kapıyı açıyor. işe gitmek üzere hazırlanmış, içeri adım atınca aynı şekilde annemi görüyorum sonra kardeşimi, kedimizi.. herkes işine ve okuluna gitmek üzere programlanmış. bu ne sikim bir dünya ulan?! canım, içim sıkıldı. dışarı çıkmam lazım, içimden gelmiyor. bilgisayarın başına oturup cankan'dan "yar yar" şarkısını açıyorum ve loopa alıyorum. uzanıyorum kanepeye. tavana bakıp düşünüyorum. "ulan ben piçin tekiydim, koca karılara geçmiş olsun demeye, molada üşüyen elimi montun cebine sokmaya başladım, ne oluyor ulan bana? bu ruhiyeden biran önce kurtulmam şart!!

telefon çaldı, arayan babamdı. şu noktada o şarkı sözünü yazıp şaka yapıcamı düşünen insanlar varsa belasını sikeyim hepsinin.
"napıyorsun oğlum?" dedi. "uyuyorum sonra konuşalım" diyerek kapattım telefonu. kapı çaldı. koşa koşa gittim açtım. kafamdaki düşünce gelen bu kişiyle içinde bulunduğum psikolojiyi yenmekti. gelen alt komşunun kızıydı. ilkokuldan beri bana aşıktı.
-hoşgeldin, geldiğini duydukta, kek yapmıştım. sana da getireyim dedim.
-iyi ettin, saol! (saol mu? allah benim belamı versin!) gelsene içeri.

hemen içeri girdi, mutfağa yöneldi. "çay nerede?" diye sordu, işaret ettim yerini ve bir orospu cocugu gibi onu izlemeye başladım. birşeyler yapmam lazımdı bu kıza? çayı demlemeye başladığında, "otursana şuraya" diyerek üst tarafı kırılmış tahta yemek masası sandalyesini işaret ettim. oturdu. karşısını oturdum. "nasıl gidiyor?" diye sordum verdiği cevabı dinlemiyeceğimi bilerek. anlatmaya başladı. "çayı koyayım ben" diyerek ayağa kalktı. önüme kaynar çayı çat! diye koydu ve yerine oturdu. "senin varlığını sikerim lan" diyerek şamar attım suratına. hemen kaynar çayı alıp bacaklarına döktüm. "ne yapıyorsun sen manyak" diyerek bana karşı koymaya çalıştı. bir anda üstüne atlayıp gırtlağına yapıştım. "geh psipsi" diyerek kediyi çağırdım. kalpli pijamasını sıyırarak kediye kızı işaret ettim. hemen gelip kızın bacaklarına sürtünmeye başladı. gülme krizine girmişti kız.

kapı çaldı. kızı orda kıvranırken bırakıp koştum kapıyı açtım. arkadaşım gelmişti ve tam karşısındaki kızı görünce "vaay, hiç zaman kaybetmiyorsun ha?" diyerek ibnece güldü. "hadi gel" dedim. beraber kızın yanına döndük tekrar. kızı kucaklayıp oturma odasına götürdük. sesi çıkmıyordu kızın, gülme krizinin şokunu yaşıyordu hala.

kanepeye yatırdık ve ismail yk'dan şappur şuppur şarkısını açtık. 1 deste kağıt aldım ve gömmeli batak oynamaya başladık. hile yaptık. en kötü elleri kıza verdik kağıt dağıtırken ve kızın "geçmek zorunda mıyım?" sorularını duydukca mest olduk, oldum. "6 lıya papaz mı atılırmış ulan. ahahah gerizekalı looser." diyerek özüme dönüyordum. bozulan psikolojim kendine gelmeye başlamıştı. eski ben oluyordum tekrar. zevkle," geçmek zorundasın tabi lan!" diyordum kıza. o da papazı atıyordu yere arkdaşımın papazına edeceği tecavüzü izlemek üzere. 3 parti böle oyun oynadık.

kız, "sizinle birdaha gömmeli oynarsam allah belamı versin" diyerek çekip gitti. arkadaşımla harika bir an yaşıyorduk. özümü bulmuştum, arkadaşım da bu uğurda bana yardımcı olduğu için çok mutluydu.

arındım, bütün salaklıklardan ve gerzekliklerden sıyırmıştım kendimi. alt komşu kızı. sana çok teşekkür ediyorum. sen hayatımdaki önemli virajlardan birisin. artık molalarda otobüsten inerken saate bakıyorum, sabahın köründe balkonda oturup kafa siken yaşlılara iyi niyetlerimi iletmiyorum, tahta bavul kullanmıyorum, iskoçyalı adamlara, "i fuck breave hearts everyday" diyorum, servis şöförlerine cevap vermiyorum.

bütün bu gerizekalı tavırlardan ve bunların doğurabileceği diğer tavırlardan kurtuldum.

ben bir liberated im..
+herşeyi tamam bir tek işlemcisi değişmesi lazım
-işlemci nedir kurban ?
+beyin dayı beyin!
hatalı sürüm yazardır. moderatör iyi test edememiştir.
bir an önce sözlükten postalanması gereken genç liseli troll.
edit: ayrıca 6. nesil ırkçı troll. üstelik bunu açıkça yapıyor. marifet kendini belli etmek değil, ingilizler gibi belli etmeden en kralını yapmaktır genç liselim.
altıncı nesil yazar

(bkz: hadi canım sende)
27 mayıs gecesinden beri sürekli tebrik içerikli mesajlar, mailler, telefonlar, kartlar vb. alan yazar. bunların arasında, "abi ne yapıyorsun ya? böle bir riske nasıl girersin? büyük adamsın. ama bizleri lütfen bir daha bu şekillerde gerginliklere gark etme gözünü sevelim." şeklinde bir mesaj düştü facebook accountuma. ve diyorum ki,

"risk almayan insan, gazete eklerindeki 6lı bültenlerinde bulunan 100 lük atları tek geçen insandan farklı değildir." olay bundan ibaret.

(bkz: #5282219)

ek olarak, bugün metrobüse binen yazar. metrobüste beklemekten sıkılıp taksi ile gideceği istikamete varmıştır. ah metrobüs ah.
yazar(ımsı).*
Sözlükteki Yobazları hop hop hoplattığı için severek okuduğum arkadaştır. Bakma dostum sen bunlara yobaz dedik ya işte.