bugün

627 yılında olan olay.

''Peygamber, savaşta kadınların va çocukların öldürülmesinin bir sakıncası olmadığını söyledi''
(Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113).

Semure ibnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: ''Müşriklerin yaşlılarını öldürün, fakat tıfıllarına (şerh) yani henüz tüyü çıkmayanlara dokunmayın.''
[Ebu Davud, Cihâd 121, (2670); Tirmizi, Siyer 28, (1583).

Peygamber hayber yahudilerinin erkeklerinin başını vurdurttu. Kadınlarını da cariye yaptı. Kadınlarını müslümanlar arasında cariye olarak dağıttı. Bunlardan kocasının ve babasının başını vurdurttuğu Safiye ile evlendi.
(buhari, megazi 14, muslim; cihad 62, (1766); ebu davud, imaret 23)
hendek savaşı başlamadan müslümanlarla antlaşma yapan lakin savaş sırasında saf değiştirerek müslümanlara saldıran kureyzaoğullarının savaş sonunda kendi kutsal kitapları olan tevrat'a göre cezalandırılmaları olayıdır.

hz. peygamber savaş sırasında sad bin muaz ve sad bin ubade'yi onlara elçi olarak göndermiş ve akidlerine uymalarını istemiştir. fakat kesin bir dille bu istek geri çevrilmiştir. hendek savaşı kazanıldıktan sonra burası kuşatılmıştır. yaklaşık 25 gün süren kuşatmanın ardından yahudilikten müslümanlığa geçen sad bin muaz'ın vereceği cezaya razı olan kureyzaoğulları teslim olmuştur. sad bin muaz adil davranıp tevrat'a göre cezalarını vermiştir. "savaşır durumdaki erkekler öldürülecek, kadın ve çocuklar esir alınacak". buna binayen kureyzaoğullarının erkeleri öldürülmüştür ve malları müslümanlar arasında savaş ganimeti olarak pay edilmiştir.

müslümanlar kureyzaoğullarına durduk yerde saldırmamış, herhangi bir akdi bozmamıştır. dünyanın her yerinde uygulanan "savaş halinde düşmana içeriden yardım edenler idam edilir" kuralı uygulanmıştır.

günümüzde dahi böyle bir hıyanetin cezası tartışmasız idamdır.

bugün türkiye ırak ile savaşa girse ve türkiye içinden bazı gruplar ırak saflarına geçip türk askerini arkadan vursa cezaları ne olur? savaş halinde ağırlaştırılmış müebbet verilmez herhalde! vatana hıyanet kapsamında idam olur bu ceza.
bir kabilenin peygamberin isteği ya da izni doğrultusunda katledilmesidir. savaş halinde düşmana içerden yardım eden kişiler idam edilir. bir kabilenin tüm erkekleri kılıçtan geçirilip kadınları, çocukları köle olarak alınırsa bunun adı başka birşey olur.
kimi yazarların hakkında ''gözünle mi gördün?'' ''yok öyle bir şey'' benzeri yorumlar yaptığı katliam. ben de onlara sormak istiyorum;

bu katliamın düzme yalan olduğunu, gözünüzle gördünüz mü kardeşim yokluğundan bu kadar eminsiniz? koz olarak kullandığınız aynı zamanda sizin de açığınız, yazdıklarınızı okuyun öyle kaydedin derim ben.
yapıldığı üzerine fazla kuşkum olmayan katliam; ister dönemin şartları deyin ister islamda şiddetin yerini tartışın. ancak, bu olaydan ahzap suresinde bahsedilmemektedir, hem de hiç bir çeviride **. muhtemelen başka bir surededir, ancak ahzap suresinde konuyla alakalı hiç bir şey bulunmamaktadır.
Köleliği serbest bırakan , yasaklamayan bir araptan beklenen beklenmenin ötesinde gerçek olan katliamdır. Katliam ve ayrıca kadınlarla çocukları iş ve seks kölesi olarak kullanılması söz konusudur.Turan Dursun tartışmaya çağırdığında neden hiçbir islam fedaisi karşına çıkamadı bu konularda bu da merak konusudur.

edit: Kimi allahlıların allahsızları orda mıydın diye acizce çürütmeye çalıştığı , tarihin çalışma prensibinden bi haber olup ne denli cahil olduğunu göstermesine sebep olmuş, KATLiAM.
"bugün bile benzeri durumun karşılığı tartışmasız idamdır" diye savunuluyor.

hadi bahsedilen olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini bi tarafa atın. adam diyor ki, eğer size birileri şu meseldeki gibi ihanet ederlerse "tartışmasız" idamdır bunun cezası.

bu zihniyettir işte yok olmasını istediğimiz bizim. hem vahşi, hem de kendisini salt doğru gören, tartışılmaz addeden, insaniyetten yoksun ama başkalarına ahlak öğreten zihniyet. eğer bu bahsedilen olay olmuşsa, bu olayda erkeklerin tamamının (tamamının), savaş bitip esir düştükten sonra (savaş esnasında değil, bittikten sonra) başlarının vurulmasının ve karılarının kızlarının cariye yapılmasının doğal olduğunu söylüyor adam yahu.. delirmek işten değil.

"hayır bu olay olmamıştır, bunlar düzmecedir" diyenler ayrı, en azından hala vicdanlarını çöpe atmamış insanlar onlar. bu okudukları şeyi peygamberlerine yakıştıramıyorlar ve inkar ediyorlar. en azından onaylamıyorlar. bu iki tip arasında tercih hakkımı kullansam tabii ki ikinci gruptakileri tercih ederim.

bu arada inkar edilenin de buhari hadisleri olduğunu, benzer bi sürü hadis daha olduğunu, tanrının bi din indirip sonra bu dinin sistematiğinin üstüne kurulacağı (hadisler hiç de yabana atılmayacak kadar önemlidir islam temelinde) bi kaynağın bu derece yalan hadisler ile dolmasına niye müsaade edeceği de ayrı tartışma konusudur (ve ayrıca 600 yılında kim kalkıp "bin sene sonra idam kötülenecektir insanlar tarafından, o yüzden böyle hadisler uyduralım da muhammed'in peygamber olmadığı bin sene sonraki insanlar tarafından anlaşılsın" desin ki)..

olsun ikna olmuyorsanız da canınız sağolsun.. yeter ki onaylamayın şu (size göre uydurma, bana göre hiç de uydurma olmasına bi sebep olmayan) hadisleri..
hendek savaşından sonra olan olay.

seksen bin camide, milyonlarca evde bulunan, mekke, medine ve diyanetten onaylı hadis kitabından yazıyoruz. varsa itirazınız, gidecek ve derdinizi babanıza, hocanıza, diyanetinize, şeyhinize, hocaefendinize anlatacaksınız ve diyeceksiniz ki: bu kitapları basmayın, internette yayınlamayın, vaaz vermeyin.. ya da eleyin ki rezil olmayalım allahsızlara. sıkışana kadar uydurma demek aklınıza gelmeyen hadisleri 1400 yıldır sırtında taşıdıysanız sonuçlarına katlanacaksınız.

bu din 14 asır bu kurallarla yönetildi. gidin ve deyin bakalım riyad'da, kahire'de, kandahar'da, tahran'da ben kabul etmiyorum bu hadisleri diye, ağzınızın ve boynunuzun payını din kardeşleriniz versin. fazla uzağa gitmenize de gerek yok, gidin çarşambaya, onlar da yeter size.

ayrıca üzerimize vazife veya değil ki buraya yazıyorsak vazife kabul etmişiz; bu hadisleri ben uydurmadım. bunları aramak, bulmak, uygulamak size farz. yok işinize gelmedi, aklınıza yatmadıysa bunların tamamen hayatınızı adadığınız dininizden çıkarılması için mücadele etmek de yine sizin üzerinize vazife.

yok bunları o dininizle yüzleşmekten korkan yüzünüze sunmak karalamaksa ve aşağılıkçaysa, sizin savunmanız daha aşağılıkça.

burası el ezher üniversitesi değil, yarı forum özgür olmaya çalışan bir sözlük. bizi tck bağlar ki muhammed bin abdullah da o kanunca korunuyor.

iftira yok, hakaret yok. daha ne istiyorsunuz? hoşgörü diniymiş. daha kendi kaynaklarının sunulmasına bile tahammül edemeyen 2008 modellerini görünce 627 modellerin ne olacağını tahmin edememek için gözlerin kararması lazım.

aşağıda yazan vakit yazarı, 2008 model müslüman ve ahlakının ipuçları. o ağlaya ağlaya dinlediğiniz, okuduğunuz tarihi yazanlar bunun 14 asır önceki modelleri. bunun tarafsızlığına ne kadar güveniyorsam, onlara da o kadar güvenirim. adını sizin tarihçilerinizin koyduğu cahiliye devrinde kadın paşalar gibi kervan sahibi olup üzerine kuma bile alı(na)mıyor. boşanırken erkekle eşit. evlatlıktan anladıkları, şimdi vicdanına sığanla aynı. bu basit örnek bile o yanlı tarihin gizleyemediği detaylar.

bu arada hangi evangelist, ateistmiş muhammed bin abdullah'a neredeyse biat eden? kendiniz bitti milletin zekasıyla alay etmeyi bırakın. saygı üst kabul edilen bir makama duyulur. bir müslüman, aziz nesin'in fikrine ne kadar saygı duyarsa aziz nesin de islama o kadar saygı duyar. muhammed bin abdullah'a bakışı siyasi, tarihi kimliğidir. islam dışı insanlarca muhammed bin abdullah sadece tarihi bir kişiliktir. o kadar. işte sorun da burada. size göre kainatın yaradılma sebebi denilen birine birinin sadece insan gözüyle baktığını bilmek şalterlerinizin atmasına yetiyor.

yaptığınız ne biliyor musunuz: de ki peygamber babanızdır ve siz sokaktaki herkese babamı benim sevdiğim kadar seveceksin lan diye dolanıyorsunuz. ama maalesef herkesin zihninin babası farklı bu dünyada. bunu sindirirseniz dinimeğğ saldırıyorlağğ eşiğiniz biraz düşer ve medenice bir orta yol bulunur.

allahsızlıkla insanlıktan nasibini almamak arasındaki bağlantıyı da iki milyarcık çinli ve hinduya sorun onlar anlatır ama anlar mısınız emin değilim.

nasıl ki bir ateistin düşünce sistemi sizin için birşey ifade etmez, aynı şey ateist için de geçerlidir. bir evangelistin kalbinde sadece isa'ya yer vardır. muhammed bin abdullah hakkındaki görüşlerinin marjinalini karikatürlerde görebilirsin. sizin için sadece nebii, ölümlü bir insan olan isa'ya adamlar tanrının can bulmuş hali diyorlar. geldi ve hepimiz için acı çekti. onun yolundan giden günahsız olacak vs. bu aklınıza yatmıyor ve incil değiştirilmiş zaten la ehuehuehue diyorsanııız, aynı lafları duymaya hazır olun. ama elinizde baltayla değil. yine böyle klavyeyle.

selametle.

http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=7043
şimdi, bu başlık ile verilmek istenen mesaj ne olabilir? "bakın sizin dininiz aslında katliamı emrediyor, ama siz yapmıyorusunuz" gibi bir anlam mı çıkarmamız gerekir? tamam o zaman, bakın peygamber efendimiz de yapmış biz de yapalım, yarından tezi yok hepinizi keselim. bir tane gayri müslim bırakmayalım. islama saldıranların hepsini keselim. bakın, islam bir dindir, inançtır. insanlar inandıktan sonra sorgulamaz doğru mu yanlış mı diye. şüphe ile iman aynı kalpte bulunmaz yani. eğer islam şiddet içeren bir din diyorsanız bu müslüman sayısını azlatmaz, müslümanların yaptıkları şiddeti artırır. biz islamiyetin en basit ifade ile iyiliği emredip, kötülüktan sakındırdığına inanıyoruz*. dünyanın islamla daha yaşanılır bir yer olduğuna inanıyoruz. bırakın biz hoşgörüyü savunurken siz milleti fişeklemeyin, fitne çıkarmayın. o kadar komik bir durum var ki genel olarak sözlükte, gayr-i müslim veya kendini nasıl adlandırıyorsa eğer bir kesim, islam şöyle kötü, böyle sert, katliam dini, savaş çığırtkanı diyor, mütedeyyin kesim ise tam tersini söylüyor. ne yapmak istiyorsunuz? öyle olmamızı istiyorsanız da, boşuna umutlanmayın, sizin kıçınızdan anladığınızı biz beynimizle anlayıp iman ettik, bizim dinimiz katliama, haksız yere adam öldürmeye izin vermez. kesmiyoruz zorlamayın...
daha da ayrıntılı bilgi için bakılabilir kaynaklar.

Ünlü Fransız L'Histoire dergisinin Ekim 2000 tarihli "Les Crimes Du Communisme" (Komünizmin Cinayetleri) isimli özel sayısında Rusya'da, Çin'de, Kamboçya'da yaşanan büyük zulüm detaylı bir şekilde incelenmekte, pek çok tarihçinin komünizmin cinayetleri konusundaki fikirleri ortaya konmaktadır. Komünist cinayetlerde yaklaşık 100 milyon kişinin öldüğünün vurgulandığı dergide, bu sayının çok daha fazla olduğuna da işaret edilmektedir. Aynı dergide verilen katliam kronolojisi ise bu büyük zulümle ilgili hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır:

1921-1922 SSCB'de kasıtlı açlık politikası nedeniyle 5 milyon ölü

1932-1933 SSCB'de kasıtlı açlık politikası nedeniyle 6 milyon ölü

1937-1938 Yapılan katliamlarda 690.000 ölü

1940 Katyn katliamında 4.500 ölü

1946-1947 SSCB'de açlıktan 500.000 ölü

1958-1962 Çin'de Büyük Atılım Projesi nedeniyle 30-50 milyon ölü

1966-1971 Çin'de Kültür Devrimi sırasında 2-3 milyon ölü

1975 Kamboçya'daki katliamlarda 1-2 milyon ölü

evet islamiyet katliamlar yapmıştır. ondan dolayı hala yunanistanda yunanlar kıbrısta rumlam ermenistanda hala ermeniler yaşamaktadır. osmanlı hakimiyetindeki gayri muslim topraklarında her gün bir kişi öldürülseydi. sizin dediğiniz gibi götten uydurarak adam öldürülseydi. bugun yukarıda yazdığım milletlerin hiçbiri olmayacaktı. ama sırf komunizmi benimsedei yahut dinleri yüzünden öldürülen insanlar burada yazmaktadır. bunları ayrı başlığa da ayzabilirdim. ama belki yoldaşlarınızın açtığı başlıkları okuyorsunuzdur en azından diyerek buraya yazıyorum.

edit: daha çok kişinin gücüne gitmesi lazımdı. gelen eksileri beğenmedim. bu kadar mısınız?
bahse konu ayetler;
26- Hem de kitap ehlinden onlara yardım edenleri kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi, siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz.
27- (Allah) onların arazilerini, yurtlarını ve mallarını size miras kıldı. Bir de henüz ayak basmadığınız bir yeri (size miras kıldı). Allah, her şeye kadirdir.

öncelikle şunu sormak gerekiyor;
Bu yazıdan maksat ne ? Neyi anlatmaya çalışıyorsunuz ?
annabell lee yazmış ?
annabell lee maşallah sanki hem hayberde hem srebrenica da en ön saftaymış. Steven Spielberg'i aratmayacak bir kurguyla naklediyor olayları bize...
Tarih bilimi ile uzaktan yakından alakası olmayan, roman tarzında bir yazıcık, Bir fikir sahibinin fikrine göre dünyayı biçimlendirmesi!
Sahih hadislerde anlatıldığına göre eli silah tutan 400-900 yahudi öldürülmüş...
evet zaten sahih hadisler genelde; "1200 kadar rum bacağından asıldı, 650 hristiyan kuma gömüldü" şeklindedir.

bakınız;

Bir tarafta soykırıma uğramış, son çare kaçtıkları yerde de dost bildiklerince düşmana teslim edilmiş insanlar var....
Diğer tarafta hayber...
Hayber kalesi arap yarımadasındaki tüm yahudilerin toplandığı birleştiği bir yer haline gelmiştir. Para ve güçlerini birleştiren yahudiler adada egemen olmaya başlayan müslümanlara karşı tüm kabilelerle işbirliğine girmişler, kureyş kabilesine bedir savaşından önce maddi,lojistik, psikolojik sayısız destek sunmuşlardır.

bir tarafta adada egemen olarak büyüyen bir topluluk, diğer tarafta güçlerini, nüfuzlarını sürekli yitirmekte olan ve dinleri gereği bu büyüyen topluluğa karşı olan bir topluluk! burada savaş kaçınılmazdır.
ve bu ayan beyan bir kuşatma savaşıdır, maşallah öyle bir anlatmışki, heralde hz. Ali (r.a) yahudi keserken kenarda oturmuş ağlıyordu annabell lee de!

Hayber straejik bir savaştır ve de kale alındıktan sonra, zamanın tüm kale fetihlerinde olduğu gibi kaleden ganimet alınır. islam hukukunca bunlar sefere katılanlar arasında pay edilir. Yahudilere de evleri barkları geri verilir, bir müddet kira ödemek şartı ile!
Orada Pergember efendimize bir de suikast girişiminde bulunurlar. Ancak başarısız olur. annabell lee o sırada heralde köşede bir yerde uyuyordu bu gereksiz ayrıntıyı kaçırmış.
bu başlıkta eylemi olan kişi (artık edep sınırı beklenmesin) Hz. Muhammed'in (s.a.v) dudaklarından "müşriklerin yaşlılarını öldürün fakat tıfıllarına (şerh) yani henüz tüyü çıkmayanlara dokunmayın" gibi o mantıkta bir sözün çıkmayacağına (çok daha ilerilerine) canına kast etmiş düşmanlar bile yemin etmişken, sen kimsin de böyle bir şeyden bahsediyorsun!

Beni Kureyza daha evvelden imzaladıkları anlaşmanın tam tersi yönde davranarak hendek savaşında müslümanlara ihanet etmişti. Ki bu bir felakete yol açabilecek çok büyük bir gelişme idi. Onların bu hıyaneti üzerine Allah (cc)nin izni ile Beni Kureyza üzerine hücum edildi.
hendekte müslümanlara ihanet eden, düşmana satan adamlara harb ediliyor, niye hiç değinmiyorsun kara kalpli katip?
Kuşatma nedir ? Kale müdafası nedir ? ihanet edene nasıl davranılır ? Sen ne diyorsun be ?
ihanet eden ve hayat boyu bunu tekrarlamakla ünleri bilinen bir topluluğu bu şartlarda bile medinede ki arazilerden pay vererek üstelik bu defa da satma olmayacak bir barış daha önerilir o savaştan evvel. bunları neden yazmıyor klavyen?

biz kimsenin inanç hastalığının yan etkilerini çekmek zorunda değiliz.
sabra ve şatilla da tevrat'ın emrettiği gibi kadınların karnına bıçaklar sokulup bebeleri dışarı çıkarıldı, erkeklerin burnu ve dudakları makaslandı, bıçakla parçalandı ! yeşu kitabı bilmeyenler çok konuşmasın ! zulmu unutmayacağız ,isyanımız sonsuz diyen zamane hümanist/devrimci/sosyalist/demokrasi yanlısı cemiyet ve fraksiyonlar ve ne kadar insani olduğu iddia edilen ideoloji varsa en az bunların isyanı kadar haklı ve yerinde bir eylemdir ben i kureyza eylemi !

bakıyorum da insancıl ve bol ateizm soslu hümaniter yüksek ökçeli dwarfikler mevzuya bakmak istedikleri yerden bakıp ahkam kesiyorlar. siyonizmin tarihi yeni değildir hele önce bunu bilin ! yeşu kitabı bilmem kaç bin senelik bir kitaptır hele önce araştırın. eline geçirdiği her taşı islam'a , peygambere atacak olan bazılarına karşı calut gibi davranmak gerekli !
(bkz: islam dini çok rerörerö)
''Hendek Savaşı bitmiş, müşrikler geri dönmüş, Muhammed eve gelip istirahate çekilmiştir. Tam bu sırada Cebrail, bir katıra binmiş vaziyette kılıcını kuşanmış, ter ve toz duman içinde Muhammed'in yanına varıp kendisine ''Bak, biz melekler kırk gündür düşmanlarınızla savaşıyoruz, gördüğün gibi silahlarımızı hala da bırakmış değiliz. Kalk, hepiniz Beni Kureyza Yahudilerinin bulunduğu diyara gidin onları öldürün.; ben de hemen önden gidip evlerini üzerlerine yıkarım'' diyor. (Tecrid-i sarih, Diyanet Tercümesi, No: 512, 1191,1565)

Cebrail'in bu açıklamasından sonra Muhammed Müslümanlara, ''ikindi namazımızı Beni Kureyza'da kılacağız, haydi savaşa'' talimatını veriyor (Kureyzalılar, Hendek Savaşında Mekkelileri desteklemişti). Çoluk çocuk dahil yaklaşık 1500 kişilik bir Yahudi kitlesini ele geçiriyorlar (kısmen sağ, kısmen ölü olarak). Ele geçirilen bu insanların elleri boyunlarına bağlanıyor ve onların akıbeti hakkında Muhammed, daha önce Yahudi olup da sonradan Müslüman olan Sad Bin Muaz'a yetki veriyor. Sad'ın Hendek Savaşı'nda bir damarı kesilmişti ve kanaması devam ediyordu. Muhammed'in talimatıyla Sad bir eşeğe bindirilip onun huzuruna getiriliyor. Muhammed ona, ''Bu insanların kaderini sana bırakıyorum. Acaba bunlar hakkında kararın nedir?'' diye soruyor. Sad'ın verdiği yanıt aynen şu: ''Eli silah tutan her erkeği kılıçtan geçireceğiz. Kadın ve kızları cariye (iş ve seks kölesi); ergenlik çağına gelmeyen erkek çocukları da köle muamelesine tabi tutacağız.'' diyor.

Muhammed, Sad'ın bu yanıtına karşı, ''Senin verdiğin bu karar Allah'ın emrine tam uygundur ve sen bu kararda tam isabetli davrandın. Zaten seher vakti Cebrail de aynı ifade doğrultusunda Allah'tan bana vahiy getirdi'' diyor. (Tecrid-i Sarih, Diyanet Tercümesi, No:289 hadis şerhiyle 1575 ve 1591 nolu hadisler)

Bu esirlerden erkek olanlar ''Üsame Bin Zeyd'' evinde; kadınlar ve çocuklar ise ''Remle Binti Haris'' evinde toplatılırlar. Muhammed erkeklerin idam kararını verdikten sonra Medine'nin bugünkü pazaryeri olan semtte hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha sonra erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp başları kesilir ve o çukurlara atılır. Muhammed bu kesim işleminde Hz. Ali ve Zübeyr bin Avam'ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Muhammed tarafında cennetle müjdelenmiştir. Ali ve Zübeyr kesim işine devam ederlerken Muhammed de bir yerde oturmuş onları seyrediyordu. Ayşe (Hz.) nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş. Erkekler idam edilirken, Yahudi kadınlar ve çocuklar da buna feryat edip saçlarını başlarını yolmuşlar.(Vakıdi, Meğazi, 2/512-517)

idamlar yapılmadan evvel Muhammed, sanki çok önemli bir büyüklükte bulunuyormuş gibi ''Arkadaşlar, onları şimdi idam etmeyelim; çünkü hava sıcaktır. Ayrıca eğer canları istiyorsa kendilerine hurma yedirin gibi'' traji-komik talimatta da bulunuyor. idamlıkların önüne atılan birkaç hurma da hayvana yem atılır gibi atılıyor. (Vakıdi, Meğazi, 2/512-14; Serahsi, Siyeri Kebir Şerhi, 3/1029 No: 1900)

Yaygın olan görüşe göre idam edilenlerin sayısı 800 ile 900 arasında değişiyor (Nesefi, Taberi, Alusi, ibni Kesir) . En düşük rakamı veren islamcı yazarlara göre (Begavi, Suyuti, ibn'il Cezvi) ise 400 ila 600 arasında Yahudi idam edilmiştir.

Muhammed, o insanları teslim aldıktan sonra bir yerde toplayıp kendilerine, ''Ey domuz ve maymun kardeşleri! Yediniz mi! işte haliniz; görün bakalım'' diyerek hakaret ediyor. Onlar da buna karşı, ''Ey Muhammed, biz senden bunu beklemezdik, neden böyle haksızlık yapıyorsun?'' şeklinde yanıt veriyorlardı (Bu kısım pek çok islami Kaynakta yer alır örnek olarak, Taberi, Ahzap Tefsiri, ayet 26-27) (idamlar konusunda en büyük eleştiri, yargılama olmaksızın idamların gerçekleştirilmesine atfedilebilir. Beni Kureyza kabilesinin her ferdi suçlu muydu? Aralarında suçsuz olan yok muydu? Neden hepsi birden, ayırt edilmeksizin, yargılanmaksızın idam edildi? Savaş esirlerinin idam edilmesi doğru mudur?)

Muhammed, bu Yahudilerin karıları ve kızlarından 16 tanesini özel olarak ayırıyor ve bunlardan Reyhane'yi kendine seçip geriye kalan 15 tanesini de diğer önemli dostlarına dağıtıyor. Bir Yahudi:

''Artık her şeyimize el koydunuz, hiç olmazsa gözlerimizin önünde namusumuza el uzatmayın'' diyor. Fakat, Muhammed bunu dinlemiyor (Kaynak: Vakıdi, Meğazi, 2/250)

Muhammed, ihtiyaç fazlası kadın ve erkek çocukların bir bölümünü, Sad bin Zeyd'e teslim edip onları satmak için Necd bölgesine, bir kısmını da şam tarafına gönderiyor. Müslümanlardan Muhammed bin Mesleme:

''Beni Kureyza Savaşı'nda kadınlar bölüşülürken bana üç tane düştü; hepsini de sattım'' diyor. (Kaynak: Diyarbekiri, Tarihi Hamis,1/499 ve Vakıdi age 2/523-25)

--Arif Tekin' in Yazısının Sonu--

Konu Hakkında islamcıların Soru ve Açıklamalarına Yanıtlar:

islamcı: Yahudiler, bu olaydan yıllar evvel Muhammed ile Medine'nin ortak savunması üzerine antlaşması yapmışlardı. Oysa Hendek Savaşı sırasında bu antlaşmaya ihanet etmişlerdir.

Yanıt: Muhammed'in Medineye hicret ettiği ilk zamanlarda böyle bir antlaşma yapıldığı tarihi kayıtlarda geçer. Ancak bu döneme kadar Müslümanlar Mekke'de azınlıkta olan ve mağdur oldukları için Medineye hicrete muhtaç bir topluluk görünümündeydi. Henüz silahlanmamışlar ve çete savaşına başlamamışlardı. Yahudiler bu koşullarda antlaşma yapmışlardı. Oysa kısa bir süre sonra Müslümanlar çete savaşına ve yağmalamalara girişti. Mekkelilerin ticaret konvoylarını kesmeye çalıştı. Baht-i Nahle olayı ile Müslümanlar ilk kez Mekke müşriklerine saldırarak silahsız dört kişiden bir kişiyi ödürüp ikisini ise tutsak aldılar. Bu tutsağa karşılık olarak fidye istediler. Müslümanların bu davranışları Medineli Yahudilerin tepkisini çekti.

Muhammed, Kurezya olayından evvel zaten iki Yahudi kabilesini ortadan kaldırmış idi (Bu olayların traji-komik yanı Muhammed'in Medine'ye misafir olarak gelmiş ama Medine'nin esas sahiplerinden olan Yahudileri kovmuş olmasıdır). Bu olaylardan sonra artık Medine antlaşmasının fiili olarak hiç bir geçerliliği kalmamıştı.

Muhammed, Medineli Yahudilerin Müslüman olması için çalıştı. Bunu başaramayınca onlarla arasına mesafe koymak için kıbleyi Kudüs'den Mekke'ye çevirdi. Çünkü Kudüs Yahudilerin kutsal şehriydi. Bu olayla birlikte Müslümanlar ile Medineli Yahudiler arasındaki eski antlaşma fiilen ortadan kalkmış idi. Medine'deki misafir Müslümanlar ile Yahudilerin arası iyice gerilmişti. Yahudiler, misafir olarak Medine'ye gelen Müslümanları artık sevmiyor ve düşman biliyordu, huzurları bozulmuştu.

Tüm bu nedenlerden dolayı Medineli Yahudiler Hendek Savaşı'nda Mekkelilere yardım etmiştir.

islamcı: Yahudi erkeklerin idam kararı Tevrat'a göre yapıldı.

Yanıt: Katliamın sorumluluğu altında kısmen vicdan azabı duyan Müslümanların sorumluluğu Tevrat'a yıkmak için uydurdukları bir iddiadır bu.

Sad Bin Muaz kararını açıkladıktan sonra Muhammed:

''Yaşa! Allahın hükmü de senin verdiğin hüküm ile aynı doğrultuda idi.'' demiş ve zaten verilen kararın önceden kendisine vahiy olarak indirildiğini söylemiştir. Dolayısıyla karar islam'ın ''tanrısının'' kararıdır, Sad Bin Muaz'ın değil.

Yahudiler müşrikleri desteklerken kendilerine göre haklı idiler. Dolayısıyla kendilerini haklı bulurlarken Tevrat şeriatının aleyhlerinde kullanılması mantıksız olurdu.

islamcı: Yahudi erkek esirler idam edilmeyip ne yapılabilirdi ki? O dönemlerde esir kampları da olmadığına göre, öldürülmeyip beslenecekler miydi? Eğer serbest bırakılsalardı tekrar düşman saflarda yer alırlardı.

Yanıt: Sanki başka seçenek yokmuş gibisinden yapılan bu iddialar aslında suç savmak amacıyla yapılmış bir savunma mekanizması değil mi? Çünkü, nasıl ki Yahudi kadınlar ve çocuklar esir olarak özellikle o dönemin ünlü Şam Esir Pazarı'nda satıldı iseler erkekler de aynı şekilde satılabilirlerdi. Ya da bir kısmı Müslüman ailelere köle olarak verilebilirdi (Bunu köleliği hoş gördüğümüz için değil daha o dönemde bile esirleri idam etmek ile serbest bırakmak haricinde başka bir seçeneğin daha varolduğunu göstermek için belirtiyorum). Demek ki Muhammed'in böyle bir seçeneği de var idi. Ama o bu seçeneği seçmek istememiş, ''tanrının'' bir elçisi gibi değil, tarihteki pek çok kral ve komutan gibi düşmanına karşı kin ve intikam duyguları ile davranmıştır.''

http://www.turandursun.co...=16&p2002_articleid=2
500 yahudi oldurulmus karilari muslumanlara cariye olarak verilmistir. islamin daha o zamanlar ne kadar merhametli oldugunu gosteren ibretlik bir olaydir.
(bkz: islam is peace)
islam karşıtı propaganda ifadesidir. şehrin kuşatılması sırasında kuşatan düşmana destek verenlere karşı mücadele söz konusudur.
(bkz: ben-i kurayza soykırımının kabul edilmesi)

müslümanların, islamın kılıcı ali vasıtası ile yaptıkları, sozlukun ışın kılıcı ile savundukları katliam.

ama savunma çok ilginç.

"bunları kestik, kestik ama vahşi değiliz. kitabımızda yazmıyor aslında bizim, yani biz bunları kendi ktabımıza göre değil onların kine göre kestik."

sonradan değiştirilmiştir dedikleri kitaba göre kestik diyor. o kitap değişti ise ortada bir sorun yok mu? değişmedi ise neden değişti diyorsun. o kitap eksikti bizim i tamamladı diyip de neden eksik ve hatalı olana göre iş yapıyorsun demezler mi muhammede?

dememişler.

anokrizm olmasa müslümanın gideceği köy yok ya.
savaş * sırasında müslümanları arkadan vuran bir topluluk hakkında yapılan bir güya insancıl yorumdur. tabii bu yorum sahipleri günümüze gelince nedense bu tür yorumları hiç yapmaz, "vatan haini" falan feşmekan bombardıman ifadelere girerler ama olsun...maksat islam'a, peygambere , müslümanlara saldırmak ya...o zaman atış serbest oluyor herhalde.
anasını erkeklere satanların uydurdukları katliam. başka söze gerek bile yok...
dersim katliamını okullarda okutmaya çalışan heriflere(akp zihniyeti) karşı kemalist ve türkçülerin en büyük kozu olması gereken, kıymetinin bilinmesi gereken katliam.
savaşta ihanet eden bir gruba kendi seçtikleri hakem tarafından kesilen cezanın uygulanmasıdır.
"lan siz ne kadar salaksınız lan"....

dediğimiz gibi, dersim katliamını gündeme getiren vatan haini dinci piççiklerin götlerini attırması bakımından kesinlikle ve kesinlikle gündeme getirilmesi gereken katliamdır. vatanını, türklüğünü seven herkesin, en kallavi maskelere bürünerek(onlar nasıl demokrat maskesine bürünüyorsa) bu katliamı nurcu-islamcı işbirlikçi zihniyete karşı, gerektiğinde suratlarına vurmaya hazır bir şekilde, daima koz olarak kullanması lazımdır. bu katliamı gündeme getirme tehdidi gerizekalı bir hümanizma oyunu değil, bir türklük görevidir.

bu katliam ve emevilerin türklere uyguladıkları tecevüzler ve katliamların gerçekliği, islamcı zihniyetin karşısında çelik bir yumruk gibi durmalıdır.
http://islamiyetgercekler...s.com/katliam-ve-tecavuz/
sizin hayali taneılarınız yüzünden yüz yılarsır yapılan kitlesel sapıklıkalrınızı vahşetlerinizi insalık çekiyor. evreniveya evreninde dışını artık herneyse var eden veya yapan veya yardımcı olan varlıklar veya varlık varsa bile böyl mongol bir din üretmez. bu insanalrı kandırmak için dötünden uydurulmuş şeyler. dötünden uyduranda arap olunca kendi fabtazilerine göre derliyor işte tanrı tasvirimi 4-5 karı bolbol kılıç kan günde 4 5kere eğilip kalkmak hayali yanrısından çok kendisine taptırtıyor arkdaş ve artık bıkkınlık geldi şu tümöründen insanalrın doğruları gerçekleri görüp şu onayları köreltmesi gerekli .