bugün

Çok mu belli ediyorum sevdiğimi
Kusura bakma sevdiğim
Ama ne yapayım işte ,
saklamak icimde tutmak
saçma değil mi sevgilim?

Sakın ola şaşırma
Şımarıp tepeme çıkma
Gün gelir
Sevmekten vazgeçersem
Sevildigin günleri unutursun
Bunuda aklından çıkarma.
aro
Bunca zaman beni götünden anladığın için sana hiç kızmıyorum. Arkamdan konuşanlara beni savunmayıp, aksine onlara katıldığın içinde. Verdiğim degeri zerre haketmedigin icinde tebriklerimi iletiyorum zaten. O gerizekalının tek amacı aramizi bozmakti. Hic mi farketmedin? Bu kadar mı körsün? Nasıl olur lan? Hic mi biseylerin hatrı yoktu... ne guzel zaman kaybetmişim ben seninle oyle. Kocaman yaziklar olsun bana.
tamam çok küfür ediyorum, tamam ağzım güzel iki laf yapamıyor, tamam karı kıza da çok bakıyom ( hayvanım evet) ama seviyorum lan seni. Gösteremiyorum çünkü nasıl yapıcamı bilmiyorum güzelim. Başıma gelen en güzel şeysin ağzını yediğim gel etme eyleme aç şu telefonunu, cevap ver mesajlarıma. Bak beni ergenler gibi buralara yazdırıyosun koduğumun zillisi. Saçını salışına, küsüp omzunu silkişine kurban olduğum.
Ben en yakındakini kaybettim , herşeyimi alıp gittin beni terkederken. ilk başta güÇlü oldum sonra ağlaya ağlaya yalvardım sana , bırakma beni diye. ikimiz de ağladık uzun süre hüngür hüngür. Sen benim meleğimdin , hikayemin tek kahramanı , dünyanın en güzel , en iyi insanı . sahi ya şimdi kimsin sen ? Aynı mısın hala ?
herkes döktürmüş nameler,şiirler,ağır laflar v.s.
ben kısa kestirme söylüyorum allah belanı versin mezarını görmek nasip olur inşallah.
eğer denk gelipte okursan.günler sik gibi geÇiyor.
bu yazıyı okuyan türk kardeşim. Bende bu yazıyı sana yazdım oku lütfen..

Mahalleye hırsız dadandı. Bakkal görevden alındı. Kasabın yerine manav atandı. Muhtar ve fırıncı "dış mihraklar" diyor. Hırsız yola devam ediyor... Memleketimizin hali şu an bu..

kısaca şöyle özetleyeyim,

"Icimizde şeytan yok.. Icimizde aciz var, tembellik var, iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunc birşey: Hakikatleri görmekten kacmak itiyadi var... "

Lütfen bari sen yapma silkelen ve kendine gel, hakikatleri görmezlikten gelme..
çok özlüyorum, tonlarca şey yazmak istiyorum, sana tonlarca şey anlatmak istiyorum. yapabildiğim tek şey bir sigara daha yakıp biraz daha ağlamak. içimde bir ağırlık var. atamıyorum. gitmiyor ağırlığın üstümden. göğsünde gün doğuşunu izlediğim adam. nasıl da kandırmışım kendimi. nasıl da inandırmaya çalışmışım kendimi beni sevdiğine. yüzümü ellerinin arasına alıp okşadığın anı unutmadım. araba kullanırken bir elin direksiyonda bir elin benim elimde "dünyanın en mutlu insanıyım ben galiba" dediğini de unutmadım. bana sarıldığını unutmadım. elimi uzatsam yakalayabilecekmişim gibi tam tepemde duran yıldızlara inat sana sarılışımı unutmadım. gitme gerizekalı. gitme aptal. gitme allahın belası. ne vardı lan izmirde? ne vardı o kızda? anladık, seviyordu seni. sen de onu seviyormuşsun belli. o zaman beni ne diye soktun hayatına imansız. niye baktın yüzüme o gün? niye gülümsedin gözlerimin içine? ne diye ısıttın içimi? sen çekip gittiğinde daha çok üşüyeyim diye mi? kim bilir nasıl eğleniyorsun şimdi arkandan ağlamamla. eğlenirsin, eminim. seversin sen öyle karaktersizlikleri. temizlenecektik seninle. sicillerimizi temizleyecektik. üzdüğümüz insanlardan helallik alamadık belki ama daha fazla üzmeyecektik en azından kimseyi. tertemiz bir geleceğimiz olacaktı. biraz daha vakit tanısan çok daha güzel olabilirdi. yine olur. yine toparlarım ben. ne yüklerin altından kalktım da bugüne geldim. elbet sen de geçersin. geçeceksin. ama napayım, ben de böyle atıyorum acımı kinimi. yazacağım sana, senin için. sen okumayacaksın. hep başkaları okuyacak. hep başkaları bilecek içimdeki yerini. hep başkaları dinleyecek senin için kurduğum hayalleri. deli gibi sevebilirdik birbirimizi. şimdi o kızla mutlu olsun diyorum hep. umrumda değil diyorum. ama içimde fesat bi piç var ve o piç inşallah o kız da seni kullanır diyor. affedemiyorum seni be orrrrrrospu çocuğu. ne affedebiliyorum ne unutabiliyorum. sevmek istemiyorum seni. yalnız kalmak istiyorum. kapımı kapattım kimseyi istemiyorum yanımda. en kötüsü, öyle çok acıttın ki canımı, seni bile istemiyorum yanımda. sadece kalbimden atamıyorum işte. oturuyorum ağlıyorum, özlüyorum, seviyorum ama istemiyorum artık yalanlarını hayatımda. lanet olsun ya. bana bu çektirdiğini gör istiyorum. ne kadar yaraladığını gör, için acısın istiyorum. sonra yine o salak tarafım başlıyor konuşmaya. senin canın acır, benim canım acır. acımasın. üzülme kestane şekeri. sen hiç üzülme.
bu yıl başı bana sensiz geçirdiğim koca bir yılı hatırlatacak. hüzünlü olacak biraz.
merhaba,
üç senedir aynı okuldayız ve iki senedir de yurtta aynı blokta ve aynı katta kalıyoruz seninle. günde en az beş kez karşılaşıp selamlaşıyoruz. banyoda dişlerimizi fırçalarken gülüşüyoruz falan. hatta asansörde karşılaştığımızda dördüncü kata çıkana kadar baya sıkı muhabbet ediyoruz. genelde aynı saatlerde yemek siparişi veriyoruz girişte beklerken biraz dedikodu yapıyoruz. çok iyi bir kıza benziyorsun ama şöyle bir sorun var ki iki senedir ben senin adını sormadım. hiç de merak etmedim. adını soyadını kim olduğunu nereli olduğunu ne okuduğunu kısacası hakkında hiçbir haltı bilmiyorum ama arkadaşlığımızdan çok memnunum. zaten ben cıvık cıvık kız arkadaşları sevmem. arkadaşlığımız mezun olana kadar bu şekilde devam etsin. harikasın.
ben hala seninle olan zamanlarımıza saygıyla bakıp anarken, sen hemen sonra arkasından fahişe dediğin insanları hayatına soktuysan bana yazıklar olsun.
bugun yine seni arayasım geldi ama gecti hemen. sevmiyorum seni . ne bu arama istegi anlam veremiyorum.
Bu aralar cok mu karşılaşıyoruz genc şeklindeki hitabimdir.
her günümü senle geçirmek istiyorum...
Artık güzel günlerimiz yok bizim.
Kimse için heyecanla ev temizlemeyeceğim mesela.
Ya da yatağımı bırakıp salonda uyumayacağım.
Özledim seni.
Sonra kimse senin telefonlarını benim gibi açmayacak.
Ve gecenin bir saati kimse seni öperek uyandırmayacak uykundan, tepende olur olmaz şarkılar söylemeyecek ardından.
Kimse 100 kez sormayacak ‘omzun uyuştu mu?’ ve sonrasında hayır cevabını verdiğinde kimse benim gibi şaşırmayacak.
iz bırakmamı ister misin diye sorduğumda, yüzündeki o şaşkın ifadeden sonra tırnağımı duvara sürterek bıraktığım o bordo oje izi.
Bir süre sonra o bile hatırlamayacak ikimizi.
Kimse odanın duvarındaki bordo çizgiyi anlamayacak.
Benim seni anlayamadan yaptıklarım gibi.
Ardından kimseye zorla film izletmeye çalışmayacaksın ‘Diktatör’ unutmadım onu.
Sana ilk sarıldığımda çalan şarkıyı da. *
Beni ilk öptüğün an gözlerimden akan yaşları da. *
Fon müziklerimiz hep güzeldi.
Hiçbirini dinlemiyorum artık.
Son konuşmamız da aklımda.
O yüzden beklemiyorum ya seni.
Tıraş sonrası yüze kolonya çarpmak gibi seni düşünmek sevdiceğim; bir o kadar ferahlatıcı oluyor, lakin fena halde can yakıcı etkiye sahip.
sana baktıkça içim acıyor, bu kadar özgürlük merakı bir insanken kendi kalbimi hapsettiğim gökyüzü parçası geliyor aklıma...
(bkz: huzurlu ol)
ezik ve psikolojisi bozuk tiplerce yazilan yazilardir.
sen hiç öldün mü?
ben öldüm.
Uzun zamandır ilk defa rüyamda gördüm seni. Ikimizde pişmandik hayatımıza aldığımız kişilerden ve birbirimizi özlemiştik. Sahi ozledin mi? Ben çok özlemişim meğer. Sesini kokunu seni. Neyse umarım hiçbir pismanligin yoktur ve cok mutlusundur. Hak etmemene ragmen mutlu ol.
çok özledim seni dön ne olur. yerini başka hiçkimse dolduramaz. doldursun da istemiyorum zaten. seni küstürenin .mına koyayım, çok geç olmdan dön ne olur. 10 numaralı forman seni bekler.
yılbaşı hediyesi ve yeni yılın ilk entrysi de sana tabii ki bitanem...

parasızlık yüzünden geçirdiğim en berbat yılbaşıydı bu.
hiç çıkmadım odamdan, alelade bir gün olsun istedim.
ilk yılbaşımız, ama yanyana değildik.
bundan sonraki tüm yılbaşılarımızın dipdibe geçeceğini bilmek ferahlatıyor en azından yüreğimi.
hediye de alamadım bebeğim, kırıldın mı bana?
ama telafi edeceğim, söz.
o güzelim sesini duymanın huzurunu ben neyde bulabilirim ki?
benim en büyük hediyem sensin!
bana verilmiş, bahşedilmiş en büyük lütufsun rabbimden.
dün ve bugün itibariyle ailemizin bireyisin, resmi olarak.
bizim evde hüzünlü bir bayram havası var artık.
allahım utandırmasın bizi.

seni öyle çok özledim ki...
her an her saniye içimden parçalar kopuyor.
sana o hep söylediğin, çok sevdiğin aşkla bakan gözlerim her köşede seni arıyor.
yüzüm çöktü.
güçsüzüm.
kolum kanadım kırık...

paramız olmasa da her durumda beraber gülebilmeyi,
tavlada seni yenmeyi,
gülen gözlerini,
"ya bu makarna olmuş bebeğiiim" dediğimde "bitanem o çiğ daha çiğ" deyişini,
her akşam eve bırakırkenki ritüellerimizi,
tek dal sigarayı paylaşmalarımızı,
sarılırken, birden ayaklarımın yerden kesilmesini,
çocuk gibi ikea arabalarına binip beni sürmeni,
üşümeyeyim diye sarıp sarmalamalarını,
uyurken, gözüme ışık gelmesin diye ellerini siper etmeni,
saçlarımı okşamanı,
"eve gitme benimle kal bebeğim ne olur" deyişlerini,
seni sen, beni sen yapan her şeyi
çok özledim latilokumum...

sabırla ve özlemle bekliyorum.

yeni yılımız; kutlu, mutlu, huzurlu, bir ömür boyu dipdibe, beraber olsun.

seni çok seviyorum...
tarihi iyi öğren iki gözüm: biz 'istiklal savaşını' ayağımızdaki çarıkla kazandık ayakkabı kutularındaki milyon dolarlarla değil. O gün cephede savaşanların çocukları torunları bugün hala bayramdan bayrama ayakkabı aldığında sevinip haline şükür etmekte. ve hazindir semt pazarından aldığimız bu ayakkabıların kutularını bile bize vermezler..
yine gelmedin noel baba :(
bırah ya!
güncel Önemli Başlıklar