bugün

sözcükler artık o kadar anlamsız ki. ne desem boş. umudumsun demiştin ama artık sende umutların tükendiğini görüyorum. "bir gecede karşıma çıkan bir güneş gibiydin. 5 aydan beri nefes alamıyordum. artık nefes almaya başladım." demiştin. eğer o zaman söylediğin gibi umudunsam ve sen umut aramazsan ben sana nasıl umut olabilirim ki?

Çıkmazlarınla boğma beni. Gel beraber aşalım şu çıkmazları. Sözcüklerin havada uçuşup gitmesi kolay. Senin içindeki acıyı anlatmak ise çok zor.

artık sen o istasyonda bekleyen yolcu değilsin. bense karlı dağların arasında vadilerin boş çıkmazlarında başı boş gezinen bir tren, seni bekleyen bir tren.

acılarına merhem olmaktan uzaktayım. umut olmak bana uzak. sessizce yol alıyorum sadece. belki bir gün o istayona gelirsin diye. çaresizliklerine çare olurum diye.
eyisan,
sen benim emeğim, sabrım, sınavımdın.
şimdi de ödülüm oldun.seninle gurur duyuyorum!
adının anlamı gibi ''iyi insan'' olacaksın sen!
daha da iyi olacak her şey.sen hep gülümseyerek bak yeter ki dünyaya...
Sigara isinden kavruk dudaklarım, her nefeste senelerin hasreti.
Her geçen gün ölürken düşlerim, tutunabildiğim bir tek senin silüetin
Çangıllarda el ele yürürdük. hani koşup koşup omuzlarıma zıplardın
Bütün bir ömrü koala misali ardımdan sarılarak geçirmek isterdin.
Çoğu gece oturur divanın önüne sırtımı dayardım . Sense minik bir kız çoçuğu gibi alır eline bir kitap gelir alırdın göğsümdeki yerini. Uzatırdın bana " hadi bana kitap oku" derdin.

zamanın sonsuzluğunda akıp giden kum taneleri gibi geçti günler. Ardından bir çoçuğu susturdum , dipsiz kuyularda öldürdüm bütün yaşanmışlıkları. Son kez toprak kokusunu içime çeker gibi çektim o gün kokunu.
Sensiz asırlarda kaybettim ruhumu. Sensiz sevda sağnaklarında erozyona uğradı yüreğim.

Ama ben kitaplardan hiç vaz geçmedim. Olurda bir gün gelir yine alırsın göğsümdeki yerini diye.
ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz: ben seni, sen kendini.
hep kal gitmeyi aklından bile geçirme sakın.sende gidersen o kapı hiç açılmamak üzere kapanır. git, git ama ben bu dünyadan gittiğim zaman git sakın ağlama, senin gözlerine yakışmaz gözyaşı. git ve bensiz hayatını yaşa, işte o zaman git. arada gene gel ben seni görürüm, konuş ben seni dinlerim, sarıl ben seni hissederim. sen göremesende orada olduğumu bil. ama ağlama hep gül, sana yakışanı yap.
Hiç bilmediğim bir şehirde uyanmak istiyorum.Anılarının olmadığı yepyeni bir yerde.sana benzetemeyeceğim insanların yaşadığı.Denizi olmayan,gökyüzü görmeyen bir şehirde.Mutluluk oyunları oynamak zorunda olmadığım.küçük hesaplardan arındırılmış.Ayrılıkların olmadığı,kimsenin gidemediği bir şehirde.Hiç durmadan şarkılar çalan,insanların hiç durmadan dans etiği.Zaman kavramının olmadığı bir şehirde.Gözyaşlarının olmadığı.Susarak yaşanabilen.seni bana hatırlatmayan.Senin olmadığın,seni tanımadığım bir şehirde uyanmak istiyorum.ilk kez senin mutluluğundan başka bir şey istiyorum bu gece tanrıdan.Affet.
Bi şarkı armağan etmek istiyorum sana, belki duyarsın uzaklardan.

ne çok özledim seni, bir bilsen ahh bir görsen
Sonbaharlarım gelir, o yaprak hiç düşmez
Hepsi bitti, hepsi bitti
Hepsi kaybolan günlerdi
Bir yalnız sen, bir yalnız ben
Bize ne, nasıl tüketti ki !!

Kısaca tnk -yine yazı bekleriz
çünkü benim her yazdığım sen kokar.
maillerine bir ara baksan ya hani başka yerlere bakacağına.
kimsin lan sen?
kişilksiz bir muşambayla kaplanmış biçimsiz bir ahşap masa da oturuyorum şimdi onurlu ve gururlu ha elimde bir kadeh de viski.. ben gittim aslında ama içimden bir ses sen gitmişsin diyor. ben gitmiş olsam bu kadar ağrımaz sol tarafım, kaburgam kırıldı zannettim röntgen çektirdim, bu ağrının başka bir açıklaması olmazdı ama değimiş, senmişsin..
senden nefret etmiyorum çünkü bende nefret gibi güçlü bir duygu uyandıracak kadar önemli değilsin. sen alçak bile değil, nazarımda bir çukursun. tanıdığım en adi, en şerefsiz, en kişiliksiz, en haysiyetsiz, en vicdansız, en düzenbaz, en yalancı ve en boktan adamsın.

çok şükür hayatımda değilsin..
telefonumu sessize kendimi de sensize aldım, ikimizden de çıt çıkmıyor.
sürekli bana bakan beni kesen göz göze geldiğimizde gözlerini kaçıran kız kişisi evet sana yazıyorum bunu:
sadece birazcık zamana, huzura ve mutluluğa ihtiyacım var.
http://www.youtube.com/watch?v=0yPMdWxSxUg

ara ara konuşuyoruz, öyle boşta değil. baya ben seni güldürüyorum seninde beni güldürmeye çaba sarf etmene gerek kalmıyor, verdiğin her cevap zaten sırıtmama yetiyor.

sen çok çekingensin, benimde senden aşağı kalır yanım yok.

saçma ve tuhaf gelebilir ama gecenin bir yarısı bir fotoğrafını beğendim ve uyudum. sabah uyandığımda da sen benimkini beğenmiştin.

ki bu, bir günaydından da -fazla- bütün günümü aydın etmeye yetti.

yoğunuz,

az ve öz konuşuyoruz.

ötesi olacaksa doğru zamanda olmalı ve seni önemli şeylerinden alıkoymamalı.

galiba var bir şeyler aramızda,

adını koyamadığımız.

ve bana bu saatte bunları yazdırabiliyorsa ve üşendirmiyorsa...

olmalı!

*

sahi biraz zaman geçti konuşmayalı. hadi bir sebep bulupta başlayalım yine sırıtmalarımıza.

iyi geceler.
orospu çocuğusun
bunu bil yani
ne masum gülüşün
ne kısık bakan gözlerin
ne de esmer tenin
hiç bişeyin güzel değil
bokum gibisin
olmamışın sen
annende suç yok
baban pezevenk o kadını kaç kere aldattı gık demedi kadın
zaten o melek gibi kadından sen nasıl çıktın bilmiyom
cinsini siktiğim cinsine çekiyo işte
allah belanı versin.
dile kolay o ilk mesajlaşmamızın, konuşmamızın, elini tutarken avuçlarımda hissettiğim terinin, bakışlarını kaçırmanın; bir bakışınla ne yapacağımı şaşırmamın üzerinden 4 yıl geçmiş. bakıyorum da geçmişe, aynı mutluluğu, sevinci, hüznü seninle tekrar yaşamak için bugün yapmayacağım hiçbir şey yok. seninleyken yağmur yağardı, güneş dogardı penceremden, sen yanımdayken yanlızlaşırdı sokak. daha güzel gelirdi kantinin nescafesi. ne oldu bize?ne oldu 'bitti' dedikte. yerime bir başkasını mı buldun? o lavuk seni sevecek, benim kadar mutlu edebilecek mi sanıyorsun? ayrıldığımızda 9 şubattı. ilksevgililer günümüze günler kalmıştı. almak için babamla papaz oldugum kolye cebımde, sızın sınıfa geldıgımde cebımde bır elımle kolyeye dokunup, bır yandan ' ne de cok yakısacak sevdıcegıme.' diye düşünürken çat diye ayrılalım dedin. olur mu lan böyle birşey? ben bitirmemek için çözüm ürettikçe sen 'olmaz.' dedin. istemiyorum dedin. o mk okulunda mıllet bana 'senınkı bursa dan bırısıyle gorusuyor.' dediklerınle 'yok lan. o kız oyle bırsey yapmaz. o kadar alçalıp bana yalan soylemez.' dedim. sonuçta öyle birşeyin olmadığını bugün gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. ayrılıktan sonra bende mal gibi gittim o kızla cıktım. hala dıyorum hayatımda yedıgım en gereksız b. k oydu. ama anla benıde senınle kac ay konusmusuz, neler paylaşmışız, onu da geç söz vermişiz.. ne bileyim sözün sadece lafta kaldığını. köy çocuğuyum ben. 5-10 arkadasım vardı. bize söz vermenın baska hıcbır seye benzemeyecegını soyledıklerı ıcın, bursa'da da böyledir sanmıstım. benım mallıgım bılıyorum. ne s. k var çocuk gibi her b. ka inanırsın. neyse..aramıza o kız girmeyecekti. ama seni her gün arkadaslarınla sen sakrak gördukce delırıyordum. sigaraya basladım o dönem. bir misillemaydi anlayacagın. o kızdan ayrıldıktan sonra tekrar konusmustuk ve sen benım ayrılmamak ıcın öne surdugum çözumlerın ne kadar dogru oldugunu, bıtırmeyebılecegımızı, yok yere bırbırımızı uzdugumuzu soylemıstın. herseyi dun gıbı hatırlıyorum goruyormusun? çok sevmiştim ve seni. gururumu kaç defa ezdim de geldim. aklımda hiç art niyet yoktu. olsa zaten o kadar çaba sarfetmez, şiirler yazmazdım. son sınıfta hanı ıkımızde okul degıstırdık ya, birisi senın sevgılın oldugunu soyledı bana. pek bır delılı yok ama ona sevgılın oldugunu soylemıssın. akıllı kızsın sen. benım ondean senınle alakalı bılgı alacagımı dusunmussundur. sınav senesı ders calısalım diye demişsindir. ya da başımı ağrıtmasın diye.. nasıl da pozitif düşünmek için çabalıyorum dimi? ne bileyim, ayrılık dışında bana, bize, sevgimize yakışmayacak birşey yapmadın ki.. seni bilinç altımda kötüleyecek birşey bulamıyorum; bu bileklerin kesikken kanamayı durduracak bir şeyin olmamasıdır. ve sen hergün biraz daha fazla kanıyorsun.. iki yıl hiçbir şekilde şu kıç kadar şehirde denk gelmemişken, - kahve içmeye, buluşmaya çagıracaktım kaç kere gururu geç, adamda mesaj atacak yuz bırakmadın!- tüyapta karşılaştık. ve sen yine başını eğerek geçtın yanımdan. yine elını tuttugumdakı mahcubıyetıne burunmustu yanakların.. eve gittigimde beni aramıştın o gece. havadan sudan konuşsak da - sudan'da ki terörden bile konusuyor olsak, sesını duymak beni yine de mutlu ederdı.- güzelldi o kadar aradan sonra sesını duymak. sankı 3 ay boyunca telefonda konusan bız degıldık. ne guzel teklıyordu kelımeler bogazımızda.. ne güzeldi. farkındayım zamanında çok sımarttım, çok sevdım, ne bileyım ıcımden gelenı, aklımdan gecenı dırekt yansıttım, bu degerımı dusurdu belkı ama aşk ezbere yasanmazdı. bende hep dogaçlama sevdim seni. mesaj attım sınavın nasıl geçtı dıye hala s. klemedın. olsun. 10 yıl sonra da ben bu yasananları, bır dal sıgara bir bardak kahve ile hatırlayacağım. senin için bir önemi olmayabilir bunların. geçmiş senin için 'geçmiş.' olabilir. değeri olmayan çöp yığını da olabilir. ben bu çöplüğü seviyorum. kimse sahip çıkmasa da ben sahipleniyorum. gidip başka yerlerde mutluluğu kovalamak varken, bu çöplüğün efendisi, bu çöplüğün kölesi olmayı seçiyorum. yaşattığın onca güzellik, hayatıma kattığın onca renk, çalıp götürdüğün tüm umutlarım adına sana teşekkürü borç bilirim. iyi ki vardın, iyi ki varsın; ve hayattasın..
son zamanlarda hıçkırıklarım,seni anınca geçiyor.sence,inanayım mı ?
Uzuldum senin icin bildigin ergen olmussun sende. He bi de yalanci.
sarhoş olmadan da seni çift görebiliyorum.
bu satırlar sanadır bilesin...
ben seni çok sevdim, değer verdim, sana önem verdim, sen ne yaptın hayır dedin. klasik zaten herkez hayır demeyi marifet zannediyo biliyomusun ilk başlar çok zordu kaldırması çok zordu ama başardım içimdeki seni öldürdüm ama bazen aklıma geliyosun içim burkuluyor. nedensiz, sebepsiz bitti diyorum yeter diyorum yazdığın yazıları okuyorum bana olmadığı halde nedense üstüme alınıyorum. sonra kendi kendime düşünüyorum hala mı düşünüyosun diye o artık seni düşünmüyo ki diyorum kendine ama sana şunu söylemem gerekiyor ki her ne olursa olsun zamanında birşey demiştim her ne olursa olsun hep yanında olacağım diye. olan oldu ikimizde ayrı yollardayız ama ben sözümün arkasındayım yanında olacağım.
karnım ağrıyor... heyecanlandım ondan sanırım. demin telefonuma bir mesaj geldi, sen sandım ilk önce, açtığımda sen olmadığını gördüm hayal kırıklığı yaşadım. ama hala karnım ağrıyor. seviyorum diyordum da, artık ondan da emin değilim. saçmalamaya başladım. eğer bugün mesaj atmazsan, bu beni ikinci ekişin olacak ve benim seninle muhattap olmamamı gerektirecek. tabiki yapamayacağım. çünkü seni gördüğümde dayanamıyorum. bana bakmadığında, konuşmadığında canım yanıyor. ne diyeyim ki. tanrı kahretsin.
ben herkesi doğum günümde unuturum.
en yakın arkadaşlarım, eğer o güne kadar bana ulaşmadılarsa unutulurlar. kafama koyduğumdan itibaren.
en yakın arkadaşlarmı, sevdiğim kişileri, belki aşık olduğum kişiyi doğum günümde kafamdan silerim ben.
elimden gelen her şeyi yaptığımı o gün farkederim.
o gün kendimi farkederim, ve sadece eşlik ettiğimi, kimseye sahip olamadığımı o gün anlarım ben. o gün attığım o mesajların ne kadar gereksiz insanlar uğruna olduğunu anlarım.
o gün geçti. ve ben artık ne kadar boşa çırpındığımı anladım bazı kişiler için.
aylar önceden yaptığım planların ne kadar sığ insanlar için olduğunu anladım o gün. kendimi kavradım bir yıl sonra yeniden, geçen yılki gibi, ve ondan öncekiler...
kimler akbaba, kimler yanımda, baktım, kimseyi göremedim. vicdan hesaplaşması, ya da her neyse.
hayır, kimseye kızmadım, küsmedim, üzülmedim. tarzım değil.
zaten sitem etmiyorum ki, bunların nedeni doğum günü beklentisi değil zaten. doğum günümde mesaj atmış biri de benim için bitmiş olabilir.
bu bir afyonun patlaması olayı. kafaya dank etmesi.
ve kendim için mutlu olmam gerektiğini bir kez daha anladım, sadece kendim.
Dolaylı yoldan anlatılmaz mutsuzluğum, gün geliyor bazen yaşamak istemiyorum.
Uyumak istiyorum bazı maddeleri kullanmadan solurken zorlanmadan hasımca yoklanmadan.
Ordan burdan duyduklarına inanmasan ondan bundan bi farkın var bak ben susmuyorum.
Çok mu zorum bilmiyorum ya da bildiklerine gelmiyorum sevdiklerini sevmiyorum sevemiyorum. Kötü huyum çok maalesef işte böyle maalesef fakat sen gibi yalan dolan bilmiyorum.
cumartesi gecesi diye içimden gecirdim. arasam mi aramasam mı bilemedim. belki arasaydım pazar sabahı kahvaltı yapalım mı dicektim. ama arayamadım.