bugün

diğerleri.

hep bir yerden çıkar bunlar. çok sinsidirler. bir insan postunda dolaşan hayvandırlar. bunlar aç gözlülüklerinden ya da hayvan olmalarından süregelen sahip olamadıklarına karşı bir itici güce sahiplerdir. midesiz, saygısız ve insani duygulardan yoksun olmalarından kaybedecek bir şeyleri de hiçbir zaman yoktur. birileri vardır, sonra başkaları ortaya çıkar ve arsızca ortalığı mahvederler. çoğu zaman mutsuz hayvanlardır bunlar. genelde birilerinin işlerine o salak burunlarını sokmayı, acizliklerinin de yardımıyla çok iyi başarırlar. mutsuz olmaları, birilerinin de mutluluğuna engel olmaları gerektiği hissiyatını verir bunlara. bazen birilerinin de bu başkalarına engel olmaması, başkalarının işine haylice yarar. işte o anda birileri de başkalaşımın dolaylarındadır( bu ki ayrı ve bir diğer iğrenç konudur zaten).

dünyada sadece onların (başkalarının) rahatsız edebileceği, sadece onların hayatına musallat olabileceği birileri vardır, öyle sanarlar. kendilerinin birileri, hiçbir zaman o boş kafalarına gelmez. sadece o anda veya geniş zamanda 'nasıl bir pislik yapabilirim de kendimi kanıtlayabilirim' derdindedirler. kendi başkalıklarının iğrençliğini birilerine bulaştırmaktan zevk alırken, kendi birilerinin de olduğunu hatta şu an kolunda, elinde olduğunu unuturlar o boş kafalarıyla. yine o boş kafalarında kendi kendilerine yarattıkları bir haz mekanizması vardır. yanından geçen farklı bir cinse ya da hemcinse mümkün olursa saatlerce bakıp 'o da bana bakacak mı?' nın hayalini kurar. okulda, otobüste, kaldırımda, barda, aile çay bahçesinde kısacası gökkubbenin her santim aşağısında dışarıya pis ağızlarından karbondioksitlerini salarlar. birilerinin; huzuru, sakinliği çoğu zaman bunlara bağlı değildir evet ama insan sabahın 7'sinde yan daireden gelen duvara çivi çakma sesini duymak zorunda değildir( konumuz bu hiç değil). ben her zaman -kim ne derse desin- bu başkalarının; birilerine musallat olduğunu hissettim ve gördüm. bu yüzden insan denilen canlının içindeki o hayvana hiçbir zaman onay vermiyorum. bugün bana yarın sana o başkaları. şimdi dediklerime karşı başkaları, 'sktirgit dünyamızdan, marsa git iyisi' derse eğer, insanlar dünyanın baştan beri birilerinin olduğunu çok iyi bilmeli ve ona göre konuşmalı der karşılık olarak birileri.

insanın pusulası cinsel organı değil beynidir, insani ve ahlaki duygularıdır. ama insan pusulası işte o. başkalarınınsa hayvanlarda olduğu gibi. yani sözün özü birileri ve başkaları arkadaşlarım; birilerinin çevresinde ne zaman başkaları gözükür o an başlar kötülükler. birileri başkaları olmadan yaşayamaz diyorsa da birileri, adem ve havva'yı bilmiyor demektir. *
başlamadan: Büyük bir hayalin peşinde, sıradanın devamlı müşterisiyim

Başkaları ne der telaşı ile yaşayan kimliği belirsiz bir güruh var toplumumuzda. Şunu yaparsam ne olur? onu alırsam ne derler? sen desem küserler mi? sus desem döverler mi? gibi sorularla hayatını idame ettiren bir yığın insan. Anlıyorum bu insanları. Suçlu onlar değil içinde bulundukları dünya ve onlara hayat bu çizenlerdir. Çizgiler belli kurallar belli oyuncular değişse ne çıkar?!(bu işin sosyal boyutu)

insanlar diğer insanları umursar ve onlara göre hayatlarını şekillendirirler. Dış dünyalarındaki bu planlı, organize, kurallı iş iç dünyalarında da aynıdır. Fakat bu sever kurallar çok fazla işin içinde değildir bilakis yasadışı hisler etkilidir ve o yasadışı hisler insanı bir aşka hapseder.. Aşık olan insan artık kendisi değildir başkasıdır ve bambaşkasına aşıktır. Hayatının geri kalan kısmında gönlünü kime verse hep o başkasının baskısı vardır üzerinde. Zira o bambaşkadır. O ne yapıyor acaba? beni düşünür mü gecenin son demlerinde sabahaın ilk ışıklarında? masum masum gülen çocukların gözlerinde benim onu gördüğümü bilir mi? beni başka biriyle görünce ne der?

Başkası işte başkaları bir de bambaşkası aynı köke dayanan aşağı yukarı aynı harflerle oluşturulmuş ama aralarında ki fark dağlar kadar olan kavramlar kelimeler adına ne dersen de işte. Aynı yaratıcı tarafından yaratılmış hepsi de çamurdan hepsi de insan ama biri başka öteki başkası biri de bambaşkası..

Başkalarından bıktım ben. Başım bunlarla belada. Bambaşkası olanı arar dururum hep. Yeri yurdu bellidir aslında, iki adım ötede ya da üç sokak beridedir lakin ona ulaşabilmekte başkadır..

Bambaşka ya dair iç burkan detaylar vardır bir de: onun duruşu başkadır, bakışı başkadır, ayazda bile yakışı başkadır, konuşunca sesi başkadır, susunca edebi başkadır, eli-gözü-saçı bambaşkadır, tebessümündeki asalet başkadır, kızınca kahretmesi başkadır, onda vefa başkadır, cefa başkadır, derdi.. ölümcül derdi.. öldüren derdi.. ölümle arkadaş ölümün gölgesi derdi.. başkadır, onun farklarını sıralama gafleti bile başkadır, başkalar ve başkaları arasındaki bu insan, başkalıklarının sayesinde bambaşkadır..


Başım başkaları ve başımdaki bambaşka ile belada..

ya rab belayı aşk ile kıl aşina beni

bir dem bela-yı aşktan etme cüda beni

..Fuzuli
ben hariç herkes.benim etrafımdan akıp giden,dolaşan herkes.benim hayatımı şekillendiren ,üstelik bana da sormadan...beni üzen ,beni aşık eden ,beni şaşırtan,beni heyecanlandıran,beni mateme sokan,beni merak eden,beni tınlayan,beni tınlamayan,beni umursamayan,beni yere göğe sığıdıramayan...ben o 'başkaları'na aşık da oldum ,sonra başka 'başkaları' sebebi ile de ayrıldım.o başkaları beni hem dünyanın en mutlu insanı hem de en mutsuz insanı yaptı.hatta sadece bir 'başkası' bana bu her iki durumu da yaşattı.ben anladım ki,başkaları olmadan olmuyormuş hayat,onların bana yansımaları olmadan.bazen onları görmezden gelmem gerektiğini ama yanımdan geçerken meydana getirdikleri rüzgarı da hissetmem gerektiğini anladım.hep kendime bir 'başkası'nı seçtim.birilerinin hayatlarında ' başkası' oldum.ben hep başkasını sevdim,başkasını özledim.başkası da benim sevdiğimi sevdi...yaşamak enteresan birşey aslında şöyle düşündüğümde...başkaları ile...