bugün

Kadıköy'de ansiklopedi de ismi geçen tarihi pastane.
Harika pasta ve tatlıları,nostaljik havası,yazın bahçesiyle vazgeçilmez yer..
Eskiden edebiyatçıların buluştuğu pastaneydi. Şimdi hatırladığımız kadarıyla Kadıköy'de kalmıştır. Bir kuşak Baylan'da yetişmiştir dersek yalan olmaz.
Karaköy Şubesi 1990 lı yıllarda kapanmış pastanedir.

--spoiler--
Pastaneler şehir kültüründe oldukça önemli bir yer tutar. işte eski istanbul dokusunda adeta inci değerinde olan bir pastane de Baylan'dır. Lezzetli pasta, turta ve çikolatalarıyla, kakao ve kremaya dayalı Batı kökenli tatlılarıyla ünlü Baylan'ın tarihi 79 yıl öncesine dayanır. Yani bir anlamda Cumhuriyetle yaşıttır Baylan.
Baylan pastanelerinin kurucusu Epir asıllı Rum Filip Lenas Arnavutluk'tan Türkiye'ye göç ettiğinde henüz 15 yaşındadır ve tek hedefi iyi bir pastacı olmaktır. istanbul'a yerleştikten sonra birkaç yıl Fransızların çalıştırdığı Türkiye'nin ilk çikolata imalathanesi Mulatiye'de çalışır sonra düşünü gerçekleştirir; 1923'te Beyoğlu Deva Çıkmazı'nda ilk pastanesini açar.

Adını, Fransızca I'Orient (Şark) sözcüğünün okunuşu olan "Loryan" koyar. Ve çok kısa bir süre içinde adı, dönemin ünlü pastaneleri Markiz, Lebon ve Moskova ile birlikte anılmaya başlar. Çünkü 200 çeşit pasta ve şekerlemesi onlara rakip olacak kalitededir.

O dönem belirli birkaç lüks otel vardır; yabancı konukların, büyük devlet adamlarının gelip kaldığı Pera Palas, Park Otel, Tokatlıyan gibi... Atatürk, bakanları ya da yabancı konukları istanbul'a geldiğinde, Dolmabahçe Sarayı'ndaki davetlerin yemek ve tatlılarını Markiz, Lebon, Baylan el ele vererek yaparlardı. Evlerinde, yalılarında düğün ve toplantı yapan seçkin istanbullulara Baylan ekibi hizmet veriyordu.

Yabancı adların Türkçeleştirilmesini öngören yasa uyarınca 1934 yılında Loryan adı Baylan olarak değiştirilir. Pastanenin müdavimlerinden olan Sanat Tarihi Profesörü Burhan Toprak'ın teklifiyle konulan Baylan adı, Çağatay Türkçe'sinde "Kusursuzluk, mükemmellik" anlamına gelmekte. Baylan bu ismi aldıktan sonra bazı kişiler soyadı olarak Baylan'ı seçer, çocuklarına bu adı verir olmuşlardır.

ikinci pastane, ilkinden sadece iki yıl sonra 1925 yılında Karaköy'de daha meydan bile yokken, bugün olmayan bir binada açılır.

Sonra 1928'de Beyoğlu istiklal Caddesi'nde Luvr Apartmanının zemin katında 148 numarada Beyoğlu Baylan tekrar hizmete girer. Daha sonra, Karaköy Baylan 1954'de bugün Axa Oyak'ın bulunduğu tarihi binanın giriş katında ikinci kez açılır.

Baylan'ın bugünkü sahibi Harry Lenas, Filip Lenas'ın büyük oğludur. Harry Lenas liseyi bitirdikten sonra Beyoğlu Baylan'da mesleği öğrenir. Bir yıl Viyana'da pastacılık okulu Zuckerbaecker Schule'de öğrenim görür. Viyana'da çeşitli pastanelerde tatil günleri bile staj yapan Harry Lenas, isviçre'nin Luzern şehrindeki Richmont Fachshule'de de 9 ay yatılı olarak pastacılık ve çikolata pralin konusunda eğitim alır. Harry Lenas daha sonra ünlü Mövenpick Restaurant'da da çalışarak okullarda öğrendiklerini uygulamaya başlar. Gefrat Solingen'de çikolatacılık kurslarına da katılan Harry Lenas akademisyen bir pastacı olarak Türkiye'ye döner. Harry Lenas artık bir pastacılık ve çikolatacılık uzmanı olmuştur.

Harry Lenas, babasının izini takip ederek 1954 yılında Türkiye'ye döndükten sonra Karaköy'de tünel çıkışının karşısında ilk gündüz barı "Tagesbar"ı açar.

Dondurma, karamel, badem, vanilya, fıstık ve krem şanti ile yapılan ve üstüne bal ve karamel sosu dökülerek bir kedi dili bisküviyle servis edilen Baylan'ın ünlü tatlısı "Kup Griye"den sonra, Baylan'ın ilkleri arasında, italyan espressosu, italyan dondurması, milk shake'ler, iskandinav kanepeleri ve tost sayılabilir. Bildiğimiz tostlardan farklı olan bu tostlar, tam yağlı gravyer peynirinden yapılıyordu. Türkiye'de ilk cappuccino da Baylan'da tadıldı. ilk likörlü, pralinli, limonlu ve krokanlı çikolatalar da Baylan'da istanbullularla buluştu.

Baylan'ın Kadıköy şubesi de Filip Lenas'ın, ingiltere'de işletmecilik öğrenimi gören küçük oğlu Mihal Lenas tarafından 1961 yılında açıldı. Bu arada 1939 yılında Karaköy Mumhane Cad numara 19'da kurulan Baylan Çikolata Fabrikası faaliyetlerini uzun bir süre burada sürdürür, 1953 yılında Gayrettepe'ye taşınır (Bugün Yapı Kredi Bankası'nın bulunduğu yer) ve 1984'de kapanır. Baylan artık bir marka olmuştur.

Karaköy'deki Baylan Tünel ile Karaköy'e inen Kadıköy yolcularından bir çoğunun vapura koşmadan önce ayakta kup griye yedikleri, pasta ve çikolata aldıkları bir dükkan konumundayken, Kadıköy Baylan da asmalı bahçesiyle her yaştan insanın severek gittiği bir pastane olarak bilinir. Beyoğlu'ndaki Baylan ise her dönemde ünlü edebiyatçıların buluştukları, toplanıp söyleşiler yaptıkları bir yer olarak anılarda kaldı. Beyoğlu'ndaki Baylan'ın edebiyatçı müdavimlerinin sayısı 1950-1960'lı yıllarda 40'a ulaşmıştı. Beyoğlu'nun kötüleşen şartlarına dayanamayan Baylan 1967 yılında kapanmak zorunda kaldı. Karaköy'deki Baylan da binanın onarıma girmesi dolayısıyla 1992 yılında faaliyetini durdurmak durumunda kalmıştı. Geriye ise şimdilerde faaliyetini sürdüren Kadıköy Baylan kaldı. Bu pastane bugün istanbul'un en eski pastane kurumu olarak faaliyetlerini başarıyla sürdürmekte.

Baylan Pastanesi Türk edebiyat tarihinin yazılmasında da büyük bir rol oynamıştır dersek abartmamış oluruz. Çünkü bugün bazıları hayatta olmayan birçok edebiyatçı, şair, ressam, karikatürist ve tiyatrocunun buluşma yeri olmuştur Baylan Pastanesi...

Beyoğlu'nda istiklal Caddesi’ndeki Baylan’ın müdavimleri arasında Atilla ilhan, Oktay Akbal, Behçet Necatigil, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Haldun Taner, Cemal Süreyya, Salah Birsel, Peyami Safa, Orhan Kemal, Orhan Duru, Ahmet Oktay, Fethi Naci gibi yazarlar vardır. Leyla Erbil, Tomris Uyar, Sevim Burak gibi kadın yazarlar da pastanenin müdavimleri arasındaydı. Bu gruba daha sonraları Baylancılar dendi ve edebiyat tarihinde de Baylancılar Akımı olarak yerini aldı. Kadıköy Baylan'ın müdavimleri arasında ise; her gün gazetesine yazısını buradan yazan Tarık Buğra’yı sayabiliriz.

Baylan bir buluşma yeriydi. Bugüne kadar ne kadar başarılı olmuş sanatçı, edebiyatçı varsa orada buluşur, konuşur ve tartışırlardı. Bu ateşli sohbet ve tartışmalar sonunda oluşan düşünceler, fikirler eserlerine de aksederdi. Şairler son yazdıkları şiirleri ilk burada okur, yayımlanmış en son hikayeler üzerindeki tartışmaları burada yaparlardı. Yeni felsefi görüşler de Baylan'da su yüzüne çıkardı. Beyoğlu Baylan kısacası bir çeşit gündüz buluşma yeriydi. 50'li yıllarda Baylan'ı mekân tutan edebiyatçı ve sanatçıların sayısı 40'ı aşmıştı. Kısacası Baylan adeta bir edebiyat okuluna dönüşmüştü. Baylan serüveni, Beyoğlu'nun bozulmaya başlamasıyla 1967 yılında sona erdi.

Filip Lenas'ın büyük oğlu olan ve Bugün Kadıköy Baylan'ı işleten Harry Lenas liseyi bitirdikten sonra ilk defa Beyoğlu Baylan'da bu mesleği öğrenmiştir. O yıllardan bu yana uluslararası seminerlere, konferanslara katılan Harry Lenas, "Ckhaine des Rotisseurs" adlı gurme kulübünün de kurucu üyesidir. Yılda dört kez uluslararası fuarlara gider. Yeni bir tad oluşturulacaksa önlüğünü takarak mutfağa girer. Önce kendi test eder, ama artık gözüyle bile anlamaktadır pastanın neye benzediğini.

Mevsim yaz ise Kadıköy Baylan'ın sarmaşıklarla örtülü bahçesinin dinlendirici konumu ayrı bir güzellik sunuyor. Sıcak ve ilgili bir karşılama görünce Baylan'ın ne anlama geldiğini hisseder gibi olursunuz. Baylan Türk insanının damak zevkine hitap ederken aynı zamanda yetiştirdiği ustaları Yunanistan, Amerika ve Avustralya gibi ülkelerde ünlü pastanelerde çalışmaya başladılar. Bazıları kendi işyerlerini açtı. Meslek içi eğitime inanan ve pastacılık alanında ömrünü tüketen, bundan da büyük bir zevk aldığını söyleyen Harry Lenas Baylan geleneğinin sürmesini arzu ediyor.

Yalnız Kadıköy'ün değil, istanbul'un en nezih pastanelerinden biri olma özelliğini koruyan Baylan'ın tarihçesi Meydan Larousse'da da yerini almıştır. Bu tarihçe halen pastanenin göze çarpmayan bir köşesinde asılı durmakta.

http://www.baylanpastanesi.com/oyku.html
--spoiler--
dünyanin en güzel tatlisi olan kup griye gibi orgazmik gidaya sahip sevimli bir amcanin islettigi kadiköydeki dört dörtlük pastane.
bir istanbul klasiği..
şık ama tiki değil , köklü ama içi geçmiş değil ,bilenlerce bilinen ama piyasaya düşmüş değil.. kadıköy'ün tüm hengamesinde kıyıda köşede kalmış bi pastanedir..ne zaman içine girsem kafamda istanbul hatırası çalmaya başlar..
hani filmlerde güzel kız , esas oğlana değil de gözlüklü ezik görünen ama kızın hep yanında olan tipe aşık olur ya öyle bi yerdir..gözlüklü ezik çocuktur..
öz türkçede, nazlı, şımarık anlamında olan kelime.
artık bebekte de şubesi olan pastahane.yalnız o fiyatlar ne olmuş ölee kup griye 16türk lirası ** altınkılıç diye bir aile devralmış harry lenas*ın çocuğu yok çünkü.
--spoiler--
bu altınkılıçlar da şımarık genç kızlarına müdürcülük oynasın diye almışlar herhalde ya da gelinleri mi bilmiyorum kafasını kırmak istiyorum.yalnız kadıköyde 16 tlden kup griye satarsanız öldürüler sizi.
--spoiler--
bir yıl komiliğini yaptığım pastanedir... Çok küçüktüm o zamanlar. Muhtemelen 13 - 14 yaşlarındaydım. çok az şey hatırlıyorum malum 15 sene geçmiş. Harry amca vardı, Ali abi vardı bulaşıkçı. Asıl ismini öğrenemedim bir türlü. Kadıköy Rumlarındandı. Fanatik Fenerliydi onu bilirim. Jay Jay Okocha yeni gelmiş fener'e. kırmızı kramponlarıyla rakip takımları ağlatıyor resmen. Hoşuna gitmiş demek ki. Sürekli onu söylerdi bana.

Videoyu izledim. Harry amcayı gördüm şimdi.

http://www.habervesaire.com/haber/1667/

iznimde gideyim bi kup griye içeyim en iyisi...
süpersonik makaronlar yapan pastane.
bir tanesi için adam öldürülür.
(ilaveten) bir su sayacı markasıdır.
kadıköyde yine uğradığım tarihi pastanedir. makaronlarına ve kup griyesine laf yok ama el değiştirmesi içimde kuşkular doğurdu. kup griyemi kaşıklarken çevreme bakındım ve genelde orta yaşlı insanların geldiğini fark ettim. gençlerin burayı keşfetmesi lazım. fiyatları tuzlu ama bu durum iki tane kup griyeyi götürmemi engellemedi. garsonun şaşkın bakışları eşliğinde ikinci kup griyeyi söyledim. afiyetli yedim. bu lezzeti tatmadan geçmeyin.
umulan odur ki, belediyelerin pastanedir, kafedir her yeri islamikleştirme poitikası gereği yaptığı uygulamalardan nasibini almasın.

(bkz: inci profiterol)
bebek şubesi'nde yaz akşamları 6-7 gibi oturup kahve içmenizi, bi şeyler atıştırmanızı öneririm. bebek civarında en naif, en sakin yerlerden biridir. kup griye ve montebianco şiddetle tavsiyedir.
(bkz: lan mı canın sağ olsun)
makaronu türkiye'ye ilk getiren pastane. kadıköy'deki bebek'e göre hem fiyat hem kalite olarak daha iyidir.
kadıköy denince akla gelen üç beş noktadan biri olan pastane. kadıköy çarşısında hacıbekir le karşı karşıyadır.
kup griye denen enfes dondurmalı tatlısıyla meşhur ülkemizin ilk pastanesi. bebek şubesini kesinlikle kup griye için tavsiye etmem. Ayrıca Kadıköy şubesini görmediyseniz Baylan'a gittim gördüm dememeniz gerektiğini düşünmekteyim efenim.
kadikoy baylan' in garip bi kokusu var.

cok yasli bi teyzenin evine gidiyormussun da o sana dunyanin en guzel tatlilarini yedirip, sana sarilip, annenin evine geri yolluyormus gibi.

icerisi bambaska bi dunya,
Pastaneleri'nin kurucusunun oğlu 85 yaşında vefat etmiştir.

http://www.hurriyet.com.t...0116294&utm_term=post