suriye'de yaşanan olayları olduğundan çok daha büyük göstererek, bir siyasi boşluk ve daha sonrasında batı yanlısı bir hükumet kurmak isteyen amerika öncülüğündeki batılı egemen güçlerin dünya kamuoyuna söylediği yalanlardır.

suriye'de ki isyanı çıkaran küçük grubu, suriye halkının içinde önemli bir çoğunluk gibi gösterme çabası var. zaten türkiye ve diğer komşu ülkelerin sınırına dayanan halkın büyük çoğunluğu da muhalif olduğu için değil, oluşabilecek olası büyük bir karmaşadan kaçmak için ve daha iyi yaşam koşulları umudu ile gelmişler bu sınırlara.

batılı * diğer ana akım medyada yer alan haber ve görüntülerin, çoğunun uydurma ve yalan olduğunu anlatan birkaç görüntü:

tayfun talipoğlu görüşleri tv 8:

http://www.youtube.com/watch?v=ytMTC3VtjTQ

hüsnü mahalli görüşleri sky 360:

http://www.youtube.com/watch?v=PpASMzfzNIQ

al jazeera ve cnn'in yalanlarının görüntüleri:

http://www.youtube.com/watch?v=4gdrsKdgp3I

yeni mesaj gazetesi ekibinin görüntüleri:

http://www.youtube.com/watch?v=I2zmFdbcsAw&feature=related

kimse "suriye günlük güneşlik olaylar yok demiyor", gerçeği inkar etmiyor ama böyle abartıldığı kadar değil. amaç belli batı uşağı yeni hükümetler, tıpkı diğer arap ülkelerinde olduğu gibi. maalesef bu oyunda batının en büyük destekçisi türkiye ve trt başta olmak üzere yandaş türk medyası.

bu işlerin nasıl döndüğünü çok güzel anlatan, 97 yapımı wag the dog filmi var. izleyen herkes bu işlerin nasıl döndüğünü anlayabilir.
hükümetin bu çetrefilli yolda halkın desteğini kazanabilmek için - hadi taşeronluk demeyelim önyargı olmasa da öyle durmakta- en büyük savı "yanı başımızda müslüman bir halka karşı bu mezalime göz yummayacağız."dır.
ırak savaşında destek turlarında olan amerikalılara 2001 e tam destek sağlamıştı akp fırsatı 2003 te bulabilmişti. halkın karşı çıktığı mart tezkeresine sonbahara doğru eyvallah diyebilmişlerdi. toplumda büyük düşler karşılık bulmakta insanlar bunu desteklemekte tamam demesekte çoğunluk diktasına katlanmaktayız.
ama en azından sağ duyulu bir şekilde düşünmeye çalıştığımızda dinin siyasallaşmasının toplumdaki isteklerde güncellemenin dışında israil- filistin, iran,ırak,libya,
mısır en son şimdi de suriye de bizim içinde olmaya çalıştığımız büyük oyunda siyasal islamın nasıl bir sos muamelesi gördüğü ortadadır.
mümkünse interaktif haber kaynaklarına ulaşabilenler - haber kaynağını doğrulatmak - öğrenmesi basit bir süreçtir- ana akım haber kaynaklarından bu konjoktür kaynaklı denilen olaylarda uzak dursunlar.
ölümlerde dindaş ırktaş olanlara değil insan ölümlerine üzülenler için bu kadarcık bir sağduyu yayılsın kanser gibi.
Şuanda bütün dünya suriye'de şöyle katliam yapılıyor , böyle işkence yapılıyor diye bas bas bağırıyor. Haberler doğrumudur bilinmez. Ama batı basını ne zaman işine gelmeyen haberleri vatandaşla, halkla paylaştılar ki, Bilmememiz gerekenler hep hasır altı olurken, Azıcık ucundan bilgilerle bizi korkutarak verdiler bu haberleri, Irak'ta tüm hapishanelerde, tüm karakollarda evlerde, sokaklarda, camilerde! aklımıza gelebilecek her türlü işkence mevcuttu. Keza bunların bir kısmı üstü kapatılmış bir biçimde önümüze çıktı. Peki ya diğerleri, sokakta öldürülenler, üst üste konulup çeşitli daha bilmem kaç tane insan işkence gördü ama biz görmedik. Batı basını bunları hiç göstermedi, görmemiz gereken bunlar değildi. Göz yumdular, göz yumduk.

Anlaşılan o ki ırakta'ki petrol rezervlerini paylaştılar ve orada yapacak pek fazla işleri kalmadı. Şimdi sıra suriyede olsa gerek, Arkadaşın dediği gibi orada isyancıların sayısı fazla yok. Eğer olsaydı suriye şuanda değişirdi. Tıpkı mısırda olduğu gibi yada kaddafinin başına gelenler gibi.

Daha ne kadar sessiz kalmalıyız, yada daha ne kadar sessiz kalacağız. Herhalde o amerikan ve israil askerleri birgün sınırlarımızdan içeriye girdiklerinde olacak ama , hoş zaten şuanda istedikleri herşeyi elde etmiş durumdalar. Fazlasıyla dağıttım yine konuyu. Ama genellersek suriyede beşar esad'ın yaptığı yanlışlar tabikide var ve bunlar çözülemiyecek sorunlar problemler değil.