bugün

yuh artık dedirten olaydır..bu ülkede polisin adam öldürme özgürlüğü bu kadar barizdir işte..işte bakın milliyet gazetesindeki haber;

bir polis kendi kendine söylenen genci vurdu. polis, meslektaşları gelene kadar gence yardım edilmesini engelledi. genç kurtarılamadı
bahçelievlerde 2 yıllık polis memuru mustafa taştan, yolda yürürken tartıştığı cem inciyi (22) silahla karnından vurarak öldürdü. incinin olay anında yanında bulunan arkadaşı r.ç., cem, üzerine meyve suyu sıçradığı için kendi kendine söyleniyordu. polis bunu kendisine küfür olarak algıladı ve cemi vurdu dedi.
hürriyet mahallesi mahmutbey caddesi 19. sokak üzerinde önceki gün saat 18.00 sıralarında meydana gelen olayda, inci arkadaşı r.ç. (17) ile iş dönüşü eve dönerken, aynı mahallede oturan 2 yıllık polis memuru mustafa taştanla karşılaştı. ikili arasında çıkan tartışma sonrası polis memuru taştan, inciyi karnından silahla vurarak öldürdü. arkadaşını kaybeden ç., olayı şöyle anlattı:

bana mı küfrediyorsun?
saat 18.00 sıralarında cem abi işten çıkmış eve giderken ona rastladım. aynı yerde oturduğumuz için beraber yürümeye başladık. 19. sokak içine geldiğimizde cem abi, önündeki meyve suyu kutusuna bir tekme vurdu. yarısı dolu olan kutudaki su cem abinin üzerine sıçradı. üstü kirlenen cem abi, sinirlenip hay aksi. bütün pislikler de beni bulur. şimdi başlayacağım kutusuna diye söylendi.
bu sırada yanımızdan mahalleden tanıdığımız polis memuru mustafa taştan geçiyordu. birden cem in üzerine yürüyüp ne diyorsun lan! bana mı küfrediyorsun? kimsin lan sen dedi. cem ne alakası var abi. kendi kendime konuşuyorum. seninle bir ilgisi yok diye cevap verdi.

kimse yardım elini uzatamadı
tartışma uzayınca polis memurunun tabancasını çıkartıp ceme doğrulttuğunu belirten ç.,öldürürüm lan seni. elimden kimse alamaz. şerefsiz dedi. bu olanlar karşısında donup kalmıştım. sadece olanları izliyordum. cem dur abi. ne yapıyorsun? kendine gel diyerek silahı tutmaya çalıştı. tam o anda silah bir el patladı.
elinden ve karnından vurulan cem, yere yığıldı. yardım etmek için eğilince yakamdan tutup kaldırarak sen de benimsin. akıllı ol. seni de oraya yığmayayım dedi diye konuştu. ç., taştanın cep telefonundan karakolu arayıp, benim sokakta birisini vurdum. hemen buraya gelin. kalabalık gelin dediğini, polisler gelene kadar da kimsenin yaralı olan inci ye yaklaşmasına izin vermediğini anlattı. taştan, 5 dakika içinde gelen ekiplere silahını verip teslim oldu. 100e yakın polis herhangi bir linç girişimi yaşanmaması için sokakta geniş güvenlik önlemleri aldı.
mahalle sakinlerinin verdiği bilgiye göre, yaklaşık bir saat sonra gelen ambulansla hastaneye kaldırılan inci, kurtarılamadı. taştan, gözaltına alındı.
en büyük tanığı yine polis tarafından başarılı bir şekilde "ex" haline getirilmiş dehşettir.

(bkz: good job)
- parkta oturan gence uçan tekme atarak kalbini durdurdular.
- yemeğini yiyen adama tokat attılar.
- parkta bir başka çocuğun kafasına sıktılar.
- festus okey'i polis merkezinde vurdular.
- kendi kendine küfreden bir genci vurdular.
- tüm bunları yapmadan önce de silah kullanma alanları kısıtlanınca kabzalarını havaya kaldırıp silah kullanma haklarını geri istediler.

evime hırsız girse de, başım beladan kurtulmasa da aramam 155'i. canıma susamadım ben.
yoldan geçen adamı polis yaparsan böyle olur, istisnalar kaideyi bozmaz ama bizim ülkemizde hiç bir şey olamayan polis oluyor, daha öncede buna benzer bir olay olmuştu ve bir kaç aylık polis arkadaşımız şizofren çıktı, nasıl eğitim alıyorlar nasıl sağlık kontrolünden geçiyorlar anlamadım.
muhtemelen buda böyle birşeydir.
(bkz: dikkat çarpar)
yaşanan olayın insanı düşündürün/dehşete düşüren bir başka boyutu ise gerek forumlarda, gerekse gazetelerin internet sayfalarında insanların yaptığı yorumlar. muhtemelen sözlükte de bu tarz düşünen, ve birisi ilk adımı atsa sapır-sapır dökülecek "yazarlar" vardır.

neymiş efendim; polisin çalışma şartları kötüymüş, aldığı maaş çok düşükmüş, psikolojisi bozukmuş, cartmış, curtmuş...

geçtiğimiz haftalarda kamu görevlilerin aldığı maaşlar gazeteler yayınlanmıştı. polisler bu listede ilk 5 teydi ve bahsedilen bu tutar benim ve çevremdeki bir çok kişinin hemen hemen 2 katına tekabül ediyordu.

psikoloji bozukluğu konusu da ayrı bir muamma... çalışma koşullarından dolayı bir polisin psikolojisinin bozulduğuna pek tanıklık etmedim ( bahane olarak öne sürenler var tabi, o ayrı ) ama polis işkencesi nedeniyle psikolojisi bozulan onlarca tanıdığım var.

hee hadi diyelim dediklerinizde haklısınız. polislerin koşulları şöyle, böyle. bu neyi meşrulaştırır? sen neyi savunuyorsun? bir adam ölmüş lan! can bu can boru mu?

yine senin dediğin gibi düşünmeye devam edelim;

polisten daha az maaş alan bir öğretmen, ödevini yapmadığı için öğrencisine samuray kılıcıyla dalıp, yardım etmeye çalışanları da keleşle tarasın.

asgari ücretle çalışan işçi, kendisini uyaran usta başını pres makinesine soksun.

ramazan aylarında davul çalan davulcu, sahura kalkmayanların evine el bombası atsın.

zaten ben de " bırak yazmayı da, biraz çalış " der gibi bakan patronun kıçına lav silahını dayadım yazı bitince patlatıcam ibneyi.

süper demi vooovv
polislik, "girsem de hayatımı garantiye alsam, düzenli maaşım olsa, belimde tabancam olsa" diye düşünen dna müsveddelerinin hayvanlıklarını tatmin etme alanı değil, toplumda asayişi sağlamak için bu kutsal görevde canını bile feda etmeye hazır olan gereken insanlardan oluşması gereken bir kurumdur.

yapılan şeyi de tüm polislere mal etmek öyle süper mantıklı bir davranış da değildir. insanlar dallardan önlerini göremiyorlar ki kökü kazımak akıllarına gelsin.. ve ne yazık ki her gün yeni dallar veriyor bu çürük sistem, asla rahat düşünmenize fırsat bırakmıyor.
pek inandırıcı gelmeyen olay. gazete haberleri sadece ölen gencin arkadaşının ifadelerini taşıdı sütunlarına. o da "arkadaşım polise küfretti" diyecek değildi. meyve suyu kutusu, yarısı doluymuş ... çok sıradan hikaye.

90'lı yıllarda, sivas'ta terör yoğundu. arka tarafı hücre evleriyle dolu bir mahallede polis karakolu tarandı, arkadaşlarım vardı orda. geçmiş olsun demeye gittim. bir bakkaldan sigara alırken, kolu sargılı bir kadın hakaret etti, arkadaşım "istersen silahı vereyim çek vur beni" dedi. kadının cevabı hâlâ kulaklarımda: gözümü kırparsam şerefsizim... çıktık oradan, ya sabır dedik.

ölen vatandaş her ne dediyse tabi ki cezası öyle bir ölüm olamaz. polisin mutlak kusuru vardır eyvallah. ama niye kana susamış cani adamlar olarak gösteriyorsunuz polisi...

kıbrıs'ta türk bayrağını indirirken vurulan rum vardı hatırlarsınız. vuran herkes tarafından alkışlanmıştı. benim polisimin taşıdığı üniforma'ya, bilinçli olarak direkt üniformaya küfredenler var.

çelişki nerede biliyor musunuz? kötünün, kötülük erdemince kısıtlanmış bir alanı, sınırı yok. buna mukabil, siz insan olma erdemiyle sınırlısınız.

bugün ölen vatandaş böyle bir ölümü haketmemiştir. belki küfretmemiştir de... ama böyle olmadığını kim bilebilir? olayı dinlemeden anlamadan polisi asmaya hazır milyonlar varken.

bütün bu ihtimalleri ancak bir polis ailesi ve vicdanlı vatandaşlar düşünebilir. çünkü daha önce yaşamışlardır bunları... e davulun sesi malum, vurun vurun!
polisleri polis yaparken ruhsal, beyinsel, mantıksal sınavlara tabii tutulmadıklarının göstergesidir.

burda en önemli sorun şudur: avrupalı polisler bizimkilerden çok daha fazla yetkiye sahip, aynı yetkiyi bizimkilerin eline versen ülkede ölmedik adam kalmaz. çünkü yetkisidir abi...

bir ülkenin huzurunu koruyan insanların ülkenin en akıllı, en mantıklı, en eğitimli ve en çevik insanlar olması gerekir. halbuki bizim ülkemizde öss yi kazanamayanlar polislik sınavına giriyor! en azından bir baltaya sap olayım, para kazanayım diye.
polislere bakıyorum: hiçbiri kaslı ve çevik değil, hep kilolu şişman, özellikle de popoları,oturmaktan...
polis devlet olayıdır.2 senelik polisin adamı vurduktan sonra çevredekilerin yardım etmesini engelleyerek önce arkadaşlarını çağırdığı olaydır. bir nevi adamın ölmesini beklemiş, vurulan genç bir saat yerde kıvranarak kan kaybetmiştir. tutuklanan polise ise meslektaşları manevi destek vermiş sırtını sıvazlamışlardır. hatta tutuklanan polise meslektaşları kelepçe takmayı gerek bile görmemişlerdir. emniyet teşkilatının karalanması için kullanılmaması gereken olay falan demeyin yemem. bir olur 2 olur anlaşılabilir ama işkence olsun adam öldürme olsun polisin adını çok sık duymaya başladık. avrupa birliği, demokratikleşme diye yırtınan insanlara sesleniyorum demokratikleşme sadece yasalarla olmaz önce devlet kendi adamını eğitecek, ona hoşgörü verecek.
polislerin ciddi manada psikolojik eleminasyona tabi tutulması gerektiğinin göstergesidir. çünkü özellikle istanbul polisi, istanbul gibi curcunası bol bir şehri kaldıracak kadar kalifiye değildir. bir şehri dizginlemek için şehrin dilinden anlamak, şehrin yaşantısını çözümlemek gerekir. söz konusu istanbul gibi metropolit ve kozmopolit bir yer ise polisin çok daha fazla "dil" bilmesi, çok daha sorun çözücü olması gerekir; sorun yaratıcı değil... hiç birşey olamayanlar polis olmaya devam ettikçe bu tip olaylar artarak devam edecektir. şehrin asayişini sağlamakla yükümlü kimseler kesinlikle daha donanımlı olmalıdır. ama bu sadece tabanda değil; tepeden tırnağa böyle olmalıdır. sonra bir gün bir gazetede 3. sayfa haberi olunduğunda yine birileri çıkıp "polis orantısız güç kullanmamıştır, sorun yoktur." diyecektir.
adam bi boka yaramıyor, okumamış, liseyi zoraki bitirmiş, ailesi düşünüyor, napalım bu çocuğu?
devlet dairesine sokmak için uğraşıyor, yok olmuyor. sonra polis olmak için işlemlere başlanıyor, başvuru yapılıyor. akabınde, 1-2 yıl sonra polis olarak aramıza karışıyor. zaten polislik için başvurup, daha rededilmiş kimseyi görmedim.

önüne geleni polis yaparsan olacağı bu!

o ölen çocuğun babasının suçu neydi? be o. çocuğu.
(bkz: bir polis devleti olarak türkiye)
tahminen ezik bir çocukluk geçirmiş, belki ırzına geçilmiş bir çocuğun bizim paramızla erkek olma çabasının ve daha da acısı bu çabanın aynı çocukluk süreçlerinden geçmiş bir polis müdürünce korunması olayıdır. (bkz: celalettin carrah)
dehşet dolu bir ülkedeyiz zaten. artık hiçbir olay şaşırtmıyor maalesef, diyebileceğimiz bir durum.
amerikada konuşmayı bırak, bakıyor diye takır takır insan öldürülürken türkiye de de konuşuyor diye öldürülmesi normaldir.

ayrıca bu olayın birebir içinde bulunan insanlarla konuşma şansım oldu.

bırakın martavalı, kimse kimseyi bana küfür mü ettin sen diye öldürmez.

o cinayetin sebebi başka, tamam, haklı bulmuyorum ama bazı provakatör çevrelerin sırf polisi suçlamak için bunu ortaya atmaları da yanlış. o adamın o genci öldürmesinin sebebi çok çok başka şeyler, burdan yazamam devlet sırrıdır.