bugün

geçici bir körlük hali olarak tanımlanıyor aşkın psikolojisi. ve bu psikoloji için "Bu trajediden, varoluşun ağırlığından bir nebze olsun kurtulmak, ancak başkasının varlığı içinde erimekle olanaklıdır... Başkasının varlığı ve onun bakışı sayesindedir ki, nesne durumuna geliriz. Bir başkasına ait olur ve kendimizin olmaktan bir an için sıyrılabiliriz" diyor Levinas.
aşkın psikolojisi insanların insanların bakan kör olduğu, dünyanın en zeki insanın hiç bişeyde mantık aramadan tavır sergilediği, yaşanılan anların o anki durumuna göre en acı yada en güzel zaman dilimi olduğunu sanarak hareket ettiği ve bunların hepsine rağmen hiç bitmemesinin istendiği gibi durumları ortaya çıkaran bir olgudur.
(bkz: aşk bir şuur bozukluğudur)
(bkz: delilik)
tamamen acı üstüne kuruludur. cin biberi gibidir. yemekten hoşlansanda hoşlanmasanda dilin acıyacak. psikoloji mi? psikoloji felan kalmaz. ne kadar mantık insanı olursan ol aşıksın işte duygusal olmasan dahi artık duygulusun. elde edemezsen mutsuzsun, az görürsen mutsuzsun, geç mesaj atarsa mutsuzsun, seninle ilgilenmezse mutsuzsun, gelmezse mutsuzsun, giderse mutsuzsun, derdini paylaşmazsa mutsuzsun... mutsuzsun arkadaş yapacak bir şey yok sahaya 11 kişi çıkmak yerine 7 kişi çıkmayı baştan tercih etmişsin. artık sadece yenilgiyi bekleyeceksin.
aşkın insanın psikolojisini etkileyişinin ismidir.*
hele konuyu platonik aşk olarak ele alırsak durum daha fecidir. bunalıma, depresyona kadar gider.

Önce mutlu bir psikoloji içindesinizdir, mutlusunuzdur nedeni bilinmez ama onu görünce daha mutlu olursunuz.ilerleyen evrelerde onu göremediğiniz zaman bir eksiklik ve mutsuzluk hissetmekle beraber acı çekmeye başlarsınız. sonra içinizde büyümeye başlar, artık söylemek istersiniz, kim bilir kaç zamandır içinizde taşıyorsunuzdur. Bir zamanlar mutluyken artık, o yokken de varken de acı çektiğinizi fark edersiniz. hele bir de çıktığı veya sevgilisiyle görürseniz sinirlenmeler veya duygusal patlamalar yaşayabilirsiniz. yani ilerledikçe acı çektiren ama vazgeçilmez ve tedavisi olmayan bir hastalığın psikolojisidir ki tabii bu taraftan bakarsak.

Ancak bunlar sadece ''aşk'' için geçerlidir. çünkü aşk, kolay ve hemen edinilen bir şey değildir. diğer yaşananlar heves olabilir belki ama ,gerçekten aşıksanız daha farklıdır. işte bu duygunun , yani aşkın platonik ve daha şiddetli hissedileni var ki, işte onun insanı nasıl bir psikolojiye soktuğunu yukarıda anlattım. * *
aşk farsçada sarmaşık demek...gerçek mi bilmiyorum yoksa tamamiyle bir motivasyon mu? aşık kişi kendini bu ulvi, ve acılı yol için seçilmiş sanar...aşkın özünde bizzat narsizm yatar aslında...bi çeşit kendini kutsama....kara sevda dediklerinde obsesyon hormonları bulunduğu deneylerle sabit....borderline haliyse hepimizce malum...

alıntı.
med-cezir manzaralarıdır.insan gülerken ağlayabilir, mutluyken bir anda intiharın eşiğine gelebilir.mırıl mırıl bir kediyken, bir parsa dönüşebilir.uçlarda yaşamaktır aşkın psikolojisi.
Sosyobiyologlar, "Aşk, bir çifti çocuk yapıp büyütmeleri için gereken sürede bir arada tutar," diyorlar... bu durumda çocuklar büyüdüğü zaman aşkın psikolojisi bozulmuş mu oluyor bilemedim...
olmayan psikoloji. aşık insan psikolojisi olsaydı gerçi yine olmayan derdim çünkü insanda psikoloji, mantık ve sağlık bırakmıyor. git-geller, saçmalamalar, hata yapmaya meyletme, yemeden içmeden kesilme gibi insanın normalde yapmayacağı şeylerin vuku bulmasına neden oluyor. yine de eksik olmamalı. aşkın olmadığı bir hayat daha beter.
geçiyor, engelleyemiyoruz efendim.
klinik vaka... geçmiş olsun o halde!...
şairliğe ilk adım.
hiç bir bok anlamadığım şey..anladığım an kendimi hayatta terfi etmiş hissedicem..zira bu aşk mıdır psikoloji midir işte ne boksa kendimi bana saçma sapan biri gibi hissettiriyor..
konuşulacak yerde susan,
susulacak yerde konuşan biri olup çıkıyosun bu deli saçması şey yüzünden..

al işte ne dedim ben şimdi yukarda??
kurduğunuz hayallere gerçekmişçesine inanmak ve onlarla yaşayıp mutlu olmaktır...
" psikolojim chok bozuk yhaa " dır, günümüzde. * *
aşkın gözü kör, kulağı sağırdır. onun yanında iştahınız sıfır , içinizde anlamsız sevinç, uyku bozukluğu...vs
uçlarda yaşamayı gerektirir. ya çok mutlu ya çok berbatsındır.ya pembedir herşey ya gri. kendini en zayıf hissettiğin andır.yapacak birsey yok olum aşıksın işte kabulleniceksin herşeyi, göze alıcaksın bütün olasılıkları. her saniye cayır cayır özlemeyi öğreniceksin.. olağanüstü bi alınganlıkla her aşk şarkısı sana yazılır herkes ona benziyordur her film sizden izler taşır. hiç bişeye pişman olmamayı da öğrenirsin. zordur bu halde yaşamak ama keyiflidir ayaklarını yerden keser saçmalatır.
bozuktur... var mı bir tedavisi?...
aşkın psikolojisi veya felsefesi olmadığından, olmayan şeydir.
aşkın psikolojisi aşkın şiddetine bağlı olabilir. genellikle insanın canını acıtmakla beraber mutlu ettiği anları da hiçe sayamazsınız. yine de bir insanın başına gelebilecek en kötü üç şeyden biri olduğu inkar edilemez. (bkz: savaş) (bkz: ölüm)
insanı büyük bir paranoyaya sürükler, karşı tarafın verdiği ayarlar bir intihar isteği oluşturur, sevmediğini söylemesi kötüdür ama bunu hissettirmesi çok daha kötü. beraber geçirilemeyen ya da kötü geçen bir günde kişi kendini dünyadan soyutlamaya başlar ve o seni mutlu edene kadar bu soyutlamayla birlikte bir sürü kötü alışkanlık da arkasından gelir. kısacası aşk kötü bir deneyimden başka bir şey değildir.
(bkz: depresif)
konu: aşkın psikolojisi
durum: manik depresif
manik depresiftir.dönem dönem değişkendir; uçlarda yaşatır her duyguyu.manik kısım ilişkinin başlangıcı olarak değerlendirilip gerçekten çok mutlu, enerjik olunur. depresif kısım ise ilişkinin sonlarına doğru kavgalarla ve ayrılıkla başlayan dönem olup bünyeye göre süresi değişkenlik gösterir.
aşk, insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.
*