bugün

tuzsuz yaşamaktır.. tuzsuz yaşanabilir mi hiç? kendi teninden farklı bir bedenin tuzunu hissedemeden öylece yok olup gitmektir.

bir kereliğine öpüşmeden ölüp giden tüm ergenlere ağıt yakarım her öpüşmemde. bir kereliğine aşık olduğu kadınla, aşık olduğu erkekle sevişmeden ayrılan, ölen ergenlere içim acır benim...

çıkarırım dilimi ağzımdan. sırtında gezdiririm sevdiğim kadının. tadına bakarım ruhunun. aşksız geçen günleri ben değil ömrümden düşmek, zihnimden silerim..
başladığım her yeni seviş, başladığım her yeni öpüş doğum tarihimdir benim.. her aşkta yeniden varolurum. tohumum, babamın spermleri değildir. tohumum, bir kadının öpüşleridir. dokunuşları. sevişi. sevişmesi..

aşksız yaşamak ne kadar yaşamak olabilir ki? en fazla hayatta kalmaktır. hayatta kalmakla aşık yaşamak arasında ise koca bir ömür vardır. ömürse, hayatın yaşanılan kısmıdır. kana kana. damıtıla damıtıla.. sindire sindire..
(bkz: aşk ve gurur)
en azından yaşarsınız yaşamaya çalışmazsınız.
iki yüzlüsünüz hepiniz.. sırf hissettiklerinizi yaşamadığınızdan dolayı.. oysa üzülünce ağlamalı insan. aşıkken haykırmalı, sinirliyken küfretmeli, sıkılmışsa gitmeli ,özlemişse aramalı, yenilmişken teslim olmalı, namazda huşuyla, rakıda mezeyle, kavgada yumrukla varolmalı insan. parmak uçlarıyla değil sağlamca tokalaşmalı. öpüşürken gözlerini yummalı insan, müzik yokkende dans edebilmeli.. ve ağlamak için birinin ölmesini beklememeli. sevdiğini söylemek için gitmesini beklememeli..bu kadar basitken mutluluk nasıl oldu da bu kadar zorlaştırabildiniz.
5 yıldır yaşıyoruz hayatımıza kattığı pek bir eksiklikte yok,
nihayetinde aşk varkende yaşadık bu hayatı, aşk yokken de gayet net yaşayabiliyoruz arada pek bir fark yok.