aşk bir boktur. bunu yiyen çoktur.
doğuda aşkın (imgesi) kadın olan leyladır, batıda ise aşkın (simgesi) afrodittir. bu farklılık göz önünde bulundurulduğunda; doğuda aşk imgesel bir kadın imajı üzerinden sonsuzluğa duyulan hasret olarak vücut bulurken; batıda ise afrodit gibi biçimli ve etine dolgun bir kadın simgesi ile, şehvani bir tabu olarak tanımlayabileceğim aşkın haldir.
aslında fanidir.
hiç kimse seni baban kadar merak edip, annen kadar sevemez. kimse bana aşktan bahsetmesin.
ask nedir?
+ gökyüzündeki yıldızları say anlarsın.
- o zaman sonsuz.
+ hayır, zaman kaybıdır.
karşılıksızsa öldürebilen duygu.

ama karşılıklı ise mukemmelden öte olan şey.
yunus emre ve mevlana ile birlikte bu dünyadan göçüp gitmiştir.
kalanlara selam olsun..
kendini bi an önce yatağa atma, hayal kurma, umutsuzca bekleme ve garip bir şekilde birine her şeyini verme isteği. oturup yalnız başına o'nu düşünme, o'nun umrunda bile olmadığını bile bile o'nun için göz yaşı dökme sanatıdır; aşk
daha önce yazdım mı bilmiyorum ama gözünüzde büyüttüğünüz kadar olmayan sıradan bir kimyevi-biyolojik-zihinsel etkinliktir bu aşk dediğimiz şey. kişiye göre değişen süresi vardır bu süreyi de kişinin ruhsal durumu ve hormonel döngüsü belirler. özetle sizin götünüzden salladığınız cümleler yücelttiğiniz ve çeşitli anlamlar yüklediğiniz bu olay gerçekten basit bir doğa olayıdır. kötü müdür? elbette hayır insanın tatması gereken bir şeydir. bir insan duruma göre birden fazla kere de aşık olabilir eğer sorunlu bir zihne sahipse "insan hayatında bir kez aşık olur" gibi bir saçmalığa da inanabilir. yaşa göre aşk anlayışı da değişebilir elbet. eğer genç yaşta aşık olmuşsanız yere göre sığdıramaz ve mantıksız mantıksız konuşursunuz eğer aklınız biraz daha yerindeyse sadece yaşamaya bakarsınız fazla kurcalamadan ve fazla bokunu çıkarmadan. bitince de biter gider. ne pişmanlık sebebidir ne de çok övünülecek bir şeydir. işte böyle bir şeydir aşk. güzeldir, hoştur ve zamanla geçer gider.
duyguların bütünlüğünün doruk noktasına ulaştığı anın öncesinde hissedilendir.
rakıyı göz yaşlarıyla beyazlatırsın.
çok bilinmeyenli bir denklemdeki meçhul bir x olur bazen.
pembe kapağıyla nam salmış, içeriğiyle hayran etmiş elif şafak kitabıdır.
bazen bir kum saatidir. kalp dolarken beyin boşalır.
sevgi ve bağlılık olarak ta tanım yapılabilir.
"beğendiğiniz bedenlere hayallerinizdeki ruhu koyup aşk sanıyorsunuz".
herkes aşık olduğunu sanır ama gerçek aşk diye bir şey yoktur desem.

(bkz: öyle olduğuna inanıyorum)
aşk hayat lokantasında yenilen en büyük kazıktır.
kimi zaman sosisli içindeki amerikan salatasıdır, kimi zaman burger king'in barbekü sosu. zeytinli ekmek içinde, sekiz parçaya ayrılmış siyah zeytinlerin her biridir. bazen de çilekli milkshake'tir sadece.

zaman zaman, elvis costello'dan she'dir, sonra jeff buckley'den lilac wine. bazen de sadece ortaçgil'den sensiz olmaz..

bazen olimpos'daki ağaç evler. bazen bilmem kaç metre yükseklikten bakılınca uçsuz bucaksızmış gibi gelen o deniz; bazen de sadece su dolu bir havuz.

yağmur yağdığında pembe bir şemsiyeden gökyüzünü izlemektir bazen.

üç papatya dalını bir araya getirmek için kullanılan lastiktir bazen sadece. bazen atılmaya kıyılamayıp aylarca bir vazonun içinde duran kurumuş çiçeklerdir.

bazen kafasını durmadan sallayan oyuncak bir kumbara, mütemadiyen gülümseyen bir kurbağadan ve bazen simli bir yoyo. belki birkaç süs kelebek, birkaç da deniz yıldızı. bazen de kinder sürpriz yumurta'dan çıkmış bir avuç oyuncak veya bir adet baloncuk yapan oyuncak..

birkaç tiyatro biletidir bazen de. bir kitap, bir şair, bir yazar, bir müzisyen, bir oyuncu, bir film.

ara ara, içten gülümsemelerin ardında iki yanakta beliriveren gamzelerdir.
ve bir de şey,
bitmeyecek gibi gelendir..
"hüzünde haz varsa, aşk o zaman vardır!"

(bkz: ahmet haşim).
aranandır.
aşk.. emek ister. görmek ister.
aşk..para ister. araba ister.
o değil, ona 'hissettiğim'e aşığım, ona olsa bu belki gittiğinde, öldüğünde ya da artık ilgimi çekmediğinde biterdi ama değil, kahretsin ki değil.
çok basit notalarla yazılmış, herkesin söyleyebileceği, alelade bir şarkıydı aşk; bestecisi meçhul.

ve herkes söyledi bu şarkıyı dili döndüğünce...

kimi aldırmadan sesi güzelmiş değilmiş, söyledi detone, sürtone... yine de oldu bir dinleyeni.
kiminin sesi kötüydü ama hep doğru notalara bastı söylerken, doğru söyledi şarkıyı... dinleyen de kapıldı gitti şarkıya.
kiminin çok güzeldi sesi ama hep yanlış söyledi... sese aldananlar durdu dinledi bir müddet, sonra sıkıldı gitti.
kimi kusursuzdu, mükemmel söylüyordu... ama karşısındaki sağırdı, ağlayarak izledi dudaklarını, hiç duyamadı.
kimi öküz kulaklıydı, hiç bilmiyordu... zamanla öğrendi, sevmeyi, söylemeyi.
kimi haykıra haykıra söyledi, dünya duydu, o hariç.
kimi hep içinden söyledi, kimse duymadı kendinden başka.
bazen de ikisi birlikte söyledi müthiş bir uyumla... ve ancak onlar öğrenebildi bu şarkının bestecisini.
artık geri ver
geri veremezsin aldıklarını
artık geri ver
geri verilmez hiç bir yanılgı
yokluğuma emanet et sen de benden kalanları
her şeyi al bana beni geri ver
bir şansım olsun
başka yer başka zaman
sensiz ömrüm olsun