bugün

bulusmanin son bulusma oldugunu bilemezsiniz. bulusma yerinde cikar her sey ortaya, genelde yalan dolanlardan bahsedilir."yurümedi bitti, belki ilerde denir" yalandir. spesifik hic bir sey soylenmez yani" dislerin sapsari be adam/kadın denmez. bir daha birbirini zor goren ciftler olursunuz, bir devir biter.
tüm umutların tükendiği andır.

(bkz: severek ayrilanlar)

(bkz: giden sevgiliyi son kez öpme istegi)
sokakta ağlayanlar bu bulusmaların en etkin adamlarıdır. zordur.
buruk geçer. ayrılık kararından sonra * sevgiliyi gideceği yere kadar bırakırken hiç konuşmazsınız. yan yana yürüyen iki yabancı gibi...
yaşamın bittiği, yaşarken ölmenin başladığı andır.

kasım ayının 6'sıydı ayrıldığımızda, 7'sinde buluşmak istediğimi söyledim sevgiliye. olur dedi, başladığımız yere, istanbul bayramtepe'ye gittik. bir uçurumun kenarında başlamıştı hikayemiz, ve bir uçurumun kenarında sona erecekti. her şeyi bir bir anlattım ona, açıkladım. ona yalan söylemediğimi, yalan sandığı şeyin uydurma olduğunu dile getirdim. sonra, iki cümle döküldü dilimden ; şimdi bana ya kal, ya da siktir git de. durdu, ela gözlü sevdiğim. düşündü biraz. iki dudağının arasından şu cümleler döküldü ; sana kal diyemem... o an uçurumun kenarında olsakta, bedenen düşmesem de ruhum o uçurumdan aşağı düşüyordu yavaş yavaş, ve kayalar parçalamıştı her bir yanımı. arkamı döndüm, sevgilinin cümlesini bitirmesine fırsat vermeden yürüdüm. dur dedi sonra, konuşacaklarımız var. karşıma geçti. yapma böyle, üzülme dedi. ve sarıldı boynuma. ellerimi saçlarına götüremedim, okşayamadım o ipek ve mis kokulu saçlarını. omzumda ağlıyordu işte sevgili, hıçkıra hıçkıra. bende ağlamaya başladım sonra, omzuna yasladım başımı. eliyle ileri iterek, git lütfen dedi. üstelemedim gittim. ve tam 2 ay sonra, 2 ay sonra o sevgili başkasının kollarında şimdi. ben, ben ise elimi aldım diğer avucuma, öyle avutuyorum kendimi.
biz ayrılırken yapraklar dökülüyor, insanlar geçiyordu etrafımızdan...
özleyeceğimi en başından beri biliyordum..

amaçsız not: son günlerde sol frame sanki benim hayatıma göre belirleniyormuş gibi geliyor. (bkz: mum ışığında otuz bir cekmek) (bkz: fıkralarla türkiye izleyip gülen bir kızla çıkmak) gibi başlıkları saymazsak tabi...
eğer ayrılmayı sen isteyeceksen bu daha da zordur. ne desem ne etsem olmuyor ama severken nasıl bitireceğim gibi sorular dönüp durur kafanda. ve sonunda buluşursunuz kalbin atmıyor gibidir artık bırak ilk günkü heyecanı hiç atmıyor gibidir artık. konuşulur anlaşılır yani tamam sen bilirsin bitsin buraya kadarmış vb. kalkılır sonra ağlamamak için direnirsin dökülmesin görmesin güçsüzlüğümü diye olmaz ama durmaz durduramazsın dökülür o yaşlar. son gözyaşlarıda değildir onlar hiç beklemediğin bir anda onla yaptıkların gelir aklına ve yine ağlarsın sen kimseye göstermeden. yıllar böyle geçer gider o bulur birini ona da alışırsın bir zamanlar kendinden bile kıskandığın adam başkasınındır artık ama sen yinede güçlüsündür. günlerce gecelerce onu unutmaya çalışırsın her hatırladığında sol yanında bi yanma olur. günler haftalar aylar geçer o yanma etkisini yavaş yavaş kaybeder çünkü artık kabullenme aşamasına gelinir. sonra ne mi olur? ömür boyu güçlü rolü yapar durursun..