(bkz: yalan dostum aşk diye bir şey yok)
önce bülent ortaçgil çıktı sahneye. light light aşk var dedi bize. bülent abi diyordu , inandık biz de.

sonra kurban geldi mikrofonun önüne. sevimli sevimli yalan dostum aşk diye bir şey yok , dedi. inanmak istemedik. insandık biz , aşk olunca mevzu algıda seçiciliğimiz tavan yapardı malum..

ezginin günlüğü gelip aşk bitti diyene kadar pek ciddiye almadık olayı , sonra bu kadar insan diyorsa vardır bi bildikleri dedik ama bi yanımız hala bahar bahçe. yani var dese biri var! diye bağıracağız.

redd'in gelişi olay yarattı bünyelerde , sahalarda görmek istemediğimiz üzücü olaylar olmuştu , hakem sahayı kapatma kararı almıştı ki redd bitiş düdüğünü bölen bir çığlıkla hala aşk var mı diye sordu , beklediğimiz soruydu bu , atladık üstüne hemen.. vaar! diye bağıracaktık işte tam o an..

mavi sakal geldi. napıyorsunuz siz ölmüş adamın cenazesinde şarkı söylenir mi hiç diye azarladı bizi , aşk öldü diye de ekledi.

şoktaydık. ama biliyorduk.. hep bir kandırış , bir çocuk oyunu.

o an candan erçetin geldi. aşk da bitti bak diyorduk kulaktan kulağa oynarken , her aşk bitermiş dedi o da. o da öğrenmemiş ama öğretilmiş.

öğrenilmiş çaresizlikmiş..
bir rüyadır gelir geçer
her aşk bir gün hayal olur
unutulmaz denen günler
unutulur unutulur..
aşk hiç biter mi.
(bkz: ezginin günlüğü)
(bkz: aşk bitti)
Aşk da biter
yanar yeşilliği
ağaçlıklı bir yolun
hiç anlamazsın birden göçer
içinde didişen kuş ormanı
ak bulutlara çarpar aklın
ayakların suya erer

Ten izidir aradığın
ütülü çarşaflarda
musluklardan damlayan su
beynine balyoz gibi iner
hangi odaya girsen
gömüt sessizliği
aşk da biter

Sevmelerin gel gitinde
hangimiz ters attı ilmeği de
kırdı firuzesini kalbin
içimin sokaklarında
çocuklarını aranıyor anneler
acısı unutulur anısı kalır
aşk da biter
hayat kendini yeni aşklarla yeniler. *