bugün

Mıhlamadır.
Zeytinyağlı dolma, çikolatalı kek, hamur kızartması, akide şekeri ve tatlandırıcı tabletler*. O canderelleri pıt pıt basıp* anneannemin geldiğini fark edince halının altına saklardım. Her temizlikte söylenirdi ama ne olduğunu anlaması ancak birkaç yıl sonra gelen itirafıma tekabül etti.

Ayrıca yemek yemeyen bir çocuk olduğum için, yemekleri kaplara koyarak çocuk parkına götürürdü beni. Orada incir yapraklarının içine koyduğum çakıl taşlarıyla sarma yaptığımı zanneder, anneannemin onları yemesi karşılığında yemek yiyeceğimi söylerdim.

Akla geldikçe özlenen anılardır.
çevirmeli telefon, sobada yanan odun ve kızarmış ekmek kokusu, itt shaub lourenz tv, unutulmaz mutluluklar, sevinçler, anneannem seni çok özledim, keşke bir kere daha sana sarılabilsem.
Hayatımın hiç bir döneminde bu kadar güzel karşılanmadım. Tek katlı Bahçeli evin dış kapısından anneanne diye bağırdığımda yavrum, çocum diye karşılardı candan bir ses tonuyla.
üzeri örtülü tahta sandık.
bahçedeki kavunlar, tandırda yapılan gözleme..
(bkz: terlik giy evladım)
(bkz: genç adamsın şunları da ye)
(bkz: evladım şundan hiç yemedin)
Ispanakli börek .
Gül suyu.
Hiç bitmeyen nane şekeri .
Allah başımızdan eksik etmesin.
Sürekli 'ac misin oglum' sorusuyla maruz kalmak. Eger kıs mevsimindeysen de ''soguksa bi odun daha atayim sobaya üsüyo musun?''
Hiçbirşey çünkü hiç olmadı.
Altmış yedi kiloluk yorgan,
Ne olduğu belirsiz iğne, düğme kutusu.
Davul fırın.
Tütün kolonyası.
Kapı arkasında asılı altı fotoğraflı dede kasketi.
Cam kenarında içi dışına çıkmış el örmesi yün çorap.
Lokum.
Ezan okuyan saat ve duvarda asılı kabe fotoğrafı.
Divan altında 8 yıl öncesinin gazeteleri.
Ne yazık ki hiç yaşamadığım bir duygu.

Kendisini tanıma gibi bir şansım olmadı.

Ne annaanne,nede babaanne.
çocukluğum.
Çeşit çeşit çorba.
Sabah kalkıp o muhteşem domates ekmek peynir üçlüsü. Gece de yaprak sarması çay ve disko ışıkları. Anlatılmaz o tat, yaşanır.
Nefes alışımı engelleyen beton yorgan *
görsel
hugo o sıralar "cine 5" diye bir kanaldaydı oda uydulu yayında olmadığı için sadece anneannemde izlerdim onu.
Yerlerinin hiç değişmediği eşyalardan oluşan köşedeki sarı vitrin.
çekmeyen telefon, bakkal olmayan, allahın unuttuğu köy.
rakı ,kadın köyde ömrünü geçirmesine rağmen ara ara 1 duble rakısını ve sigarasını içerdi.
dedemin üçgen desenli siyah beyaz takkesi, tel dolap, trt radyo, çiçek desenli halılar, salcali ekmek, kiraz ağacı, ananem kurban olduğum ananem..
teyze yarısı, dayı karekökü.
Anneannemi hiç görmedim annemden duydum hep. Tanısaydım elini hiç bırakmazdım.
Hiçbir zaman yeri değişmeyen eşyalar, battaniyeye sarılmış halı.
güncel Önemli Başlıklar