bugün

öyle koyuyor ki adama eşşek kadar olsanız da ağlayasınız geliyor. Her şey duruyor.. iş performansınız dibe vuruyor, başınız dönüyor ve bundan sonra ne olacağı düşünmekten başınıza ağrılar giriyor.
evli kalıp birbirlerini yiyeceklerine; eger sizde ailenizle aynı evde yasıyosanız ki sizin de bunalmanıza üzülmenize sebebiyet vermektense, aralarındaki sorunları da çözemiyorlarsa yapılması mantıklı hareket.
(bkz: boşanmak)
başlıkta bahsi geçen olay eğer kişi çok küçükken tezahur ettiyse, kişi 65 yaşına da gelse anneyle babanın ayrılmazdan önceki beraber zamanlarını akla getirmeye çalışıp, beyninde anne ile babanın yanyana durduğu bir tek imaj bile oluşturamadığı, küçükkense aynı şehirde yaşayan babayla haftasonları gündüz takılıp, geceleri neden aynı evde uyuyamadığına minik bir beynin bir türlü anlam veremediği, acı hadise.
bazı şeylerin düzelmesi için en çok istediğim olay, daha sonrasında sıkıntı yaşamamak için Allah'a dua edilesi durum. mahkemeye başvurulur, hakim reddeder. aynı evdedirler hala ve birbirleriyle konuşmaz, arada kavga ederler. bu iğrenç devrede benimkiler. kötü bir durum kısacası.
her ne kadar kötü bir olay gibi görünsede bazı durumlarda ayrılmamaları çok çok daha kötü sonuçlar doğurur.
(bkz: bir insan neden sözlük yazarı olur)
aynı anda hem iyi hem kötü olabilen eylem. iyidir, anne ve baba olan kişilerce, çünkü artık anlaşamadığınız birisiyle aynı evde yaşamak, ve çocuğunuzu böyle bir ortamda büyütmek zorunda değilsinizdir. kötüdür, çocuğa göre, çünkü bir çocuk için hayatın temel direkleri anne ve babadır. direklerden birine zarar gelmesi ya da birinin artık olmaması dünyanın yıkılması gibi bir değer taşır. *
allah pek tabii bazılarının başına verecektir. gayet can acıtıcıdır. bu hadise çocuk pek küçükken vuku bulmuşsa hepten agır olacaktır etkileri. bir babası olsa hayatının nasıl olacagını düşünmek yorar insanı nitekim. birlikte alışveriş yapabilmek, tatile gidebilmek, arabada anne baba ön koltukta seyir halindeyken arka koltukta güven içinde şımarmayı istemek gibi çoğu insan için sıradan şeylerden bile özlemle bahsedilir. çocugun hiç bir özel anında baba figürü yoksa eger, önceleri bu pek anormal bir durum gibi gözükmez. fakat yaş ilerledikçe dağılır insan, toparlanmak zaman alır.
yaşamınızın her anında yaptığınız her hatada 'zaten annesi babası da boşanmış' şeklinde kestirilip atılan durumda kalmanıza neden olan olgu.

iki kişinin ayrılmasının, çocukları üzerinde muhakkak etkileri vardır...işin kötü yanı şu ki,normal insanlar hiç mi hata yapmaz da bu çocuklar yapar? hayatın her anında bunu taşımak onların yükü değildir.
fallik dönem öncesi (bkz: insanin sekiz cagi) gerçekleşmişse
gayet doğal karşılanır hatta evli çiftlere 'bunlar niye ayrı değil' diye bakılır.
arazılar yetişkinlik dönemine geçişte baş göstermeye başlar ve sonuç için:
(bkz: 7 yilda mezun olamamak)
kimi zaman en olması gerekendir. sürekli bir ağız dalaşının olduğu , huzursuzluğun hat safhada bulunduğu bir ortamda yaşamak hiç bir insan evladı için çekilir değildir. taraflardan biri cesaretli olur ve bu kararını sözde , düşüncede bırakmayarak gerçekleştirir . * anne ve babanın ayrılması kimi zaman gerçektende en olması gerekendir.
AYRILMAKTAN BAŞKA ÇARESi OLMAYAN ANNE BABANIN AYRILAMAMASINDAN DAHA HAYIRLI OLAN OLAYDIR. AYNI EV iÇERiSiNDE BiTMiŞ BiR EVLiLiK ÇOK DAHA FENADIR.
Evdeki sürekli tartışmalardan kaynaklanan huzursuzluk ve sahip olunan çocukta bu tartışmalara seyirci kalıyorsa,iki tarafında ayrılması sağlıklıdır.Çocuk üzülmesin,psikolojisi bozulmasın diye bu huzursuz evliliğe devam etmek hem ileride çocuğu etkileyecektir hemde anne baba arasında ileride düzelmesi muhtemel ilişkiyi tehlikeye atmaktadır.Belki ayrılmaları daha sağlıklı düşünmelerini sağlar.
insana hayatının en büyük acısını kendi canlarının yaşatması.
çocuk büyüyüp biriyle beraber oldugunda ve onunla anlaşamadıgını anlayıp ayrılmak istediginde anlayabilecegi durumdur. yürümüyorsa, bişeyler için katlanmak kendini feda etmektir. ama tabi katlanan annelerin ellerinden öperiz. küçükken gereksiz gelir, hatta şımarıklık yaptıklarını düşünür çocuk.
tabi bunu çocuk için korkunç bir kabusa çeviren daha çok çevredeki geveze teyzeler ve sezercigin essegini satın almaya çalişan çocugun diğer versiyonlarıdır. en çok bu dışlanma korkusu korkutur çocugu. halbuki boşanmak da normal ve helaldir.
iki tarafında anlayışlı olması suretiyle gayet normal bir davranıştır.fakat aksi halde gerçekleşirse hem iki taraf için hemde varsa çocukları için psikoloji bozmaya varabilen bir olaydır.
insanın annesinin ve babasının yanında mutlu mutlu yaşaması çok güzeldir ama eğer şiddetli geçimsizlik ve mutsuzluk söz konusu ise ayrılmaları en mantklı karardır.
çocuk, psikolojik yönden en az hasarla atlatsa bile, ilk yıllar etkisi görülmese dahi, yıllar sonra, kırk yaşına da gelse, eninde sonunda başına patlayan kabaktır anne, baba ayrılığı. hele ki, anne ve baba yeni aileler kurar, tekrar çocuk sahibi olurlarsa, o kabağı öyle bir yersiniz ki kafanıza, dağılan parçalar, sizin çocuğunuzun kafasına kadar sıçrar. bedel ödemediğini sanır çocuklar önceleri. yıllar geçince, bir gün, önünüze, yüksek faizler binen, yüklü bir fatura konmuştur.
uzun yıllar sürecek bir sorunlar zincirini ve güvensizliği beraberinde getiren durum. sevgiliye ve aşka duyulan güven kaybolur; hele ki alyansların çıkarıldığı ve eşyaların toplandığı o anlarda dünyada kardeşiniz yoksa kendi başınızasınızdır. Sorulara verilecek yanıtları kalmayanlardan olursunuz, dedim ya sevdiceğiniz bile sizi yalnız bırakmak için bekleyen bir başkasıdır.
asla kapanmayacak yaralar açar çocuğun kalbinde. artık pazar kahvaltıları olmayacaktır, baba akşamları eve gelip ıslık çalıp nerde benim tombik kuzum diye seslenmeyecektir.
soğuk kış akşamları anneyle evde otururken çocuğun aklı hep babasında kalacaktır, acaba babam nerde hava da çok soğuk üşüyo mudur aç mıdır diye düşünür altı yaşındaki küçücük beyin...
gün gelir baba evlenir, çocukları olur, babayı gördüğün hafta sonları azalır, okulu bitirirsin, çalışmaya başlarsın, artık o babayı altı ayda bir görebilirsen öpüp başına koyarsın. çok özlersin çok...
ayrılık herkese kötü, herkese fena.anne ve babanın üstünde de bambaşka durmakta.2 3 beden dar gelmiş pantolonu giymek sanki.yada denize girip ıslanmama durumu.sigara kokusundan nefret etmek ama babanın içtiği sigara kokusunu özleme münasebeti, sabahları o iğrenç kokuyla uyanma isteği.eve geldiğinde sizi sevmeyişini özlemek, sabahları gazete almak zorunda olmayı özleme durumu.hatıralara sarılma durumu ki çoğu zaman hatıra bile yoktur portakaldan sonraki safhadan başka.

yıkılmak: yıkılırsınız.pömkürerek ağlamak istersiniz kimseye aldırmadan.çocukluğunuzda izi olacak kadar bile baba olmayan bir adam için neden bu kadar üzüldüğünüzü bilmeden ağlamak istersiniz.dünyanın sonu muamelesi yaparsınız tüm hayatınızdakilere.

dinlemek: sürekli birileri konuşur.ufak olmanın mecburiyeti içinde dinlemekten başka birşey gelmez elinizden. herkes bir şeyleri bilir ve herkes bir teselli etme modunda hisseder kendini.

algılama: ne olduğunu ne bittiğini bir süre geçtikten sonra ancak kavrayabilirsiniz.buna tam kavrama denemez ama yinede en azından nerde kalacağını, kimin senin üstünde hükümlü olduğu gibi bir çok gereksiz bilgileri öğrenirsin.

düşmanlık: sizin normale döndüğünüzü en azından dönmeye çalıştığınızı anlamışlar gibi iki koldan bir tarafa çekiştirme durumu vardır."gel bizde kalalım"dan çok size birbirlerini suçlarlar ki hayatın en çekilmez anlarıdır. "bütün günü annem/babam hakkında konusarak mı geçircez?" sorularını artık yüzlerine söyleyebilir konuma gelirisiniz.

alışkanlık: alışırsınız yeni hayatınıza.ister istemez arkadaşlarınız değişir.gerçi bunu siz biraz geç anlarsınız ama olsun.artık yeni arkadaşlarınızın da anne ve babaları ayrıdır. çevrenizde ayrılığa garip bakmayan insanlar olduğu için alışırsınız. bütün konular o iki insana çıkar her bir araya gelme durumunda arkadaşlarınla.

söz vermek: sana yaşatılan şeylere tepki vermek için kendinize sesli sözler verirsiniz, herkesin duyacağı şekilde."ben çocuklarıma bunları yaşatmıcan" sözü her gece tavanda yazar adeta.

yaşamak: bu düşündüklerine yaşadıklarına rağmen yaşamak. aslında savaşmakta denilebilir. düşüncelerle, sorularla, hayatlarla, arkadaşlarla savaşmak, yaşamak...
ebeveynlerin anlaşamaması durumunda en mantıklı çözümdür. eğer evde gerçekten her gün ağız dalaşından bıktıysanız asla da üzülmezsiniz. tabii ki belirli bir zorluğu oluyor ama eski kavga gürültünün yanında hafif kalıyor.

sıradaki parça duman'dan geliyor:

(bkz: belki alışman lazım)
fena durumdur, olan daima çocuklara olur, yazıktır.
liberasyondur.
evet çok kötü.
çocuğun da psikolojisini çok olumsuz etkiler, çocuğumuza bunu yapamayız.

ama birde şu taraftan bakmak lazım;
anne ile baba beraber. yani beraber dediysek sadece aynı evde, biri salonda uyuyor, biri yatak odasında.
baba 15 dakika gecikse eve, anne inceden laf sokuyor...
yemek az pişmiş olsa baba başlıyor senin becerin bu zaten, bi yemek yapmayı bile beceremiyosun diye...
telefon faturası geliyor; artık kimlerle konuştunda bu kadar fazla geldiyse...
bi yere kadar sabrediliyor böyle yaşamaya, çocuk için yani. o mutlu olacak ya, annesi babası gibi üzülmeyecek ya.
anne başlıyo vırvıra, baba sinirleniyor ve el havaya kalkıyor, anneye doğru...
sonra köşeye büzüşmüş oturan çocuk dikkat çekiyor, el orda kalıyor...
ama çocuk mutludur digmi? sonuçta birlikteler ya anne ile baba...
bu en sevdiğiniz kişiye işkence yapılmasını izlemek gibi.bazen dersiniz ya bu acıyı çekeceğine ölse diye. evet bunu söylerken içi acır insanın ama acı çekişini izlemek kadar değil...

anne ile babanın ayrılması da böyle işte.çocuğa huzursuz bir hayat sunacaklarsa ayrı ayrı ama huzurlu iki hayat sunsunlar...
birbirlerinin yüzüne bakacak halleri kalsın.
geçmişte yaşananlar temiz kalsın hiç olmazsa.
evet.
arada çocuk var, arada çocuk olduğu için gerektiği yerde bitirilmeli o evlilik.
annesiyle babasının kavgalarını izleyerek büyümemeli...