bugün

bak üstadım. iddia. adı üstünde iddia. yani bir kişi tarafından ileri sürülen yargı. anlamına iddia başlığından baktım. preghiera nickli yazar kardeşimiz yazmış 8 sene önce saolsun. 7 yıldır bir şey de yazmamış. kendim bir tanım bile yapmaya üşeniyorum. o derece miskinim emenike. bazen bu miskinliğim öyle boyutlara ulaşıyor ki mouse ile 2 tık yapmaya üşeniyorum. farz-ı misal rob dougan başganın clubbed to death https://www.youtube.com/watch?v=_YCGtT_FRYg isimli hayvani güzel şarkısını arka arkaya dinlemek yerine matrix soundtrackini https://www.youtube.com/watch?v=pFS4zYWxzNA açıyorum yutuptan. matrix soundtracki olarak 2 kez arka arkaya kendi çalıyor. yani orjinali 4 dakikaysa burada iki kez çalıyor 8 dakika ediyor.

neyse mevzuyu yine çok dağıttım. halbuki iki kelam edip yatacağım. geçenlerde telefonuma bir mesaj geldi. mevzu buradan çıkma. mesajı okudukça gözlerim faltaşı gibi açıldı üstadım. yani bu nasıl bir iddiadır, bu nasıl bir kör tuttuğunu, sakar yakaladığını öperciliktir, anlam veremedim. dedim ki en iyisi sözlüğe ben bunu yazayım. belki anlam verebilen çıkar. mesajın içeriği şu şekilde. mesajı bana arada bir kah geceleri arayan, kah sabahları arayan, saatte sınır tanımaksızın mesaj atan, kendisi ile yaklaşık 14 yılı bulan bir hukukumuz olan çok sevgili cep telefonu operatörüm atıyor. "Paket dışı kullanımlarınızın durdurulması ve fatura süprizi yaşamamanız için evet diyerek cevaplayın, ayda 3 tl ye kota aşımınız tarafımızdan engellensin." yani diyor ki biz sizin kota aşımınızın farkına varıyoruz ama ayda 3 tl vermediğiniz için belinizi incitmeden değil, belinizi kırarcasına köklüyoruz. haberin olsun sayın abone. böyle de bir kuruluşuz biz. kotayı aşıyorsunuz diye arayıp bilgi verip daha uygun tarife veya ek paket önermek yerine düdüklemek bizim felsefemiz. ona göre yani diyor.

ayrıca birde diyor ki bu mesajla: "güzel kardeşim biz hizmet veren bir firmayız. ama öyle bir hizmet veriyoruz ki sizlere o derece olur yani. bazen bizde şaşırıyoruz nereden ne soksak abonelerimize diye böyle süpersonik fikirler ortaya atan adamları işe alıyoruz. soruyoruz bunlara hizmet veren bir firma olarak nasıl daha çok para kazanırız diye? onlarda bize diyor ki vermediğimiz hizmetten para alalım diyor. internet kotaları dolunca kullanımı durduralım ve kullanım hizmetini vermeyi kestiğimiz için para alalım. nasıl fikir?" ulan dedim be, nasıl bir memlekette yaşıyoruz? sorsan herkes işini hakkıyla yapıyor. o yüzden kamyon kamyon para kazanıyor. işin aslı ama düdükleme felsefesiymiş. çok saf kalmışız bu konuda.

yani ben öyle şeyler iddia eden insanlar gördüm ki, daha fazla şaşıramam diyordum, ama operatörümün hizmet vermeden hizmet parası alma iddiası çok acayibime geldi. yoksa ben neler gördüm neler? misal bir kız tanıdım zamanında. üniversite zamanı bir parkta çimlere oturmuşuz, bu kız arkadaş ayakkabısını çıkarmış elektriğini toprağa verirken, çakmağımı istedi. o sırada güzel kızlar hakkında dönüyor mevzu. benim iddialarım var, güzel kızlar hiç kötü kokmaz, onların ağızları falan da kokmaz. pembe sıçmak mı? bırak canım güzel kızlar sıçmaz. onlar içlerinde süblimleme falan yapıp derilerinden buhar halinde lavanta kokusuyla atarlar dışkılarını... gibi anlamsız iddialar. bu arkadaşımız da kendisinin çok güzel bir kız olduğunu iddia ediyor. o çok sevimli. o çok şirin. onu alacaksın böyle bağrına basacaksın sevgi vereceksin sürekli isteklerini yapacaksın falan. bunları da ayağından gelen çürük peynir kokusu eşliğinde ve benden aldığı tokai çakmak ile yanağında ki kılları üterken iddia ediyor. ulan biraz daha ütsen kılları çakmağın gazı bitecek, sen neler söylüyorsun?

iddia dedik ya. iyice sıçalım içine. askerdeyken bir gün devriye attım akşam 7-9. geliyorum nöbeti bitmiş mehmetçiklerle. bataryaya döndüm ki nöbetçi subay batarya binasını inceliyor. gördü beni çağırdı. tüm askerleri topla gel çabuk dedi. emredersiniz dedim, topladım askerleri geldim. tekmili verdik, çavuş gel buraya dedi, seğirttim yanına:

vendetta: emredin komutanım!
komutan: lan bu batarya binası yamuk duruyor lan. sağ yana yatmış biraz.
v: nasıl komutanım?
k: lan baksana, bina sağa yatık duruyor, yıkılacak bu bina.
v: haklısınız komutanım.
k: askerlerin hepsini topla sağ tarafa, binayı itsinler sola doğru.
v: emredersiniz komutanım!

neyse. topladım askerleri. geçtik sağ tarafa. itiyoruz binayı. bildiğin herkes itiyor ama. o sırada kafamdan şunlar geçiyor. ulan diyorum şimdi amerika falan bizi uzaydan izliyorsa "bunlar yeni bir silah bulmuş falan mı diyordur? yoksa gülüp eğleniyorlar mıdır?" diyorum. komutanın sesi geldi, bende kendime geldim:

komutan: lan fazla ittiniz bu seferde sola yattı bina. geçin biraz da soldan itin.

birazda soldan iterek binayı dengeledik. yalnız kimse demiyor ki o sıra "abi biz ne yapıyoruz?" o derece rütin yani böyle şeyler. artık nasıl bir kafa yapısına geldiysek..

saygı, sevgi ve diğerleri...