bugün

an itibariyle içinde bulunduğum durum olmakla birlikte kimsesizliğin en ciddi belirtisidir. acilen bir uzmana görünmek gerekir*.
yalnızlğın insana bir kez daha koyduğu acı durumlardan sadece bir tanesi.
çevrenizde o kadar çok insan bulunmasına rağmen ani mutluluğunuzu paylaşacak bir arkadaşın olmaması gerçekten üzücü.
ani mutsuzluğu paylaşacak dost bulamamaktan daha kötü olmayan durumdur. her iki durumda da yalnızsınızdır.
Vahim bir durum değildir.
(bkz: yalnızlık)
devamlı tekrar ediyorsa, ya yalnızsınızdır,
ya da gözünüz görmüyordur,
ya gerçekten iç benliğinizde mutluluğu kendi içinizde yaşamak istiyorsunuzdur.
belki de çoktan birbaşınalığı seçmişsinizdir.
insanın içinde boşluk yaratan yalnızlık durumu. karanlıktan aydınlığa çıktığım an yaşadığım mutluluğu kimseyle paylaşamadım çünkü içinize kapandığınızda çevrenizdekilerle iliskisiniz kendiliğinden kopuyor ve onların sizden uzaklaşmasına izin veriyorsunuz istemedende olsa.
mutluluğun bir anda boka dönüşmesine sebep olacak olaydır.

merak etmeyin, alışacaksınız.

öyle ki, mutluluğunuzu paylaşmak aklınıza gelmeyecek. mesela benim tek arkadaşım davulum, bir şarkıyı çaldığımda sevincimi onunla paylaşıyorum. o kadar, ne?
tekrar, tekrar ve tekrar meydana gelebilen, yalnızlık çerçevesi içerisinde değerlendirilemeyecek kadar soyut ve geniş anlamlarla açıklabilecek duygusal devinimleri kişiden kişiye farklılık gösterebilecek bir durumdur.

maddesel olarak, yanında pek bir insan/arkadaş/dost/aile olmadığının göstergesi olsa da, yalnızlık kavramını tatmin edebilecek tanımlamalar içine girmez, diye düşünüyorum.
yalnız insanların mutluluğunu bir gaz lambanasına benzetirim. içinde usulca yanan ateş,
çevresinde onu koruyan saydam bir örtü. sert ve kırılgan. içerden bakıldığında sıcak ve parlak görünür dışarısı, samimi, hoş bir kokusu vardır. lakin, dışarıdan görmek oldukça zordur. ne kadar saydam olsa da örtüsü, o kadar bakılamayacak parlaklıkta bir ışık yayar etrafına. sanki kendisini birşeylerden korumak istermişcesine.

gaz lambası, sıcaktık aslında; etrafı ısıtamasa da, çevresini aydınlatır.
2008 avrupa kupasında abdullah gül'ün muzdarip olduğu dert.
yalnızlığın en yoğun hissedildiği anlardan biridir.
ahan da şudur: telefon ele alınır ve mesaj atılmaya başlanır.

kimden: salihanur
kime : gülnihal
konu nedir hafız : "ay inanmıorm ya niayet o çocukla tanışabldm çok mutlym ya :d:d:d kntrm yk bni ara da knşalm anntck çk şee wr"

cevap beklenir. çağrı beklenir. daha çok beklenir. sonra:

kimden: salihanur
kime: cerencan
konu nedir hafız: "ceren o çck vrdı yha hni şy sarışn olan tnştk onla uff o bekleişten snra nhayet !!! * çk mtluyum btanem yaa !! * ))"
cevap: "snra knşalm dersteim."

kimden: salihanur
kime: ozanhan
konu nedir hafız: "kardeşmmmmmm o bahsettiim çckla tnştk ya nhayet muradıma erdm kafanzı ütülemem artk :D:D"
cevap : "aa sevindim cnm"

salihanur sıçsın hepinizin ağzına.
dostluk dediğin kara günde midir hep ? o sarışın çocukla salihanur tanışamasaydı arayıp sorardınız ama salihanur muradına erince olay bitti tabi.

salihaymış ozanhanmış bunları bırakalımda, çok dertliyim be sözlük. paylaşacak adam bulamadığım bi mutluluğum bile yok.
unutmayın, mutluluk sizin kim olduğunuz veya nelerinizin olduğu ile ilgili değildir; o tamamen ne düşündüğünüze bağlıdır.
Dale carnegie
akabinde, mutluluğunuzu sadık dostunuz, sırdaşınız, arkadan vurmayan tek arkadaşınız olan sözlükle paylaşmanıza sebep olacak durumdur.
insanın kendini yalnız hissetmesine neden olan olay.
hayatın gerçekten de ne kadar keder yüklü olabilceğini anladığınız andır.
ve hüzünlerin acıların en büyüğü biner üzerinize. omuzlarınızdan bastırır, siz gözyaşlarınızı silmeye fırsat bulamadan, abanır tüm gücüyle bitik düğmüş bedeninize.

işte o an mutlu olduğunuz saniyeler, bir bir uçup gitmeye başlar.
kendinizi sorgulamaya başlarsınız. yalnızsınız. çaresiz. yanı başınızda, ufak bir mutluluğu paylaşbileceğiniz bir arkadaşınız bile yokken, usulca ölüp gitseniz de kimsenin haberi olmaz.
sessizlik içinde kürek çekersiniz hayatta.
bağırışlarınıza kimse aldırmaz. yoktur kimse.
kalabalık içinde ise sesiniz çıkmaz bu sefer. konuşamazsınız.
kalabalık boğmaya başlar sizi, yapamazsınız insanlar içersinde.

artık mutlu olmak istemezsiniz. çünkü bilirsiniz, ufak bir mutluluk bile size yalnız olduğunuzu hatırlatacak.
kabuğunuza çekilir, uzak bir hayat yaşarsınız.

bazen hayat gerçekten çok acımasız.
mutluluğumu paylaşamadım,
bari kederimi akıtayım damarlarımdan.