bugün

sınırların bir başkası tarafından çizilmesi ve o sınırların aşılamayacağına şartlanma durumudur.

örnek verecek olursak fil eğiticileri, filler daha küçükken ayaklarından zincirle bir yere bağlarlar, fil belki yüzlerce kez o zincirlerden kurtulmak için hamle yapar ama gücü yetmez, zincirlerin kopmayacağı gerçeği artık onun beynine kazınmıştır ve fil büyür kilosu tonları bulur, fakat bir hamlede koparacağı zinciri artık zorlamıyordur bile çünkü o kopmayacaktır beyni o şekilde şartlanmıştır.
biz bu duruma daha ziyade "öğrenilmiş çaresizlik" diyoruz. ha, daha sonra bu çaresizlik hissiyatı alışkanlık yapıyorsa onu bilemiyorum.
Hayat bu, insana da öğrettiği çaresizlikler oluyor..
(bkz: öğrenilmiş çaresizlik)

Evet.
zeka gelişimi görülmesi ile birlikte problemlerin çözümü kolaylaşır. çaresizliğe sarılmak aslında alışılmış bir konfor alanında gün be gün konforundan da olmaktır, problemlerin çözülmediği yerde daha da güçsüz hisseder insan.

özgüven ve özsaygı erdemlerinin kazanılması burada önemli. insan hayat karşısında aciz değildir her türlü donanıma sahiptir ve kendini geliştirebilir. hayattan umudu kesmek bir sorumsuzluktur ve genellikle sorumlulukları başkalarına yüklediği için kişiler hayatlarında kaybederler.