bugün

kitabın girişinde william blake in bir sözüne yer vermiş olan aldous huxley in kendi deneyimlerini anlatır.

william blake in sözleri şunlardır, ki beni derinden etkilemiştir ve kitabı okumaya sevk etmiştir.

eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana, olduğu gibi görünürdü: Sonsuz.

Mükemmel.
kapalıdır.
duyum eşiği.

kimi zaman kapanan algıların o eşikten geçmeme halidir.
Ayasofya'nın imparator kapısı gibi devasa büyüklükte, zor açılacak denli ağırdır. Her zaman açılmaz.
the doors un filmide yapılan bir albümünün adı sanırım. algı kapılarından kasıt, beş duyu ötesi algılardır. yani basirettir, kalp gözüdür. her yiğidin harcı değildir. (bkz: ben bilirim)
(bkz: the doors of perception)
(bkz: aldous huxley)
the doors grubunun ismi burdan gelmektedir.
--spoiler--
yayınlandığı günden itibaren tüm dünyada olağanüstü bir ilgi gören algı kapıları, ele aldığı konu bakımından benzersizdir. huxley bu kült kitabında insan algılarının boyutlarını, görsel algıyı olağanüstü biçimde açan meskalin üzerinde durarak, onu bizzat kullanarak inceler; deneyimlerini müthiş bir gözlem gücüyle gerçeğe olabildiğince yakım, hatta zaman zaman onu aşarak betimler ve bize gerçeğin yeni bir boyutunu, bilincimizin, aslında bir şekilde hep bildiğimiz, ama pek göremediğimiz ''karşı kutbunu'', ''öteki tarafını'' gösterir; oraya geçmek için tarih boyunca kullanılmış farklı araçları, geliştirilmiş farklı yöntemleri anlatır.
dolayısıyla algı kapıları resimden müziğe, kır manzarasından karanlıkta oynaşan ışıklra kadar birçok farklı araçla da ortaya çıkabilen farklı bir algı durumunun, yazarın deyimiyle ''kendinden geçmenin'' benzersiz bir analizini sunar.

gerek algı kapıları, gerekse yazarın daha sonra bunun devamı olarak yazdığı cennet ve cehennem, ''bu kendinden geçme'' halinin, gündelik yaşamın ötesindeki bir dünyaya açtığı kapılar üzerine yazılmış iki temel ve klasikleşmiş deneme...

--spoiler--
hepimiz potansiyel olarak mümkün olan büyük bilince sahibiz, ancak biyolojik üreyişin selameti için büyük bilinç, beyin ve sinir sisteminin filitrelemesiyle indirgenmiş bilince dönüştürülmektedir. bu indirgenmiş bilincin içeriğini kavramak için insanoğlu dil gibi sembol sistemleri ve dolaylı felsefeler yaratarak geliştirmiştir. her birey içine doğduğu dil geleneğiyle; diğer insan deneyimlerinin biriktirilmiş kayıtlarına girebilmesini sağladığı ölçüde yararlanıcı; dil onu indirgenmiş bilincin mümkün olan tek bilinç olduğuna ikna ettiği ve onun gerçeklik duygusunu bozduğu ölçüde kurbandır.

meskalin beyne giden glikoz miktarını azalttığında, yetersiz beslenen ego zayıflar. yapılması gereken gündelik işler, hırslar önemini yitirir. filitrenemeyen büyük bilinç farklı bir gerçekliğe yol açar. duyuüstü algılamalar olabilir, kimileri bir görsel güzellik dünyası keşfeder. kimilerine ise kavrama dökülmeyen olguların ve çıplak varoluşun sonsuz anlam zenginliği ve değeri muhteşem bir biçimde kendini açar. egosuzluğun son aşamasında, her şeyin her şeyde olduğu, her şeyin aslında her bir şey olduğu yönünde bir 'karanlık bilgi' söz konusudur. meskalin kullanıcıları gibi bir çok mistik ve psişik de doğaüstü parlak renkler algılar hem iç gözleriyle gördükleri dünyada hem de çevrelerindeki nesnel dünyada. meskalin kullananların kısa süreli yaşadıkları vahiy, bazı medyumlar ve hassas insanlar için günlük ve saatlik yaşanan uzun deneyimlerdir.

çoğumuzun sadece meskalin etkisi altında gördüğünü her zaman görme yetisi sanatçıya doğuştan verilmiştir. onun algısı biyolojik ve sosyolojik olarak yararlı olanla sınırlı değildir. büyük bilince ait bilginin birazı beyin ve egonun indirgeme filitresinden sızar ve sanatçının bilincine akar. bunu aktardığı eserleriyle dikkatimizi saf var oluşun mucizevi içeriğine yönlendirmeye çalışır. her şeylik ve sonsuzluk 'u ifade etmeye çabalarlar. ama saf varoluşun harikalığı ve mucizesi bir başka düzene aittir ve en üstün sanatın bile ifade gücünün ötesindedir.
--spoiler--
tam ve nihai çözüm ancak; doğru dünya görüşünü buna uygun bir yaşam tarzının ve sürekli ve zorlamasız bir uyanık olma halinin yardımıyla kazanmaya istekli olanlar tarafından bulunabilir.

kendinin bilincinde olan benliğin sınırlarını aşma ihtiyacı, ruhun başta gelen taleplerinden biridir. her nedenden olursa olsun insanlar tapınma, iyi çalışma ve ruhsal eğitim yoluyla kendilerini aşamadıkları zaman, dinin kimyevi vekillerine sığınma eğilimindedirler; modern batı'da alkol ve ''ahmak hapları'', doğu'da alkol ve afyon, muhammedi dünyada esrar, orta amerika'da alkol ve marihuana, andlar'da alkol ve koka, güney amerika'nın daha çağdaş bölgelerinde alkol ve barbituratlar. paisons sacres, ivresses indives (kutsal zehirler, ilahi sarhoşluklar) adlı kitabında philippe de felice uzun uzun ve zengin belgelerle din ve uyuşturucu alımı arasındaki çok eski zamanlara dayanan bağlantıyı anlatmıştır. özet halinde vardığı sonuçlar şöyledir: uyuşturucu maddelerin dinsel amaçlar için kullanımı 'olağanüstü yaygındır... hem ilkeller hem hem yüksek uygarlık düzeyine ulaşmış toplumlar arasında. burada insana özgü bir fenomenle karşı karşıyayız: bu, dinin ne olduğunu ve dinin doyurması gereken derin gereksinimlerin neler olduğunu keşfetmeye çalışanların göz ardı edemeyecekleri türden bir fenomendir.''

ruhun iki güçlü arzuzu vardır: kendi kaderini tayin etme ve bağımsızlık arzusuyla kendini aşma arzuzu.

insan hayatının amacı ve nihai hedefi; aydınlanma ve mutluluk hayalinin gerçekleşmesidir.

william blake'in belirttiği gibi sadece sistematik akıl içinde bu tam anlamıyla gerçekleştirilemez.
''kendilerinden biricik bilge diye söz eden melekleri her zaman kibirli bulmuşumdur. bunu da sistematik akla uygun düşünceden filizlenen, kendinden emin bir küstahlıkla yaparlar.''W.B.

aydınlanmış olmak demek, gerçekliğin her zaman her yerde var olan bir ötekilik olarak farkında olmak demektir- onun farkında olmak ve yine de bir canlı olarak, hayatta kalmak zorunda olan bir konumda kalmak, bir insan olarak da düşünmek ve hissetmek ve gerekli olduğunda da sistematik aklıyla hareket etmek demektir.
hedefimiz her zaman olmamız gereken yerde olduğumuzu keşfetmektir.

--spoiler--
--spoiler--
aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar,
ama boşunadır.
doğası gereği her vücut bulmuş ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur...
--spoiler--

(bkz: algı kapıları)
huxleyin zihin açan kitabı. uyuşturucuya başlatma ihtimali de var diyorlar.
huxley'in meskalin deneyimini ve düşüncelerini yazdığı nefis kafa açıcı kitap.
uyuşturucuya başlatma ihtimalini bilemem ama uzun zamandır tartışılan uyuşturucu ve beynin tamamını kullanabilme ilişkisini anımsatıyor.
bir de lucy filmi de buna benzer bir konu işliyor. kadının bedenine yerleştirilen meth paketleri patlayınca beyninin tamamını kullanmaya başlıyor. aksiyon ve abartılı bir anlatım olmasa daha iyi olabilirmiş.