durumlar, haller, vaziyetler.
arapça hal kelimesinin çoğulu olup tasavvufta hal doğuştan gelen durumu ifade eder. tasavvufta sonradan kazanılanlar için makam tabiri kullanılır.
zamana göre verilen tutum , hal ve hareketler bütünüdür.
hayatımda ilk defa atatürk ün gençliğe hitabesinde "işte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, mevcuttur." paragrafında duyduğum sözcüktür.
annenin erkek kardeşleri. dayılar.
(bkz: tercuman-ı ahval) *
hâl sözcüğünün çoğulu...
bir türküde gecen sözdür.türküyede bayılırım ha..
Kara köprü
Kara köprü narlı dere
Sevdalandım bir esmere
Ben ona gönlümü verdim
Oda gitti gurbet ele
Gidin gidin yare gidin
Yare ahvalim bildirin
Eğer yarim gelmez ise
Tutun kolundan getirin

Kara bahçe gül mü açtı
O zalim yar nere kaçtı
Ben ona kul köle oldum
Bırakıp ellere kaçtı

Gidin gidin yare gidin
Yare ahvalim bildirin
Eğer yarim gelmez ise
Tutun kolundan getirin

Kara bahtım hiç gülmedi
O yar kıymetim bilmedi
Herkes sevdiğini aldı
Gitti o zalim gelmedi. . .
asker arkadaşım olan güzel sesli insan, Ahmet enes'in şarkısı ve albümünün adıdır... dinleyiniz, dinlettiriniz efenim...
Benim ruhum klatrat olmuş, artık centuple antrofibiğim yani dünyanın çivisi makluan evlat.
Hâl kelimesinin çoğuludur. Arapça kökenli bir tasavvuf terimidir ve haller anlamına gelir. içinde bulunulan zaman veya durum
demek olan hal, tasavvuf terimi olarak, kendiliğinden, herhangi bir gayret olmadan kalbe doğan manalar, harikulade durumlar demektir.