bugün

bakın beyler eğri oturup doğru konuşalım.
şimdi bakın...
gargamel adamdır.
noel baba adam olsa bacadan değil kapıdan gelir.
-a.na kodurtma, bakın hakaret değil, korum demiyorum.
Ben ona dırdırın kralını yaparım, ama lisanına hakim değilim
skibbe'den için : çocuk bakıcısı
feldkamp'dan için : bunak
rijkaard'dan için : çaycı (devamını bekliyoruz)
- ahmet çakar
+ güntekin

-böyle olmaz güntekin. lucescu konuşuyor, beni susturuyorsun. ben konuşuyorum yine beni susturuyorsun.
+ ..
- başını öne eğiyorsun.
+ ...
- mahçupsun di mi güntekin?
+ y...
- mahçupsun bana karşı?
+ yani...
- mahçupsun di mi?
+ değilim.
- değilsin peki.
"sıkıntı var"
türk kızları ve sevgilileri arasında geçen repliklerle feci halde paralellik içerirler.

ahmet çakar : bak şimdi. hadi diyelim şu pozisyonda kaleci topu tutamasaydı. hadi tutamasaydı. şimdi maçın sonucu ne olacaktı ?

türk kızı : aşkıııımmm. ya o gün beni arkadaşıımmm aramasaydı da biz görüşemeseydikk hiççç?!
"dönüşü olmayan bir yola girelim mi?"
"senin bu yaptığına piskolojide manyaklık denir"
ey selçuk dereli, senin annen nereli? *
'tatlı su cini' kazım kanat
(bkz: ahmet çakar ın küçüklüğü)
terry mi ibrahim toraman mı?
henry mi ümit karan mı?
i üzülmez mi r carlos mu?
normal adamdan iyi hakem olmaz.
Mustafa Denizli'nin daha önce televizyon programına katılacağını söyleyip katılmaması/katılamaması sonrasında canlı yayında telefondaki Denizli'ye hitaben
"Mustafa, söz vermek başka şey vermeye benzemez." deyişi...
'ağzınla kuş tutsan...ne kuşu ejderha tutsan bunlara yaranamassın.'
oğuz * bunu kişisel hakaret olarak algılama ama sen biraz sinsisin.
senin bakış açın marangoz bakış açısı...
- kazım sen şimdi toshack ı seviyor musun?
+ evet seviyorum.
- beni seviyor musun?
+ seni de seviyorum...
- o zaman düz mantığa göre ben toshack ım!
ey blatter adamsan, bak adam değisin demiyorum, adamsan avusturya'daki beş yıldızlı otelde, sen, ben ve büyük kızının oynadığı oyunun adının tenis olduğunu, çıkar delikanlı gibi açıklarsın...
türk televizyon tarihine damgasını vurmuş repliklerdir. dönemin beşiktaş teknik direktörü mircea lucescu ile olan tartışması bir efsanedir. hem lucescu'ya hem güntekin onay'a söylemediğini bırakmamıştır. ne mahçuplukları, ne sahtekarlıkları, ne körlükleri, ne karton aslanlıkları kalmıştır.

http://www.youtube.com/watch?v=B_NpkJeJrhc
Kazım Kanat, Halk, tartışmaya; ama düzeyli tartışmaya, ortaya bilim ve akıl konulan tartışmaya bayılıyor... diyerek, Santra'da düzeyli, ortaya bilim ve akıl konulan tartışmalar yapıldığını, dolayısıyla halkın da Santra'ya ne kadar bayıldığını anlattı.
işte size düzeyli, akıl ve bilim dolu birkaç diyalog:

Ahmet Çakar: Bizi öyle bir tanıtıyorsun ki sanki biz, hani böyle ev kedileri vardır, topaç gibi, bembeyaz tüyleri vardır. Sokağa çıkınca şaşırır, böyle bir bakar. Sen bizi ev kedisi yaptın. Sen de çöplüklerin arasında zayıf, kara, bıyıkları çıkmış, hafif yaşlı, hangi dişi kediyi götüreceğini düşünen erkek kedi zannediyorsun kendini.
Kazım Kanat: Mart ayı geldi zaten!
***
Ahmet Çakar: Lütfen beni yanlış anlama! Senin bu felsefen sokak kedisi felsefesi. Hemen üste çıkmak!
Kazım Kanat: Evet, ben sokak çocuğuyum.
AÇ: Sokak kedisi dedim, çocuk demedim estağfurullah! Sokak çocuğu da olabilirsin, sokak çocuklarına da sevgimiz saygımız var da. Sokak kedisi kavramı şu....
Gürcan Bilgiç: Ersin neydi o kedinin adı, Leman'daki?
Ersin Düzen: Garfield.
GB: Yok, Leman'daki. Hah, Şerafettin. Kötü Kedi Şerafettin.
AÇ: Evet, nerede kalmıştık?
ED: Kötü Kedi Şerafettin'de!

nilay yılmaz - milliyet gazetesi