bugün

yedi yıl öncesinden başlayan bu film tesadüflerin hayatımızda önemini anlatırlar.bir internet sitesi projesiyle köşeyi dönen ve daha sonrasında bu hızlı köşe dönmeden dibe vurmayı yaşayan esas oğlanımız ashton cuther'ın film.filmdeki hatun feci şekilde penelope cruz'a benzemesiyle cezbeder.güzel filmdir.yıllar geçsede içimizdeki aşk tanelerini kaybetmeyeceğimizi bizlere anlatır.
cok iyi filmdir.ashton kutcher ve amanda peet alakası olmayan kişilikleri oynamıştır.ve filmin sonunda aşkın hiçbirşey tanımıyacağını anlarız ve tesadüflerin gerçekten gerekli olduğunu..
bitiğinde insanın yüzünde gülümseme görülmesini sağlayacak olan filmlerden biri ama herhangi biridir.
yönetmen koltuğunda nigel cole'un oturduğu, ashton kutcher ve amanda peet'in ba$rollerde olduğu, ali larter'ın ise yan rollerden birinde kendisine yer bulduğu, sinemalarımızda a$k gibi bir $ey adıyla boy göstermi$ romantizm $eysi.

amanda peet'e a$ık olma sebebidir. böylesi gülümseyebilir mi bir insan, diye soruyor buldum kendimi filmin ardından.
"bir yolculuk vesilesiyle tanışalım, aradan yıllar geçsin ve bir araya gelelim, tekrar ayrılalım, tekrar bir araya gelelim, ayrıldığımız sevgililerimizden konuşalım, tekrar ayrılalım, tekrar karşılaşalım ve niye böyle olduğunu anlamayalım" filmi...
Oliver'ın dediği gibi, "it's not love, but it's an awful lot like it."
ayrıca bir kadın ve bir erkeğin verebileceği en estetik, en şık fotoğraf pozlarından birkaçı bu filmde görülebilir.
amanda peet'in gencligindeki aykiri tipinden siyrilip, oturakli bir kadin haline gelisini saskinlikla gorebileceginiz film. 'bu kadin da her rolun altindan kalkiyor kardesim' diyeceksiniz, guleceksiniz, biraz da hissedeceksiniz.
şirin, sıcak, tatlı bir film. ashton in kısa saçlıyken allah ın bir lutfu olduğu gözle görülmüştür tekrar.
ashton kutcher ve amanda peet'in başrollerinde oynadığı, izlemekten son derece keyif alınan film..
filmdeki fotograflar icin tekrar ve tekrar izlenesidir.
beyaz perde'de böyle aktarılmış bize senaryo

senaryo:colin patrick lynch
ashton kutcher:oliver martin
amanda peet:emily friehl

Yeni mezun Oliver, çarçabuk iş hayatına atılmış yirmili yaşlarında bir gençtir. Yoğun geçen iş hayatı yüzünden sürekli seyahat etmektedir. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır sözüne inanarak, iş hayatındaki hedeflerinde yalnız olmak istemez...

iş seyahatlerinden birinde Emily'yle karşılaşır. Bu bir ilktir. Tanışmalarından itibaren, tam yedi yıl sürecek olan bir karşılaşmadöngüsünün içine girerler. Bir türlü; kader mi, yoksa tesadüf mü kestiremezler. Hayatlarının farklı dönem ve durumlarında sürekli bir araya gelen ikili arasında adını koyamadıkları bir ilişki gelişir. Beraberken çok iyi vakit geçirdikleri halde zıt karakterlere sahip olmaları biraraya gelmelerini zorlaştırır. ismini koyamadıkları bu ilişkileri sadece bir arkadaşlık olarak mı kalacaktır, yoksa daha ötesine mi dönüşecektir?

Modern hayat koşuşturmaları arasında birbirlerine duydukları hisler yüzünden bocalayan iki gencin öyküsü, günümüz aşklarına değişik bir pencereden bakmamızı sağlıyor.
"sus yoksa her şeyi mahvedeceksin" repliğiyle akıllarda kalan hoş bir film.
bon jovi 'ye saygılarımızla:

http://www.youtube.com/wa...kX_Kc&feature=related
fragmanında; "tam önünde ne olduğunu göremeyen iki kişinin hikayesi" diyerek kısaca özetlenen filmdir.
müzikleri fazlaca keyif verir.
kendini üç günde beş kere izlettirip, her seferinde yüzde bir gülümseme oluşturabilir.

http://www.youtube.com/watch?v=MRPr34vEbC8
baş rollerinde amanda peth ile ashton kutcher in yer aldığı şahane, hey gidi hey dedirten lokum gibi * bir aşk filmdir. * (bkz: a lot like love)
telefon numarasını değiştirmemenin önemini vurgulamıştır belki. (bu bir çıkarsama) "hadi tam zamanı" dedikçe "sus yoksa her şeyi mahvedeceksin" ile devreye girip seyircinin tatlı/romantik heyecanını kamçılamıştır az biraz. mükemmel mi? hayır. hoş ve boş vakitte izlenilesi mi? evet. tamam başroldeki kızımız pek hoş fakat, ah ashton kutcher ah diyorum! * ya da oliver martin.

ayrıca, fotograf sanatının benimsenmesine yardımcı filmlerdendir. zaten bir filmin kalıcılığı, onun başka sanat dallarıyla bağlantı kurularak sunulmasından geçmez mi?
filmin müzikleri de şahanedir.
hoş,güzel,izlenesi romantik komedi.lisedeyken izlemiştim bugün denk geldiğimde bir daha izledim taksime gitmek yerine.izleyin,izletin.
--spoiler--
yapma,berbat edeceksin.
--spoiler--
bugün tv'de rastlayınca tekrardan izlediğim, sıcacık bir aşk filmi. film boyunca bir tebessüm beliriyor suratınızda. *
Ashton Kutcher' a ağız açık baktıran film.
Bu adamda potansiyel varmış da biz körmüşüz azizim.
soundtrackları birbirinden güzel olan, sıcak bir film.
insanın içini ısıtan bir film. filmin sonununu heyecanla izledim. **
"Yalnız kalmak istiyorum dediğimde... kastettiğim yer kalbindi..." repliğine sahip film.
sıradan romantik filmlere nazaran daha hoş denecek film lakin fazla mı bekliyorlar ne?
sorduklarında eh fena değil yorumu yapılacak tipik bir romantik komedidir. bir filmi izlerken duyularımı ne kadar tahrik ettiğiyle ilgileniyorum. zihnimi harekete geçirecek bir sahnesi, repliği, müziği, karakterleri olmazsa o filme keyifli diyemiyorum. burada emily ve oliver karakterlerini sevdiren tek diyalog (bkz: #21625795) budur.

emily'nin bu denli dönüşümü, üstelik başarısız dönüşümünü sevmemiş olabilirim. ya da oliver karakteri fazla ruhsuz. oyunculuk namına hiçbir şey yok. girilere bakınca da izlenilmeyecek bir film olduğunu anlıyorsunuz.

(bkz: çerez)
(bkz: brighter than sunshine) soundtrack idir.