bugün

uzun uzun yazacaktim ama ayrıntıları bos verip kısaca darbeye giden sureci anlatıverelim.

kemalist burokrasi ve burjuva devlet imkanları ile zenginleşir.

zenginlesen kemalistler devletçilikten uzak kapitalist bir ekonomi politikasına ihtiyac duyarlar.

kapitalist ulkelerdekilerle iş yapabilmek için demokratiklesmeye ve kapitalistleşmeye izin ve destek verilir.

umulmadık şekilde daha guclu sermayesi olan toprak agaları(anadolu sermayesi) ekonomik ve siyasi gucu ele gecirir.

toprak agaları yonetimde yeni bir burjuva tabakası olusturur.

kemalistler ekonomik olarak devletten nemalanamaz olurlar. bu durumdan rahatsız olup orduyu goreve cagirir.

ordu gelip devletci bir rejimi tekrar kurar. kemalist burjuva yine köşe başlarını tutar.
söylemleri ise vatanı kapitalizmden kurtardık gibi komunizme yakındır.

bu gun akp yonetime nasıl geldi ve gelmesinden bu yana ne olmuşsa dp'de aynı sekilde basa geldi ve ilerledi. uzun uzun ayrintılara gerek yok. sadece 2002 den bu yana turkiye'yi izleyin yeter. akp bu denklemi çözmüş olacak ki o burjuvaları yok etmekte kararlı.
(bkz: 27 mayısa devrim diyen zihniyet)
27 Mayıs Darbesi, 27 Mayıs 1960'ta yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe. Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi, 27 Mayıs ihtilâli ya da 27 Mayıs Devrimi olarak da anılır. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu.37 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partiliyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, istiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa ve Kore gazisi Tahsin Yazıcı da tutuklananlar arasındaydı.

Milli Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 3. Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi.Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıydı;nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştı.

27 Mayıs sonrasında Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri ve aralarında Milli Mücadele'nin önemli komutanlarından Ali Fuat Cebesoy'un da olduğu Demokrat Parti milletvekilleri, parti yöneticileri, asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri tutuklanarak Yassıada'ya götürüldü. Burada tutuklulara ağır işkence ve kötü muameleler yapıldığı iddia edildi.işkence ve kötü muameleler neticesinde Cemil Keleşoğlu ve Namık Gedik'in intihar ettiği ileri sürüldü.

14 Ekim 1960'ta başlayan Yassıada davaları, 11 ay 1 gün sürdü. 203 gün davalara bakıldı, 872 oturum yapıldı. 19 davaya bakıldı, 1068 tanık dinlendi ve yargılamalar hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihinde son buldu.

Yüksek Adalet Divanı 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Celâl Bayar, Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan oybirliğiyle, eski T.B.M.M. Başkanı Refik Koraltan, eski Genelkurmay başkanı Rüştü Erdelhun, Agah Erozan, ibrahim Kirazoğlu, Ahmet Hamdi Sancar, Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman oy çokluğuyla ölüm cezasına çarptırıldı.

Sanıklardan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, Adnan Menderes 17 Eylül 1961'de saat 13.30'da imralı Adası'nda idam edildi. Dünyanın bütün ülkelerinde ceza muhakemesi kanunlarına göre idam cezaları sabaha karşı infaz edilirken Adnan Menderes'in cezasının infazında bu kuralın dışına çıkılarak öğle vaktinde idam gerçekleştirilmiştir. Bu durumun nedeni olarak, Zorlu ve Polatkan'ın idamlarından sonra, ingiltere Karaliçesi II. Elizabeth başta olmak üzere tüm Avrupa devletlerinin var güçleriyle Türkiye'ye baskı yapmaları gösterilir.idamdan 9 gün sonra Menderes'in evine gidilerek evin kapısına idam hükmünün bir sureti asıldı ve idam edilirken kullanılan ip, idam gömleği, cellat, imam ve son gün yiyip içtiklerinin parası eşi Berrin Menderes'ten alındı.

Zorlu, Polatkan ve Menderes'in dışındakilerin cezaları infaz edilmeyip, hapis cezasına çevrildi.idamları durdurmak için ABD başkanı Kennedy'nin Ankara büyükelçisi Raymond Hare aracılığı ile Dışişleri Bakanı Selim Sarper'e bir mesaj ilettiği iddia edilir.
gün itibariyle üzerinden 50 yıl geçmiş darbedir.
yarın taksimde eylemi olan darbedir. bu sabah. bu gündüz kısaca;

http://www.gencsiviller.net
ilerici bir anayasa doğuran darbenin 50. yılı.
türkiye'de yaşanan ilk askeri darbedir herşeyin başında. yine de dönemin cumhurbaşkanı celal bayar bunu askeri ihtilal olarak nitelendirmemektedir, neden mi?
--spoiler--
buna bir ´ihtilal´ diyebilir miyiz? tabii ki ´hayır´. çünkü ihtilal, mevcut devlet statüsünü temelinden değiştiren bir fikre dayanır. bir tefekkür kaynağı ve bu tefekkür kaynağının beslendiği bir halk tabanı vardır. iktidara, kendi fikrini uygulamak, devlet-vatandaş münasebetlerini yeniden çizmek için gelmiştir. 27 mayıs´ta bunlar yoktur. öyleyse, buna ´ihtilal´ diyemeyiz.´´
--spoiler--
bayar bu sözlerin ardından 1961 yılında kabul edilen, anayasanın demokratik hiçbir maddesine karşı çıkmadığını da belirtmektedir. bayar'ın bu darbe sonrasında idama mahkum edilmesine rağmen infazının gerçekleştirilmediği ve daha sonraki zamanlarda o dönemin sorulduğu, fikirlerinin çok önemli olduğu bir kişi olmuştur.

darbe oluşum sürecine bakıldığında pek çok farklı etkenin ve dinamiğin olduğu görülecektir, ama darbe liderlerinin açıklamaları dikkate alındığında demokratik partinin halk üzerindeki giderek arttırdığı baskı rejimi ve bunun giderek sokakta kardeş kavgasına dönüşebime ihtimali gösterilmiştir.

tabi laiklikten sapma ve dini unsurlar her darbede olduğu gibi bu darbede de baş etken olarak gösterilmiştir. şu da göz ardı edilmemelidir, uğur mumcu bile yıllar sonra köy enstitüleri üzerine yaptığı konuşmalarda demokrat partinin laiklikten sapmaları sonucunda oy oranının %57'lerden %45 düzeylerine gerileme nedenini laiklikten sapma sonucu olduğunu söylemiştir.

aynı zamanda darbenin başka bir yüzü daha bulunmaktadır, diğer ihtilaller göz önüne alındığında emir komuta zincirinde gerçekleşmeyen tek askeri müdahale olduğu görülmektedir. müdahalenin başında kurmay albay alparslan türkeş görülmektedir. tabi bir başka trajikomik olaya bakıldığında, 3. ordu komutanı orgeneral ragıp gümüşpala olaki darbe sorumlularının başında kendisinden daha kıdemli biri yoksa bu isyanı ankara'da ordusu ile bastıracağını açıklaması olmuştur. bu açıklama üstüne emekli orgeneral cemal gürsel milli birlik komitesi'nin başına devşirilmiştir, üstelik darbeden planlarından haberi bile olmadan. aynı zamanda devlet erkanının yönetimine el konulmasının yanında demokrat parti milletvekilleri istiklal savaşı kahramanlarından ali fuat paşa, emekli genelkurmay başkanı mehmet nuri yamut, kore gazisi tahsin yazıcı ve üstelik dönemin genel kurmay başkanı da tutuklanmıştır.

darbe sonucuna bakıldığında 15 idam mahkumiyeti çıkan dava sonucunda 3 kişi infaz edilmiştir: başbakan adnan menderes, dışişleri bakanı fatin rüştü zorlu, maliye bakanı hasan polatkan bu kişilerdir.
daha o zamanlar portakalda vitamin olan yazarların sulanmış beyinleriyle an be an su sayfalarda betimlemeye calıstıkları darbe.
o zamanlarda portakalda vitamin bile olamayanlarin hala da bisey olmadigi uzerinden 5 tane de 50 sene gecse adam olamayacagi tarih.
beyni sulanmış faşistler tarafında yok ilerici anayasaydı, yok darbe değil devrimdi gibi aptalca fikirlerle savunulan, bir darbedir.
ulusalcı milliyetçi cenah tarafından pek beğenilip benimsenen hayranlık duyulan milat, hep derler ki amerkan karşıtı bir darbedir efendim. kime karşı olduklarını bilemeyeceğim ama darbeyi tertipleyen 38 subayın amerikada eğitim gördüğünü biliyorum.
acaba darbe yapmayı kimden öğrendiler genç yaşta ?
sosyalistlerin de dahil olduğu geniş kitlelerce desteklenerek, ordunun cumhuriyetin yegane ve değişmez bekçisi olduğu sabit fikrini başlatmış, zaten 12 eylülden sonra bu egemenliğini sağlama almak isteyen asker-bürokrat(sonradan sermaye de dahil olmuştur bu gruba) grup tarafından bu çarpık fikir sürekli ve daha güçlü biçimde aşılanarak, vatanı ve cumhuriyeti sevmek, laikliği savunmak adı altında elitlerin çıkarlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramayan faşist bir vatanseverlik anlayışıyla donatılmış beyni yıkanmış bir nesil yaratılmıştır. lakin menderes ve dp'nin anadoluda ki fakir kitlelerin uhrevi duygularıyla oynayıp bir yandan da borçlanmayla yarattığı suni ve nispi refahla bu (özellikle köylü) kitlelerin büyüdükçe büyüyen desteğini arkasına almasından ürküp darbeye yol veren kesimler, sonrasında da 1961 anayasasının uzlaşma ortamında ortaya çıkan güçlenme fırsatını kaçırmak istemeyip darbecilerle işbirliğine giden akademisyen grubu(ki ilk devrimin heyecanını hala taşıyan cumhuriyet eliti de dahildir bu gruba), özellikle prusya kralı friedrich wilhelm iv'ün toplanan alman federasyonu delegelerinin kendisine imparatorluk tacını teklif ettiklerinde keskin bir ileri görüşlülükle reddetmesine neden olan politik kuralı göz ardı etmişlerdir: gücü ve yetkiyi veren, onu geri almak ve kendi çıkarlarına göre kullanmak hakkını da saklı tutar ve tutmak için elinden geleni yapacaktır. bu yüzden imparatorluk ancak prusya'nın kendisi tarafından kurulduğunda meşru sayılacaktır. bu yanılgıya düşen ve mustafa kemal döneminde, osmanlının son zamanından gelen acı tecrübe yüzünden aşamalı olarak rejimin üzerindeki etkisi azaltılmaya çalışan ordu, 27 mayıs'ta yaptığı bu ayak oyunuyla iktidarı bir daha kaybetmeyecek şekilde ele almış ve o zamanlar kendisiyle işbirliğine giden bir çok gruba daha sonraları başta ülkeyi sömürge konumuna girmeye hazır, karanlık ve baskıcı bir orta doğu devleti haline getiren, halkı yerli-yabancı sermayenin direk vesayetine ve açık sömürüsüne teslim eden, akademik ortamın kollarını bacaklarını kesip bırakan 12 eylül darbesi olmak üzere kan ağlatmaktan kaçınmamıştır. ki ispanyanın 50 yıllık faşist iktidardan sonra becerdiği işi ülkem hala beceremeyip orduyu iktidardan uzaklaştıramamakta, köktencilerin artık güç yolundan vazgeçip bu iktidarı popüler destek ve karşı propagandayla rezil rüsva edip etkisiz kılma girişimlerinden ayrılan samimi ve demokratik girişimlerin bile toplumsal tepkinin en sağlamını gördüğü hala ve hayretle gözlemlenmektedir.
alt kademeli askerlerin yapmış olduğu darbedir. o kadarki albay rütbesindeki askerler genelkurmay başkanını hapise atmış ve yüzüne tükürmekte dahil türlü hakaretlere maruz bırakmışlardır. bir takım insanlar buna devrim diyebilirler ama uzaktan yakından alakası yoktur. bu insanlar sadece laikliği savunma bahanesi ile din ve millet düşmanlığı yapan kişilerdir. yoksa hangi zihnniyet bu yaşananlara olumlu bakabilir?bu hadiseleradnan menderesve arkadaşlarının asılmasına kadar gitmiştir ne yazıktır ki. başbakanlık yapmış bir insanın bugün bile tam anlaşılmayan sebeplerden dolayı asılması ile sonuçlanmıştır. öyle ki bu askerler kendi aralarında bile anlaşamamış ve talat aydemir olayı meydana gelmiştir. 27 mayıs ne yazıkki demokrasi tarihimize kara bir sayfa olarak kalacaktır.
adnan menderesin defalarca uyarılmasına rağmen itibar edip gerekli işlemleri yapmadığı darbedir. kendisini makamına gelip uyaran genel kurmay başkanına verdiği savunma ibretliktir
mehmetçik bizim gece gündüz çalıştığımızı görmezmi? peygamber ocağından kimse bu ülke adına çalışana zarar vermez.
ordunun darbe yapmaması gerektiğinin izafiyetinin acı örneklemlerle görüldüğünün büyük ispatı.
bir ülkede ordunun darbe yapmasının en kötü sonucu; ordunun darbe sonrasında kendi içinde bölünmeye, çatışmaya gitmesine neden olmasıdır.
27 mayıs bunu bu millete yaşayarak öğretti.
kendi genel kurmay başkanını tutuklayan ordu sonraki darbelerde genel kurmay başkanlarını sürece cebren de olsa dahline zemin tesis etti.
diğer taraftan mustafa kemal atatürk'ün ve ismet inönü'nün yaptığı en büyük icraatlardan biri olan üniformalarını çıkarıp demokrasiye yönelmeleri ve buna müteakip darbeciliğin sonunu getirmeleri idi.
27 mayıs sözde atatürk ilke ve devrimlerine bağlı iç mihraklarca bu kazanımı da bertaraf etti.
ittihat ve terakki ile gömülen darbeciliğe yeniden hayat verdi.
sonrasında gelen muhtıralar ve darbeler 27 mayıs'ın çocuklarıdır.

edit: imla
cumhuriyetin bir süreliğine yokolduğu , postalcıların... yani chp lilerin altın çağı.
bir başbakanın ve iki bakanın bir hiç uğruna katledildiği tarihtir.

bu tarih tc tarihine kara leke olarak geçmiştir. alakasız ama deniz gezmiş ve arkadaşlarını her seferinde hatırlayan guruh nedense sıra adnan menderes ve arkadaşlarına gelince hep sustular.

oturdum adamın yaptığı işlere baktım fevkalede projeleri var neredeyse avrupa birliğine girecekmişiz o kadar yani. yazık olmuş bu vatan evlatlarına.

tekrar rahmetle bu 3 şehidi anıyoruz.
ülkeyi amerikaya satanların bir tarafına girmiş darbedir . ne satışsa 60 senedir siktir olup gitmemektedir bu amerika.
bir kısım veledi zinanın türk halkına karşı yapmış olduğu darbedir.
2011 türkiye'sinde hala devrim diye dillendirenlerin beğendiği darbe. 12 eylül içinse hiç öyle düşünmezler. çünkü chp kapatıldı.
özgürlükçü anayasanın yani 1961 anayasasının oluşumunu sağlamış darbedir.
vampirlerin bayramı.
--spoiler--
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
--spoiler--

suçsuz yere asıldığı söylenen vatan hainleri, ulu önderin bu sözleri ile betimlediği her haltı yemişler ve türk milleti'nin iradesi dahilinde hak ettikleri cezalarını bulmuşlardır.

27 mayıs devrimi türk milleti'ne ihaneti düstur belleyen tüm kitapsızların ibret alması gereken bir harekettir.
1982 anayasasına kadar demokrasi bayramı olarak kutlanan darbedir. dillerine abd'yi dolayanlar, darbeyi bizzat abd'nin yaptırdığını hala anlayamamışlar. darbe olmasaydı menderes, 1 ay sonra sscb'yi ziyarete gidiyordu. ve hükümet sscb ile yakınlaşmaya girmişti. 80 darbesi de abd'nin işi. onu da savunun.
yapanların ya unutulduğu, ya da sitemle anıldığı, lakin asılanların her sene dualarla anıldığı darbedir. yapanlar da bugün yaşasalardı keşke yapmasaydık derlerdi ama iş işten geçti, tarih onları yargıladı zaten.