bugün

euro 2000'in son derece dramatik anlara sahne olan final maçıdır, rotterdam'da feyenoord'un mabedi stadion de kuip'de oynanmıştır. evvela takımların finale nasıl geldiklerine bakalım:

avrupa şampiyonalarının bahtsız takımı italya, son avrupa şampiyonası euro 96'da almanya'yla oynanan son grup maçında gianfranco zola'nın kaleci andreas köpke'ye teslim ettiği penaltıyla 10 kişilik rakibine karşı golsüz beraberliğe razı oluyor ve dramatik bir şekilde turnuvaya henüz grup aşamasında veda ediyordu. 2000'e geldiğimizde ise bu durumun tam tersine döndüğünü görmekteydik: ilk maçta milli takımımıza karşı antonio conte'nin garip ötesi bir röveşata golü ve tamamen hakemin uydurması bir penaltıyla kazanarak turnuvaya başlayan italya, stefano fiore'nin 20 metreden attığı mükemmel golüne tanıklık ettiğimiz maçta ev sahiplerinden belçika'yı 2-0 yeniyor, büyük bölümünü 1-0 önde götürdüğü son maçta ise isveç'i rastalı saçlı henrik larsson'dan yediği gole rağmen son dakikalarda alessandro del piero'nun mükemmel golüyle 2-1 yeniyor ve 3'te 3 yaparak çeyrek finale yükseliyordu. çeyrek finldeki rakip, grupların mükemmel top oynayan takımı romanya'ydı ama çingeneler italya'ya "hafif" geliyor, ilk yarıda gelen gollerle alınan 2-0'lık galibiyet mavilileri yarı finale çıkartıyordu. bu turda rakip ev sahiplerinden hollanda'ydı, bu maç zaten dramatiklerin dramatiğidir, futbol olarak tecavüz eden takımın elendiği maçtı, fazladan bir şey yazmaya gerek yok.

(bkz: 29 haziran 2000 italya hollanda maci/#3520310)

sırf bu maç bile italya'nın avrupa şampiyonalarındaki bahtsızlığından bir nebze olsun kurtulduğunun ispatıydı. finaldelerdi...

fransa ise aslında daha eleme turlarında epey zorlanmıştı. son maçta izlanda'yı kendi evlerinde zorlanarak yenmeleri ve diğer 2 liderlik adayı rusya ile ukrayna'nın berabere kalmasıyla güç bela grup lideri olarak turnuvaya katılan fransa, euro 2000'de bu işlerin böyle olmayacağını aleme göstermeye kararlıydı. ilk maçta danimarka'yı 3-0'la süpüren ve şımaykıl'ı göt eden horozlar, zor anlar yaşadıkları ikinci maçta çek cumhuriyeti'ni 2-1 yeniyordu, 2 kere öne geçtikleri son maçta ise nefesleri ev sahiplerinden hollanda'ya yetmiyor ve frank de boer'un şaibeli frikik golüne sahne olan maçta sahadan 3-2 mağlup ayrılsalar da çeyrek finale yükseliyorlardı. çeyrek finalde rakip mucizevi bir şekilde tur atlayan ispanya'ydı. zinedine zidane'ın frikikten attığı gole gaizka mendieta'nın penaltısıyla karşılık veriliyor, akabinde yuri djorkaeff'in ağları yırtma teşebbüsü karşısında raul gonzalez blanco 90. dakikada penaltıyı fezaya yollayınca horozlar 2-1'lik skorla hasbelkader yarı finale çıkıyordu. sonraki rakip benim o dönemki favorim portekiz'di ve nuno gomes'in jeneriklik golüyle geriye düşen fransızlar ofsayt kokulu bir pozisyonda thierry henry ile beraberliği sağlıyor, akabinde büyük hakem tartışmalarına sebebiyet veren o meşhur pozisyon sonrasında ise zidane'ın penaltıdan attığı altın golle finale kadar geliyordu.

finale geçiyoruz:

azzurri bembeyaz kappa formayla sahadaydı, son dünya şampiyonu fransa ise klasik lacivert, önden enlemesine kırmızı şeritli adidas formasıyla sahadaydı. hakem isveçli anders frisk'di. maçın başlamasıyla beraber klasik bir final mücadelesi izlemeye başladık; bayık bir orta saha mücadelesi. fransa epey kötüydü başlarda, italya daha iyi top yapan ve defansta kesinlikle geçit vermeyen taraftı. zaten bu turnuvadaki inanılmaz defans hatları akabinde yıllarca konuşuldu, fransa'nın ilk yarıda yakaladığı tek gol pozisyonu yuri djorkaeff'in altıpasın önünde sırtını hemen dönüp de yaptığı fevkalade cılız vuruştan ibaretti. fabien barthez'in embesil hareketleriyle hatırlayacağımız bu devrenin bir diğer önemli noktası da christophe dugarry'nin gene suratına top gelmesi ve burnunun kanamasıdır, bu o turnuvada 2 ya da 3 defa gerçekleşmişti. evet ilk yarıda futbol namına pek bir şey olmadığından bu abuk sabuk detaylardan bahsediyorsak bana küfretmeyin. ikinci devre daha güzeldi:

dino zoff yönetimindeki italya ikinci devrenin başlamasıyla beraber saldırmaya başladı ve bunaltıcı bir baskı kurdu. bu esnada o final maçının kanser ismi olarak hatırlanacak olan juve'li alessandro del piero oyuna dahil oldu ve hemen sonrasında da gol geldi zaten. golün hazırlanışı tek kelimeyle mükemmeldi; kullanılan korner sonrası sağda demetrio albertini francesco totti'ye kazandırdı, o da arkasındaki fransıza rağmen mükemmel bir topuk pasıyla gianluca pessotto'yu sağ kanattan koşturdu, onun içeri yaptığı güzel ortada ise maçın başından beri hevesle fransa defansıyla flört eden marco delvecchio sol ayak içiyle topu yakın mesafeden ağlarla buluşturdu, dakika 55...

bu golden sonraki birkaç dakikalık fransa'nın mallaşma periyodunda alessandro del piero sol kanatta bomboş pozisyonda barthez'le karşı karşıya kaldı ama sol ayağıyla inanılmaz kötü bir vuruş yaparak topu auta gönderdi. bana göre maçın birinci kırılma noktası olan bu pozisyondan sonra fransa açıldı ve yavaş yavaş oyunda ağırlığını hissettirmeye başladı. bu noktada maçta öne çıkan isim francesco toldo idi ki fransa'nın maçın kalan bölümünde kurduğu baskı esnasında önce wiltord sonra henry'nin çok net pozisyonlarında harika kurtarışlar yaparak italya'ya hayat veriyordu. bir diğer dikkat çekici nokta ise, maçın inanılmaz tempo kazandığı bu bölümlerde biz bile ekran başında "ah,yuh,oha,çüş" şeklinde türk efektleriyle maçı heyecandan kudurmuş biçimde izlerken, bu iki takımın teknik direktörleri dino zoff ve roger lemerre'in adeta "buz adam" hüviyetinde, tepkisiz, kaskatı olarak maçı izlemeleriydi. fransa için acı sonra doğru yaklaşılırken son anlarda maçın ikinci kırılma noktası da yaşandı ve massimo ambrosini'nin şahane pasında gene sol çaprazda kaleci barthez'le burun buruna kalan alessandro del piero bu sefer de topu yumurta kafaya isabet ettirerek italyanların küfür dağarcığında ilerleme kaydetti. golden hemen sonra heba ettiği pozisyonun bir kopyasıydı bu. zaten bütün eforuyla saldıran fransa eğer bu pozisyondan sonra 2-0 geriye düşseydi nakavt olacaktı ama olmadılar.

ve maçın en dramatik anı geldi de çattı:

fransa'nın artık götüne dayanan yumurta gücüyle barthez bile ataklara çıkar olmuştu, 4 dakika duraklama işaret edildikten sonra son dakika içerisene de girilmişti. barthez şişirdi ileri, trezeguet indirdi ve maç boyu adeta mükemmel top oynayan fabio cannavaro tek hatasını yaparak topu kafayla arkasındaki sylvain wiltord'un önüne düşürdü. bu eleman da sol çaprazdan yaradana sığınarak yaptığı vuruşta "yıkılmayan adam" olan francesco toldo'yu en sonunda mağlup ediyor ve 90+4'te gelen bu golle şampiyonluk şarkıları söyleyen yakışıklı italyan erkeklerinin marşları bir taraftlarına kaçıyordu. bir başka dramatik durum ise turnuvanın tek kelimeyle yıldızı olan toldo'nun böylesi salak bir vuruşu ellerinin altından kaçırıp ağlarında görmesiydi. bu golden sonra kamera roger lemerre'in suratına zoom yapmış o faltaşı gibi açık gözler ciddi anlamda korkutmuştu, herif halen sevinmekten aciz.

yarı finalde hollanda karşısında adeta çiftlik arısı gibi bal yapan italya bu maçta da cenabetlik eseri bitime saniyeler kala yediği golle maçı altın gol devresine götürüyordu, o dönem prosedür öyleydi. ama tarihte böyle moralman dağılmış takımların da uzatmalarda galip gelebildiği maç sayısı heralde bir elin parmaklarını geçmez. uzatmalarda da olanlar oldu zaten, oyuna sonradan dahil olan robert pires sol kanatta sırasıyla demetrio albertini ve fabio cannavaro'dan harika hareketlerle sıyrıldı, akabinde soldan içeri çevirdiği topta david trezeguet hayatında tek "büyük" işi yaparak o topa soluyla sağlam bir yarım-vole çaktı ve 103. dakikada ağlara giden bu altın golle fransa 1984'ten sonra 2000'de de avrupa şampiyonluğunu tattı. ayrıca ilk defa bir takım dünya kupası ise avrupa şampiyonluğunu peşpeşe kazanıyordu, fransa bu konuda tektir. bunun için tabi ki de o turnuvadaki sihirbazları olan zinedine zidane kişisine teşekkür etmelilerdi.

hollanda maçından sonra pek çok kişinin nefretini kazanan italya'nın böyle bir şekilde yenilmesi futbolseverlerin içinin yağlarını eritirken, demetrio albertini ve fabio cannavaro'nun hüngür hüngür ağlamaları bazı duygusal futbolseverlerin yüreklerini dağlıyordu. en nihayetinde hollanda'nın ahı tutmuştu. yumurta kafa barthez ise buna aldırmadan elinde pet şişe, takım arkadaşlarının poposuna tekme atmakla meşguldü. yavşak adamdı vesselam.

francesco toldo ise turnuva öncesinde sakatlanan gianluigi buffon'un yerine büyük bir sorumluluk alarak kaleye geçmiş ve gerçekten de harika işler yapmıştı, hakkı orada teslim edilmeliydi.

1,5 ay öncesinde, 17 mayıs 2000'de uefa kupasi finali sonrası gözyaşları içinde kürsüye çıkan ve ikincilik madalyasını alan thierry henry kişisi bu sefer şampiyonluk kupasını kaldırmak için çıkıyor hatta spiker de bu duruma atıfta bulunuyordu.

ertesi günün sabah saatlerinde ise sabah şekerleri programında kemal sunal'ın vefat ettiği duyurulacaktı, inek şaban'ın hayatta olduğu son akşam oynanmıştır bu maç. ben pulemjot kalashnikova, gene geçmişten leziz anlar yaşadık hep beraber*, esen kalın, şahsınıza iyi davranın...
98 dünya kupası ile birlikte sempatimi toplamış fransa milli takımı ile defansif futbol ve adonis kaslarıyla nam yapmış futbolculardan oluşan italyan milli takımının efsane maçlarından biridir. fransa şansın da yardımıyla maçı kazanmayı bilmiştir. bu maçı fransaya getiren david trezeguet 6 yıl sonra italyaya özür borcunu ödemiştir.

(bkz: 9 temmuz 2006 italya fransa maçı)
aşağıdaki ten özeti izlenebilecek maçtır. david trezeguet bu maçta hayvan gibi bir gol atmıştır. başka tanım bulamadım lan, bildiğin hayvan.

http://www.youtube.com/watch?v=YVASwQzr3qA
zidane, lizarazu, henry gibi müthiş sempati beslediğim oyunculara rağmen; djorkaef, petit, trezeguet gibi, futbollarını hiç sevmediğim oyuncular sebebi ile italya'yı desteklemiş olduğum 2000 avrupa futbol şampiyonasının final müsabakasıdır.
italya'nın kaybetmesinden ziyade, efsane del piero'nun, maç 1-0 iken harcadığı 2 pozisyon sonrası gelen beraberlik golüyle kaybetmeleri fena üzmüştü. hani o golleri marco delvecchio kaçırsa, üzülmezdim de, del piero olunca fena olmuştum. bir de üstüne trezeguet kazmasının harika golü gelince, toldo'dan beter olmuştum.

edit: trt 3 iyi ki varsın lan. ne günlerdi be. *
yalçın çetin'in muhteşem sunumuyla hatırlanan dramatik maç.
trt spor'da yayınlanan maç. vay be yaşlandığımı hissettim sahada olan çoğu futbolcu emekli oldu. evet.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar