ülkemizin yetiştirdği azıllı ırkçılardan Cevat Rıfat Atilhan ın Milli inkılap dergis ndeki, Nihal Atsız ın Orhun dergisindeki Yahudi aleyhtarı ve ırkçı yazıları ile galeyana gelen kitlelerin Çanakkale , Gelibolu , Edirne , Kırklareli , Lüleburgaz ve Babaeski de yaşayan Yahudilere yönelik gerçekleştirilen devlet destekli talan olaylarıdır. Olaylarda Yahudilere ait evler ve mağazalar yağmalanmış, kadınlara tecavüz edilmiş, , bir haham öldürülmüştür.

CHF Trakya teşkilatının örgütlediği anlaşılan olaylar sonucu 15 bin Yahudi, mal ve mülklerini geride bırakıp can havliyle başka şehirlere, ülkelere kaçmak zorunda bırakılmıştır. senenin 1934 olduğunu yinelemekte yarar var. atatürk hayatta zira.

azınlıklara yönelik bir baska yağmalama versiyonu için.. (bkz: 6 7 eylul olaylari)

ve tabii ki (bkz: varlık vergisi)
ırkçılık denen habis alışkanlığın yüzlerce nahoş, iğrenç tezahüründen biri...
rıfat n. bali nin kitabevinden çıkan kitabı.
trakya'daki yahudilere karşı yapılmış saldırılardır. ekonominin millileştirilmesi amacı taşıyan, ırkçı saldırılardan biridir.
burdaki olaylar salt (bkz: yahudiler)e yapılmış olarak bakılmamalıdır.Gerçek şu ki (bkz: 1923 Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi) ile topraklarından sökülüp atılmış olan (bkz: Rum) ların yerini alan Yahudilerin o bölgenin ekonomisi üzerindeki etkinliğinin artmasıdır. Bu etkinlk cumhuriyetin başından beri uygulamaya çalıştığı eknominin millileştirilmesi ile ulusal burjuvazinin yaratılması gayesinin bir parçası olarak yok edilmeye çalışılmış ve ayrık unsurların temizlenmesi amacıyla yahudiler bu bölgeden sürülmüştür. Yoksa avrupada yükselen yahudi düşmanlığının ya da anti-semist siyasetin bu olaylardaki rolü sadece ve sadece ateşleyici unsur olmuştur. Şayet mübadele olmasa ve rumlar yerinde kalsa idi yapılan saldırılar daha çok rumlar üzerine olurdu.
1934 Trakya Olayları[1], 21 Haziran ile 4 Temmuz 1934 tarihleri arasında Türkiye'nin Trakya Bölgesi'nde Yahudilere karşı gerçekleştirilen şiddet eylemleri. Olaylar sonrasında çok sayıda Yahudi başka ülkelere göç etti.[1]

1934'te Nihal Atsız Orhun dergisinde[1][2], Cevat Rıfat Atilhan ise Milli inkılap dergisinde[1][2] Yahudilere karşı ırkçı yazılar yazmaları sonucunda halk etki altında kalarak Yahudi azınlığa karşı şiddet olaylarına girişti.[1][2] Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve Çanakkale gibi illerde Yahudilere ait dükkân ve evler yağmalandı[3] ve birçok kadına tecavüz edildi.[1][4] Bir Jandarma Onbaşı Yahudileri himaye ederken yağmacı güruh tarafından öldürüldü.[5] Yaklaşık 15 bin Trakya Yahudisi bulundukları şehirleri terk etti.[1]

Tarihçe
iki dünya savaşı arasında dünyada demokrasi gerilemiş, 1920'lerde 35 anayasal ve seçilmiş hükümet varken bu sayı 1938'de 17'ye kadar düşmüştür. Özellikle Avrupa'daki bu gidişattan Türkiye de etkilenmiştir. 19 Şubat 1934 tarihli bir kararname ile Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale mıntıkalarını içine alan Trakya Umumi Müfettişliği adıyla ikinci bir müfettişlik kurulmuş, başına da 1925 yılında yaşanan Şeyh Said isyanı'ndan sonra 1927'de Doğu Anadolu'da Birinci Umumi Müfettişliği görevini beş yıl süreyle yürüten ibrahim Tali Öngören getirilmişti.[6]

Avrupa'da her ülkede olduğu gibi antisemitizm ile birlikte faşizm dalgası yayıldı ve Türkiye'de de taraftar topladı. Bunun en somut örneklerinden bir tanesi 1934 Trakya Olayları'dır.[7][8][9]

Türkiye'de CHP dönemine denk gelen bu süreçte büyük gazeteler Nazizm'e karşı çıkmalarına rağmen kimi kişiler Nazizm'e sempatiyle baktılar. Türkiye'deki Nazi sempatizanlarının en önemlilerinden biri Der Stürmer gazetesine Djev imzasıyla yazılarını vermiş olan Cevat Rıfat Atilhan'dı. Turancı olan Atilhan Birinci Dünya Savaşı'nda Sina cephesinde yüzlerce Yahudi casusu yakalayıp onlarcasını kendi elleriyle astığını iddia etmiştir.[10] Anadolu dergisini çıkarıp antisemitizmi yaymaya çalıştı.[10] Atilhan, birkaç aylığına misafiri olduğu Nazi Julius Streicher'den güç kullanma ve yıldırma teknikleri öğrendi. Naziler onu "Herr Major" diye çağırıyorlardı.[8]

istanbul'da Millî inkılâp dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergi ile Türk tarihinde ilk defa bir yayın kuruluşu Yahudi karşıtı olduğunu kabul ediyor ve Yahudilerden reklâm almayacağını açıklıyordu. Dergide Nihal Atsız gibi ünlü Pan-Türkçüler vardı. Milli inkılâp dergisinin birçok sayfası Türkiye Yahudilerine ayrılmıştı.[8]

Haber gazetesinden Vala Nurettin ve Vakit gazetesinden Mehmet Asım[11] Milli inkılâp'ı ve antisemitizmi yazılarında protesto edip, Yahudilerin Türk kültürüyle bütünleştirilmelerini ve hizmetlerinden istifade edilmesi gerektiğini savundular.

Öte yandan Nihal Atsız Orhun dergisinde Yahudilere karşı bir ihtar yazısı yazdı:

" Yahudi denilen mahlûku dünyada Yahudiden ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki "Yahudi gibi", "çıfıtlık etme", "çıfıt çarşısı", "havraya benzemek", "Yahudiden yumurta alan içinde sarısını bulamaz" gibi sözler bu alçak millete ırkımızın verdiği değeri gösterir. Almanyadan kovulan Yahudileri kabul etmek misafirperverliğinde bulunan Fransa'da bile Yahudiler hakkındaki en basit iltifatın "pis Yahudi" terkibi olduğunu o memlekete gitmiş olan arkadaşlarımız söylüyor.
ikide bir Yahudileri Türkleştirme cemiyetleri kurarak bizi kandırmaya çalışacaklarına namuslu Türk tebaası olarak kalsınlar yetişir.

Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadığımız gibi bunu istemeyiz de. Çamur ne kadar fırına verilse demir olmuyacağı gibi Yahudi de ne kadar yırtınsa Türk olamaz. Türklük bir imtiyazdır; her kula, bilhassa Yahudi gibi kullara nasip olmaz.

Onlara yapılacak ihtar şudur: Hadlerini bilsinler. Sonra biz kızarsak Almanlar gibi Yahudileri imha etmekle kalmaz, daha ileri giderek onları korkuturuz. Mâlûm ya ataların sözüne göre Yahudiyi öldürmektense korkutmak yektir. "
Nihal Atsız, [12][13]


Bu tür Yahudi karşıtı yazıların önüne geçebilmek için Yahudi heyeti 23 Mayıs 1934'te Başbakana yardım isteme amaçlı bir dilekçe sundu. Dilekçe iki gün sonra Başbakan Müşaviri'nin eline geçti, sonra içişleri Bakanlığı'na havale edildi, sırasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve en son Matbuat Müdürlüğü'ne ulaştı; kısacası bürokrasiye takılıp kaldı.

14 Haziran tarihinde 2510 Sayılı iskân Kanunu mecliste kabul edildi. Kanun "Tek dille konuşan, bir düşünen, aynı hissi taşıyan bir memleket" yaratmak amacıyla ülkeyi "Türk kültürlü nüfusun yoğunlaşması istenen mıntıkalar", "Türk kültürüne temsili istenilen nüfusun nakil ve iskânına ayrılan mıntıkalar", "Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleri ile boşaltılması istenilen, iskân ve ikamete yasak mıntıkalar"a ayırmıştır. Kanunun 9. maddesi ise içişleri Bakanlığı'na "casuslukları sezilenleri sınır boylarından uzaklaştırmak" yetkisi vermişti. Yahudi cemaatinin önde gelen üyelerine ölüm tehditleri içeren mektuplar gelmeye ve halkı Yahudi tüccarları boykot etmeye davet eden bildiriler dağıtıldı.[6] Daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu için hazırlanmış bu yasa Yahudiler aleyhine kullanıldı. ismet Paşa'nın adının arkasına sığınarak yapılan propagandada "Hükümet ve ismet Paşa bütün Trakya Yahudilerinin istanbul'a sürgünlerini istiyorlar" dendi.[10]

ilk olaylar 21 Haziran 1934'de Çanakkale'de başladı. Çanakkale'de Yahudiler'e yapılan ekonomik boykotun dozu kaçınca fiziki saldırılara dönüştü. Yağma, dayak, ırza geçme, imzasız tehdit mektupları gönderme olayları oldu. Kırklareli'nin valisi bu sırada tatildeydi ve Çanakkale'de olanların aynısı bu şehirde de oldu. Kırklareli'den kaçan Yahudiler'in bir kısmı Edirne'ye varınca olayın ciddiyetini anlayan Edirneli Yahudiler de mallarını mülklerini bırakıp istanbul'a kaçtılar. Edirne, Tekirdağ, Kırklareli,Çanakkale, Uzunköprü, Silivri, Babaeski, Lüleburgaz, Çorlu ve Lapseki'de olayların aynı gün içinde başlaması bu işin bir kaç çapulcunun işi olmadığı anlamına geliyordu.[10]

Sonuçları
Bu olaylardan sonra Trakya'daki Yahudi nüfusu azaldı, çoğunluğu istanbul'a ve bir kısmı da yurtdışına kaçtı. Kesin rakam belli olmamakla birlikte Trakya'dan ayrılan Yahudilerin sayısının 13.000 ile 15.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Varlık Vergisi ve 21 Kur'a ihtiyatları (Müslüman olmayan azınlıkların ikinci Dünya Savaşı'nda askere alınması ile ilgili bir uygulama) meselesi gibi diğer olaylar, Yahudi azınlığın hayatını daha da zorlaştırmıştı. Özellikle israil devletinin resmen kurulmasından sonra Türkiye'deki Yahudilerin nüfusunda ciddi düşüşler olmuştur.[6]

Dipnotlar
1^ a b c d e f g h i Hür, Ayşe (2009-02-08). "Münferit(!) antisemitizm vakaları". Taraf. 2009-12-02 tarihinde erişilmiştir.
2^ a b c Aviyente, Selim (2008-04-30). "1934 Trakya olayları: Bir aile dramı!". Şalom. 2009-12-02 tarihinde erişilmiştir.
3^ Özkırımlı, Umut, and Spyros A. Sofos, Tormented by history, (Columbia University Press, 2008), 168.
4^ Hür, Ayşe (2007-11-15). "Büyük Ayıbımız: 1934 Trakya Olayları". Agos. 2009-12-02 tarihinde erişilmiştir.
5^ Anver Levi, 1934 Trakya Yahudileri Olayı; Alınmayan Ders;, Tarih ve Toplum, Sayı 151, Temmuz 1996, s.10-17
6^ a b c "1934 Trakya Olayları, Ayşe Hür". Taraf Gazetesi. 10 Temmuz 2010 tarihinde erişilmiştir.
7^ Zafer Toprak, 1934 Trakya Olaylarında C.H.F.'nin Sorumluluğu, Toplumsal Tarih Dergisi, sayı 34, s.19
8^ a b c Avner Levi, Türkiye Cumhuriyeti'nde Yahudiler, iletişim yayınları, istanbul 1996
9^ Rıfat N. Bali, 1934 Trakya Olayları, Tarih ve Toplum Dergisi sayi 186 ve 187
10^ a b c d Mücahit Düzgün, Cumhuriyet'in ilanından israil'in Kuruluşuna Kadar Türkiye'deki Yahudiler
11^ Vakit gazetesi, Türkiye'de Antisemitizm var mıdır?, 20 Mayıs 1934
12^ Orhun, MUSA'NIN NECiP(!) EVLATLARI BiLSiNLER Ki sayı 7 s.139-140 1934
13^ Nihal Atsız sitesi

"http://tr.wikipedia.org/w...1&oldid=10058853"; adresinden alındı.

http://tr.wikipedia.org/w...1934_Trakya_Olaylar%C4%B1
http://liberalgelecek.blo...rn-mulkiyet-haklar-3.html
kemalist diktatörlüğünün bir eseridir .
bir taraftan nihal atsızın yazdıklarının etkisine kapılmış insanlardan bahsedip öte yandan atatürkü suçlamak nasıl bir mantıktır diye sordurur.
''Yahudi değil mi be olum, ne takıyorsun kafana gebersin gitsin'' demeye devam edin, öyle daha güzelsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=MLsrGYvgaGk
(bkz: pogrom)
kıbrıs ı tanımayan filistin için her fırsatta iğrenç tipleri ile ağlayan ve yahudilerden nefret eden çakma kola seven bu yobazlar, söz konusu mustafa kemal atatürk'ü gömmek olunca yahudiler bir anda onlar için kardeş oluvermiştir.

dünya tarihini az çok biliyorum. ve hala sizin kadar şerefsiz bir kitle görmedim.

Tarihe geçtiniz bozuk döl artıkları.
Iyi yapmisiz amk ne olsaydi herifler trakyayi ele geçirip duvar mi örseydi.
Sonra biz de araplar gibi aglasirdik yahudilere sapanla tas atardik.
Yo dostum yo biz türküz bunlara izin vermedik vermeyiz.
bu olaylar resmi tarih söyleminde yoktur.

http://www.arastirmax.com...rakya-yahudi-olaylari.pdf
aynı dönem avrupa'da yaşanan yahudi karşıtı olaylarla kıyaslayınca yine masum kalandır.

türk bulgaristan'da, balkanlarda, girit'te, doğu anadolu'da katliama maruz kalınca sessizlik..
ermeni tehcir sırasında ölünce katliam, yahudilere karşı trakya'da gerginlik olunca faşizm..

ha tasvip ediyor muyuz? asla.
lakin bunu dile getirenlerin tek bir tanesi ilk gruptakileri dile getirmemekte.
atatürk ve inönü olaylar konusunda sessiz kalmış, yorum yapmaktan kaçınmışlardır.
Hitler'in nasyonal sosyalist Partisi'nin iktidara gelişinin henüz ilk yılında, Türkiye'de de etkisini gösteren Yahudi karşıtlığıyla zuhur eden olaylardır.
(bkz: ırkçılığı yeni keşfeden ergen)
trakya yahudilerine saldırı olmuş, bölgedeki yahudiler göç etmek zorunda kalmıştır.

yahudilerden önde gelenler hükümete mektuplar yazmış ama bir tesiri olmamıştır. bu olaylarla ilgili adı geçen kişilerden biri nihal atsız dır.
Ne tarafa baksak olay, kargaşa aq dediğimiz olaylardır. Şeytan diyor, katlet milleti; Adem misali, 5-10 çocuk bırak, sonra yetiştir onları insanlık, kardeşlik, sağduyu bilinciyle. Öyle değil mi? Şeytan ne de güzel diyor. Ama yok aq illa iki erkek velet çıkar, habil kabil gibi yerler birbirlerini, hop yine başa döneriz. insanlığa tüküreyim, olmaz olsun böyle insanlık. Bak benim kafa gitti. Nirvanaya ermek üzereyim. Alın beni burdan.
nihal atsız'ın bir dergide yazı yazmasıyla başladığı iddia edilen olaylar. ( ki zaten o yıllarda bir kışkırtmaya bakıyordu her şey. avrupada bir yahudi düşmanlığı da mevcuttu)

trakyadaki yahudilerin iş yerleri taşlanmış,yahudi vatandaşlara saldırılmıştır. yahudilerin ileri gelenleri tarafından hükümete mektup yazılmış, ancak bir netice alınmamıştır. kaynaklara göre 15 bin yahudinin trakyadan göç ettiği belirtilir.

aslında bu olaylardan önce devlet,iskan kanunu yayınlamıştır. 11. maddesinde

"Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmelerinin "yasak olduğu belirtilmiş. bu kanunun da bu olaylarda etkili olduğu iddia ediliyor.

bu olaylarla ilgili bilgi kısıtlı. dönemin iktidar partisi chp. atatürk sağ. neden bu olayların büyümesine müdahale edilmedi veya edildiyse neden geç müdahale edildi bilinmiyor. üzücü bir olay. 6-7 eylül olayları gibi cumhuriyet tarihimizdeki üzücü olaylardan biri..
çöl faresi yahudilerin bir kısmının ülkemizden gitmesine sebep olan olay.
bu olayın akademik çalışmalara konu edilmesine geç kalınmıştır.
görsel
Üzücü bir olaydır.