bugün

entry'ler (854)

gün batarken hissedilen anlamsız burukluk

Şafak vaktine doğru, " gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır. " gerçeğiyle alt edilecek hissiyattır.

türk dili dergisi

Uzun soluklu ve kalitelidir.
armağanlı abone kampanyası ile yaptığı güzel teşvik takdire şâyandır.

fırat çakıroğlu

Yüreklere düşen son kordur ve artık gerçekten son olsun denilesidir.
Adının önüne getirilen hiçbir sıfat, canına insafsızca kıyıldığı gerçeğini değiştirmeyecek ve onu gözü yaşlı ailesine, milletine geri getiremeyecek.
Asıl kat((i)lolan insanlığımız, birliğimiz!..
Bu, böyle anlarda kutuplaşmak yerine bir,iri ve diri olmamız gerektiği konusunda almamız gereken son ders, yitip giden son can ve çektiğimiz son âh olur inşâllah.
Allah rahmet eylesin... Dilerim ki her şeye rağmen huzur içinde yatabilirsin Fırat Çakıroğlu...

le petit prince

bir zamanlar yasaklanmış olan ve şimdilerde, içeriğindeki siyasi kısımlardan arındırılarak çocukların seviyesine daha uygun bir şekilde hazırlanıp basılan kitaptır.
bu sıralar pek revaçtadır.

bağımlılık yapan kokular

her gün ihtiyaç duyulabilen kokulardır. mesela yasemin kokusu.

özgecan aslan

sadece erkekleri değil tüm insanlığı utandırabilecek bir caniliğin! kurbanı kızdır.

cani demek bile iltifat kalıyor bu vasıfsızlara ne yazık ki...
vasıfsızdan daha öte bir ad da bulamıyorum çünkü onları niteleyecek herhangi bir kelime vicdanımın dağarcığında yok.
adalet şüphesiz öte dünyada tecellisini bulacaktır ama inşâllah bu dünyada da bulmalıdır.
Allah rahmet eylesin can kız...

14 şubat dünya öykü günü

bir öyküsü olan herkesin cânı gönülden kutlanacağı gündür.

ayrıca uluslararası kitap değişim günüdür.

kitap mı e kitap mı

Elbette kitaptır. kitap, e kitabı galebe çalar. faydacı anlayışla yaklaşıldığında e kitabın daha mantıklı gelmesinde bir beis yok kimilerince fakat bir de şu açıdan bakmak gerekir;
Bir kitaba dokunabilmek, onu daha iyi hissedebilmek demektir.
bir dosttan hediye geldiğinde sırf bitmemesi için başlayamamalar, kapağındaki sır perdesini araladıktan sonra metne dalışlar, bir sayfayı çevirinceye dek süren heyecan dolu bekleyişler, cümlelere "işte budur! " denildiği anlarda konulan işaretler, geri dönüşler yapmak üzere kıvrılan sayfalar, hiç bitmesin isteyişler, bitirişler ve bir de bakmışsınız ki çoktan bir dosta bürünmüşler... işte bunlar güzeldir.

velhâsıl, öyle kitaplar da vardır ki sadece okunup bir kenara atılmak için satın alınmaz ya da saklanmaz. ömürlüktür, hayata birlikte anlam yüklemek içindir...
bu zevki bilen, kitap taşımaktan ya da ağırlığından yorulmaz. kitabın önüne zarûrî olmadıkça o yönelme ekini koymaz.

edebiyat profesörlerini bile dumur eden o soru

hiç kimsenin: özne
yağmurun bile: ara söz (cdu)
böyle küçük elleri: nesne
yoktur : yüklem

gecenin sözü

gecenin, ona iyi arkadaşlık edene, sabaha bir adet güneş ve bir parça mutlulukla karşılaşacağına dair verdiği sözdür.

bir üniversite öğrencisinin aylık masrafı

bazıları için hiçbir zaman ortalaması olmayan masraftır.

yeni insanlarla tanışmak

yenilenmektir.

bugün ne öğrendin

bu zamana kadar hiçbir şey öğrenmemiş olduğumu öğrendim denilesidir.

insana kendini özgür hissettiren şeyler

size güven veren insanlarla olmanızdır.

bu ne dünya kardeşim

sol frame' e armağan edilesi şarkıdır.

önce hz muhammed mi gelir yoksa atatürk mü

yeryüzünde hala böyle soruların var olduğunu görünce iç çekilmesine sebep olur. herkes gülden yana olsun istenebilir, ama herkesin önceliği de kendinedir. kimisi de dikene bel bağlar.

shakespeare bir felefeci midir

o ki felsefeyle bile kısıtlanmamalıdır denilesi sorudur.

yeni başlayanlar için aşk

diye bir şey yoktur. aşka siz başlamazsınız. o sizde baş gösterir.

hızlı yürüme nedenleri

vardır. ilki zaman kaybından kaçmaktır.

sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul

sol frame' de görüldüğünde " her şeye rağmen böyle başlıklar görebilmek güzel. " dedirten bir başka tepeden adlı şiirin ilk dizesidir.