bugün

türk milletinin saçma sapan dizilerle uyutulması

yıllardır süregelen, televizyon zımbırtısının nasıl 'tehlikeli' bir silaha dönüşebileceğinin kanıtıdır aslen uyutulmak. brezilya dizileri ile staj yapan türk televizyon yönetmenleri yıllar geçtikçe kendi deneme yanılma dizileri ile en sonunda aşk-ı memnu gibi ensest bir dizi ile herkesi ekrana bağlamayı başarmış ve bu gibi diziler yardımı ile ısınan türkiye gündemini hep stand by moduna almayı başarmışlardır. bizimkiler ya da süper baba gibi dizilere baktığımızda, anlatılan olayların hep dostuk, düşük gelir yüzünden ailenin birbirine bağlanması, ya da gece oturup hep birlikte portakal yemenin belki de dünyadaki en büyük mutluluk olmasının yanında kara melek gibi dizilerle başlayan çarpık ilişkilerin günümüzde geldiği nokta ve türk halkının bilinçaltına yerleştirilmesi ile sonuçlanmıştır bu dizi furyası. halbuki şu aşikardır ki türk milletinin elindeki en büyük silah güçlü aile bağlarıdır ama artık hayatımızda bihter kaşar gibi veren bir yenge ve behlül gibi bit yavrusu yeğen vardır. oysa eskiden sadece dallas'ta görürdük bu tiplemeleri ya da yalan rüzgarında.

peki esas dikkat edilmesi gereken nokta nedir? işte bu nokta cuma bütün gün insanların aşk- memnu finalini konuşurken hortlayan terörü unutabilmeleri, veyahut bir kaşarın ölümünün medyada daha çok yer bulmasıdır. işte bu psikolojik savaştır ve çok tehlikelidir. bir milleti bu şekilde tek kurşun atmadan damla damla eritir bitirirsiniz ve kimsenin ruhu duymaz.

(bkz: tehlikenin farkında mısınız)