19 ocak ta ne olmuştu

işteydim, akşamüstü. mezun olduğum okulun mezunlar sitesinden ırkçı bir kız söyledi ilk. inanamadım, ve bana bunu söylerken canımın ne kadar yanacağını bildiğini düşündüm sonra. hrant'ı vurmuşlar bak, sen de dikkat et diyordu yazdıklarına. çıkar çıkmaz bütün arkadaşlar bi' şekilde buluştuk ve aktık ykm'nin önüne. katilleri kollayanların gözetiminde haykırdık: "faşizmi döktüğü kanda boğacağız!" ama hrant yoktu işte. faşizmi döktüğü kanda boğmak... hrant dink'in o güzel kanında. bir an ürktüm hatırlayınca. aslında ne kadar üzücü olurdu bu hrant dink için. bir kurşun da bizim tarafımızdan sıkılmış gibi. her yer karanlıktı, bir çocuk "ermeni'yi vurmuşlar layn" diye arkadaşına bağırıyordu metrodan çıkarken ben. evet, ermeni'yi vurmuşlar. o kadar uzaktaydı ermeniler bizden. ve hrant dink, o her şeyiyle güzel adam. işte her aklıma düştüğünde hrant, ağlarım o günden beri. abartmıyorum, bir çiçeğin bu kadar rahat ve hoyratça koparılıp yok edilmesine rağmen nasıl çiçekler büyüyebiliyor bu toprakta? ah hrant!