bugün
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek12
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü30
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız12
- motosikletle 210 km hız yapmak12
- beni özlediniz mi doğru söyleyin12
- icardi1905'in sözlüğü bozması17
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim8
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek18
- libido düşmesi15
- türkiye den soğuma sebepleri12
- niyetin ciddi mi klişesi12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- bir erkeği cezbeden şeyler24
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek16
- karşı cinse giyim önerileri13
- okul müdürü nasıl korunabilirdi11
- platonik aşkın kalp kıran davranışları17
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- eric bana9
- tamirciye veren kadın12
- sözlük yazarlarının tatlıları13
- bir kızı kucakta zıplatmak10
- anın görüntüsü14
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler22
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları14
- şu an hissedilen duygu17
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması13
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar13
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne16
- psikolog fiyatları16
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- macar bakanının türklük açıklaması13
- toggun yanması8
- flörtü eleme sebepleri10
- öğretmen maaşları15
- ölümlü dünya 29
- suratı sabunlamak11
- uludağ sözlük discord grubu8
- 007 slip don giysin kampanyası10
- eksi ruyaları kaldıracak kantar13
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
özellikle son yıllarda, istihdam yaratmayan ve ancak rakamsal olarak yüksek bir büyüme oranı tutturan ülkemiz ekonomisidir. öyle ki, ülkemizin rekor seviyede büyüyen ekonomisinde yaratılan gelir, maalesef, yeni iş alanlarının yaratılmasına değil, spekülatif sermayeye aktarılmıştır. bunun sonucudur ki, ülkemiz, sıcak para akışının en yoğun olduğu ülkelerden biri konumuna gelmiştir. ancak, bu para akışı, ekonomik değerler açısından negatif bir durumdur. nitekim, sıcak para ya da spekülatif sermaye, giriş yaptığı ve yerel parasını aşırı değerlendirdiği ülkelerden (ki bunların son örneği de ülkemizde yaşanan devalüasyondur) aynı hızla * çıkabilmekte ve doğan sermaye boşluğu, yerel paranın bir anda muazzam değer kaybetmesine ve döviz değerlerinin katlanmasına yol açmaktadır. ki bu oluşum, kısaca bir ekonomik krizdir. ülkemizde de 1999 ve 2001 krizleri bu şekilde oluşmuştur.
öte yandan, çin'i bile geride bırakacak seviyede büyüme rakamları yakalayan ülkemiz, işsizlik oranlarında ancak bu yıl * içerisinde bir düzelme yaşamıştır. ancak, rakamsal anlamda, uzun bir aradan sonra, çift haneli rakamların altına düşen işsizlik gerçeği yansıtmaktan yine uzaktır. çünkü, oran düşmesine karşın yaratılan iş sayısında bir değişim yoktur. bir başka deyişle, aynı oranda iş varken, daha fazla insan iş bulmuştur. takdir edersiniz ki, bu ancak, mevcut işlere yeni bireyleri almakla gerçekleşecektir. ancak, yeni iş de yaratılmadığına göre, bu azalmanın nedeni şüphe taşımaktadır.*
tüm bunların yanında, ülkemiz ekonomisi, enflasyon oranlarında büyük bir azalma ve ihracat oranında muazzam bir sıçrama yaşamıştır. enflasyon oranındaki bu düşmede, enflasyon ölçüm tekniğinin ve enflasyon sepetine alınan ürünlerin değiştirilmesinin etkisi olmasına karşın, asıl etken küçülme politikasıdır. nitekim, devletin piyasadan iyice elini çekmesi ile, enflasyon gerilemiştir ki bu da beklenen tepkidir. ihracatta sağlanan artış da dikkat çekicidir. ancak, genel ihracat oranının dışında, 7 eylül 2006'da türkiye istatistik kurumu'nun yayınladığı bültende de belirtildiği üzere, ihracat miktar endeksinde %9,2'lik bir gerileme yaşanmıştır. bunun dışında, ihracatta sağlanan artışı sadece rakamsal olarak değerlendirmek de son derece yanlıştır. nitekim, ihracata konu olan malların da irdelenmesi gerekmektedir. ülkemiz ihracatında ağırlık ,gümrük birliğine girildiği tarihten itibaren hammadde ve ara mallardadır. bir başka deyişle, ülkemiz, ürünlerin hammaddelerini ya da asıl ürüne yardımcı yan ve ara malları üreten bir taşeron konumundadır *. bir diğer önemli rakam da ithalat rakamlarıdır. ülkemiz, ihracatta sağladığı artıştan daha yüksek düzeyde ithalatını da artırmaktadır. bu sadece son yıllara özgü bir gelişim olmayıp, gümrük birliği sonucunda gerçekleşmiştir. ithalatımızda ağırlıklı mallar ise, tüketim malları ve imalat sanayinde olmaktadır. ne yazık ki, bu süreç tamamen dış ticaret dengesini bozan ve dış ticaret açığını arttırıcı bir etki yapmaktadır.
kısaca, ülkemiz, diğer ülkelere * hammadde ve ara malları yani işlenmemiş ya da yarı-işlenmiş mamulleri satmakta ve ancak karşılığında, aynı ülkelerden işlenmiş malları almaktadır. ve tabi ki, üretim süreci içerisinde, bir malın değer zincirinin uzunluğu ile fiyatının doğru orantılı olduğu gerçeği de göz önünde bulundurulursa bu ürünlerin fiyatı da yüksek olmaktadır. yani biz; bizim yetiştirdiğimiz hammadde ile yapılan ürünleri, diğer ülkelerden satın almaktayız. hem de ab'ye girmeden gümrük birliği'ne dahil olduğumuz için bu ithalatı, bir bakıma mecburen ab ülkelerinden yapmaktayız.
öte yandan, çin'i bile geride bırakacak seviyede büyüme rakamları yakalayan ülkemiz, işsizlik oranlarında ancak bu yıl * içerisinde bir düzelme yaşamıştır. ancak, rakamsal anlamda, uzun bir aradan sonra, çift haneli rakamların altına düşen işsizlik gerçeği yansıtmaktan yine uzaktır. çünkü, oran düşmesine karşın yaratılan iş sayısında bir değişim yoktur. bir başka deyişle, aynı oranda iş varken, daha fazla insan iş bulmuştur. takdir edersiniz ki, bu ancak, mevcut işlere yeni bireyleri almakla gerçekleşecektir. ancak, yeni iş de yaratılmadığına göre, bu azalmanın nedeni şüphe taşımaktadır.*
tüm bunların yanında, ülkemiz ekonomisi, enflasyon oranlarında büyük bir azalma ve ihracat oranında muazzam bir sıçrama yaşamıştır. enflasyon oranındaki bu düşmede, enflasyon ölçüm tekniğinin ve enflasyon sepetine alınan ürünlerin değiştirilmesinin etkisi olmasına karşın, asıl etken küçülme politikasıdır. nitekim, devletin piyasadan iyice elini çekmesi ile, enflasyon gerilemiştir ki bu da beklenen tepkidir. ihracatta sağlanan artış da dikkat çekicidir. ancak, genel ihracat oranının dışında, 7 eylül 2006'da türkiye istatistik kurumu'nun yayınladığı bültende de belirtildiği üzere, ihracat miktar endeksinde %9,2'lik bir gerileme yaşanmıştır. bunun dışında, ihracatta sağlanan artışı sadece rakamsal olarak değerlendirmek de son derece yanlıştır. nitekim, ihracata konu olan malların da irdelenmesi gerekmektedir. ülkemiz ihracatında ağırlık ,gümrük birliğine girildiği tarihten itibaren hammadde ve ara mallardadır. bir başka deyişle, ülkemiz, ürünlerin hammaddelerini ya da asıl ürüne yardımcı yan ve ara malları üreten bir taşeron konumundadır *. bir diğer önemli rakam da ithalat rakamlarıdır. ülkemiz, ihracatta sağladığı artıştan daha yüksek düzeyde ithalatını da artırmaktadır. bu sadece son yıllara özgü bir gelişim olmayıp, gümrük birliği sonucunda gerçekleşmiştir. ithalatımızda ağırlıklı mallar ise, tüketim malları ve imalat sanayinde olmaktadır. ne yazık ki, bu süreç tamamen dış ticaret dengesini bozan ve dış ticaret açığını arttırıcı bir etki yapmaktadır.
kısaca, ülkemiz, diğer ülkelere * hammadde ve ara malları yani işlenmemiş ya da yarı-işlenmiş mamulleri satmakta ve ancak karşılığında, aynı ülkelerden işlenmiş malları almaktadır. ve tabi ki, üretim süreci içerisinde, bir malın değer zincirinin uzunluğu ile fiyatının doğru orantılı olduğu gerçeği de göz önünde bulundurulursa bu ürünlerin fiyatı da yüksek olmaktadır. yani biz; bizim yetiştirdiğimiz hammadde ile yapılan ürünleri, diğer ülkelerden satın almaktayız. hem de ab'ye girmeden gümrük birliği'ne dahil olduğumuz için bu ithalatı, bir bakıma mecburen ab ülkelerinden yapmaktayız.
güncel Önemli Başlıklar